Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/33 E. 2022/284 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
…ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/33 Esas
KARAR NO : 2022/284
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/01/2022
KARAR TARİHİ : 14/04/2022
GR.KR.YZM.TARİHİ : 18/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili …’ın 2006 yılında kurulan …Sondaj Müh. Mad. Mak. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin ortağı ve tasfiye kararı öncesine kadar müdürü olduğunu, 28/09/2020 tarihinde şirketin tasfiyesine başlandığını, unvanının Tasfiye Halinde …Sondaj Mühendislik Madencilik Makine İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti olduğunu ve tasfiye memuru olarak meslektaşı Av. …’in atandığını, müvekkilinin davalı şirketten alacağının bulunduğunu, bu nedenle taraflarınca Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nezdinde davalı şirket aleyhine icra takibine girişildiğini, ancak davalı şirket tasfiye memuru tarafından anılan icra takibine itiraz edildiğini, davalının itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, itirazın iptaline konu alacağın ihtilaflı olmadığını, zaten davalının da alacağına yönelik bir itirazı olmayıp itirazı sabit olan alacağın ödenme zamanına ilişkin olduğunu, söz konusu itirazın tamamen mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, davalı tarafından icra takibine itiraz edilmesi nedeniyle taraflarınca arabuluculuğa başvurulduğunu, … sayılı arabuluculuk dosyası nezdinde görüşmeler yapıldığını ancak anlaşılamadığını beyan ederek; fazlaya ve başkaca sorumlulara ilişkin her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalının Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; süre uzatım talep dilekçesi ile anılan zamanaşımı defilerini tekrar ettiklerini, davacı vekilinin şirket müdürü olarak davacının hak kazandığını iddia ettiği ücret alacağı talebi ile başlattıkları icra takip dosyasına vaki itirazın iptalini, ayrıca itirazın kötüniyetli olduğundan inkar tazminatı talep ettiğini, davacının kötü niyet iddiasının yersiz olduğunun, kötüniyet iddiasında olan davacının şirket ortağı olan dava dışı …’in yine benzer şekilde şirketteki ücret alacağının tahsili için Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden başlattığı takip dosyasına davacının talimatı üzerine şirket vekili tarafından itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, şirketin içinde bulunduğu mali durumu en iyi bilen ve şirket müdürü olarak görev yapan ve benzer uygulamaları yapan davacının, konu kendi alacağına gelince meseleyi kötüniyet olarak nitelendirmesinin öncelikle samimiyetten uzak olmakla birlikte, gerçeğe de uygun olmadığını, tasfiye aşamasında olan şirketten öncelikle kamunun ve üçüncü kişilerin borçları ödendikten sonra kalan bakiyenin şirket ortaklarının payları veya alacakları nispetinde pay edilmesi genel ilkesi gereğince işlemleri yürütmenin esas olduğunu, yasal düzenlemeler ve doktrindeki görüşlerin de bu yönde olduğunu, tasfiye ile şirket malvarlığının şirket ortakları arasında bölüşülmesinin amaçlandığını, ancak bu aşamaya gelinebilmesi için evvela kamu borçlarının ve üçüncü kişilere olan borçların ödenmiş olması gerektiğini, TTK sistemine göre, ortaklığın tüm borçları ödenmeden ve de kanunda yazılı ilanlar yapılarak süreler geçmedikçe tasfiye bakiyesinin ortaklara ödenemeyeceğini, dış tasfiye yapılmadıkça yani şirketin borçları ödenmediği sürece ortaklara sermaye iade edilemediği gibi kar payının da dağıtılamadığını, tüm mallar paraya çevrilip borçlar ödendikten sonra yapılacak paylaşımın, ana sözleşmede aksi bir hüküm bulunmadığı takdirde ortaklar tasfiye karına payı nispetinde iştirak hakkına sahip olacaklarını, dört ortaklı olan davalı şirkette her bir ortağın %25 pay sahibi olduğunu, 10 Eylül 2020 tarihli genel kurul kararı ile davalı şirketin tasfiyesine karar verildiğini ve bu kararın Ticaret Sicil Memurluğu’na bildirilerek ilan edildiğini, bu süreçte amacına uygun olarak şirketin mallarının büyük ölçüde satılarak paraya çevrildiğini ve yine kamuya olan birikmiş borçları ile üçüncü kişilere olan borçlarının büyük ölçüde ödendiğini, tasfiyenin uzun sürmesi nedeniyle birinci yılın sonunda tasfiyeye yönelik yapılan bu faaliyetlerin, bu süre zarfında oluşan finansal tablolar ile tasfiyenin devam edip etmeyeceği ve kalan malların satışı konularını görüşmek üzere genel kurul toplantıya çağrıldığını, yapılan genel kurulda gündem konularının görüşüldüğünü ve mevzuata uygun olarak şirketin tüm malları satıldıktan sonra ve o aşamada genel kurul yapılarak paylaşım yapılması kararının alındığını, şirkette eşit paya sahip dört ortağın üçünün sigortalı çalışan olarak gösterildiğini, mevzuatın elverişli olmaması nedeniyle dördüncü şirket ortağı …’in ise Bağ-Kur’lu olarak Sosyal Güvenlik şemsiyesi altına alındığını, öncelikle çözülmesi gereken sorunlardan birinin davacının alacak iddiasının hizmet sözleşmesi kapsamında olup olmadığı hususu olduğunu, eğer iddia edilen alacağın hizmet sözleşmesinden kaynaklı olduğu nitelendirilecek olur ise eldeki davanın iş mahkemeleri veya genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekeceğinden görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, bu süreçte dış tasfiye olarak nitelendirilebilecek türden davacının şirkete vermiş olduğu borç paraya ilişkin Ankara …İcra Müdürlüğü’nün 2021/558 Esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takip borcunun birikmiş kamu borçları ödendikten sonra ödendiğini, zira borcun dış tasfiye olarak düşünülerek ve diğer ortakların da onayı alınarak ödenmesi gerektiğine kanaat getirildiğini, kayıtlarda diğer ortakların da şirketten ücret alacaklarının olduğunu, davacının talebinin bu aşamada yerinde olmadığına karar verilmesi gerektiğini, hal böyle iken bu aşamada davacının hukuki yararının bulunmadığını, davacının alacak iddiasının varlığının yanında muaccel hale gelip gelmediğinin belirlenmesi gerektiğini, tasfiye kararı alınana dek şirket müdürü olan davacının bildirimleri doğrultusunda şirket kayıtları oluşturulduğunu, alacağın hangi dönem ve ne miktarda olduğuna dair açıklamanın yapılması gerektiğini, bu yönüyle takip ve davanın usulüne uygun açılmadığını, tasfiye memuru olarak mevzuata, şirket ortaklarının talimatlarına ve nihayetinde 28/09/2021 tarihli genel kurul kararına uygun işlem tesis edildiğini, bu aşamada davacının yerinde olmayan ve hukuki yararı bulunmayan davadaki iddia ve taleplerini kabul etmediklerini ve davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; öncelikle görevsizlik kararı verilmesine; değilse davacının haksız davasının hukuki yararı bulunmadığından ve nihayetinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KABUL VE GEREKÇE : Dava, limited şirket ortalığının/müdürünün şirketten, ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla girişilen icra takibine vakii itirazın iptali istemine ilişkindir.
HMK’nın 14/2.maddesinde “Özel hukuk tüzel kişilerinin ortaklık veya üyelik ilişkileri ile sınırlı olmak kaydı ile bir oratğına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerine karşı açacakları davalar için ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” amir düzenlemesi mevcut olup, eldeki davada davacının davalı şirket ortağı olduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı, davalı şirket merkezinin
Ankara ili, Etimesgut ilçesi olduğu (Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 28/09/2020 tarih ve 10169 sayılı nüshası), tasfiye adresinin şirket merkezi olarak kabul edilemeyeceği, bu suretle HMK’nun 14/2. maddesi gereğince eldeki davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kesin yetkili olduğu saptanmakla, Mahkememizin yetkisizliği sebebiyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Mahkememizin yetkisizliği nedeni ile HMK nun 114/1-ç ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına;

Dair, davacı vekili ile davalı şirket tasfiye memuru …’in yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/04/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza