Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/341 E. 2023/110 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/341 Esas – 2023/110
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/341 Esas
KARAR NO : 2023/110

HAKİM :
KATİP :

DAVACI
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/08/2016
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
KR.YZL.TARİHİ : 24/02/2023

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davacı …’in 19.03.2016 tarihinde yaya olarak yolun karşısına geçmek istediği sırada plakası alınamayan bir aracın çarpmasına maruz kalarak yaralanarak malul kaldığını, davacıya çarpan aracın olay yerinde durmayarak kaçtığını bu nedenle failin tespit edilemediğini, davacının sitelerde marangoz ustası olarak çalıştığını, davalı sigorta şirketine 01.07.2016 tarihinde tüm evraklar sunulmak suretiyle tazminat talebiyle başvuru yapıldığını, ancak menfi veya müspet bir cevap verilmediğini, kaza sonrası Ankara C. Başsavcılığının 2016/78964 sayılı soruşturma dosyası açıldığını, kazaya karışanların kusur durumunun ve davacının maluliyetinin tespit edilmesini talep ettiklerini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.500,00 TL kalıcı maluliyet zararı, 250,00 TL geçici maluliyet zararı, 150,00 TL bakıcı gideri zararı, 100,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi, yol vs. faturalandırılmamış masraf olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans-ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasına sebebiyet verdiği iddia edilen plakası tespit edilemeyen aracın varlığının ve trafik kazasına plakası tespit edilemeyen aracın sebebiyet verdiğinin davacı tarafça ispatı gerektiğini, davalı kurumun bakıcı giderleri, geçici iş göremezlik zararı ve tedavi masrafları yönünden herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının dava konusu trafik kazasında yaya olup sürücü konumunda olmadığını bu nedenle davalı kurumdan tazminat talep edilebilmesi için kusurunun olup olmadığının ve maluliyetinin tespit edilmesi gerektiğini, davalı kurumun sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, dava konusu aracın ticari bir araç olmaması nedeniyle temerrüt faizi talep edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME; Dava, trafik kazasından kaynaklanan kalıcı maluliyet zararı, geçici maluliyet zararı, bakıcı gideri zararı, SGK tarafından karşılanmayan ( tedavi, yol vs…) faturalandırılmamış masraf istemine ilişkindir.
Davalı sigorta şirketinden hasar dosyası, Ankara CBS dosyası sureti, hastane kayıtları, Marangozlar, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanlığı’nın yazı cevabı getirtilerek dosya kapsamına alınmıştır.
Mahkememiz’in 26/06/2019 tarih, 2016/703 Esas, 2019/583 Karar sayılı kararı ile “…..1-Davanın geçici iş göremezlik, bakıcı ve tedavi ve yol masrafları talebi yönünden REDDİNE,
2-Davanın sürekli iş göremezlik talebi yönünden KABULÜ ile; 32.690,83-TL’nin 22/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine….” karar verilmiş, tarafların istinaf kanun yoluna müracaat etmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 14/04/2022 tarih, 2019/33/22 Esas, 2022/1030 Karar sayılı kararı ile; “…. 6098 Sayılı TBK’nın 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, tedavi gideri bedensel zararlar kapsamında sayılmıştır. Bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararları da bu kapsamda olduğundan, sürücü ve işletenin, zarar görenin bakıcı gideri ve geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve ayrıca bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı bu zararlarını davalı sigorta şirketinden talep edebilir. Sigortanın sorumluluğuna ilişkin Genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri niteliğinde değildir. Davalının geçici iş görmezlik ve geçici bakıcı giderlerinden Sosyal Güvelik Kurumunun sorumlu olduğu mahkeme gerekçesinde kabul edilmiş ise de; Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunu düzenleyen 6111 Sayılı Yasa ile değişik KTK’nın 98. Maddesinde; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri ve bakıcı giderleri bu madde kapsamı içerisinde bulunmamaktadır. (Yargıtay 10.H.D.’nin 2016/10172 E. 2019/10217 K. 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743-2013/4496 sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.)
Bu itibarla davalı Güvence Hesabı, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı gibi sorumlu olup, kanun ile belirlenen sigortanın sorumluluk sınırları, ikincil norm olan genel şartlar ile daraltılamayacağından, geçici iş göremezlik zararları ve bakıcı gideri teminat kapsamında bulunduğundan, davacının geçici iş göremezlik taleplerinin ve bakıcı giderine ilişkin taleplerinin bu nedenle reddine karar verilmiş olmasında isabet bulunmamaktadır.
Faturalandırılmayan tedavi giderine ilişkin olarak ise, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır, ancak sigortanın SGK tarafından karşılanmayan belgesiz tedavi giderlerinden sorumluluğu devam etmektedir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere olayın niteliği gereği bütün giderlerin belgelendirilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Ulaşım gideri konusunda belge bulunmasa da, davacının yaralanmasına göre tedavisi tamamlanıncaya kadar hastaneye gidip gelmesi hayatın olağan akışına uygundur. Bu durumda mahkemece doktor bilirkişiden davacının tedaviye gitmesi gerektiği tarihler konusunda rapor alınarak davacının ikamet adresi ile hastanelerin mesafesi, o tarihlerdeki ticari taksi ücretleri v.s. gözönünde bulundurularak makul bir ulaşım giderine hükmedilmesi gerekmektedir. Yine yaralanmaya bağlı olarak yapılması olanaklı bulunan fatura edilemeyen tedavi giderleri yönünden davacının tüm tedavi evrakları incelenerek yaralanma derecesi ve iyileşme süreci de gözetilerek uzman doktor bilirkişiden alınacak rapor sonucuna göre fatura edilmeyen tedavi giderleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme neticesi karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur. (Yargıtay 17. H.D’nin 11.06.2020 tarih 2019/2585 Esas- 2020/3385 Karar, 28.02.2019 tarih 2016/4476 Esas- 2019/2293 Karar, 27.09.2017 tarih 2015/1535 Esas- 2017/8273 Karar, 09.04.2015 tarih 2015/1134 Esas – 2015/5600 Karar ve 12.11.2012 tarih 2012/32523 Esas-2012/12417Karar).
Faiz başlangıcına yönelik olarak ise, Yargıtay 17. HD’nin 2019/4651 esas, 2020/6981 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, Güvence Hesabı yönünden faizin başlangıç (temerrüt) tarihi belirlenirken, ilgililerce gerekli belgeler de ibraz edilerek Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9. 14. ve 15. maddelerinde yazılı biçimde fona başvurulduğu halde ödeme yapılmamışsa başvuru tarihinden itibaren Güvence Hesabının temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. Gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvuruda bulunulmuş ya da hiç müracaat edilmemiş ise Güvence Hesabının temerrüdünden bahsedilemeyeceğinden faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekir.
Diğer taraftan, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17. HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90.maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle aktüer raporunda %1,8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmemiş ise de, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21/6/2021 tarih ve 2021/2457 Esas, 2021/3304 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, karara esas alınan rapordaki hesap biçiminin davalı lehine olması, davacının istinafının münhasıran reddedilen bakıcı gideri, geçici iş göremezlik ödeneği ve faturalandırılamayan tedavi gideri ile faiz başlangıcına ilişkin olduğundan bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Bu gerekçeler ile davacı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, yukarıda belirtilen şekilde deliller toplandıktan sonra bir karar verilmesi bakımından, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin sair, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesine bu aşamada yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş ……” gerekçesi ile mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararından önce, maluliyet oranının tespiti için dosya İstanbul ATK’ya gönderilmiş, İstanbul ATK tarafından hazırlanan 21/05/2018 tarihli raporda, davacının %20 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iş göremezlik süresinin 19/03/2016 tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararından önce, İstanbul ATK’ca düzenlenen raporun 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre hazırlandığı ancak, kazanın 19/03/2016 tarihinde meydana geldiği dikkate alındığında tespitin 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde yapılması gerektiğinden davacıda meydana gelen maluliyet oranının tespiti için dosya Hacettepe Üniversitesi ATK’ya gönderilmiş, ATK tarafından hazırlanan 21/02/2019 tarihli raporda, davacının %8 oranında bedensel özrünün bulunduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği rapor edilmiştir.
Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararından önce, tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra meydana gelen kazadaki kusur durumunun ve davacının maddi zararının hesaplanması için dosyanın kusur ve aktüer bilirkişisine tevdi edildiği, söz konusu kusur ve aktüer bilirkişisi tarafından hazırlanan 27/05/2019 tarihli rapora göre, plakası belirlenemeyen aracın kimliği belirsiz sürücüsünün, olayda %75 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya …’in olayda %25 oranında kusurlu olduğu, güncel veriler esas alınarak yapılan hesaplama sonucu davacı …’in %25 kusur oranı ile %8 sürekli iş göremezlik oranına istinaden 32.960,83-TL, 9 ay geçici iş göremezlik süresine istinaden 8.781,68-TL olmak üzere toplam 41.472,51-TL olarak hesaplanmıştır.
Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararından sonra; BAM kaldırma kararı doğrultusunda davacının tedaviye gitmesi gereken tarihler ile SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi giderlerinin tespiti amacıyla dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, 12/10/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı …’in dosya kapsamına göre tedavi giderleri (refakatçi ücretleri, hastanın tedavisi sırasında refakatçi ile birlikte temel ihtiyaçları, ilaç fark bedeleri, katkı payları, pansuman, enjeksiyon, tedavi sırasında kullandığı ortez giderleri) 2.646,10 TL ve yol giderleri olarak 251,14 TL hesaplama yapıldığı, dosya içeriğinde ki 27.05.2019 tarihli kusur bilirkişi İbrahim Karakoç tarafından verilen bilirkişi raporunda: davacı yaya …’in olayda %25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu bulunduğu ve kusur oranı düşüldükten sonra, tedavi giderleri (refakatçi ücretleri, hastanın tedavisi sırasında refakatçi ile birlikte temel ihtiyaçları, ilaç fark bedeleri, katkı payları, pansuman, enjeksiyon, tedavi sırasında kullandığı ortez giderleri) 1.984,575 TL ve yol giderleri olarak 188,355 TL olarak hesaplanmıştır.
Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararından sonra; sürekli, bakıcı ve tedavi giderleri yönünden TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz uygulanmadan hesap yapılması için daha önce rapor sunan aktüer bilirkişiden güncel ek rapor alınması amacıyla dosya bilirkişiye yeniden tevdi edilmiş, 06/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporda; mahkememizin ara kararı gereği TRH 2010 Yaşam Tablosu ve 1.8 teknik faiz uygulanmadan güncel (2023 yılı) verilerine göre yapılan hesaplamalarda davacının %25 kusur oranı ile %8 sürekli iş göremezlik oranına istinaden 156.108,90 TL sürekli işgöremezlik zararı, 9 ay geçici iş göremezlik süresine istinaden 8.781,68 TL geçici iş göremezlik zararı hesaplanmıştır.
Davacı vekili BAM kaldırma kararından önve sunduğu 28/04/2019 tarihli talep arttırım dilekçesi ile 32.690,83 TL sürekli iş göremezlik, 8.781,68 TL geçici iş göremezlik, 150,00 TL bakıcı gideri tazminatı ve 100,00 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi, yol vs. masrafının kaza tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan tahisi ile davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 01/11/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile 100,00 TL tedavi ve yol giderine ilişkin tazminat bedelini 2.172,93 TL arttırmak suretiyle toplam 2.172,93 TL’ye çıkarmıştır.
Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi’nin 14/04/2022 tarihli kaldırma kararından önce mahkememizce davacının geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı istemiyle SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi ve yol masraflarına ilişkin talebi yönünden davanın reddine, sürekli iş göremezlik tazminatı talebi yönünden ise davanın kabulüyle 32.690,83 TL tazminatın, 22/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karar davacı tarafından red edilen istemler ve faizin başlangıcı yönünden davalı tarafından ise kabul edilen istemler yönünden istinaf edilmiştir. Davacı kabul edilen sürekli iş göremezlik tazminatı istemi için istinaf kanun yoluna müracaat etmediğinden 32.690,83 TL sürekli iş göremezlik tazminatı miktarı yönünden davalı lehine kazanılmış hak oluşmuş olup kazanılmış hak yeniden hüküm tesis sırasında göz önünde tutulmuştur.
Mahkememizce alınan ve yukarıda ayrıntılarına yer verilen maluliyet raporlarında davacının bakıcıya muhtaç kaldığı yönünde bir tespite yer verilmediğinden bakıcı tazminatı isteminin reddi cihetine gidilmiştir.
Dava konusu diğer taleplere gelince; Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından kaza tarihindeki yönetmeliğe göre düzenlenen 21/02/2019 tarihli raporda; davacının tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği ve davacının sürekli iş göremezlik oranının %8 olduğu belirlenmiş olup işbu rapor esas alınarak ve Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90.maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle oluşan hukuki duruma uygun olarak hazırlanan 06/01/2023 tarihli aktüer bilirkişi ek raporunda; davacının kusuru da gözetildiğinde talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 156.108,90 TL, geçici iş göremezlik tazminatının ise 8.781,68 TL olacağı belirlenmiştir. Davacının SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi ve yol giderlerinin tespiti bakımından alınan ve yukarıda ayrıntılarına yer verilen 12/10/2022 tarihli raporda ise; davacının talep edebileceği tedavi ve yol giderlerinin toplamı kusuru da gözetildiğinde toplam 2.172,92 TL olarak belirlenmiştir. Bilirkişinin uzmanlık alanı ile tam ilgili olmasa da bilirkişi ulaşım giderlerini hesaplarken Şöförler Odasından veri/bilgi alarak hesaplama yaptığından hazırladığı rapor ulaşım giderleri yönü ile de usule uygun bulunmuş ve hükme esas alınmıştır.
Davacının 19/03/2016 tarihinde plakası tespit edilemeyen bir aracın çarpması suretiyle geçirdiği trafik kazası neticesinde Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından kaza tarihindeki yönetmeliğe göre düzenlenen 21/02/2019 tarihli raporda belirtildiği üzere %8 oranında sürekli bir şekilde malul kaldığı, ayrıca 9 ay boyunca da geçici iş göremez konumda kaldığı, tedavi olmak adına SGK tarafından karşılanmayan ve faturalandırılamayan tedavi ve yol giderlerinde bulunduğu, kazaya sebebiyet veren aracın tespit edilememesi karşısında davalı Güvence Hesabının oluşan zarardan sorumlu olduğu anlaşılmakla sürekli iş göremezlik yönünden davalı taraf lehine oluşan kazanılmış hak da gözetilerek 32.690,83 TL ( kazanılmış hak korunarak ) sürekli iş göremezlik tazminatı, 8.781,68 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 2.172,92 TL tedavi ve yol gideri tazminatı olmak üzere toplam 43.645,43 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerekmiştir. Davacının davalı güvence hesabına gerekli tüm evraklarla müracaat etmediği değerlendirilerek davalının dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilmek suretiyle dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
1-Davacının bakıcı tazminatı talebinin REDDİNE,
2-32.690,83 TL sürekli iş göremezlik tazminatı (kazanılmış hak korunarak), 8.781,68 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 2.172,92 TL tedavi ve yol gideri tazminatı olmak üzere toplam 43.645,43 TL tazminatın 18.08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 2.981,42 TL olduğundan peşin alınan 245,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.735,52 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 150,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 279,50 TL harç toplamı 3.177,26 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti ve 1.824,5‬ TL ATK gideri olmak üzere toplam 5.281,26‬ TL yargılama giderinin red kabul oranına göre hesaplanan 5.263,17 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/02/2023

Katip Hakim
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır