Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/242 E. 2023/131 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/242 Esas – 2023/131
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.

1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/242 Esas
KARAR NO : 2023/131

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- …
2- …
3-…
4- …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Alacak/Ceza-i Şart (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/04/2022
KARAR TARİHİ : 22/02/2023
KR.YZL.TARİHİ : 15/03/2023

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilİ ile davalı arasında 14/01/2020 tarihinde … Sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin niteliği gereği bir simsarlık sözleşmesi olduğunu, müvekkil … Limited Şirketi sahipliğinde olan hastane ön izin belgesinin alım-satım işlemi için … Yasa ve Yönetmeliği kapsamında devir hizmetine ilişkin bir sözleşmeye sahip olduğunu, bu sözleşme ve taraflar arası yazışmalarda görüldüğü üzere müvekkilin davalının taleplerine uygun ruhsat araştırması yaptığını, davalı alıcıyla, satıcı … Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi’ni bir araya getirdiğini, buna ilişkin davalı ile müvekkil arasında e-mail, sms, whatsapp platformlarında yazışmalar olduğunu, hastane ön izin belgesinin satıcısı … Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi ile davalı alıcıyı bir araya getiren müvekkilin davalı … Lokantacılık Gıda İnşaat Otomotiv Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin anlaşmadan cayması sebebiyle mağdur edildiğini, hak ettiği hizmet bedelini alamadığını, danışan şirketin yetkili temsilcisi sıfatıyla müvekkil ile sözleşme imzalayan …, … ve …’ün müteselsil sorumlu olduğunu, bu sebeple taraflarına husumet yöneltme zaruretinin hasıl olduğunu, müvekkil ile davalının tacir olduğunu, takip konusu borcu doğuran sözleşmenin tarafların ticari hayatına ilişkin olduğunu, bu sözleşmeden kaynaklanan ücret alacağının ticari alacak niteliğinde olduğunu, müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen edimi ifa ettiğini, bu süreçten sonra davalının alım satım işleminden caymasının sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini beyan etmiş, davanın kabulüne, davalılar ile müvekkil arasında imzalanan simsarlık sözleşmesine aykırılıktan doğan 250.000,00 TL+ … olan asıl alacağın ve 200.000,00 TL’lik cezai şart alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’sinin, avans faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartı olan arabuluculuk süreci, yalnızca … isimli müvekkili şirketle yürütüldüğünü, diğer davalı müvekkillerinin dahil edildiği bir arabuluculuk süreci yürütülmediğini, … isimli müvekkili şirket açısından da arabuluculuk sürecinin usulüne uygun olarak yürütülmediğini, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilmesinde davacının hukuki yararı bulunmadığını, huzurdaki davanın dayandırıldığı sözleşme, taraflarca usulüne uygun olarak imza altına alınmadığını, taslak bir sözleşme olduğunu, müvekkiller bakımından bağlayıcı olduğundan söz edilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu sözleşmenin imza aşamasına geldiğini, ancak sonrasında yaşanan problemler sebebiyle sözleşme görüşmelerinin tamamlanamadığını, söz konusu sözleşmenin taslak olarak kaldığını, dava konusu sözleşmenin … numaralı sayfalarında müvekkillerin imzasının bulunmadığını, bu … numaralı sayfada yer verilen hükümlerin müvekkilleri açısından bağlayıcı olduğundan bahsedilmesinin hukuken imkansız olduğunu, dava konusu sözleşme içeriği işbu sözleşmenin tamamlanmamış taslak bir sözleşme olduğunu, dava konusu sözleşmede boş bırakılan bir alan mevcut olduğunu, nihai olarak hazırlanan bir sözleşmede boşluk bırakılmasının düşünülemeyeceğini, davanın dayandırıldığı 5/g maddesinde düzenlenen koşulların somut olayda gerçekleşmemiş olduğunu, bu madde kapsamında müvekkillerden tazminat talebinde bulunulmasının hukuken mümkün olmadığını beyanla, huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın birden fazla dava şartı yokluğundan usulden reddini, aksi kanaat halinde ise işbu usul ve yasaya aykırı davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME: Dava, sözleşmeden kaynaklı hizmet bedeli alacağı ve cezai şart istemine ilişkindir.
Dava açılmadan evvel arabulucuya müracaat edilmiş olup, işbu dava şartı yerine getirilmiştir.
…, …, …, …, … yazı cevapları getirtilerek dosya kapsamına alınmış, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmıştır.
… Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine (… Mahkemesi sıfatıyla) talimat yazılarak davalı şirket yetkilisi …’ın 6100 Sayılı HMK’nun 220/2ve 3 maddeleri uyarınca ihtarlı olarak mahkemeye davet edilmek sureti ile taraflar arasında imzalandığı iddia edilen 14/01/2020 tarihli danışma, aracılık ve hizmet sözleşmesi başlıklı belge aslının elinde bulunup bulunmadığına, özenle aradığı halde bulamadığına ve nerede olup olmadığını bilip bilmediğine ilişkin yemin verdirilmesinin istenilmesi amacıyla talimat yazıldığı, davalı şirket yetkilisi …’ın talimat mahkemesince aldırılan 10/01/2023 tarihli beyanında; “Ben yemine ilişkin olarak yemin metninde geçen ” Taraflar arasında imzalandığı iddia edilen 14/01/2020 tarihli … sözleşmesi başlıklı” şeklinde ifade edilen sözleşme hiç imzalanmadığı için böyle bir sözleşme bulunmadığı için herhangi bir şekilde aramadım çünkü böyle bir sözleşme zaten yoktur, yapılmamıştır. Yemin metninde geçen nerede olduğuna ilişkin beyanı okudum ancak zaten böyle bir sözleşme olmadığından bu hususta yemin ediyorum. Böyle bir sözleşme imzalanmamıştır.” demiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; taraflar arasında davacının iddia ettiği şekilde 14/01/2020 tarihli, “… Sözleşmesi” kurulup kurulmadığı, kurulmuş ise sözleşmeden kaynaklı olarak davacının hizmet bedeli alacağı ve cezai şarta hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Davacı vekili; davalılar ile müvekkili arasında 14/01/2020 tarihli … Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmede tüm davalıların imzasının bulunduğunu, müvekkiline sözleşme ile yüklenen yükümlülüklerin müvekkili tarafından yerine getirilmesine rağmen sözleşmeden kaynaklı alacağını tahsil edemediğini ve ayrıca sözleşmenin …. maddesi uyarınca cezai şarta da hak kazandığını açıklayarak; şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili; taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, sadece görüşmeler yapıldığını, ıslak imzalı herhangi bir sözleşme oluşturulmadığını, davacının sunduğu sözleşmenin fotokopi olduğunu ve itibar edilmeyeceğini, ayrıca fotokopi sözleşmedeki imzaların da müvekkillerine ait olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte taraflar arasında sözleşme ilişkisi olduğuna kanaat getirilse bile davacının üzerine düşen edimleri ifa etmesinin söz konusu olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı gerçek şahısların tacir olup olmadıkları araştırılmış, gelen cevabi yazılardan tacir olmadıkları anlaşılmış ise de; davalılardan ……. Ltd. Şti’nin ve davacının tacir olması, iddia olunan işin ticari işletmelerle ilgili olması ve dava dilekçesinde adı geçen gerçek şahıs davalıların davaya dayanak fotokopi sözleşmede imzalarının bulunduğunun iddia edilmesi karşısında mahkememizin, tüm davalılar yönünden ortak görevli mahkeme olduğu kabul edilmiştir.
Davalı gerçek şahıslar tacir ve dava da bu hali ile gerçek şahıslar yönünden ticari dava niteliğinde olmadığından bu davalılar yönünden dava, 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi uyarınca dava şartı olan arabucululuk müessesesine tabi değildir. Bu hali ile gerçek şahıs davalılar yönünden arabuluculuk müessesesine başvurulmamış olması davanın bu davalılar yönünden de esasa girilerek görülmesine engel teşkil etmeyecektir.
Davalılar vekili açıkça taraflar arasında ıslak imzalı bir sözleşme bulunmadığını ve sunulan fotokopi sözleşmedeki imzaların da müvekkillerine ait olmadığını savunmuş olup bu savunmaya binaen davacı tarafa davaya dayanak yaptığı sözleşme aslını sunması bakımından süre verilmiş, davacı vekili 05/07/2022 havale tarihli izah dilekçesinde; sözleşme aslının davalılarda olduğunu iddia etmiştir. Dosyaya sunulan fotokopi sözleşme örneğinde; sözleşmenin, davacı şirket ile davalılardan ……. Ltd. Şti. arasında imzalandığına dair kayıtlar olduğu görüldüğünden sadece davalı şirket yetkilisine 6100 sayılı HMK’nın 220/2-3 maddeleri uyarınca yukarıda ayrıntıları gösterildiği şekilde resen yemin teklifinde bulunulmuş, davalı şirket yetkilisi talimat mahkemesinde kendilerine herhangi bir sözleşme aslı bulunmadığına dair yemin etmiştir. Her ne kadar davacı taraf, taraflar arasında whatsapp yazışmaları bulunduğunu ve bu yazışmaların taraflar arasındaki sözleşmenin kurulduğu hususunda delil olduğunu savunmuş ise de; söz konusu whatsapp yazışmalarını davalı şirket adına yapan ”…” isimli kişinin davalı şirket ile resmi bir bağının olmadığı davacı vekili tarafından 22/02/2023 tarihli …. celsede açıkça ifade edilmiştir. Adı geçen kişinin davalı şirket ile herhangi bir bağının olmadığının davacı vekilince ifade edilmiş olması karşısında bu yazışmalara itibar edilmesi mümkün değildir. Bir an için adı geçen kişinin davalı şirketle irtibatlı ve şirkette yetkili bir kimse olduğu kabul edilse bile bu yazışmaları destekleyecek başkaca herhangi bir delil bulunmadığından yazışmalara yine itibar edilmesi mümkün olmayacaktır. Zira söz konusu yazışmalar, hukuken yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebilecek türden delil niteliğinde olup kesin delille ispatı gereken durumlarda hükme esas alınabilmeleri için başkaca delillerle desteklenmeleri icap etmektedir. Davacı taraf, dava dilekçesinde tanık deliline dahi dayanmadığından whatsapp yazışmalarının başlı başına taraflar arasındaki sözleşmenin kurulduğunu ispat bakımından yeterli sayılması mümkün değildir. Öte yandan; davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığından taraflar arasındaki sözleşmenin kurulup kurulmadığının tespiti bakımından davacı tarafa yemin delili hatırlatması yapılmamıştır. Toplanan delillere göre; davacı taraf, davalılar ile iddia ettiği şekilde bir sözleşme ilişkisi kurulduğunu ispat edememiş olup davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu harcın, peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9,12 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk gideri 1.320,00-TL olduğundan söz konusu ücretin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır