Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/133 E. 2022/805 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/133 Esas – 2022/805
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/133 Esas
KARAR NO : 2022/805

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 20/02 2022
KARAR TARİHİ : 07/12/2022
KR.YZL.TARİHİ : 29/12/2022

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 17/07/2021 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki 34-00-10-1430 plakalı forkliftin, ayağını ezmesi neticesinde müvekkilinin malul kaldığını, söz konusu kaza nedeniyle ayağı ezilen müvekkilinin yapılan tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamadığını, kazaya karışan aracın sigortasının davalı sigorta şirketi tarafından yapıldığını, davalı sigorta şirketine zararın tazmini istemiyle yazılı olarak başvurulduğunu, başvurunun cevapsız kaldığını, davalı … Yapı Üretim Sanayi Ve Ticaret A.Ş.’nin forkliftin maliki olduğunu, müvekkilinin zararını tazminle sorumlu olduğunu, arabulucu vasıtasıyla anlaşma yoluna gidildiğini ama anlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin adli yardımdan yararlanmasına karar verilmesini, belirsiz alacak olarak şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın temerrütten itibaren faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsil edilerek davacı müvekkiline verilmesini, 50.000,00 TL manevi tazminatın temerrütten itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsil edilerek müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üstünde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … Yapı Üretim San. Tic. A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkili şirketin herhangi bir kusuru bulunmadığını, iş güvenliği kapsamında üzerine düşen bütün yükümlülükleri yerine getirdiğini, olayın meydana gelmesinde bir kusur ya da ihmali bulunmadığından husumet itirazında bulunduğunu, kazanın meydana gelişinde davacı yanın kusurunun bulunduğunu, kaza tespit tutanağında bu kusurun hatalı değerlendirildiğini, mahkemece kusur tespiti yaptırılmasını, davacı yanın maluliyet durumunun kazadan önce olduğunu bu nedenle davacının Adli Tıp Kurumuna sevki ile davacının dava konusu kazadan önceki maluliyeti ile dava konusu kazadan sonraki durumunun tespiti için ilgili İhtisas Dairesi Başkanlığından ayrıntılı rapor alınmasını talep ettiklerini, davacı yanın kaza nedeniyle kendine gelir elde etme amacında olduğunu bu nedenle fahiş manevi tazminat talebinde bulunduğunu beyan ederek davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Sigorta Şirketi cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasına karıştığı iddia edilen aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunun kazanın poliçe vadesi içinde meydana gelmesi şartıyla poliçe teminat miktarı ile sınırlı olup sürekli hastalık halinde kaza tarihi itibariyle kişi başı teminat limitinin 410.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, dava öncesi davacıların sürekli sakatlık tazminat talebi ile ilgili müvekkili şirkete yapılan başvuru üzerine hasar dosyası açıldığını ancak yapılan incelemede eksik evrak olduğu ve maluliyete ilişkin evrakların müvekkili şirkete iletilmediğini, sigortacının hasarın kendisine ihbarından ve hasarın ödenmesine mesnet olabilecek istenilen belgelerin ulaşmasından sonra temerrüde düşeceğini, yeni genel şartlar kapsamında yapılan son yasal düzenlemeler ile sağlık hizmet bedelleri ve geçici iş göremezlik zararı ve tedavi giderlerinin sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanacak olup sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirket bakımından buna ilişkin taleplerin reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla, davacıların dava konusu kaza sebebi ile uğradığı maluliyet oranının ve kusur durumunun Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulundan alınacak rapor ile tespitine, tazminat hesabına ilişkin raporun Hazine Müsteşarlığı listesinde yer alan uzman aktüerden alınmasına, davanın açılmasına sebebiyet vermemesi ve temerrüde düşmemiş bulunan müvekkili şirketi aleyhine yapılan yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmasını, hükmolunması halinde müvekkili şirketin sorumlu olduğu azami poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı dikkate alınarak yargılama giderine, faize ve vekalet ücretine hükmolunmasına, davacıların müvekkil şirket bakımından poliçe teminatı dışında bulunan taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ( sürekli ve geçici işgöremezlik ) ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava açılmadan evvel arabulucuya müracaat edilmiş olup, işbu dava şartı yerine getirilmiştir.
Ankara SGK İl Müdürlüğü kayıtları, davacının sosyal, ekonomik durum araştırma raporu, Ankara Ticaret Odası yazı cevabı, hastane evrakları, Ankara … Asliye Ceza Mahkemesi …Esas sayılı dosyasının Uyap kayıtları, Türkiye Noterler Birliği kayıtları getirtilerek dosya kapsamına alınmış, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmıştır.
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye verilen 09/06/2022 tarihli cevabi yazıda özetle; “..Suriye, Türkiye’nin taraf olduğu Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’ne taraf değildir. Bununla birlikte, Suriye ile ülkemiz arasında 09.04.2009 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması imzalanmıştır. Söz konusu Anlaşma’nın yürürlüğüne ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığından alınan ve bir örneği ekte iletilen bilâ tarihli ve 87016113-019.00-2013/205798 sayılı yazıda; Anlaşma’nın onaylanma işlemlerinin karşı tarafa bildirilmesinin ardından, ilgili maddeleri uyarınca 20.10.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği, Bakanlıklarınca anlaşmaların yürürlüğe giriş tarihlerinin tespitine yönelik olarak 244 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesi çerçevesinde Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkarılması için gerekli sürecin başlatıldığı bildirilmiştir. Söz konusu yazıda ayrıca; 244 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan “Bir milletlerarası andlaşma yukardaki fıkrada sözkonusu yürürlük tarihinin tesbitine dair kararnamede belirtilen yürürlüğe giriş tarihinde kanun kuvvetini kazanır.” hükmüne dikkat çekilerek, uygulamada onay süreci tamamlanmış bulunan uluslararası andlaşmaların, iç hukukumuz bakımından yürürlüğe giriş tarihinin tespiti için Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkartılması gerektiği bildirilmiş ve bu çerçevede, söz konusu Anlaşma’nın yürürlüğe giriş tarihinin tespitine yönelik Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkartılması için başlatılan sürecin henüz sonuçlandırılmadığı ifade edilmiştir. Dışişleri Bakanlığından alınan ve bir örneği ekte iletilen 17.10.2017 tarihli ve 87016113-400.22.06-2017/12960778 sayılı yazıda ise; Türkiye Cumhuriyeti ve Suriye Arap Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması’nın yürürlüğe giriş tarihinin tespitine yönelik Bakanlar Kurulu Kararnamesi çıkartılması için başlatılan sürecin akim kaldığı bildirilmiştir. Konuyla ilgili olarak bir başka vesileyle Dışişleri Bakanlığından alınan ve bir örneği ekte iletilen 14.06.2012 tarihli ve 5019429 sayılı yazı ile; Suriye’deki vatandaşlarımıza ilişkin adlî, hukukî ve idarî yazışmalar ile Suriye makamları nezdinde takip edilmesi gereken adlî/idarî yardımlaşma konularındaki yazışmaların gönderilmesine Bakanlıklarınca yapılacak bir bildirime kadar ara verilmesi gerektiği; ayrıca, Suriye makamlarına iletilmesi talebiyle Bakanlıklarına gönderilen yazışmaların da işlem yapma imkânı kalmadığı cihetle iade edileceği belirtilmiştir. Son olarak, Dışişleri Bakanlığından alınan 23.03.2018 tarihli ve 2018/13632698 sayılı yazıda; Suriye’de yaşanmakta olan olumsuz gelişmeler ve asayiş durumundaki zafiyet nedeniyle, Şam Büyükelçiliğimiz ve Halep Başkonsolosluğumuzun faaliyetlerinin geçici olarak askıya alındığı; bu çerçevede, Suriye’deki vatandaşlarımıza ilişkin adlî, hukukî ve idarî yazışmalar ve Suriye makamları nezdinde takip edilmesi gereken adlî/idarî yardımlaşma talepleriyle ilgili sorunların, Suriye’de yaşanan iç çatışmalar ve güvenlik şartlarının olumsuzluğu nedeniyle halen devam ettiği bildirilmiştir….” denilmiştir.
5781 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesinde “(1) Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. (2) Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” hükmü bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 88/1. maddesinde “Hâkim tarafından belirlenen kesin süre içinde teminat gösterilmezse, dava usulden reddedilir..” ve HMK’nın 84/3. maddesinde “Mecburi dava ve takip arkadaşlığında teminat gösterme yükümlülüğü, bu yükümlülüğün tüm davacılar bakımından mevcut olması hâlinde doğar…” hükümleri bulunmaktadır. Aynı Kanun’un 114/1-ğ bendinde ise dava şartları sayılırken; Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi ” de dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; Türk mahkemelerinde, dava açan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, kural olarak yargılama giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere, mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadırlar. Teminat gösterilmesi hususu dava şartı olarak düzenlenmiş bulunduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce bu husus re’sen nazara alınmak zorundadır. Mahkeme, takdir ettiği teminatı göstermesi için, yabancı davacıya uygun kesin bir süre (HMK m.88/1 kıyasen) verir. Yabancı davacı (mahkemece) kendisine verilen kesin süre içinde istenilen teminatı gösterirse, mahkeme davaya devam eder. Yabancı davacı, kendisine verilen kesin süre içinde istenilen teminatı göstermez ise, dava usulden reddedilir (HMK m.88/1 kıyasen). Kural bu olmakla birlikte; teminat alınmasının istisnaları da bulunmaktadır. İlk istisna; karşılıklılık esasıdır. Mahkeme, yabancı davacıyı, karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar (MÖHUK m.48/2). Karşılıklılık, iki şekilde olabilir: a)Türkiye ile yabancı devlet arasında anlaşma bulunması, Yabancı davacının mensup olduğu (yabancı) devlet ile Türkiye arasında, teminattan muafiyet hakkında bir anlaşma (sözleşme) varsa, davacı, Türk mahkemesinde dava açarken teminat göstermekle yükümlü değildir; yani teminattan muaftır (MÖHUK m.48/2). b) Ülkeler arasında fiili karşılıklılık (uygulama) bulunmasıdır. Yabancı davacının teminat gösterme yükümlülüğünün ikinci istisnası, fiili karşılıklılıktır. Buna göre, yabancı davacının mensup olduğu (yabancı) devlet ile Türkiye arasında, teminattan muafiyet hakkında (bir anlaşma yoksa da) fiili bir karşılıklılık (uygulama) varsa, mahkeme, yabancı davacıyı teminat göstermekten muaf tutar. (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2019/1268 Esas – 2020/460 Karar sayılı ilamı)
Somut olaya gelince; davacı, … isimli Suriye vatandaşı yabancı gerçek kişi olup yukarıda açıklanan teminattan muafiyete ilişkin koşullar mevcut olmadığından teminat gösterme zorunluluğu bulunmaktadır. 12/10/2022 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı gereğince “Davacı tarafa 5718 sayılı yasanın 48.maddesi uyarınca mahkememizce takdir edilen 15.000,00TL nakdi teminatın ya da Türk Bankalarında verilme aynı miktarlı kesin-süresiz teminat mektubunu mahkeme veznesine depo etmesi için iki haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde depo edilmemesi halinde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtarına (ihtar edildi) ” karar verilmiş, ancak takdir edilen teminat tutarı mahkeme veznesine depo edilmemiştir. Verilen kesin süreye rağmen belirlenen teminat tutarının mahkeme veznesine depo edilmemiş olması karşısında davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Nedenleri gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
1-Davanın usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu harcın, peşin alınan 174,20 TL harçtan mahsubu ile bakiye 93,50 TL harcın karar kesinleştiğinde, istek halinde yatırana iadesine,
3-Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk gideri 1.320,00-TL olduğundan söz konusu ücretin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Maddi tazminat yönünden ön inceleme tutanağı imzalanmadan usulden reddine kararı verildiği de dikkate alınarak AAÜT’nin 7/1. maddesi gereğince hesaplanan 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar … Yapı Üretim Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi ve Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketine verilmesine,
4-Manevi tazminat yönünden ön inceleme tutanağı imzalanmadan usulden reddine kararı verildiği de dikkate alınarak AAÜT’nin 7/1. maddesi gereğince hesaplanan 4.600,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … Yapı Üretim Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketine verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/12/2022