Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/848 E. 2021/840 K. 31.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/848 Esas – 2021/840
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/848 Esas
KARAR NO : 2021/840

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/01/2021
KARAR TARİHİ : 31/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Nakliyat Tarım Ürünleri Tic. ve San. Ltd. Şti. adına kayıtlı … sevk idaresinde bulunan … plakalı, … … marka, 1993 model, 10 teker, çift ilaveli, 200-26 …, açık ahşap uzun kasa damperli, şanzuman ağır 6 vites araca 08.09.2018 tarihinde davalı (araç işleteni) … Metal Nakliyat Hurdacılık Otomotiv İnşaat İthalat İhracat Ve Sanayi Ticaret Ltd. Şti. Adına kayıtlı diğer davalı (sürücü) … … tarafından sevk ve idare edilen … plakalı araç tarafından arkadan çarpmak suretiyle yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazanın oluşumunda davalı (sürücü) … … %100 kusurlu bulunduğu, davada alınan bilirkişi raporuyla 42.822,62 TL zararın olduğu tespit edilmiş, dava miktar yönünden ıslah edildiği, daha sonra davada Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilerek arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilmiş, karar 06.01.2021 tarihinde kesinleştiği, 06.10.2020 tarihinde arabuluculuk yoluna başvurulmuş, 2020/100279 dosya no ile 13.11.2020 tarihinde anlaşamama tutanağı düzenlendiği, kazadan sonra davalının ZMM Sigortasına başvuru yapılmış, sigorta şirketinden aracın onarılması talep edilmiş fakat sigorta şirketi tarafından pert bedeli teklif edilmiş, teklif edilen pert bedeli müvekkilin zararını karşılamadığından ve aracın piyasa değerinin çok çok altında olduğundan mutabakat sağlanamadığı, bunun üzerine Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2019.E.9433 sayılı dosyası ile sigorta şirketinden onarım bedeli talep edilmiş ve talebimiz kabul edildiği, Onarım bedeli 15.10.2019 tarihinde tahsil edildiği, müvekkilin şirkete ait kazalı ticari kamyon, davalılar tarafından onarılmadığından ve tamir masrafları da ödenmediğinden tamir servisinde 05.08.2019 tarihine kadar hasarlı ve kullanılamayacak biçimde beklemek zorunda kaldığı, müvekkili şirkete ait şehir içi- şehir dışı nakliyat işi için kullanılan kamyon niteliğindeki ticari aracın meydana gelen kaza nedeniyle kullanılamamasından dolayı oluşan ticari kazanç kaybı tazminatının ödenmesi için 6098 Sayılı Kanun’un 158. maddesi uyarınca
Mahkemenize başvurulması zarureti doğduğu, bu nedenlerle, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; kaza sonucu … plakalı araçta meydana gelen ticari kazanç kaybı için 6.000,00 TL ‘nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Metal Nakliyat Hurdacılık ve Sanayi Ticaret Limited Şirketi vekili tarafından mahkememize sunulan cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu olayın diğer davalı … …’in seyir halindeyken sollama yaptığı anda seyir halinde olan, Davacı ya ait … Plaka sayılı aracın , aniden sağa dönerek tahli yola dönmeye çalışırken soldan geniş aldığı için bir anda şeriti kapatması ile arkadan davacıya ait araca çarpması neticesinde oluştuğu. dava dilekçesinde aracın 08.09.2018 tarihinden 05.08.2019’a kadar hasarlı ve kullanılamayacak biçimde beklemek zorunda kaldığı iddia edildiği, Bu iddiayı kabul etmemekle birlikte Aracın bu süre zarfında servis de tamir için beklemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Makul sürede araç tamir edilmediyse bunun sorumluluğu müvekkil şirkette değil aracın tamir için bırakıldığı serviste olduğu, davanın reddini, müvekkilin aracının sigortası olan 52362483 poliçe no’su ile … SİGORTA A.Ş. davanın ihbar edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yana tahmilini talep etmiştir.
Davalı …Sigorta A.Ş. Vekilinin mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın davalı sigorta şirketinin merkezinin bulunduğu İstanbul ilinde açılmasının gerektiği, davanın asliye ticaret mahkemesinde açılması gerektiğinden görevsizlik nedeniyle reddini talep ettiklerini, müvekkili şirket ile sigortalı arasındaki Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası dava konusu değer kaybını karşılamadığını, aksi düşünülse dahi müvekkilin sorumluluğu yalnızca poliçe limiti teminatı ile sınırlı olduğu, ayrıca masraf ve vekaleti ücreti sorumluluğumuzda yine poliçe teminat limiti ile sınırlı kaldığını, sonuç olarak, dava konusu olguda davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu olmadığı ve ilgili şirkete atfı kabil kusur bulunmadığı mevcut deliller ile sabit olduğundan; haksız ve hukuki mesnetten yoksun şekilde sigortalı şirket aleyhine yöneltilen işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflara usulüne uygun tebligatlar yapılmıştır. … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının uyap sureti, … Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası’ndan şehir içi ve şehir dışı nakliyat işi için kullanılan kamyon niteliğindeki bir ticari aracın günlük kazancının 2018 yılından bugüne kadar ne kadar olabileceği hususunda cevabi yazı, Sigorta Tahkim Komisyonu’ndan … sayılı kararının ve bilirkişi raporu, … Bölge Trafik Denetleme İstasyonu Amirliğinden 08/09/2018 tarihinde … plakalı araç ile … plaka sayılı araç arasında meydana gelen trafik kazası tespit tutanağı celp edilmiş, Mahkememizin 2019/120 Esas sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Dava; trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939 Esas, 2021/1732 Karar sayılı ilamındaki “… Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
‘da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.” şeklindeki gerekçe ışığında Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı doğrultusunda ancak kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davalarda mahkememizin görevli olacağı, eldeki davanın kararın yürürlük tarihinden önce açılmakla davada ilk tevzinin yapıldığı … 2. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’nin davada görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve … 2. Asliye Hukuk(Ticaret) Mahkemesi dosyayı mahkememize görevsizlik kararı ile değil devir kararı ile gönderdiğinden her iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmadığı kanaati ile aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1)Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden REDDİNE,
2)Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli … 2.Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesine gönderilmesine,
3)HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4)İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. Maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunnu taraflara ihtaratına,
Dair, tarafların yokluğunda tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.