Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/163 E. 2023/156 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.

1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/163 Esas
KARAR NO : 2023/156

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –

TEMSİLCİ : …

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/03/2023
KARAR TARİHİ : 08/03/2023
KR.YZL.TARİHİ : 31/03/2023

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 01.03.2021 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli araç kiralama sözleşmesi akdedildiğini, davacı, … plakalı, … marka … model adına kayıtlı ticari aracını, 1 yıl süreliğine davalı firmaya kiraladığını, anılan sözleşmeye göre müvekkili kendi aracı ile davalının müşterilerine ait mal ve yükleri şehir içinde istenilen yere taşıyacak/ nakliyesini yapacağı ve buna karşılık davalı şirket yakıt giderini karşılayarak davacı müvekkile aylık 6.000,00 TL ödeme yapacağını, sözleşmenin nüshası müvekkiline teslim edilmediğini, bu anlaşmanın sağlandığı sırada, davalı şirket müvekkilinden 10.000,00 TL bedelli teminat senedi aldığını,
taraflar arasındaki sözleşme, … … Noterliği’nin 01.10.2021 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi neticesinde müvekkili tarafından (yüklerin indirilmesi ve bindirilmesi gibi hamaliye işininde müvekkil tarafından yapılmasının istenilmesi, kuryenin görevlendirilmemesi nedenleri ile) haklı nedenlerle feshedildiğini, ayrıca … …. Noterliği’nin … yevmiye 29.12.2021 tarihli ihtarnamesi ile de anılan senedin iadesi ve alacağın ödenmesinin talep edildiğini ancak bir sonuç alınamadığını beyanla, davalıya 1 yıl süreli ticari araç/kamyon kiralama sözleşmesinin akdedilmesi sırasında verilen 10.000,00 TL bedelli teminat senedi nedeni davacı müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve senedin müvekkile iadesine, senedin cebri icra yolu ile tahsiline dair işlem başlatılması halinde ayrıca davalının %20 kötüniyet tazminatı ile cezalandırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun tebliğe rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Dava, mahiyeti gereği ve açıldığı tarih itibari ile arabuluculuk dava şartına tabi değildir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davacı tarafından davalıya 10.000,00 TL tutarlı bir senet verilip verilmediği, verilmiş ise teminat senedi olup olmadığı, teminat senedi ise bedelsiz kalıp kalmadığı ve böylelikle davacının davalıya işbu senetten dolayı borçlu olup olmadığı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Öncelikle, menfi tespit davası ve bu davada hukuki yarar kavramı ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı … Kanunu (…)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.
Bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (…, …, … …, …, … Hukuku, s.156- 164). Bir davanın korunmaya değer, güncel hukuki yarar bulunmaması nedeniyle reddedilebilmesi için, borçluyu tehdit edebilecek tehlike ve savsaklamalara karşı onu koruma gereksinmesinin olmaması gerekir.
Somut olaya gelince; davacı, davalının kendisinden 10.000,00 TL tutarlı teminat senedi aldığını, bu senedi yapacağı işlerin teminatı olarak teslim ettiğini ve senedin bedelsiz kaldığını iddia etmiş, davalı açılan davaya cevap dilekçesi sunmamıştır. Davacı tarafından davaya konu edilen senedin aslı ya da örneği dosyaya sunulmadığından öncelikle iddia edilen senedin var olup olmadığı araştırılmıştır. Davacı vekili 01/06/2022 tarihli celsede; söz konusu senedin kendilerinde mevcut olmadığını, senedin davalı tarafta olduğunu ve senedin icraya koyulmadığını beyan etmiş, davacı vekilinin beyanına binaen davalı şirkete yazılan müzekkereye verilen 13/12/2022 tarihli cevapta; iddia edildiği şekilde bir senedin şirket kayıtlarında ve ellerinde bulunmadığı bildirilmiştir. Davalı şirketin senedin kendilerinde olduğunu inkar etmiş olması karşısında 6100 sayılı …’nın 220. maddesi uyarınca davalı şirket yetkilisine 08/03/2023 tarihli celsede, davacı tarafın iddia ettiği senedin kendilerinde olup olmadığı hususunda yemin verdirilmiş, davalı şirket yetkilisi …, böyle bir senedin kendilerinde olmadığına dair yemin etmiştir. Davacı taraf, davalıya teminat maksadıyla verilen senetten dolayı menfi tespit isteminde bulunmuş ise de; söz konusu senede yapılan tüm araştırmalara rağmen ulaşılamamıştır. İddia edildiği gibi bir senedin mevcudiyeti davacı tarafından ispat edilemediğinden senede karşı menfi tespit isteminde bulunulmasında güncel bir hukuki yarar bulunmadığı kanaatine varılmış ve davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu harcın, peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 9,12‬ TL harcın karar kesinleştiğinde, istek halinde yatırana iadesine,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının …’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, davanın değeri itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/03/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır