Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/360 E. 2022/401 K. 30.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/360 Esas
KARAR NO : 2022/401

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 30/05/2022
KR.YZL.TARİHİ : 30/05/2022

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 23/06/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda yarlandığını, beyin travması geçirdiğini, trafiz kazasına kusuruyla sebep olan … plaka sayılı aracın ve … plaka sayılı dorsenin sigortacısı olan davalı şirkete başvurulduğunu, davalı … şirketine başvurulduğunu ancak zararın giderilmediğini, başvuru evraklarını sunulacağını, davacının yönetimindeki … plakalı …. marka araç ile park halinde bulunan … plaka sayılı aracın çarpışması sonucu kazanın meydana geldiğini, Batman Bölge Hastanesinden Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları hastanesine getirildiğini, davacının çiftçilikle uğraştığını, tedavi süreci boyunca çalışamadığını, kazanç kaybının olduğunu, beyin sarsıntısı geçirdiğini, geçici kalıcı iş göremezlik zararı oluştuğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 23/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, sigorta şirketine başvurunun dava şartı olduğunu, davacının sağlık raporunun dosyaya kazandırılması gerektiğini, kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirkette 20/12/2016/2017 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunu, araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur oranının net ve kesin olarak tespiti gerektiğini, davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı …’a usulüne uygun yapılan tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME : Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminatı istemine ilişkindir.
… 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Karar sayılı ilamı ile; davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve işlerden olduğu Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı gereğince “Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi Yargı çevresinin Ankara ilinin mülki sınırları (Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç)” olarak belirlendiğinden dava dosyasının görevli ve yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine devrinin gerektiği gerekçesi ile dosyanın mahkememize devredilmesine karar vermiştir.
Eldeki davanın muhtemel istinaf incelemesini yapacak olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939 Esas, 2021/1732 Karar sayılı ilamındaki “… Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
‘da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.” şeklindeki gerekçe ışığında Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı doğrultusunda ancak kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davalarda mahkememizin görevli olacağı, eldeki davanın kararın yürürlük tarihinden önce açılmakla davada ilk tevzinin yapıldığı … 1. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’nin davada görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve … 1. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi dosyayı mahkememize görevsizlik kararı ile değil devir kararı ile gönderdiğinden her iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmadığı kanaati ile aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden REDDİNE,
2)Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli … 1. Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesine gönderilmesine,
3)HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,

4)İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. Maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/05/2022

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır