Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/752 E. 2022/639 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/752 Esas – 2022/639
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/752
KARAR NO : 2022/639

DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/06/2019
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
KR.YZL.TARİHİ : 31/10/2022

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigorta şirketinde 0001-1110-0101-7967 sayılı modüler kurumsal sigorta poliçesi ile dava dışı … tarafından sigortalı olduğunu, ‘….numaralı’ kagir ofisinin 21.11.2018 tarihinde, bitişiğindeki otelin renovasyon işlerini yapan borçlu şirketin, duvar yenilenmesi işleri sonrası bitişik duvarın izolasyonunu eksik ve kusurlu yapması sebebiyle yağışlar sonrası suların sızması ile maddi hasara uğradığını, yaptırılan ekspertiz sonucu müvekkili şirkette sigortalı mahalde 18.816,95 TL tutarında hasar tespit edilmiş olduğunu, hasar bedelinin 25.02.2019 tarihinde sigortalıya tamamen ödendiğini, hasarın oluşumuna kusuruyla sebebiyet veren davalı Şirketin, müvekkili şirkette sigortalı mahalde meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesi gereğince müvekkili şirketin hasar bedelini ödemekle, sigortalısının haklarına halef olduğunu, bu nedenle, hasara kusuru ile sebep olan davalı aleyhine Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatılarak 18.816,95 TL alacağın ve ödeme tarihinden takip tarihine kadar işlemiş olan 204,15 TL yasal faizinin, kusur ve hasara ilişkin fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla tahsilinin istendiğini, davalının haksız yere borca itiraz etmesi sebebiyle, öncelikle dava şartı olarak zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmuş olduğunu, arabuluculuk süreci sonucunda anlaşmama tutanağı düzenlendiğinden İİK’ nun 67. Maddesi gereğince işbu itirazın iptali davasının açılmasının zorunlu hale geldiğini beyan ederek, Davanın kabulü ile davalının Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ve kusur ve hasara ilişkin fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 18.816,95 TL asıl alacak ve ödeme tarihinden itibaren de asıl alacağa işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan rücuen tahsili hususunda takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı yana hiçbir nam ve hesap altında borcu bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilen tüm inşai faaliyetlerin resmi kurum ve kuruluşlardan alınmış izinler ve ruhsatlar kapsamında yapıldığını, yapılan bu faaliyetler kapsamında, hiçbir kusur ve ihmal veya zarara neden olacak bir işlemin bulunmadığını, hasarın davalı tarafından gerçekleştirildiğine dair hiçbir resmi kayıt, mahkeme tespiti bulunmadığı gibi iddia edilen hasarın olup olmadığı, boyutu, nasıl gerçekleştiği, kim tarafından ne zaman gerçekleştiği, hasarın ne olduğu, buna istinaden belirlenen bedellerin de neye dayanılarak belirlendiğinin belirtilmediğini, davalı şirketin yaptığı inşaat faaliyetinden sonra etrafında hiçbir hasar oluşmadığı gibi her türlü hafriyatını dahi titizlik temizlediğini ve yine bu hususta da belediyeye veya ilgili kurumlara yansıyan hiçbir eksiği veya kusuru olmadığını, davalı tarafından gerçekleştirilen inşai faaliyetin Beyoğlu Belediyesinden alınan izinler doğrultusunda yapıldığını, Beyoğlu Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nden alınan 201901072 sayılı onarım belgesinin ekte sunulduğunu, Beyoğlu Belediyesi’ne müzekkere yazılarak …. kapı numaralı mecura alt yapı ve faaliyet onanım belgeleri ve ruhsatlarının celp ettirilmesini ve incelenmesini talep ettiklerini, tüm bu hususlar sebebiyle davalının hiçbir suretle bir hasar yaratmasının mümkün olmadığını, meydana geldiği iddia edilen hasara dayanan bir borcunun da bulunmasının mümkün olmadığını, davacı yanın sunmuş olduğu raporun davacı yan tarafından hazırlandığını, yine iş bu rapordan önce mecurun ne şekilde olduğu ya da nasıl olduğu hususunun hiçbir şekilde belirtilmediğini, davacı yanın iddiasını destekleyen veya ispatlayan hiçbir resmi kurum raporu ya da mahkeme tespiti bulunmadığını beyan ederek davanın reddi ile davacının alacağının %20 si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME : Dava, Modüler Kurumsal Sigorta Poliçesi gereğince dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava açılmadan evvel arabulucuya müracaat edilmiş olup işbu dava şartı yerine getirilmiştir.
Mahkememiz’in 18/12/2019 tarih, 209/360 Esas ve 2019/1090 Karar sayılı karar ile davanın HMK.114.ve 115.maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiş, kararının davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara BAM 23. Hukuk Dairesi’nin 17/11/2021 tarih, 2020/1092 esas ve 2021/1724 Karar sayılı ilamı ile; Yargıtay İBK’nın 22.03.1944 tarih ve 37 E., 9 K. sayılı kararında, “…Sigortacının, sigortacılık mutlak bir ticari muameledir diye kanuni halefiyetine istinaden açacağı rücu davası için dava ikamesi icap eder, denecek olursa, menşei, mahiyeti ve illeti aynı olan ve haksız fiil faili için tecezzisi mümkün bulunmayan bir borç için, iki ayrı kaza merciinde birden dava açılmış olabileceği kabul edilmiş olur. Bu ise kanuna ve hukuka uygun düşmez. Bu itibarla, sigortacının, sigorta poliçesinden münbais olmayıp, kanundan aldığı selahiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği davada hukuk mahkemesine başvurulması gerekir.” denmiştir. Buna göre, TTK’nın 1472. maddesine dayalı rücuen tazminat davaları, sigorta şirketince halefiyet hakkına dayalı olarak açılmış olup, sigorta poliçesinden doğmadığından, mutlak ticari dava olduğu söylenemez. Bu davalarda davacı sigorta şirketinin halefi olduğu sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre, görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2016 tarih ve 13158 E., 9204 K. Yargıtay …Hukuk Dairesi’nin 11.02.2016 tarih ve 1084 E., 1497 K., aynı dairenin 20.09.2016 tarih ve 6280 E., 7990 K., 20. Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarih ve 2015/15593 E., 2016/1517 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Mezkur Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Buna göre İlk derece Mahkemesince, sigortalının ve davalının tacir olduğu, TTK’nın 4. maddesi uyarınca davanın nispi ticari dava olduğu, buna göre de görevli olduğu gözetilerek uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, sigortalının tacir olup olmadığı ile ilgili herhangi bir araştırma yapılmaksızın, tarafların delillerinin toplanmasına ve sonrasında bilirkişi incelemesi ve tanık dinletme talepleri hususunun değerlendirilmesine karar verilmişken bir sonraki celse yazılı şekilde görevli olmadığı yolunda karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK.’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca, esası incelenmeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir….”denilerek kaldırılmıştır.
Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası aslı, Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının Uyap kayıtları, Beyoğlu Belediye Başkanlığı’nın yazı cevabı getirtilerek dosya kapsamına alınmış, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmıştır.
Davanın dayanağı olan Ankara …İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacının, davalı aleyhine 18.816,95 TL asıl alacak ve 204,15 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 19.021,10 TL alacak için icra takibi başlattığı, davalının süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz etmesi üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
İstanbul Beyoğlu Belediye Başkanlığı’na yazılan müzekkereye verilen 02/04/2022 tarihli cevabı yazı ekinde, davalıya ait işletmede yapılan restorasyona ilişkin bilgi ve belgeler gönderilmiştir.
Davalı tanıklarının dinlenilmesi için İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmıştır.
Tanık ….’in 26/04/2022 tarihli beyanında; “… ben … inşaatta çalışırım, dava dışı … un iş yeri yerin altındadır yani bodrum kattadır, davalının iş yeri ise onun üstündedir ancak hemen üstünde değildir, davalı taraf çalışma yapmadan önce … dan ve belediyeden izinlerini almıştır, … dan izin alma nedenimiz çalışma yaparken herhangi bir harfiyat kalıntısının veya döküntüsünün dökülmesi halinde onu temizlememiz içindir, biz sadece dış cephenin sıvasını ve boyasını yaptık, herhangi bir kırıp dökme olmadı, kendisinin iş yerine zarar vermedik, söyleyeceklerim bunlardan ibarettir, tanıklık ücreti istemem…” beyanında bulunmuştur.
Tanık …. 26/04/2022 tarihli beyanında; “…ben hasarın meydana geldiği mahalde çalışma yapan davalı şirkette çalışmaktaydım, ben … u ismen bilirim, yapılan şikayet üzerine ben dava dışı sigortalının evini Beyoğlu belediyesi yetkilileriyle ve … un çalışanı olan hanımefendi ile birlikte gezdim ancak hiçbir hasar söz konusu değildir, davalı, otelin dış cephesinin sıvasını ve boyasını üstlenmişti ve bunu da taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olarak yapmıştır, yapmış olduğumuz yapının, dava dışı … un yapısı ile hiçbir ortak bağlantısı yoktur…” beyanında bulunmuştur.
Tarafların sorumlulukları, olaydaki kusur durumu ve takip tarihi itibari ile var ise zarar miktarının tespiti amacıyla dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 28/06/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davanın acentelik sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davası olduğu, dava değerinin 19.021,10-TL olduğu, takdir mahkemeye ait olmak üzere, dosya kapsamında yapılan incelemede dava konusu hasarın meydana gelmesinde davalının sorumlu bulunduğu, davacının sigortaladığı ofiste meydana gelen hasarın, malzeme ve işçilik dahil maliyeti olan 18.816,95-TL’nin hadise tarihindeki piyasa rayiçleri dikkate alındığında uygun olduğu, halefiyet prensibi gereğince, davacının ödemiş olduğu 18.816,95-TL tazminat tutarını davalıdan talep edebileceği, ödeme tarihi olan 25.02.2019 ile takip tarihi olan 11.04.2019 tarihi arasında toplam 208,79-TL faiz işlediği, ancak davacı tarafından icra takibinde 204,15-TL faiz talep edildiği, bu durumda taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının talep edebileceği toplam alacağın 19.021,10-TL olduğu, mahkeme tarafından hükmolunması durumunda icra inkar tazminatının 19.021,10-TL X %20 = 3.804,22-TL olarak hesaplandığı rapor edilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davacı tarafından davalıya karşı başlatılan Ankara …İcra Müd. … esas sayılı dosyasının …..numaralı adresin bitişiğindeki otel binasının 21/11/2018 tarihinde meydana gelen yenileme çalışmaları sebebiyle davacının sigortalısı bulunan taşınmaza zarar verip vermediği, zarar verilmiş ise olaydaki kusur durumu, zarar miktarı ve bu sebeple takibe yapılan itirazın haklı olup olmadığı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Dava, 21/11/2018 tarihinde …. parselde yer alan 30 kapı numaralı otelin renovasyon işlerini yapan davalı … inşaatın yürüttüğü tadilat sonucunda yaşanan sızıntı ve kusurlu imalatlar neticesinde davacı sigorta şirketinin kendi sigortalısına ofisinde meydana gelen maddi zarar için ödediği tazminat bedelinin davalıdan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılmıştır. Davalı cevap dilekçesinde; yapılan tüm işlemlerin usulüne uygun olarak yapıldığını ve kendi işlemleri dolayısı ile davacının sigortalısının zarara uğramasının söz konusu olmadığını savunmuş ve bu savunmasını ispat zımmında iki tanık ismi bildirmiştir. Tanıklar talimat yoluyla alınan beyanlarında özetle; davacı nezdinde sigortalı iş yerinin tadilat nedeniyle herhangi bir hasara uğramadığını beyan etmiş iseler de; beyanların çalışma anına ait olması, hasarın büyük bölümünün tadilattan sonraki zamanda gerçekleşen yağışlar sonrası suların sızması ile meydana gelmiş olması ve dosyaya sunulan fotoğraflar ile ekspertiz raporlarında hasarın açıkça görülüyor olması karşısında tanık beyanlarına itibar edilmesi mümkün olmamıştır. Sunulan doküman, fotoğraflar ve yukarıda ayrıntıları yazılı bilirkişi raporundan, dava konusu hadisenin/hasarın davacının sigortalısının bulunduğu ofisin bitişik nizamında bulunan binada yapılan renovasyon işleri sırasında yalıtımdaki eksik veya kusurlu imalatlar sonucu sızan suların sirayet etmesi neticesinde ofisin tavan ve duvar yüzeylerinde hasara sebebiyet vermesi ve beton dökümü sırasında sıçrayan betonların klima dış ünitelerine, korkuluk demirlerine ve pleksi kaplamalarına gelmesi neticesinde oluştuğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından kendi sigortalısına ödenen tutar 18.816,95 TL olup zarar miktarının piyasa rayicine uygun olup olmadığının değerlendirmesi bakımından bilirkişilerce yapılan tespitte; eksper tarafından belirlenen hasar tutarının piyasa rayiçlerine uygun olduğu belirlenmiştir. Davalı şirketin, davacı sigortalısının iş yerinde meydana gelen hasarın oluşumunda tam kusurlu olduğu anlaşılmakla davalının dava dışı …’a ödenen miktardan sorumlu tutulması ve davacının yaptığı ödeme ile dava dışı …’a halef olması sebebiyle söz konusu miktarı davalıdan isteyebileceği gözetilerek davanın 18.816,95 TL asıl alacak miktarı üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacının, dava tarihinden önce davalının temerrüdü adına herhangi bir hukuki işlemde bulunduğu sabit olmadığından işlemiş faiz ve alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilerek neticeden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının Ankara ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın 18.816,95-TL asıl alacak bakımından iptali ile takibin kaldığı yerden aynı şartlarda devamına,
Fazlaya İlişkin istemin REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 1.285,39 TL olduğundan, peşin alınan 229,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.055,66 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk gideri 1.320,00 TL olduğundan söz konusu ücretin 1.305,83 TL’sininin davalıdan, geri kalan 14,17 TL’sinin davacıdan alınarak alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 204,15 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 280,53 TL harç toplamı ve 3.142,10 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.422,63 TL yargılama giderinin red kabul oranına göre hesaplanan 3.385,50 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 93,50 TL posta masrafı yargılama giderinin red kabul oranına göre hesaplanan 1,01 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, geri kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/10/2022