Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/717 E. 2021/805 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA … TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/717 Esas – 2021/805
T.C.
ANKARA
… TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/717 Esas
KARAR NO : 2021/805

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 30/10/2019
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … İnşaat vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın yargı yetkisine yönelik tahkim şartının iki tarafın imzasına havi geçerli ve yazılı belgeye dayalı olması gerektiğini, böyle bir belgenin olmadığını, bu sebeple tahkim ve yetki itirazlarının kendiliğinden düştüğünü, 10.000,00-USD zarar iddiasının hangi delil ile ispat edildiğinin açıklanmasının gerektiğini, sunulan delillerle ilgili davacı tarafın muvafakatine gerek olmadığını, dava dilekçesinin ve eklerinin davacı tarafa tebliği edildiğini, davacı tarafından 31/10/2019 tarihinde dosya fotokopisinin tamamının alındığını, davacının açtığı işbu davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğunu bu nedenle ayrılması gerektiğini, davacının bahsettiği purchase orderlar müvekkili yetkisi imzasının olmadığı ve sadece davalının siparişlerini içeren tek tarafları düzenlenmiş belgeler olduğunu, birlikte kararlaştırılan ve imza altına alınan sözleşme niteliğinde olmadığı ve müvekkilini bağlayıcılığının olmadığını, dava konusu sözde ayıp iddialarından hangi maddi vakıanın 10.000,00-USD sebebiyet verdiğinin belirtilerek incelemenin sadece o olaya ilişkin yapılması gerektiğinin izahtan vareste olduğunu, davacının iddasında ispat yükümlülüğü bulunduğunu, sunulan mailin yazışmasına atfedilen anlam ile mail içeriğinin bağdaşmadığını, açıklanan nedenlerle, davacının davasının reddini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesi şeklinde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Seramik vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK 107-109/1 nci madde hükümlerinin açık olduğunu, davacı tarafın dava konusu talebini belirleyebiliyor olması durumunda taleplerin bölünerek kısmi dava açılamayacağını, davacı tarafın 30.10.2019 tarihli dilekçesinde altıncı sayfadan başlayarak zararının miktarını $90.000,00, $100.000,00, $99.178,23, $166.595,00, $301.012,00, $146.320,26, $39.200,00, $679.635,00, $230.936,00, $658.067,00, $1.542.575,00, $4.032.000,00 olmak üzere toplam $8.085.518,49 ABD doları olarak bildiğini beyan ve ikrar ettiğini, davanın bu miktar üzerinden açılması gerektiğini, bütün olayların-malzemelerin incelenmesinin gerektiğini, ancak 8.085.518,49-$’lık zarar yerine sadece 10.000,00-$’lık kısmı için dava açıldığını, dava dilekçesinin reddinin gerektiğini, işbu taleplerinin kabul edilmemesi halinde, dava dilekçesinde yer alan sözde zarar talebinin hangi malzemeye ilişkin olduğunun davacı tarafa açıklattırılması ve yargılamanın sadece o malzemeye ilişkin yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyasının Ankara … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından tefrik edildiği ve yukarıdaki esas sırasının kaydının yapıldığı görülmüştür.
Dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi tarafından hazırlanan 07/01/2021 tarihli rapora göre, … Seramik … Kalebodur Seramik San. A.Ş. ‘nin 2016-2017 ve 2018 yıllarına ait tutulması zorunlu defterleri 2012 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 64.Maddesine uygun olarak işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek ve delil teşkil edebilecek şekilde tutulduğu, incelemeye ibraz edilen … Seramik … Seramik San. A.Ş. 2016-2017 ve 2018 yılları Yevmiye Defter’i ve Defter Kebir (Büyük Defter) E-Defter olup, Berat oluşturma işletmelerinin zamanında yapıldığı tespit edildiği, dökümleri yapılan16 adet faturanın Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nun gerektirdiği yasal belge niteliğini taşıdığının görüldüğü, fatura tarihlerini ile irsaliye tarihleri karşılaştırılmış, irsaliyelere istinaden düzenlenen faturaların düzenlemelerinin yasal sürelerde yapıldığını, faturaların düzenleme tarihleri ile Gemi kalkış tarihleri arasında en fazla 12 gün olduğunun görüldüğü, … Seramik A.Ş.’nin mal teslimlerinin oluşturduğu satış faturalarının toplam tutarının 3.115.331,88-USD olurken … İnş.A.Ş.’nin bu mal alış faturalarına karşılık yaptığı ödemeleri gösteren tablo-3 ‘de 1.303.910,97-USD gerçekleştiğinin görüldüğü, açıklamalara istinaden … Seramik A.Ş.’ nin 1.811.240,91-USD alacağının olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda;
Davacı tarafından davalı aleyhine;
1-Ayıplı ve davalı tarafça gönderilmeyen malzemeler nedeni ile sözleşmenin 5.maddesi doğrultusunda reddedilen ürün bedeli olarak 2.000,00-USD,
2-İmalata giren 2.243 m2 ayıplı malzemenin asıl iş sahibi idare tarafından onaylanmaması üzerine yerinden sökülmesinden dolayı oluşan zarara karşılık 2.000,00-USD,
3-Gecikme cezası olarak 2.000,00-USD,
4-İlk iki siparişte teslim edilen karoların %25’inde renk, boyut ve kalıplarının davalı firma ile kararlaştırılan ürünlerin standartlarına uygun olmadığının tespit edilmesi üzerine oluşan zarardan karşılanmayan kısmına ilişkin 2.000,00-USD,
5-Son siparişteki malzemelerin ayıplı olması nedeni ile ortaya çıkan müspet zararlar için 2.000,00-USD olmak üzere toplam 5 talepten dolayı 10.000,00-USD alacak davası açıldığı görülmüştür.
Davacı tarafından davalı ile aralarında söz konusu malzemelerin satışına ilişkin yazılı sözleşme olduğunun iddia edildiği, davalı tarafından söz konusu yazılı sözleşmenin inkar edildiği, davalının inkarı üzerine mahkememizce davacı vekiline söz konusu sözleşmenin aslını mahkemeye ibraz etmesi için mahkememizin 16/06/2020 tarihli duruşmasının 4.maddesinde kesin süre verildiği, söz konusu kesin sürenin sonuçlarının açıkça yazılmaması üzerine yine sözleşme aslının sunulması için 15/09/2020 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı uyarınca kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının açıkça yazıldığı, söz konusu yazıma rağmen davacı tarafından sözleşme aslının mahkemeye sunulmadığı, davacının söz konusu sözleşme aslını mahkemeye sunmaması nedeni ile mahkememizde taraflar arasında davaya konu malların satışına ilişkin yazılı bir sözleşmenin olmadığı yönünde kanaatin oluşmuştur.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması nedeni ile davacının davalıdan var olduğunu iddia ettiği sözleşme uyarınca yapmış olduğu ve yukarıda belirtilen 1 ve 3 nolu taleplerinin reddi gerekmiştir.
Davacı tarafından satışa konu malların renk, boyut ve kalınlıklarının birbirini tutmaması nedeni ile ayıplı olduğunun iddia edildiği, davacının olduğunu iddia ettiği ayıpların tamamının basit bir kontrol ile anlaşılabilecek nitelikte ayıplar olduğu, bundan dolayı söz konusu ayıpların tamamının TTK.23/1-c maddesinde belirtilen açık ayıp mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır. Davacının iddia ettiği söz konusu açık ayıpların malın teslim alındığı tarihten itibaren TTK.23/1-c maddesi gereğince 2 gün içerisinde davalı satıcıya ihbar edilmesi gerekmektedir. İhbarın süresi içerisinde yapıldığını ispat yükü mevcut dosyamızda davacıdadır. Tüm dosya kapsamında ayıba yönelik tek ihbarın davacı şirket adına ….’ın mailinden davalı şirket çalışanı .. mailine 01/01/2018 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Söz konusu mailde de dava dilekçesinde belirtilen ayıpların aksine sadece üretim hatasından bahsedildiği ancak üretim hatasının neye ilişkin olduğuna dair bir açıklamada bulunulmadığı, davalı şirketin teknik ekibinin malların bulunduğu sahada çalışma yapmalarının talep edildiği görülmüştür. Söz konusu mailde hangi partideki ya da hangi tarihte teslim alınan mallar için ayıp ihbarında bulunulduğu da açıkça belirtilmemiştir. Bu mail dışında davacının davalıya ayıp ihbarına yönelik bir bildirimi söz konusu değildir. Söz konusu maildeki ayıp ihbarının hangi mallara ilişkin olduğunun bilinememesi, maildeki ayıp ihbarının hangi tarihte teslim alınan mallara yönelik yapıldığının bilinememesi, davacı ve davalı tarafından satışa konu malların davacıya teslim tarihine ilişkin bir belge dosyaya sunulmadığı gibi yapılan araştırmalara rağmen de tespit edilememesi, sadece gemiye malların yüklendiği tarihlerin tespit edilmesi, söz konusu gemiye yüklendiği tarihler dikkate alındığında TTK.nun 23/1-c maddesindeki açık ayıpların bildirilme süresi için belirlenen 2 günlük sürenin geçmesi hususları göz önüne alındığında mahkememizde davacının söz konusu mail çerçevesinde ayıp ihbarını süresi içerisinde yaptığını ispatlayamadığı yönünde kanaatin oluştuğu, ayıp ihbarının süresinde yapıldığının ispatlamaması nedeni ile davacının ayıp ihbarından kaynaklı ve yukarıda belirtilen 2,4 ve 5 nolu taleplerinde reddine şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından “…..hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Bir dosyada birleştirilen davalar veya karşı dava var ise bu davalar birbirinden “bağımsız” olup her dava için “ayrı hüküm” kurulmalı, birleşen ve birleşen davalarda taleplerdeki haklılık veya haksızlık durumları denkleştirilerek tek hüküm kurma yoluna gidilmemelidir.
Somut olayda mahkemece “davanın reddine denilerek, tek bir hüküm kurulmuş olup, bu durum HMK’nun 297. maddesine aykırılık oluşturduğundan, davacının istinaf itirazları değerlendirilmeksizin yerel mahkemece verilen karar HMK’nın 355.maddesi uyarınca kaldırılmış, karşı dava yönünden ayrıca hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesi…..” şeklinde karar verildiği, dosyanın yeniden karar vermek üzere mahkememize gönderildiği, kaldırma sonrası mahkememizin yeni esasına kaydedildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, İstinaf tarafından her ne kadar mevcut davanın itirazın iptali davası olduğu ve tüm talepler hakkında karar verilmediğinden bahisle mahkememiz kararı kaldırılmış ise de mevcut dosyamızın konusunun alacak davası olduğu ve mahkememizin … Esas sayılı dosyasında cevap dilekçesi ile açılan karşı dava mahiyetinde olduğu, söz konusu dosyadan tefrik edilerek mahkememizin yeni esasına kaydedildiği, davacının karşı dava dilekçesinde 10.000,00-USD talep ettiği, 10.000,00-USD’ın neye ilişkin olduğunun mahkememizce davacıya açıklatıldığı, 10.000,00-USD ile ilgili 5 talep öne sürdüğü, söz konusu 5 talep ile ilgili de mahkememizin kaldırılan kararının gerekçesinde değerlendirme yapıldığı ve reddine karar verildiği, mahkememizin önceki kararında davacının talep edipte değerlendirmediği hiçbir kararının bulunmadığı anlaşılmış olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde İstinaf’ın kaldırma kararının sehven verildiği düşünülerek mahkememizin önceki kararının gerekçesi doğrultusunda davacının tüm taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 59,30-TL olduğundan peşin olarak alınan 986,66-TL harcın mahsubu ile bakiye 927,36-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davalı duruşmada kendisin bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 8.281,89-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair davacı … ve davalı … Seramik vekilinin yüzüne karşı tebliğiden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/12/2021