Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/37 E. 2023/394 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/37 Esas – 2023/394
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :2022/37 Esas
KARAR NO :2023/394

DAVA :İtirazın iptali
DAVA TARİHİ :04/06/2021
KARAR TARİHİ :13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan eser sözleşmesinden kaynaklı itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin, taraflar arasında imzalanan alt yüklenici istisna sözleşmesi gereğince … İnşaat işinde, projede gösterildiği şekilde altyapıların kazı, boru montajı (…. dahil) yastıklama, gömlekleme, dolgu ve testlerin yapılması işini üstlendiğini, sözleşme bedelinin 1.422.460,00-TL olarak kararlaştırıldığını, sözleşmenin 12. maddesi uyarınca, yüklenicinin her ay mutabık kaldıktan sonra keseceği fatura tutarının % 10’u oranındaki bir meblağı nakit olarak tutacağının düzenlendiğini, bu kapsamda yapılan teminat kesintisinin 188.759,84-TL olduğunu, işin bitmesine rağmen davalının ödemeyi yapmadığını, davacı tarafından yapılan işlerin 07.11.2018 tarihinde şantiye grup şefi …, mekanik koordinatörü …,… ve …. isimli kişilerce kontrolünün yapılarak hattın çalıştığının tespit edildiğini, yine şantiye ve mekanik koordinatörü ile teknik ofis şefi ve proje müdürünce tespiti yapılıp da 50.000,00 TL olarak kesintisi yapılan işlerin dava konusu yapılmadığını, 07.11.2018 tarihli geçici kabulün üzerinden 6 ay geçmesine rağmen kesin kabulün yapılmadığını, teminatın iadesinin sürekli istenilmesi üzerine davalı tarafça müvekkiline gönderilen 06.08.2019 tarihli … sayılı ihtarnamede, borularda patlama ve tamir işleminin yapıldığından bahisle teminatın iade edilmeyeceğinin bildirildiğini, davalı tarafın iddia ettiği şekilde imalatların ayıplı olduğu kabul edilse bile ihbarda bulunulmadığını, davalı şirket tarafından iddia edilen patlama ve tamir işlemleri hakkında müvekkili şirkete hiçbir şekilde haber verilmediği gibi kaç metre küp tamir işi yapıldığı ya da ne kadar malzeme kullanıldığı hususunun da bildirimde bulunulmadığını ve rapor tutulmadığını, …. Noterliğinin 10.09.2019 gün ve … işlemi ile düzenlenen ihtarnamede 188.759,84 TL alacağın talep edilmesine rağmen ödenmemesi üzerine davalı aleyhine … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmasına rağmen davalı tarafça haksız şekilde itiraz edilerek takibin durdurulduğunu ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsiline karar verilmesini dava etmiştir.
Davacı vekili 13.06.2023 günlü duruşmada, 08.11.2018 tarihi ile öncesinde mal teslimatlarının gerçekleştiğini, geçici kabulden kastının da malların teslimi olduğunu beyan etmiştir.
Davalı vekili; davacının sözleşme gereğince yaptığı işlemler nedeni ile 06.08.2019 ve 13.09.2019 tarihleri arasında 29 adet patlak meydana geldiğini, bunun …borularının yataklarındaki düzenleme ve desteklemelerin doğru yapılmamasından kaynaklandığını, sözleşmeye uygun davranılmadığı ile teminat tutarlarının tamir maliyetlerini karşılamaya yeterli olmadığı hususlarının davacıya 06.08.2019 tarih ve … sayılı yazı ile bildirildiğini, müvekkil şirket tarafından yaptırılan işlerin hesaplanması ve dava konusu bedelden mahsup edilmesi yönündeki taleplerinin de karşı tarafa sunulduğunu, bu zarar nedeni ile … yapı şirketine 21.000,00 TL ödeme yapıldığını, dava tarihi itibariyle kesin kabulün yapılmadığını ve teminatın iadesinin şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalât nedeniyle alt yüklenici tarafından girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ile toplanan delillerden; taraflar arasındaki arabuluculuk görüşmelerinin anlaşamama ile sonuçlandığı, itirazın iptali davasının hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, mali müşavir tarafından düzenlenen 13.06.2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafın 31.12.2018 tarihi itibari ile 299.803,94 TL cari hesap alacağının bulunduğu, 2019 yılı içerisinde ise bunun davacıya ödenmesi nedeni ile cari hesabın kapatıldığı, ancak davalı tarafından kesinti yapılan 188.759,84 TL’nin verilen depo ve teminatlar hesabında alacak olarak görüldüğü, davalı tarafından eksik ve kusurlu işler nedeni ile kesilen teminatların tutulduğunun beyan edilmesine rağmen davacı şirket tarafından yapıldığı bildirilen eksik ve kusurlu işler için davacıya rücu edilip de faturası düzenlenen herhangi bir fatura ve borç alacak kaydının tespit edilmediği, davacının defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu ve lehine delil teşkil edeceği yönünde görüş belirtildiği; makine yüksek mühendisi, inşaat mühendisi, mali müşavir ve nitelikli hesap uzmanı tarafından düzenlenen 15.12.2022 günlü bilirkişi heyeti raporunda, işe ait geçici ve kesin kabulün yapıldığına dair belgelerin bulunmadığı, işin tutanaklarla teslim edildiği, davacı tarafından tamamlanan işlerin davalı tarafça test edildiği ve sorunsuz çalıştığının belirlenmesi akabinde tutanak altına alındığı, fakat ilerleyen zamanlarda termik santrallerinin işletmeye alınması ile birtakım noktalarda patlaklar meydana geldiği, bu durumda davacının tespiti yapılan noktalardaki imalatlardan sorumlu olduğu, bunların gizli ayıp niteliğinde olduğu, dosyada ayıp ihbarında bulunduğuna dair bir belgenin bulunmadığı, üçüncü kişilere yaptırılan işlere ait evrakların dosyada yer almadığı yönünde mütalaada bulunulduğu, aynı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 27.04.2023 günlü ek raporda; dava konusu icra takibine dayanak gösterilen ve 8 adet hak edişten yapılan 188.759,84 TL teminat kesintisinin taraflar arasında kesilen sözleşme hükümlerine uygun olduğu, işe ait geçici ve kesin kabulün yapıldığına dair delilin bulunmadığı, tutanaklarla işlerin yapılan bölümlerinin davalı şirkete teslim edildiği, dava dışı … şirketi tarafından verilen 03.02.2023 tarihli cevapta, işin geçici ve kesin kabulünün yapılmadığının belirtildiği, 8 no’lu son hak edişin 30.11.2018 tarihinde imza altına alındığı, davacının yapmış olduğu imalatlarda 23 yerden patlakların meydana geldiği, davalı tarafça tamir edildiğinin 06.08.2019 tarihinde davalıya bildirildiği, yani son düzenlenen hak edişten yaklaşık 9 ay sonra bildirimde bulunulduğu, sözleşmenin eki olan özel ve teknik şartnamenin kalite ve güvence sistemi başlıklı 8. maddesinde “Bütün altyüklenicinin işçilikleri, geçici kabulden sonra 2 yıl alt yüklenicinin garanti kapsamındadır” maddesi uyarınca her ne kadar geçici kabulü yapılmamış olsa dahi işçilik hatalarının garanti süresi içerisinde olduğu, 06.08.2019 günlü yazıda belirtilen patlaklara ilişkin ayıp ihbarında bulunulmadığı, sorunların davalı tarafından giderildiği, masraflarının davacının teminatından kesildiği yönünde davacıya bildirimde bulunulduğu, davalı şirketçe yapıldığı belirtilen maliyetlerin … İhracat şirketinden tahsil edilip edilmediğine ilişkin bilgi veya belgeye rastlanılmadığı, hak edişten kesilen fatura bedeli hariç 209.963,08 TL tamirat bedelinin tespit edildiği, bunun yapılan işin niteliğine uygun düştüğü yönünde görüşte bulunulduğu, … İthalat İhracat şirketi tarafından verilen cevabi yazıda, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye konu edilen alt yüklenici istisna sözleşmesine ilişkin olarak geçici ve kesin kabulün yapılmadığı yönünde bilgi verildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ilişki sözleşme ilişkisinin kurulduğu tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisidir. Davacı alt yüklenici, davalı yüklenicidir.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK’nin 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Kanunun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. TBK’nin 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Anılan kanunun 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, TBK’nin 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler uyarınca gerek açık ayıp, gerekse de gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de, yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için bunu önceden kabul ettiğinden, yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (… ’nin 19.06.2014 gün, … sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).
Bu açıklamalar ışığında sözleşme hükümleri, bilirkişi raporlarında tespit edilen diğer hususlar ve dosya kapsamındaki delillerin hep birlikte değerlendirilmesi gerekirse;
Taraflar arasında 03.03.2018 tarihinde imzalanan … İnşaat işinde davacının projelerde gösterilen şekilde alt yapıların kazı, boru montajı (vana+dirsek+redüksiyon+flanş dahil) yastıklama, gömlekleme, dolgu ve testlerin yapılması işlerini bitirme yükümlülüğüne giren davacının, bu işleri yaparak davalıya teslim ettiği ve hatların servis basıncında çalıştığına dair 08.11.2018 tarihi ile öncesinde teslim tutanaklarının tutulduğu, davacının hak edişlerinin de yapıldığı, yapılan ödemelerden sözleşmenin 12. maddesine uygun olacak şekilde 188.759,84 TL tutarında teminat kesintisi yapıldığı, bu konuda taraflar arasında bir ihtilafın söz konusu olmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; alt taşeron davacı tarafından yapılan eserin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise garanti kapsamında ayıp ihbarının gerekip gerekmediği, bu kapsamda kesilen teminat tutarının iadesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Buradan hareketle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 23. maddesinin (c) bendinde “İşlerin kesin kabulünün, geçici kabul ile kesin kabul arasındaki sürenin bitiminde yüklenici tarafından yapılacağı belirtildikten sonra, kesin kabulün yapılabilmesi için de alt yükleniciden kaynaklanan herhangi bir kusur ve hatanın bulunmaması, işlerin, sözleşmeye, ilgili tüm mevzuata ve uluslararası kabul görmüş standartlara ve yüklenicinin talimatlarına uygun olarak ikmal edilmiş olması şartına tabi tutulduğu, yine işveren (asıl işverenin kastedildiği) tarafından yükleniciden (davalıdan) talep edilecek hususların ve yükleniciye karşı olan haklarının, işler için uygulanabilir ölçüde, yüklenici tarafından alt yükleniciye karşı talep edilebilir, uygulanabilir olarak addedileceği ve alt yüklenici tarafından yerine getirileceği ve/veya kabul edileceğinin hüküm altına alındığı, aynı şekilde sözleşmenin 12. maddesinde kesin teminatın iadesi için alt yüklenicinin yapmış olduğu işlerin kesin kabulünün yapılması, …’dan ilişiksiz yazısının getirtilmesi, alt yüklenicinin yükleniciye veya başka kurum veya kuruluşlara ya da piyasaya herhangi bir borcunun kalmadığının saptanmasının gerektiği, en nihayetinde, sözleşmenin eki olan özel ve teknik şartnamenin, alt yüklenicinin genel sorumluluklarını düzenleyen 7. maddesinde, işveren ve yüklenici tarafından gerekli görülen her türlü tamir, düzeltme ve yeniden inşa gibi işlerin alt yüklenici nam ve hesabına olmak üzere yaptırılabileceği ve bedelinin alt yüklenicinin alacaklarından, yetmemesi halinde teminatlarından kesileceği ve alt yüklenicinin yaptığı işlerde, kesin kabul tarihinden başlayarak iki yıl içinde işin teknik gereklerine uygun yapılmamasından dolayı oluşan zarar ve kayıtların alt yükleniciye tamamlattırılacağının hüküm altına alındığı, keza kalite güvence sistem başlıklı 8. maddesinde de alt yüklenicinin işçiliklerinin geçici kabulden sonra 2 yıl boyunca adı geçenin garantisi kapsamında olduğuna ilişkin düzenlemenin de yer aldığı, bunlardan ayrı, sözleşmenin 11. ve teknik şartnamenin 10. maddeleri gereğince hak ediş ödemeleri ile kesintiler için geçici ya da kesin kabulün aranmadığı, sözleşmenin asıl işvereni olan … İthalat ve İhracat şirketince yazılan müzekkerede de, alt yüklenici istisna sözleşmesine ilişkin olarak geçici ve kesin kabulün yapılmadığının belirtildiği, her ne kadar davacı tarafça geçici kabullerin yapıldığı ileri sürülmüş ise de vekil tarafından kastedilen geçici kabulün 08.11.2018 tarihi ile öncesinde davacı tarafından yapılan malların teslimine ilişkin teslim tutanakları olduğu, bunların geçici kabul olduğu kabul edilse dahi alt yüklenicinin işçiliklerinin 2 yıl boyunca kendi yükümlülüğünde olduğu, nitekim son hak edişin 30.11.2018 tarihinde imza altına alındığı, 06.08.2019 tarihinde davalı tarafça davacı yana gönderilen yazıda, yapılan imalatların 23 yerinde patlakların yaşandığı ve bunların tamir edildiğinin belirtildiği, yine davalı şirket tarafından çekilen ihtarnamede de davacıya 13.09.2019 gününe kadar 29 adet patlak meydana geldiğinin bildirildiği, 27.04.2023 günlü bilirkişi heyeti raporunda davalı tarafça tamir edildiği belirtilen faturaların hak edişten kesilen fatura bedeli hariç toplamda 209.963,08 TL olarak tespit edildiği ve yapılan işin niteliğine uygun düştüklerinin değerlendirildiği, dolayısıyla teminatın iadesi için gerekli olan kesin kabul ile diğer şartların da gerçekleşmediği ve davacının gizli ayıp nedeni ile davalıdan alacaklı olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
O halde garanti süresinin ayıp bildirim sürelerini ortadan kaldırdığı ve teminatın iadesi için kesin kabul ile birlikte diğer şartların gerçekleşmesi gerektiği dikkate alınarak, sübut bulmayan davanın reddi yoluna gidilmiş, alacak bakımından yapılan takibin haksız olmasına rağmen davalının kötüniyetinin ispat edilememesi nedeni ile kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu harcın, peşin alınan 2.399,10 TL harçtan mahsubu ile bakiye 2.219,20 TL harcın karar kesinleştiğinde, istek halinde yatırana iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 30.813,98 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
6-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/06/2023

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza