Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/7 E. 2021/186 K. 23.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/7 Esas
KARAR NO : 2021/186

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/01/2014
KARAR TARİHİ : 23/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
DAVA :
Davacı vekili mahkememize verdiği 04/02/2014 havale tarihli dava dilekçesiyle, müvekkili şirketin 6446 sayılı yasa hükümleri çerçevesinde Samsun, Ordu, Sinop, Çorum ve Amasya illerinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından verilen elektrik dağıtım lisansı kapsamında dağıtım faaliyeti yürüttüğünü, müvekkili şirketin … a ait iletim hatlarını kullanmak zorunda olduğunu, davalı … ile müvekkili şirket arasında ” Sistem Kullanım Anlaşması ” akdedilmek zorunda olduğunu, dağıtım şirketlerinin kamunun elinde olduğu dönemde bu anlaşmaların imzalanmadığını ve sistem yazılı bir anlaşma olmaksızın kullanıldığını, sistem kullanım anlaşmasının davalının kamu gücüne dayalı olarak tek taraflı hazırlamış olduğu EPDK tarafından onaylanan ve müvekkilinin hiçbir girişim ve dahlinin olmadığı, değiştirme imkanının bulunmadığı yazılı metinler olduğunu, müvekkili şirket ile davalı kurum arasında imzalanan ” İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması nın 10 maddesinde iletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin / verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olması gerektiğini, bu kapsamda davalı … tarafından sistem kullanım anlaşmasına dayanılarak her bir trafo merkezi için reaktif sınırların aşıldığı gerekçesiyle cezai şart faturası düzenlendiğini, müvekkili şirketin davalı şirketin işlemine itiraz edip düzenlenen faturaların iade edildiğini, ancak davalı şirketin yapılan itirazla gönderilen faturaları müvekkili şirkete iade ettiğini, anlaşmanın 10. Maddesinin 1. Fıkrasında ” kullanıcının ilgili mevzuat, taraflar arasında imzalanan Bağlantı Anlaşması ve bu anlaşma hükümlerinin herhangi birinin ihlal etmesi söz konusu ihlali … ın uyarısına rağmen uyarıda belirtilen süre içinde sona erdirmemesi durumunda … aşağıda belirlenen ceza şartları uygulanacaktır. … ın uğradığı zararlar ayrıca tazmin edilecektir ” şeklinde açıklandığını, oysa ki davalı kurum tarafından herhangi bir ihtar ve ihlalin düzeltilmesi için süre verilmediğini, cezai hükümlerin 3 yıl süreyle dağıtım şirketlerine uygulanmaması yönünde mutabakata varıldığını, bu mutabakat gereğince davalı kurumun uyguladığı cezanın dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, geriye dönük olarak cezai şart faturası düzenlenmesi hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiği gibi elektrik piyasası mevzuatına aykırı olduğunu, cezaya esas ölçümlerin ve faturalandırmanın mevzuata uygun olarak yapılmadığını, görev bölgesinde reaktif oranlarının aşılmasının sebebinin de sorumlusunun müvekkili şirketin olmadığını, davalı … ın B.K: na göre söz konusu cezai şart talep etme hakkının olmadığını, bu nedenle davalı … ın 276.974,54 TL lik ceza faturanın müvekkili şirkete ödeme tarihinden itibaren işleyecek TCMB avans işlemlerinde uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize verdiği 14/02/2014 havale tarihli cevap dilekçesi ile, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğundan reddini talep ettiklerini, davanın yasal hak düşürücü süre de açılıp açılmadığının resen tetkik edilmesini, dava şartlarından hukuki menfaat koşulunun oluşup oluşmadığının tetkiki ile davacının dava hakkı yok ise açılmış bulunan davanın reddini, davanın zamanaşımına uğradığını, yapılan tüm işlemlerin mevzuata uygun olduğunu, kuruluşlarının zaten cezai işlem yapmakla yetkili ve yükümlü kılındığının ifade edildiğini, dava konusunun daha iyi anlaşılabilmesi ve davacı vekilinin iddialarına cevap verilmesini teminen reaktif enerji sınır değerlerinin aşılmasına ilişkin ihlal durumunun açıklanması gerektiğini, kurumun ceza tesis etmek için uyarı yükümlülüğü olduğu iddiasını kabul etmediklerini, sistem kullanım anlaşmasının 9. Maddesinde sözleşmede herhangi bir uyarı koşulunun yer almadığını, mayıs 2012 döneminden itibaren düzenlenen işlem kullanım ceza faturalarında uyarı koşulunun bulunmadığını, davacının reaktif enerji aşımlarına ilişkin cezaların trafo bazında değil de trafo merkezi bazında uygulanması hususu ile ilgili iddiaların kabul edilemeyeceğini, cezai işlemlerle ilgili bir muafiyet ve ödemelere ilişkin ilgili mevzuatta yapılmış bir düzenlemeye ilişkin herhangi bir kararın kuruma ulaşmaması nedeniyle, söz konusu cezai işlemlerin elektrik dağıtım şirketlerine uygulanmamasının mümkün olmadığını, açıklanan bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında düzenlenen Sistem Kullanım ve Bağlantı Anlaşmasından kaynaklanan ve sistem kullanımı sırasında reaktif enerji aşımı cezası olarak fatura edilen Eylül 2010 cezasına ilişkin bedelin istirdatı olduğu, davalının yöntem bildirimlerine dayanarak düzenlediği faturaya itirazda bulunulduğu, ihtilafın bu faturaya dayalı olarak davacının ödediği bedelin haklı bir nedenle ödenip ödenmediği, davalının bu bedeli istemekte haklı olup olmadığı, istirdatı gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut belgelere göre taraflar arasında 25.03.2010, 10.5.2010 ve 23.11.2010 tarihlerinde sistem kullanım anlaşması ve bağlantı anlaşmaları imzalanmıştır. Bu anlaşmalara göre davacı davalıdan aldığı elektrik enerjisini anlaşmada yazılı koşullarla nihai tüketiciye iletmekle yükümlüdür.
Öncesinde bir kamu kurum olan …’a ait elektrik enerjisi dağıtım faaliyeti Özelleştirme Yüksek Kurulunun 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı kararı ile özelleştirme programına alınmış ve Türkiye 21 dağıtım bölgesine ayrılarak ayrı ayrı şirketler oluşturulmuştur. … (… Elektrik Dağıtım A.Ş.) bunlardan biridir ve dağıtım yaptığı dönem itibarı ile 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri hakkında KHK’nin 4. Maddesine tabidir ve %100 hissesi …’a aittir.
Dağıtım şirketleri bu dönem itibarı ile faaliyette olmakla birlikte … ile ayrı bir anlaşma yapılmamıştır. Dağıtım faaliyetleri 21.12.2006 gün ve 1029 sayılı EPDK kurul kararı ile onaylanan ve 29.12.2006 gün ve 26391 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Yöntem Bildirimi’ne dayanılarak sürdürülmektedir.
Dava konusu ceza faturası … tarafından düzenlenmiştir. 29.06.2001 gün ve 24447 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe gider … ana statüsünün 3/2 maddesine göre teşekkül EPK, KHK ve bu ana statü hükümleri saklı kalmak kaydı ile Özel Hukuk Hükümlerine tabidir denilmek sureti ile Elektrik Piyasası Kanunu, 233 sayılı KHK ve kuruluş statüsü ile verilen görevler dışında …’ın Özel Hukuk Hükümlerine tabi olacağı düzenlenmiştir.
… Genel Müdürlüğü ile … Genel Müdürlüğü arasında 08.03.2007 tarihi itibarı ile düzenlenen mutabakat metninde kamu mülkiyetinde olan dağıtım şirketlerinin personel yetersizliği ve yatırım ödeneklerinin kısıtlılığı nedenleriyle gerekli alt yapının tamamlanamamış olması, eleman yetersizliğinden dolayı bakım, onarım faaliyetlerini istenilen seviyede yapılamaması dikkate alınarak sistem kullanım anlaşmalarındaki cezai şartlar başlıklı 10. Maddede ve Yöntem Bildiriminin 1.5inci maddesinde yer alan cezai hükümlerin 3 yıl boyunca dağıtım şirketlerine uygulanmaması yönünde … ve dağıtım şirketlerinin EPDK nezdinde muafiyet talebinde bulunması hususlarında mutabakata varıldığı anlaşılmıştır.
… sistem kullanım anlaşması ve bağlantı anlaşmasını 25.03.2010, 10.5.2010 ve 23.11.2010 tarihlerinde … ile imzalamıştır. Bu tarihten sonra dağıtım faaliyeti anlaşmalar çerçevesinde yürütülmüştür.
Özelleştirme kapsamında 29.12.2010 tarihinde … Elektrik Dağıtım A.Ş. …’ı satın almıştır.
4628 sayılı EPK’nın 2/2 maddesine göre … Kurul onayına tabi olan iletim, bağlantı ve sistem kullanım tarifelerini ve şebeke yönetmeliğini hazırlar, revize eder, denetler ve yük dağıtımı ile frekans kontrolünü gerçekleştirir, İletim sisteminde ikame ve kapasite artırımı yapar, gerçek zamanlı sistem güvenilirliğini izler, sistem güvenilirliğini ve elektrik enerjisinin ön görülen kalite koşullarında sunulmasını sağlamak üzere gerekli yan hizmetleri belirler ve bu hizmetleri yan hizmetler yönetmeliği hükümleri doğrultusunda sağlar.
Yukarıda yazılı madde karşısında …’ın görevleri Özel Hukuk hükümlerinden ayrı tutulmuş, İdare Hukuku alanına dahil edilmiştir. Yine bu madde çerçevesinde Sistem Kullanım Anlaşmasına konu kullanım tarifelerinin … tarafından EPDK’nın onayı alınmak sureti ile hazırlandığı anlaşılmıştır.
4628 Sayılı kanunun 5. Maddesinde “bu kanun hükümlerinin uygulanması ve bu kanunla kendisine verilen görevleri yerine getirmek için gerekli olan ve piyasada rekabeti geliştirmeye yönelik olarak gerçek ve tüzel kişilerin uymaları gereken talimatları ve tebliğleri, şebeke yönetmeliğinin, dağıtım yönetmeliğinin, müşteri hizmetleri yönetmeliğinin, dengeleme ve uzlaştırma yönetmeliğini onaylamak görevi EPDK’na verilmiştir. Bu görev kapsamında 21.12.2006 gün ve 1029 sayılı EPDK kararı ile onaylanan yöntem bildirimi 19.12.2007 tarih ve 26735 sayılı Resmi Gazete ile yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
4628 sayılı kanunun 5. Maddesine dayanarak alınan 1407 sayılı EPDK kurul kararında Yöntem Bildiriminin “Fiyatlandırma ile ilgili diğer yönetmelikler ve anlaşmalar” başlıklı maddesinde bağlantı ve sistem kullanımı hakkında tebliğ çerçevesinde hazırlanan kullanım anlaşmalarının kullanıcının … ile olan bağlantısını Sistem kullanımına ilişkin üzerinde mutabakat sağlanmış olan teknik ayrıntıları ile iletim sisteminin kullanımı ve sisteme bağlantı konusundaki şartları belirlediği, bu kapsamda kullanıcılar ile 2 tür anlaşma yapılacağı bunların Bağlantı anlaşması ve Sistem Kullanım anlaşması olduğu iletim sistemine doğrudan bağlanan kullanıcıların her iki anlaşmayı yapmak zorunda olduğu belirtilmiş ve Bir kullanıcının, … ile Sistem Kullanım Anlaşması imzalamamış olmasına rağmen iletim sistemine başlı olarak faaliyet göstermesi, dolayısıyla iletim sisteminin kullanması halinde, Elektrik Piyasasında İletim ve Dağıtım Sistemlerine Bağlantı ve Sistem Kullanımı Hakkında Tebliğ’in Geçici 3. Maddesi uyarınca Kullanıcıların lisans almamış olmaları veya sistem kullanım anlaşmalarının yapılmamış olması halinde dahi bu kullanıcıların Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği doğrultusunda onaylanan sistem kullanım bedeli ve sistem iletim bedelini ödeme yükümlülükleri bulunmaktadır. Sistem Kullanım Anlaşması bulunmaksızın iletim sistemini kullanmakta olan kullanıcılar, iletim sistemlerinde arz güvenilirliğ ve kalitesinin sağlanması amacıyla aşağıda yer alan ihlallerle karşılaşılması halinde ilgili cezai işleme tabi olacaktır. Denildikten sonra, ihlalin tanımı yapılmış ve kullanıcı tarafından …’a ödenmesi gereken ceza kullanıcının o ay ki sistem kullanım fiyatına göre hesaplanan bedelin %50’si olarak belirlenmiştir.
Davaya konu ceza faturasının davalı … tarafından tek taraflı irade olarak düzenlendiği açıktır. Ceza faturasının dayanağını oluşturan Sistem Kullanım anlaşması ve bunun eki niteliğindeki iletim sistemi, ve sistem kullanım ve sistem iletim tarifelerini hesaplama, yöntem bildirimi bu alanda kamu görevi yapan davalı tarafından düzenlendiği ve işlemin tesisinde kamu gücü kullanıldığı anlaşılmıştır.
Davalı vekilince dosyaya örnek olarak sunulan uyuşmazlık mahkemesinin hukuk bölümünün 05.05.2014 tarih 2013/1855 esas 2014/502 karar sayılı kararının incelenmesinde davacı … Elk. Dağ. AŞ. Davalının … Genel Müdürlüğü dava konusunun davalı tarafından davalı aleyhine Ekim 2008 tarihli ve davacı tarafından çekilen Endüktif Reaktif Enerjinin verecekleri kapasite reaktif enerji aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması gerekçesi ile düzenlenen ceza faturasına ilişkin olarak Adli ve İdari Yargı arasında çıkan olumlu görev uyuşmazlığı sonucu vermiş olduğu kararda sonuç itibari ile her ne kadar sistem kullanım anlaşması bir sözleşme metni gibi düzenlenmiş ise de gerek … tarafından tek taraflı olarak hazırlanması, gerek EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe girmesi, gerekse davacı tarafından imzalanmamış olması nedenleri ile iki taraflı irade beyanına havi bir Özel Hukuk sözleşmesi niteliğinde olması kabul edilmemiş bir idari işlem olarak değerlendirilmiş davanın çözümünde İdari Yargının görevli olduğuna karar verildiği anlaşılmıştır.
Ceza faturası Eylül 2010 dönemine ait olup, bulunduğu dönem itibarı ile özelleştirme tamamlanmamıştır. Hisselerinin tamamı …’a ait olan … faaliyet göstermektedir. İhlal tarihi itibari ile İdare Hukuku tüzel kişisi sıfatı devam etmektedir. Bu hali ile …’nin 4628 sayılı EPK kanun’da verilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemler İdare Hukuku hükümlerine tabidir. Davacı kurumun özelleştirilmesinden önceki döneme ait olarak denetim kapsamında gerçekleştiğini belirttiği ihlal nedeniyle davacıya ceza faturası düzenlediği, işlemlerin düzenlenmesi aşamasında davacının herhangi bir katkısı bulunmadığı, davalı idarenin kanunlar ve ilgili mevzuat çerçevesinde yetkisine dayalı olarak tek taraflı irade beyanı ile düzenlediği, iptali ve istirdadı istenen ceza faturasının bir idari işlemden doğduğu, bu hali ile davaya bakma görevinin İdari Yargıda bulunduğu sonuç ve kanaatine varılmakla davanın 114/1-b maddesi gözetilerek usul yönünden reddine karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay 23.Hukuk Dairesi tarafından 2016/3368 Esas, 2018/5763 Karar sayılı kararı ile onandığı, onanan kararın karar düzeltmesinin Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 2019/1335 Esas, 2019/3135 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, karar kesinleştikten sonra davacı vekili tarafından verilen maddi hatanın düzeltilmesi dilekçesi sonrasında Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 2020/171 Esas, 2020/415 Karar sayılı bozma ilamı ile onama ve karar düzeltmenin reddine ilişkin kararların kaldırılarak mevcut uyuşmazlığın çözümünde Adli Yargı görevli olduğundan bahis ile bozulduğu, bozma sonrası mahkememizin yeni esasına kaydedildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan değerlendirme sonunda, mahkememizce bozma ilamına uyulduğu, bozma ilamının yapıldığı tarih itibariyle mevcut uyuşmazlığa bakma görevi Adli Yargı’da olsa da bozma ilamından sonra söz konusu tutanağın 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 8.maddesine dayalı olarak düzenlendiği yargılama esnasında 02/10/2020 tarih ve 31322 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7257 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un ” 33.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Ek-3 maddesinin 1.fırkası ile aynı kanunun 8.maddesinin 2.fıkrasının d bendinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda İdari Yargının görevli olduğunun düzenlendiği, mevcut davamızın konusunu oluşturan ceza tutanağının da değişikliğe uğrayan kanundan kaynaklı görev hususunun derhal uygulanmasının gerektiği anlaşıldığından davanın HMK 114/1-b ve 115.maddeleri gereğince yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddine karar vermek gerektiği yine mevcut davanın yargı yerinin dava devam ederken değişmesi nedeni ile usulden reddedildiğinden davalı lehine AAÜT 7/3.maddesi gereğince vekalet ücreti tayinine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın usulden reddine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 59,30-TL olduğundan peşin olarak alınan 4.730,95-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.671,65-TL harcın karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
3-Davalı duruşmada kendisin bir vekil ile temsil ettirse de karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/3.maddesi uyarınca lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğiden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/03/2021

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸