Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/100 E. 2022/486 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/100 Esas – 2022/486

TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/100 Esas
KARAR NO : 2022/486

DAVA : Alacak / Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2022
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
KR.YZL.TARİHİ : 20/07/2022

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma, davalı firma tarafından satışa sunulan iki adet iş makinesini satın almak istediğini, bu amaçla davalı tarafla görüşme yaptığını, davalı taraf bu iş makinelerini müvekkiline satmayı kabul ettiğini ancak, ciddi alıcı olup olmadığını göstermesi için 50.000,00 TL kapora talep ettiğini, davacı müvekkili firmada, ciddi alıcı olduğunu göstermek için talep edilen 50.000,00 TL kaporayı 12.3.2021 tarihinde davalının banka hesabına gönderdiğini, dekontun açıklama bölümüne “makina alımı için kapora ödemesi” açıklaması yazdığını, davalı taraf, iş makinelerinin bedellerinin tek seferde ve nakit olarak ödenmesini talep ettiğini, davacı müvekkili firma bu şekilde tek seferde ödeme yapmaya ekonomik gücünün yetmeyeceğini bildirdiğini ve makinaları finansal kiralama şirketleri aracılığıyla satın almak istediğini bildirdiğini, davalı tarafın da kabul ettiğini, iki iş makinesi için iki ayrı finansal kiralama şirketinin devreye girdiğini, (… Finansal Kiralama A.Ş. diğeri ise ….Finansal Kiralama A.Ş), her biri bir iş makinesini davalıdan satın aldığını, fatura kestirdiğini, fatura bedellerini tam ve eksiksiz olarak davalıya ödediklerini ve daha sonra bu iş makinelerini davacı müvekkili firmaya finansal kiralama yolu ile sattıklarını, müvekkili firma halen bu makinelerin taksitlerini ödemeye devam ettiğini, başlangıçta ödenen 50.000 TL kapora bedelsiz hale geldiğini, zira, davalı satıcı, finansal kiralama şirketlerine makine bedellerini tam olarak fatura ettiğini ve alacağının tamamını da bu firmalardan tahsil ettiğini, davalı tarafa, kaporanın iadesi için ihtarname gönderildiğini, ….ihtarnamesi…. kaporayı aldığını ancak iş makinelerinden birisinin ödemesinin finansal kiralama şirketi tarafından geç yapıldığını, bu arada dolar kurunun yükseldiğini ve fiyat farkı oluştuğunu, zarara uğradığını, kur farkından doğan zararına mahsuben kaporayı iade etmeyeceğini bildirdiğini beyanla, 50.000,00 TL kaporanın davalıdan tahsiline, ödeme tarihi olan 12.3.2021 itibaren merkez bankası avans faiz oranları üzerinden faiz yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı – karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı firma müvekkili şirkete ait iki adet iş makinesini satın almak üzere müvekkili şirket ile anlaşmaya vardığını ve işbu nedenle müvekkili şirkete 50.000,00 TL tutarında kapora ödemesi gerçekleştirdiğini, her ne kadar taraflar, davacı-karşı davalı firmanın satış işlemine konu iş makinesi bedellerinin tek seferde kendisi tarafından ödeneceği hususunda mutabık kalmışlarsa da daha sonra davacı-karşı davalı firma taraflar arasındaki anlaşmanın hilafına iş makineleri için kararlaştırılan tutarı tek seferde ödeyemeyeceğinden bahisle finansal kiralama yolu ile satın alma yoluna başvurduğunu, işbu alım-satım işine istinaden müvekkili şirkete ödenmesi gereken toplam meblağ KDV dahil 200.600,00 Euro + 900.000,00 TL olup işbu tutarın 900.000,00 TL’lik kısmının ödemesi 78 gün geciktirildiğini, öyle ki davacı-karşı davalı firma tarafından 12.03.2021 tarihinde gerçekleştirilen 50.000,00 TL kapora bedelinin akabinde üç (3) gün içerisinde toplam satış bedelinin eksiksiz bir şekilde müvekkili şirket hesaplarına ödeneceği beyan edilse de anılan ödemeler yaklaşık üç ay sonra 29.05.2021 tarihinde gerçekleştirildiğini işbu nedenle davacı-karşı davalı firma ihtara gerek kalmaksızın açıkça temerrüde düştüğünü, öyle ki, taraflar arasında alım-satım sözleşmesinin kurulduğu ve kapora ödemesinin gerçekleştirildiği 12.03.2021 tarihi itibarıyla 7,446 TL olarak tespit edilen Dolar kuru, ödemenin gerçekleştirildiği 29.05.2021 tarihinde 8,549,60 TL seviyesinde yükselmiş olduğundan sözleşme tarihi itibarıyla bedeli 900.000,00 TL olan iş makinesi, ödeme tarihi itibarıyla artan döviz kuru ve enflasyon oranları nedeniyle 1.033.586,70 TL seviyelerine kadar yükseldiğini, müvekkili şirketin işbu 78 günlük gecikme nedeniyle gerek artan döviz kuru gerekse de enflasyon farkından doğan zararı ödeme tarihi itibarıyla 133.586,70 TL seviyelerinde olduğunu beyanla, gözetilecek tüm nedenlerle istinaden haksız ve hukuka aykırı bir şekilde, somut gerçeklerden uzak gerekçelerle ikame edilmiş huzurdaki işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ait iki adet ….Delici tipi iş davacı-karşı davalı firma tarafından toplamda KDV dahil 200.600,00 Euro + 900.000,00 TL bedel üzerinden satın alınmışsa da işbu meblağın 900.000,00 TL tutarındaki kısmı tarafların şifahen üzerinde mutabık kaldıkları tarih olan 12.03.2021 tarihinden tam 78 gün sonra 29.05.2021 tarihinde ödendiğini, işbu gecikme nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı zararların tazmin edilebilmesi adına işbu davayı açtıklarını, taraflar arasında şifahi bir şekilde akdedilen alım-satım sözleşmesine istinaden müvekkili şirket iki adet iş makinesini davacı-karşı davalı firmaya sattığını, işbu satış işlemine istinaden davacı-karşı davalı firma tarafından 12.03.2021 tarihinde 50.000,00 TL tutarında bir güvence bedeli ödemesi gerçekleştirildiğini, taraflar satım işlemine konu iki adet iş makinesine ilişkin tüm bedellerin kapora ödemesinden itibaren üç (3) gün içerisinde gerçekleştirileceği konusunda mutabık kaldıklarını, hal böyle iken davacı-karşı davalı firma taraflar arasındaki anlaşmanın hilafına iş makinelerine ilişkin tüm bedeli tek seferde ödeyemeyeceğinden bahisle söz konusu makineleri finansal kiralama yolu ile satın almaya karar verdiğini, makinelerin satın alımlarını finansal kiralama yolu ile gerçekleştirdiğini, buna göre kapora bedelini ödedikten sonra taraflarca mutabık kalındığı üzere borcunu en geç 15.03.2021 tarihinde ödemesi gereken davcı-karşı davalı firma satın aldığı iş makinesine ilişkin 900.000,00 TL’lik bedeli finansal kiralama şirketleri aracılığıyla 25.05.2021 tarihinde ödemiş olsa da aradan geçen iki buçuk aylık süre boyunca iş makinesi satış bedelini elde edemeyen bu süreçte artan enflasyon ve kur oranları nedeniyle zarara uğrayan müvekkil şirketin işbu zararının giderilmesi hukuki bir gereklilik olduğunu beyanla, asıl davanın reddine, işbu kapsamda karşı davanın kabulü ile davacı-karşı davalı firmanın müvekkili şirkete TBK’nın ilgili hükümleri gereği fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50 TL gecikme tazminatı ödemesine, mahkememiz aksi bir kanaatte ise açıkça ticari bir ilişkide para borcunu ödemekte temerrüde düşen davacı-karşı davalı firmanın TTK’nın ilgili hükümleri gereği şimdilik 50 TL gecikme faizi ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME: Asıl dava; ödenen kaporunun ( bağlanma parasının ) iadesi, karşı dava ise; sözleşmenin zamanında ifa edilmemesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava açılmadan önce asıl ve karşı dava yönünden arabulucuya müracaat edilmiş olup işbu dava şartı yerine getirilmiştir.
…Finansal Kiralama A.Ş.yazı cevapları getirtilerek dosya arasına alınmış ve tarafların gösterdikleri diğer tüm deliller toplanmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; taraflar arasında geçerli bir sözleşme kurulup kurulmadığı, bu kapsamda asıl davada; davacı-karşı davalı tarafından davalı-karşı davacıya ödendiği sabit olan 50.000,00 TL’nin iadesinin gerekip gerekmediği, karşı davada ise; davacı-karşı davalı tarafından ödenmesi gereken makine bedelinin zamanında ödenmemesinin söz konusu olup olmadığı, zamanında yapılmayan bir ödeme söz konusu ise bundan kaynaklı olarak davalı-karşı davacının zarara uğrayıp uğramadığı, uğramış ise davacı-karşı davalının sorumlu olup olmadığı ve sorumlu olması halinde miktarı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Davacı/karşı davalı ………Ltd. Şti., davalı/karşı davacı …. ……Ltd. Şti.’den iki adet iş makinesi alma hususunda anlaştıkları, bu kapsamda 50.000,00 TL kaparo ödemesi yaptığı, sonrasında iş makinelerini dava dışı finansal kiralama şirketleri aracılığı ile karşı taraftan temin ettiği, iş makinelerinin tüm bedelinin finansal kiralama şirketleri tarafından ödendiği ve kendisi tarafından yapılan 50.000,00 TL tutarındaki kaparo ödemesinin iadesinin gerektiği iddiası ile dava açmış, davalı/karşı davacı ise 50.000,00 TL’nin kaparo olarak ödendiğini kabul ederek, taraflar arasında sözleşme ilişkisi kurulduğunu, davacı/karşı davalının zamanında tüm ödemeyi yapmayarak zararlarına sebep olduğunu ve kaparonun bu nedenle iadesinin gerekmediğini savunmuş, asıl davanın reddi ile sözleşmenin zamanında ifa edilmemesinden kaynaklı zararın ödetilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık konusu itibari ile öncelikle uygulanması gereken yasal düzenleme ve kavramların incelenmesinde fayda vardır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.03.20202 tarih, 2019/(19)11-722 Esas ve 2022/297 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; bağlanma parası (pey akçesi), sözleşme yapılırken bir kişinin vermiş olduğu paradır. Bu cayma parası değildir. Sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça bu para, alacaktan düşülür (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 119, 120).
Türk Borçlar Kanunu’nun “Genel Hükümler” başlıklı birinci kısmının “Borç İlişkilerinde Özel Durumlar” başlıklı dördüncü bölümünün üçüncü ayrımında bağlanma parası, cayma parası ve ceza koşulu (TBK m. 177-182) bir arada düzenlenmiştir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 156. maddesinde ise, hem pey akçesi (bağlanma parası) hem de cayma parası düzenlenmiştir. Daha önce tek bir maddede düzenlenen bu iki kurum TBK’da iki farklı maddede kaleme alınmıştır. TBK’nın 177. maddesinde bağlanma parasına yer verilirken, 178. maddesinde ise cayma parası açıklanmıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun “Bağlanma parası” başlıklı 177. maddesinde;“Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” hükmüne ver verilmiştir.
Bağlanma parasının (pey akçesi) amacı, hem sözleşmenin yapıldığına delil oluşturmak hem de kısmi ifadır (Akman, Sermet/Burcuoğlu Halûk/Altop Atillâ:,Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s. 338). Bağlanma parası, sözleşmenin geçerli olması için gerekli bir şekil şartı olmayıp sözleşmenin kurulduğu yönünde ispat aracıdır. Sözleşme yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açık bir şekilde anlaşılamıyorsa verilenin bağlanma parası (pey akçesi) olduğu karine olarak kabul edilir (Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 339). Verilen paranın cayma parası olduğunu iddia eden taraf bunu ispatlamak durumundadır. Anılan düzenleme, BK’da tam tersine, aksi sözleşmede belirtilmedikçe veya yerel âdet aksini göstermedikçe, bu paranın esas alacaktan düşülmeksizin alacaklıya bırakılacağı düzenlenmiştir. [(BK m. 156/2), Yavuz, Nihat: Borçlar Hukuku, Ankara 2018, s. 525)] TBK’da, BK’daki bu düzenlemeden vazgeçilerek bağlanma parasının asıl alacaktan mahsup edileceği belirtilmiştir. Bağlanma parası verilen sözleşme geçersizse veya sonradan ortadan kalkarsa, yerine getirilmiş diğer edimler gibi bağlanma parası olarak verilen para da geri istenebilecektir. (Yavuz, s. 525; Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 340)
Türk Borçlar Kanunu’nun “Alıcının Temerrüdü” başlıklı “Satıcının dönme hakkı” alt başlıklı 235. maddesi;“Satılanın, ancak satış bedeli ödendikten sonra veya ödenme anında devredilmesi gereken durumlarda alıcı temerrüde düşerse satıcı, herhangi bir işlem gerekmeksizin satıştan dönebilir.
Bu hakkını kullanmak isteyen satıcı, durumu gecikmeksizin alıcıya bildirmek zorundadır.
Satılanın zilyetliği satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse, alıcının temerrüdü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması, bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 235/1. maddesi ile, satılanın ancak bedelin ödenmesinden sonra veya ödenmesi anında alıcıya devredilmesi gereken hâllerde, alıcının ödemede temerrüde düşmesi hâlinde, satıcının süre vermeden sözleşmeden dönebileceği kabul edilmektedir. Ancak satıcı bu durumda, dönme hakkını kullandığını alıcı temerrüde düşünce derhâl alıcıya bildirmelidir (TBK m. 235/2). Satılan alıcıya teslim edilmişse, satıcı sözleşmeden dönme hakkını açıkça saklı tutmadığı takdirde, sözleşmeden dönüp malı geri isteyemez (TBK m.235/3).
Türk Borçlar Kanunu’nun “Alıcının Temerrüdü” başlıklı “Zararın hesaplanma ve giderimi” alt başlıklı 236. maddesi ise; “Borcunu ifa etmeyen alıcı, satıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.
Satıcı, satış bedelini ödemede temerrüde düşmüş olan alıcıdan, bu bedel ile satılanın başkasına dürüstlük kurallarına uygun olarak satışından elde ettiği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.
Satılan, borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan mallardan ise satıcı, böyle bir satışa gerek kalmaksızın alıcıdan, satış bedeli ile malın belirlenmiş ödeme günündeki fiyatı arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.” hükmünü haizdir.
Anılan maddede, alıcının temerrüde düşmesi hâlinde satıcının zararını hesaplamak için soyut ve somut yöntemler kabul edilmiştir. Somut zararın hesaplanmasında satıcı, bedeli ödemede direnime düşen alıcıdan, bu bedel ile satılanın başkasına dürüstlük kurallarına uygun olarak satışından elde ettiği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir. (TBK m.236/2)
Eğer satılan şey borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan mallardan ise, bunu eylemli olarak başkasına satmaya dahi gerek yoktur. Bu takdirde satıcı satılanın satış bedeli ile malın belirlenmiş ödeme günündeki fiyatı arasındaki farkı alıcıdan giderim (tazminat) olarak isteyebilir; bu da satıcının soyut zararını oluşturur. İkame satımını daha elverişli şartlarla yapmak olanaklı olsa bile alıcı borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı olan mallar için soyut metoda başvurma hakkına sahiptir. (Yavuz, s. 688, 689)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında iki adet iş makinesinin alım/satımı hususunda sözlü olarak satış akdi ilişkisi kurulduğu, davacı/karşı davalı alıcının, davalı/karşı davacı satıcıya 50.000,00 TL’yi 12.03.2021 tarihinde kaparo olarak havale ettiği, ancak sonrasında davacı/karşı davalının dava dışı …..Finansal Kiralama A.Ş. ile anlaşarak söz konusu iş makinelerini yine davalı/karşı davacıdan temin ettiği, davacı/karşı davalının gönderdiği 19.10.2021 tarihli ihtarname ile iş makinelerinin finansal kiralama yoluyla edinilmesi konusunda mutabık kaldıkları ve ödemelerin tamamının finansal kiralama şirketleri tarafından yapıldığı belirtilerek ödenen 50.000,00 TL tutarındaki kaparonun 3 gün içinde iadesinin talep edildiği, karşı taraftan gönderilen 10.11.2021 tarihli cevabî ihtarnamede de, finansal kiralama yoluyla yapılan ödemenin anlaşılan tarihten 78 gün sonra gerçekleştirildiği, geç ödemeden kaynaklı olarak kur farkı zararı oluştuğu belirtilerek ödenen bedelin iade edilmeyeceği ve uğranılan zararın ödenmesinin ihtar edildiği anlaşılmaktadır.
Tarafların iddia ve savunması ile ödeme dekontu içeriğine göre 50.000,00 TL’nin davalı/karşı davacıya, iki adet iş makinesinin satın alınması hususunda yapılan sözlü anlaşma çerçevesinde 12.03.2021 tarihinde kaparo ( bağlanma parası ) olarak verildiği sabittir. TBK’nın 177/1. maddesi uyarınca, sözleşme yapılırken alıcının verdiği para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır ve aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür. Davalı/karşı davacı satıcı, bağlanma parasını iade etmeme nedenini kur farkı zararı olarak belirtilmiştir. Tarafların iddia ve savunması ile karşılıklı gönderilen ihtarname içeriklerine göre taraflar arasında kurulan alım/satım akdinin finansal kiralama şirketlerinin devreye girmesi surretiyle ortadan kaldırıldığı anlaşılmakta olup sözleşmenin ortadan kaldırılmış olması karşısında bağlanma parası olarak verilen 50.000,00 TL’nin de davacı/karşı davalıya iadesi gerekmiştir. Bağlanma parasının iadesi için davacı/karşı davalının gönderdiği ihtarname davalı/karşı davacıya 21.10.2021 tarihinde tebliğ edilmiş ve iade için 3 günlük süre tanınmış olduğundan davalı/karşı davacının temerrüt tarihi 25.10.2021 tarihi olarak belirlenmiş ve bu tarihten itibaren avans fazine de hükmedilmiştir.
Karşı davaya gelince; davalı/karşı davacının rızası dahilinde taraflar arasındaki sözleşmenin ortadan kaldırıldığı ve finansal kiralama şirketi aracılığı ile iş makinelerinin satışının yapıldığı anlaşılmakta olup davalı/karşı davacının rızası dahilinde yapılan sözleşme feshinden dolayı zarar tazmini talebinde bulununlmasının mümkün olmayacağı değerlendidrilmiştir. Öte yandan; TBK’nın 236. maddesinde düzenlenen zararın hesaplanma yöntemleri, alıcının ödeme temerrüde düşmesi hâlinde satıcının isteyebileceği zararın hesaplanmasına yönelik olup somut olayda tarafların sözleşmeyi ortadan kaldırdığı dikkate alındığında, davalı/karşı davacı satıcının kur farkına ilişkin zarar iddiası, TBK’nın 236. maddesinde düzenlenen zarar türü kapsamında değerlendirilemeyeceğinden karşı davanın da reddi cihetine gidilerek aşğıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Asıl dava yönünden;
Davanın KABULÜNE,
50.000,00 TL’nin 25/10/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalı karşı davacı … İnşaat Ticaret Taahhüt Limited Şirketinden alınarak davacı karşı davalıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.415,50 TL harçtan, peşin alınan 853,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,62 TL karar harcının davalı karşı davacı … İnşaat Ticaret Taahhüt Limited Şirketinden tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00 TL’nin davalı karşı davacı … İnşaat Ticaret Taahhüt Limited Şirketinden alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı-karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacı … İnşaat Ticaret Taahhüt Limited Şirketinden tahsili ile davacı karşı davalıya verilmesine,
5-Davacı karşı davalı tarafından yatırılan 946,08 TL harç toplamı ve 97,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.043,08 TL yargılama giderinin davalı karşı davacı … İnşaat Ticaret Taahhüt Limited Şirketinden tahsili ile davacı – karşı davalıya verilmesine,
6-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek haline yatırana iadesine,

B)Karşı dava yönünden ;
Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00 TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı karşı davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 50,00 TL vekalet ücretinin davalı -karşı davacıdan tahsili ile davacı- karşı davalıya verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davalı- karşı davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, asıl dava yönünden kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere, karşı dava yönünden ise miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/06/2022