Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/15 E. 2022/426 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/15 Esas – 2022/426

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/15 Esas
KARAR NO : 2022/426

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/01/2022
KARAR TARİHİ : 06/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde özetle; Davacı dava dilekçesinde, dava konusu olayda davacının asıl işveren değil ihale makam olduğunu, davacının 233 sayılı KHK uyarınca kurulmuş bir kamu iktisadi teşebbüsü olduğunu, bina ve eklentilerinin güvenliğinin sağlanmasını ihale yöntemiyle özel güvenlik şirketlerinden satın aldığını, davalıların çalıştıracağı işçileri kendileri belirlemekte olduğunu, söz konusu firmalarla yapılan sözleşmeler gereği işe alma ve işten çıkarma yetkileri ile bundan doğacak sorumluluk da bu firmalara ait olduğunu, dava dışı …’ün davalı firmanın bünyesinde davacı Kurum ile imzalanan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında özel güvenlik personeli olarak çalıştığını, özel güvenlik personeli …’e 1 yıl 6 ay 20 günlük çalışmasının karşılığı olarak Brüt 3.589,24 TL kıdem tazminatı ödemesi davacı kurum tarafından yapıldığını, dava dışı personelin iş akdi iş yerinin kapatılması sebebiyle sona erdiğini, davacının bünyesinde ihale ile güvenlik hizmetlerinde bulunan farklı şirketlerde görev aldığını, bu şirketler ile davacı arasında imzalanan sözleşmeler gereği her türlü işçilik alacaklarından İş Kanunu ve mevzuatın işverenlere yüklediği yükümlülükleri yerine getirmekten yüklenici firmaların sorumlu olduğunu ve davacı kurumca ödenen tazminatların kuruma ödenmesi gerektiğini, yüklenici firmalara sözleşme gereğince ödenen sözleşme bedeli içerisinde, sözleşme kapsamında çalıştırılan personellerin tüm işçilik alacaklarının da yer aldığının sözleşmelerde belirtildiğini, davalı şirketler ile müvekkil Kurum arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerinin 22. Maddesinde “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Genel Şartnamenin 6. Bölümünde belirlenmiş olup, Yüklenici bunları aynen uygulamakla yükümlüdür.” hükmünün yer aldığını, söz konusu sözleşmeler ve sözleşmelerin eki niteliğinde bulunan teknik şartnamelerin ilgili maddeleri gereğince; “Sosyal Sigortalar Mevzuatı ile her türlü işçi ve işveren hakkındaki mevzuata göre işçi alınması, işçi haklarının ödenmesi, işçi çıkarılması ve benzeri konularda tüm sorumluluk Yükleniciye ait olup, İdare (TMO) sorumlu tutulmayacaktır.” ve “Sosyal Sigortalar Mevzuatı ile her türlü işçi ve işveren hakkındaki mevzuata göre işçi alınması, işçi haklarının ödenmesi, işçi çıkarılması ve benzeri konularda tüm sorumluluk Yükleniciye ait olup, İdare (TMO) sorumlu tutulmayacaktır.” hükmüne ve “Yüklenici çalıştırdığı elemanların her türlü özlük haklarını karşılamak ve ödemek zorundadır. İş, sosyal güvenlik ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yüklenici istihdam edilen hizmet personelinin işvereni olarak kabul edilecek ve mevzuattan doğan bütün borç ve yükümlülükler ile istihdam edilen Personelin özlük, yıllık ücretli izine ilişkin hakları ile ilgili Kanun ve bunlara ilişkin tüzük, yönetmelik ve tebliğlerle belirlenmiş tüm yükümlülükler, yüklenici tarafından yerine getirileceği” hususlarına da yer verildiğini, Yargıtay 13. H.D. 2017/5110 E 2017/7681 K sayılı kararında “taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine öncelikle bakılmalı ve bahsi geçen davanın görülmesinde sözleşme hükümleri uygulanmasının belirtildiğini, davalı firmaların işçiye ödenen bedelden sorumlu olduğunu, avans faiz oranı üzerinden ödenen bedelin davacıya ödemesinin beyan edilmiş ve davanın kabulüne karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP :
Davalılar vekilince mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketlerin cevap dilekçesinde; Davanın yetkisiz yerde açıldığını ve yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini gerektiğini, İş Kanunu 2. Maddesi’nde; asıl işverenin alt işveren ile birlikte sorumlu olduğunu, asıl işverenin alt işverene rücu etmesine imkân veren bir kanun maddesi olmadığını, davacının yaptığı ödemeden huzurdaki davada olunduğunu, davalılara bir ihbar ve bildirimde bulunmadığını, bu durum dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, davalı şirketlerin davacıdan ihale ile iş aldığını, ihaleyi alan şirketin mevcut işçilerle çalışmaya devam ettiğini, davacı, ihaleye çıktığı işçi sayısını zaman içerisinde düşürdüğünü, davalılara hiçbir ihtarda bulunmayan davacının davası dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, bunun yanı sıra davalı şirketler ve davacı arasında imzalanan sözleşmelerin ya da teknik ve idari şartnamelerde asıl işverenin rücu edebileceği yönünde bir düzenleme bulunmadığını, ihale makamının kıdem tazminatı yönünden davalı şirkete herhangi bir ödeme yapmadığını, bu nedenle söz konusu alacağın ihale makamı olan davacı tarafından ödenmesi gerektiğini, “Kamu İhale Kanununa Göre İhale Edilen Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımları Kapsamında İstihdam Edilen İşçilerin Kıdem Tazminatlarının Ödenmesi Hakkında Yönetmelik” gereği kıdem tazminat ödemelerinin asıl işveren tarafından ödeneceğini, kamu sektöründe iş alan alt işverenlerin ihale konusu işin maliyetini hesaplarken kıdem tazminatını bu hesaplamaya dahil edemediğini, “sözleşme gideri veya genel giderler” için ayrılan tutarın ise ihale bedelinin yüzde üçü ile sınırlandığını, dolayısıyla kıdem tazminatını ödemek isteyen alt işverenlerin dahi bu ödemeyi yapamadığını, işçilerin dava yoluna başvurmaları halinde ise işçilerin kıdem tazminatlarının faizi ile birlikte asıl işveren kabul edilen kamu tarafından ödenmesine karar verildiğini, kamu kurum ve kuruluşları gerekli incelemeleri yaptıktan sonra söz konusu alt işveren işçisinin kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet süresine tekabül eden kıdem tazminatı tutarını alt işveren işçisinin banka hesabına aktaracağını, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’na tabi işlerde alt işverenler kıdem tazminatı tutarını 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu gereği teklif fiyata dahil edilmediğini, sözleşme bedeline de ilave edilemeyen giderden davalı şirketin sorumluluğu olamayacağını, alt işverenden ve işçiden istenecek bilgi ve belgeler, ödemenin süresi, kamu kurum ve kuruluşlarında geçen sürelerin nasıl hesaplanacağı ve gerek duyulacak diğer hususlar çıkarılan yönetmelikle belirleneceğini, müteselsil borçlulukta her ne kadar alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olsalar da, borçluların her birinin borcunun birbirinden bağımsız nitelik taşıdığının kabul edilmesini, alacaklının yaptığı hukuki işlemlerde sadece ilgili borç ilişkisi üzerinde etkili olacağını, davacının kusurundan kaynaklanan davalarda davalıya rücu imkanı bulunmayacağını, davalı şirketlerin davacıdan ihale ile iş aldığını, ihaleyi kazanan şirketler mevcut işçilerle çalışmaya devam ettiğini, ancak davacı kurumun ihaleye çıktığı işçi sayısını zaman içerisinde düşürdüğünü, davalı şirketlerin işçinin işten çıkarılması veyahut işe iade alınmamasında herhangi bir kusuru bulunmadığını, bilirkişinin öncelikle kusur değerlendirmesi yapması gerektiğini, ayrıca Sayıştay 5. Dairesinin 2015/228 sayılı kararı ile de kıdem tazminatından asıl işverenin sorumlu olacağı ve alt işverene rücu edemeyeceğini, davacının ödediği vergileri de talep ettiğini, bu vergilerin davalıları ilgilendirmediğini, iş bu dava sonunda haklı çıkmaları şartıyla vergi dairesinden geri ödenmesi ya da mahsubu için talepte bulunabileceklerini ve görevli mahkemenin de huzurda ki mahkeme olmadığını, davacının TİS farkı talebi hukuka aykırı olup toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ek ödemeler idarenin yükümlülüğünde olduğunu, Alt İşverenlerce Yapılacak Yetkilendirmeye İlişkin Esas Ve Usuller 4. Maddesi, Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımlarında Toplu İş Sözleşmesinden Kaynaklanan Fiyat Farkının Ödenmesine Dair Yönetmelik madde 4 göre İşçi Sendikasına Yetki Belgesi verildiği tarihte sözleşmenin bitimine 1 yıldan az bir süre kalmışsa işlemlerin Yüksek Hakem Kurulunca yürütüleceği ve bu durumda dahi fiyat farkı ödeneceğini, ayrıca 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu madde 8. Uyarınca da davacı idarenin fiyat farkı ödemesi kanunu zorunluluk olduğunu ve davalı şirketlerin rücu imkanının bulunmadığını beyan etmiş ve davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, Alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; Davacı işyerinde davalılar bünyesinde çalışan dava dışı işçi”ye davacı tarafından ödenen kıdem tazminatının davacı tarafından davalılara rücu edilip edilemeyeceği, edilebilecekse miktarı noktasında toplanmıştır.
Mahkememizce SGK hizmet dökümü ile Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü dava dışı işçiye ait kayıtlar ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına alınmıştır.
4857 İş Kanunu’nun 2/6 maddesi “asıl işveren, alt işverenin 4857 İş Kanunu’nun 2/6 maddesi “asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur” hükmü yer almaktadır.

Dava, Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklı Rücuen Alacak davası olup, buna ilişkin olarak; Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 15/09/20120 tarihli ve 2017/2497 Esas ve 2020/2808 Karar sayılı ilamında; “Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işveren karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerin de bu fesih ile ücrete dönüştüğü göz önüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. ” hükmü yer almaktadır.
Mahkememizce, ihtilaf konusu hususlarda tespit yapmak amacı ile Rücuen İşçi Alacağı konusunda uzman Nitelikli Hesap Uzmanı tarafından bilirkişi raporu düzenlenilmesine karar verilmiş, bilirkişi tarafından sunulan 10/05/2022 tarihli raporda, Davacı tarafından dava dışı işçiye ödenen 3.562,00.-TL kıdem tazminatının davalı şirketlere rücu edilmesi durumunda, davalı şirketlerin dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak sorumlu olduğu miktarların, … Özel Güvenlik… Ltd. Şti, … Özel Güvenlik…Ltd. Şti iş ortaklığının 3.099,00-TL’den, … Özel Güvenlik… Ltd. Şti’nin 463,00-TL’den sorumlu olduğu, dava dışı işçinin iş ortaklığı nezdinde sigortalı olduğu süreler yönünden iş ortaklığını oluşturan davalı şirketlerin müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu, davacı tarafın alacak talebine ödeme tarihinden (23/06/2017) itibaren avans faiz işletilebileceği rapor edilmiş, bilirkişi raporu hüküm kurmaya ve denetime elverişli kabul edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ile Yerleşik Yargıtay ilamları doğrultusunda yapılan inceleme neticesinde; davacı ile davalı şirketler arasında imzalanan hizmet sözleşmeleri kapsamında özel güvenlik personeli olarak çalışan dava dışı işçi …’ün kıdem tazminatı talebine ilişkin açılan iş mahkemesi dosyasından verilen kararın tahsili amacı ile açılan İcra Müdürlüğü dosyasına yapılan ödemenin davalıdan rücuen tahsiline ilişkin mevcut dava açılmış olup, dava dışı işçi …’ün işe başlama tarihi olan 11/11/2015 tarihi ile 16/06/2017 tarihleri arasında çalışması karşılığı … Özel Güvenlik… Ltd. Şti ve … Özel gÜvenlik… Ltd. Şti (iş ortaklığı) 3.099,00-TL’den müştereken ve müteselsilen, … Özel Güvenlik… Ltd. Şti ‘nin ise 463,00-TL’den, yukarıda aktarılan Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihadı gereğince sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmakla, davanın kabulü ile ödeme tarihi olan 23/06/2017 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın Kabulü ile ;
-3.099,00-TL ‘nin … Özel Güvenlik… Ltd. Şti ve … Özel gÜvenlik… Ltd. Şti’nden müştereken ve müteselsilen
-463,00-TL’nin … Özel Güvenlik… Ltd. Şti’den olmak üzere toplam 3.562,00-TL’nin ödeme tarihi olan 23/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 243,32-TL olduğundan, peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye 162,62-TL’nin davalıların sorumluluk oranlarına göre,
-141,48-TL’sinin … Özel Güvenlik… Ltd. Şti ve … Özel gÜvenlik… Ltd. Şti’nden müştereken ve müteselsilen
-21,14-TL’sinin … Özel Güvenlik… Ltd. Şti’den alınarak hazineye irat kaydına,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıların sorumluluk oranlarına göre,
-1.148,40-TL’sinin … Özel Güvenlik… Ltd. Şti ve … Özel gÜvenlik… Ltd. Şti’nden müştereken ve müteselsilen
-171,60-TL’sinin … Özel Güvenlik… Ltd. Şti’den alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.562,00-TL’nin davalıların sorumluluk oranlarına göre,
-3.098,94-TL’sinin … Özel Güvenlik… Ltd. Şti ve … Özel gÜvenlik… Ltd. Şti’nden müştereken ve müteselsilen
-463,06-TL’sinin … Özel Güvenlik… Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 161,40-TL harç toplamı ile 1.080,10-TL posta, tebligat, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.241,50-TL yargılama giderinin davalıların sorumluluk oranlarına göre,
-1.080,10-TL’sinin … Özel Güvenlik… Ltd. Şti ve … Özel gÜvenlik… Ltd. Şti’nden müştereken ve müteselsilen
-161,40-TL’sinin … Özel Güvenlik… Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısım var ise talep halinde karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davanın değeri itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/06/2022