Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/87 E. 2021/207 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/87 Esas
KARAR NO : 2021/207

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 04/02/2021
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
GR.KR.YZM.TARİHİ : 26/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle; davacıların ortağı olduğu …’nün … sicil numarasına kayıtlı … İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.’nin ticaret sicilindeki kaydını 23.01.2014 tarihinde re’sen silindiğini, Çankaya Vergi Dairesi’nin … vergi kimlik numarasına sahip şirketin borçlarının yapılandırıldığını ve aynı zamanda şirketin …sayılı taşınmazın maliki olduğunu, vergi borçlarının silinmesine müteakip taşınmaz üzerinde tasarruf edilebilmesi için şirketin ihyasının gerektiğini beyan ederek, … İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … cevap dilekçesinde özetle; 30.12.2012 tarihinde resmi gazetede yayımlanan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarını Silinmesine İlişkin Tebliğin 5/d ve 6102 sayılı yasanın geçici 7. maddesine dayanılarak …’nün … sicil numarasına kayıtlı … İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.’nin ticaret sicilinden terkin edildiğini, yapılan terkin işlemi sebebiyle açılan davada müdürlüğün dava açılmasına sebebiyet vermediğini, kabul anlamına gelmemek şartıyla verilecek ihya kararında tasfiye memurunun atanmasının zorunlu olduğunu, yasal hasım olduklarından dolayı aleyhe vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini beyan etmiştir.
GEREKÇE : Dava; ticaret sicilden resen silinen şirketin ihyası talebine ilişkindir.
Eldeki davada, …’nün … sicil numarasına kayıtlı … İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.’nin Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicil Kayıtlarını Silinmesine İlişkin Tebliğin 5/d ve 6102 sayılı yasanın geçici 7. maddesine dayanılarak 23.01.2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen terkin edildiği, … sayılı taşınmazın malikinin terkin edilen şirket olduğu dosya kapsamı ile sabittir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. HD’nin 2020/551 esas-2020/819 karar sayılı ilamında açıkça belirtildiği üzere;
6102 Sayılı TTK’nın Geçici 7. maddesinde anonim ve limited şirketlerin hangi şartlarda sicilden re’sen terkin edileceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası uyarınca 01/07/2015 tarihine kadar sayılan halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Madde hükmüne göre anonim şirketler, 559 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermayelerini öngörülen tutara çıkarmamış bulunmaları, 6102 Sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden önce veya 01/07/2015 tarihine kadar münfesih olmaları, aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılamaması, TTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine başlanılmış olmakla birlikte genel kurulun toplanamaması sebebiyle ara bilançoların ve kati bilançonun genel kurula tevdi edilemediği için ticaret sicilinden terkin edilememeleri sebepleriyle re’sen terkin edilebilirler. Ticaret sicil müdürlüklerince kapsam dahilindeki şirketlere bir ihtar gönderilir. Bu şirketler tasfiye memuru bildirdikleri takdirde maddede gösterilecek usulde tasfiye edilecek olup, ihtara rağmen tasfiye memuru bildirmeyen şirketlerin unvanı ise ticaret sicilinden re’sen silinir.
5174 Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar Ve Borsalar Kanunun 10. maddesinde “Odalara kayıt zorunluluğu bulunanlar, durumlarında meydana gelen ve Türk Ticaret Kanununa göre tescil ve ilânı gereken her türlü değişikliği, gerçekleşmesinden itibaren bir ay içinde, kayıtlı oldukları odalara bildirmek zorundadır. Ticaret siciline tescili zorunlu olup da yasal şekil ve sürede tescil ettirilmemiş olan bir hususu haber alan ilgili oda, bu yasal zorunluluğu yerine getirmeyenlerin durumlarını gerekli sicil değişikliklerinin yapılması için ilgili ticaret sicil memurluğuna bildirir. Ticaret sicil memurluğu, bu bildirim üzerine gerekli işlemleri yapmakla yükümlüdür.
İçinde bulunulan yıldan önceki iki yıldan itibaren adresleri ve durumları tespit edilemeyenler ile bu süre zarfında aidat ödemeyen üyelerin isimleri, oda yönetim kurulu kararıyla, meslek grupları ve seçmen listelerinden silinir; aidat tahakkukları durdurulur. Bu fıkra hükmünün gereğinin her yılın ocak ayı içinde yerine getirilmesinden oda yönetim kurulu sorumludur. ” hükümlerine yer verilmiştir.
Yukarıdaki fıkrada anılan oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl içinde, ilgilinin üyesi bulunduğu odaya müracaatla adres ve durumunu bildirmemesi halinde, oda yönetim kurulunun teklifi ve meclis kararıyla ticaret sicil kaydının re’sen silinmesi için ticaret sicil memurluğuna ihbarda bulunulur. İhbarı takip eden ayın ilk günü itibarıyla oda kaydı silinmiş sayılır. Bu süre içerisinde durumunu bildiren üyelerin aidat tahakkukları başlatılır. Ancak bu durumda olanlar tüm aidat borçlarını ödemedikçe seçmen listelerine tekrar kaydedilemezler.
Ticaret sicilinden re’sen veya işin bırakılması halinde üyenin talebi üzerine kayıt silinmesine ilişkin ilânlar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ücretsiz olarak yayımlanır.” hükmünü içermektedir.
30/12/2012 gün ve 28513 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan “Münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin” Tebliğ’in;
5. maddesinin d bendi “18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10 ve 32 nci maddelerine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle ilgili odadaki üyelikleri askıya alınan ve oda yönetim kurulu kararını takip eden yılbaşından itibaren iki yıl sonunda oda kaydı silinerek, sicil kaydı silinmek üzere Müdürlüklere bildirilen şirketler ve kooperatifler.” ifadesi ile kanunda olmayan bir hali tebliğ ile düzenlemiştir.
TTK’nın geçici 7. maddesinde “01/07/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır” denilmek sureti ile ancak kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirketin tasfiyesi TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre tasfeyi edileceği belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde belirtilen sınırlı hallere mühhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Bu nedenle tadadi nitelikteki (numerus clausus) bu haller dışındaki durumlarda geçici 7. maddeye göre değil TTK veya ilgili kanunlardaki tasfiye usulünü uygun tasfiye yapılacaktır. Maddenin geçici ve istisnai oluşu göz önüne alındığında anılan maddeki sayılan hallerin tadadi olduğu ve genişletilmeye tabi tututalamayacağı veya genişletici yorumda bulunulamayacağı açıktır. Kanunun istisnai tasfiye usulüne (geçici 7. maddeye göre) tabi olacağını belirtmediği bir hal ikincil bir düzenleme ile de olsa geçici 7. madde kapsamına alınamaz. HGK’nın 14/06/2017 tarih ve 2017/4-1358 Esas, 2017/1193 Karar sayılı kararında ” … Diğer taraftan normlar hiyerarşisi dikkate alındığında daha alt basamakta yer alan ve tamamen idarenin düzenleyici tasarrufu niteliğinde olan yönetmelikle, daha üst basamakta bulunan ve yasama organı tarafından objektif, soyut ve genel nitelikte bir yasama tasarrufu niteliğinde bulunan kanuna aykırı düzenleme getirilmesi mümkün değildir. Yönetmelik kaynağını kanundan alır ve ancak kanunun uygulanmasını gösterir. Kanunda bulunmayan bir düzenlemenin, yönetmelikle ihdası ve bu yolla kanunun önüne geçen bir uygulamanın benimsenmesi hukukun genel teorisine de aykırıdır” denilmek sureti ile yönetmeliğin kanunla çelişen hükümlerinin değil kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.
Özetle ikincil düzenlemeler dayandıkları kanun maddelerine aykırı olamaz ve çelişen hallerde ikincil düzenleme hükümleri dikkate alınmaz ve kanun hükümleri uygulanır (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 201/714 Esas 2018/254 Karar, Yargıtay 11. HD 24/09/2018 gün ve 2018/2834-5605 E-K sayılı ilamı).
Doktrinde de bu çelişkiye dikkat çekilerek tebliğdeki düzenlemenin kanuni dayanağının bulunmadığı ve kanundaki sayımın sınırlı olduğu vurgulanmıştır (Murat Kaderoğlu Anonim Şirketlerin İnfisahı, sayfa 350-351, dipnot 251 atfı Çalışkan s. 200; Şengül Al Kılıç, Anonim Şirketlerde Tasfiyeden Dönme, sayfa 168 dipnot 418-aynı yöndeki atıf Karaman Coşgun s.316), O halde, geçici 7. maddede tadadi olarak sayılan silinme sebepleri arasında yer almayan ihyası istenen şirketin oda kaydının silinmesine dayanılarak davalı … tarafından söz konusu terkin işleminin gerçekleştirilmesi anılan yasa maddesine açıkça aykırıdır.
Öte yandan davalı … geçici 7. maddeye göre tesis ettiği işleme gerekçe olarak oda kaydının silinmesini göstermiş ve işlemlerini de bu çerçevede yapmıştır. Yapılan işlemler geçici 7. maddenin 4/a fıkrasındaki usule göre de yerine getirilmemiş, silinme işlemi nedeniyle şirketi temsil ve ilzama yetkili …, … ve …’a ihtar gönderilmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle esasen ihyası istenen şirketin sicilden terkin koşulları oluşmadığı halde TTK’nın 7. maddesine aykırı olarak dosyada yer alan ticaret sicili kayıtlarına göre ihyası istenen şirket halen faal iken davalı … terkin işlemini gerçekleştirmiş olduğundan tasfiye memuru atanmaksızın şirket ihyası zorunludur.
Davalı … tarafından TTK’nın geçici 7.maddesinde sayılmayan 5174 sayılı oda kaydının silinmesi sebebine dayalı olarak dava konusu şirketin ticaret sicilinden re’sen terkini anılan yasa maddesine açıkça aykırıdır. Öte yandan TTK’nın geçici 7/4-a maddesi ve gerek tebliğin 6. maddesinde müdürlük tarafından yapılacak tebliğin şirketin kayıtlı son adresine ve temsil ve ilzama yetkili kişilere yapılması gerektiği açıklanmış olmasına rağmen davalı müdürlük tarafından … İnşaat ve Ticaret Limited Şirketi’nin yetkili temsilcilerine ihtar yapılmaksızın kanunda öngörülen usule aykırı olarak ihyası istenen sicilden terkin edilmiştir. Bu durumda davanın açılmasına sebebiyet veren ve yargılama sonunda haksız olduğu anlaşılan davalı … aleyhine yargılama giderlerine ve yargılama sırasında vekil ile temsil olunan davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmiş ve aynı zamanda Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nın Geçici 7. maddesi kapsamında kalmayan bir şirket hakkında anılı maddeyi işlettiği anlaşıldığından geçici 7/15. maddesinde yer alan 5 yıllık süre de uygulanamayacağı kabul edilmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
KARAR :
1-Talebin KABULÜ ile,
…nün … sicil numarasına kayıtlı … İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti.’nin ihyasına,
İlam kesinleştiğinde, kararın bir örneğinin tescil ve ilan yapılmak üzere …’ne gönderilmesine,
2-Alınması gereken harç peşin aldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre takdir edilen 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan 107,30-TL (dava açılış, tebligat ve posta gideri) yargılama gideri ile davacı tarafından yatırılan 59,30-TL peşin harcın davalı …’nden alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/03/2021

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza