Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/185 E. 2023/234 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/185 Esas – 2023/234

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/185 Esas
KARAR NO : 2023/234

DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 14/03/2022
KARAR TARİHİ : 10/04/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin gübre yapımında kullanılan … (…) davalı şirketten 27.020 kg satın alınması karşılığında, 10.537,00-TL ödeme yaptığını ancak satın alınan malzemenin sentez yanlışlığı sebebi ile donmuş ve kullanılamaz hale geldiğini, satın alınan … kullanılamaz hale geldiğini, müvekkilinin malzemenin bir kısmının kendi markası ile işletmesinde bidonlara aktararak satışa sunduğunu ancak alıcılar tarafından malzemenin iade edildiğini, satın alınan maldan imal edilen gübrelerin bir kısmının halen müvekkilinin işyerinde muhafaza edildiğini, söz konusu malın imhası söz konusu olmadığını, malların iadesinin istenildiğini ancak sonuç alınamadığını, müvekkilinin ayıplı malların bir kısmını alıcılardan satın alması karşılığında nakliye ücreti ödediğini, ve toplam zararının 70.000,00-TL olduğunu beyan ederek, satın alınan maldaki ayıp sebebi ile sözleşmenin feshi ile söz konusu malın imhasının mümkün olmadığından davalı tarafından geri alınarak 10.537,80-TL satış bedelinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile tahsili ile malzemenin satışa sunulması için yapılan maliyetler ile iade edilen mallara ödenen nakliye gideri toplamı olan 4.442,00-TL’nin ödeme tarihi itibari ile ticari faizi ile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; satımı yapılan ürünler ile ilgili müvekkiline isnat edilen iddiaların asılsız olduğunu, davacı tarafından kendisine satına ürünlerin ayıplı olduğu hususunun ispat edilemediğini, davacının delil olarak iade faturalarına ve fotoğraflarına dayandığını ancak müvekkilinden satın aldığı ürün olduğunu gösterir delilin mevcut olmadığını, davacının ürünü satın aldıktan 9 ay sona ayıp olduğunu iddia ettiğini, davacının beyanlarına göre müvekkilinden aldığı ürünle gübre imal ettiği ve müvekkilinden aldığı ürünü direkt olarak kendi markası basılı bidonlara koyup sattığı yönünde iki farklı iddiasının olduğunu dava konusu taleplerin reddini gerektiğini, dava konusu üründe müvekkilinin kusuruna bağlı bir ayıp bulunmadığını, davacı tarafından ayıp iddiasına dayanak olarak gösterilen ürünlerdeki donma halinin davacının dava konusu mali hatalı kullanımı sonucu ortaya çıktığını ve davacının davasının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, kabul etmemek ile birlikte ayıp iddiasının doğru olduğu düşünülse dahi derhal bildirim yükümlülüğüne aykırı davranıldığını, somut ve belirli olmayan taleplerden ibaret olduğunu ve kabul edilemez nitelikte olduğunu beyan ederek, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; Taraflar arasında ticari alışveriş nedeni ile 24/03/2021 tarihli faturaya konu malzemenin ayıplı olup olmadığı, süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı, ayıplı ise davacının kar mahrumiyeti ve nakliye ücreti nedeni ile uğranılan zararın olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
Mahkememizce, vergi dairesi kayıtları dosya arasına alınmış, Ziraat Mühendisi ve Nitelikli Hesap Uzmanından oluşacak bilirkişi heyeti marifeti ile rapor düzenlenilmesine karar verilmiş, mahkememize sunulan 13/12/2022 tarihli raporda, davacıya üçüncü kişiler tarafından iade edilen malların “…”, “…” gibi isimlere sahip olduğu, davacı tarafından bahse konu alıcılara satılan ürünlerin davalı tarafından satılan şilempelerle meydana getirilip getirilmediğinin belirsiz olduğu sonucuna varıldığı, dava konusu üründe davalı şirketin herhangi bir eksiği yahut kusuru nedeni ile meydana gelen bir ayıp bulunmadığı, dosyadaki belgelere göre ayıp ihbarının ise kanunda öngörülen şekilde yapılmadığı rapor edilmiş, tarafların itirazlarının değerlendirilmesi amacı ile bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyetince sunulan 03/03/2023 tarihli ek raporda, davalı tarafından davacıya satılan ürünün, davacının üçüncü kişilere sattığı ürünlerle bire bir aynı ürün olduğu ve üçüncü kişilere satılan ürünlerin iadesi nedeninin davalının ürünlerindeki ayıptan kaynaklandığı sonucuna varılamadığı, diğer yandan ürünün satışı sonrasında gizli ayıpların ortaya çıkmasının ardından hemen bildirim yapıldığına ilişkin dosyada belge bulunmadığı sonucuna varıldığı, davalı şirketin herhangi bir kusuru nedeni ile meydana gelen bir ayıp bulunmadığı ve ayıp ihbarının kanunda öngörülen şekilde yapılıp yapılmadığı hususunda takdirin mahkemeye ait olduğu rapor edilmiştir.
6102 sayılı TTK 23/1-c maddesindeki tacirler arasındaki ayıp bildirimi; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. diğer durumlarda, TBK 223’üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş atıf yapılan 6098 sayılı TBK 223. Maddesinde gözden geçirme ve satıcıya bildirme ise; “Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunup bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır” şeklinde düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 18/3 maddesinde tacirler arasındaki yapılacak bildirimin usulü de; “Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenlik elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır” şeklinde düzenlenmiştir.
Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da davalı tarafından davacıya satılan ürünün, davacının üçüncü kişilere sattığı ürünlerle bire bir aynı ürün olduğu ve üçüncü kişilere satılan ürünlerin iade nedeninin davalının ürünlerindeki ayıptan kaynaklandığı sonucuna varılamamıştır. Ayrıca ürünün satışı sonrasında gizli ayıpların ortaya çıkmasının ardından hemen bildirim yapıldığına ilişkin dosyada belge bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının üçüncü kişilere sattığı ürünlere ilişkin ilk iade faturasının 27/04/2021 tarihli olduğu, diğer iade faturalarının ise 10/05/2021, 26/05/2021 ve 23/06/2021 tarihli olduğu görülmektedir. Satılan ürünlerde gizli ayıp bulunduğunun kabulünde dahi davacı, ürünlerin üçüncü kişilerce iadesi sonrasında 6102 sayılı TTK’nun 18/3 maddesinde yer alan tacirler arasındaki yapılacak bildirim usulüne uygun şekilde ve 6102 sayılı TTK’nin 23/1-c maddesi atfıyla 6098 sayılı TBK ‘nun 223. Maddesi uyarınca hemen bildirim yükümlülüğüne yerine getirmediğinden ve sözleşmeden döndüğüne ilişkin kanuna uygun delil sunamadığından hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-Davanın Reddine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 179,90-TL olduğundan, peşin alınan 255,81-TL’nin mahsubu ile bakiye 75,91-TL’nin talep halinde karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davalı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısım var ise talep halinde karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 10/04/2023

Katip … Hakim ….
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır