Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/687 E. 2021/741 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/687 Esas – 2021/741
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/687 Esas
KARAR NO : 2021/741

DAVA : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/12/2013
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin 02.09.2010 tarihinde meydana gelen çift taraflı, maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazasında geçici ve kalıcı işgücü kaybı oluşturacak şekilde yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı aracın sürücüsünün asli kusurlu bulunduğunu, sigorta şirketinin ZMSS poliçesi ile kişi başına bedeni tazminat bedeli olarak 175.000,00-TL teminat sağladığını, bu tutarın müvekkiline ödenmesi gerektiğini, davalıya müvekkili tarafından başvuru yapıldığını ve davalı şirket tarafından 04.03.2011 tarihinde olumsuz yanıt verildiğini, bu nedenle davalı şirketin temerrüde düştüğünü, davalının sigortalısının tacir olduğundan ticari temerrüt (avans) faizi talep ettiklerini beyanla, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik sürekli ve geçici iş görmezlik için 900,00-TL, geçici iş görmezlik süresince bakıma muhtaçlıktan dolayı 100,00-TL olmak üzere toplam 1.000,00-TL’nin davalı sigorta şirketinin temerrüde düştüğü tarihten itibaren ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Usule ilişkin itirazlarında, müvekkili şirkete gönderilen dava dilekçesi ekinde zarara ilişkin herhangi bir belgenin yer almadığını, bu nedenle dava konusu, talebi, delilleri görüp değerlendirmeden davaya yanıt vermelerinin mümkün olmadığını, … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketince 12.04.2010-2011 tarihleri arasında trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığını, 9.874,04.-TL tazminatın 28.02.2012 tarihinde davacıya ödendiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın tarafları arasındaki uyuşmazlık hukuki niteliği itibari ile; Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesine dayalı tazminat talebinden ibarettir.
Davanın ve talebin hukuki dayanağı; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 91 vd.maddeleri ile, Karayolları Trafik Kanunun Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarından ibarettir.
Somut olayda davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 02.09.2010 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı sigorta şirketince ZMMS poliçesi yapılan … plakalı aracın sürücüsünün asli kusurlu olduğunu beyanla, müvekkilinin iş güç kaybından kaynaklanan zararının tazminine karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise cevap dilekçesi ile özetle; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketince 12.04.2010-2011 tarihleri arasında trafik sigorta poliçesi ile sigortalandığını, 9.874,04.-TL tazminatın 28.02.2012 tarihinde davacıya ödendiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın tarafları arasında 02.09.2010 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı sigorta şirketince ZMMS poliçesi yapılan … plakalı aracın karıştığı kaza sonucu davacının yaralandığı konusunda bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık; kazaya karışan ilgililerin kusurlu olup olmadıkları, kusur oranları, tazminat miktarı, uygulanacak hukuk ve sonuçları noktasında toplanmaktadır.
Mahkememizce öncelikle, olaya ilişkin Ankara … Ceza Mahkemesinin … K.sayılı dava dosyası celp edilmiş, tüm dosya kapsamı dikkate alınarak tarafların kusur oranlarının tayin ve tespiti amacı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi … tarafından düzenlenen 26.02.2014 tarihli raporda özetle, davalı sigorta şirketince ZMMS poliçesi yapılan … plakalı otomobil sürücüsü …’nın %70 oranında … plakalı otomobil sürücüsü …’in %30 oranında kusurlu olduğu, olaya karışan diğer araç sürücülerinin kusursuz olduğu beyan edilmiştir. Sunulan rapora davacı vekilince itiraz edilmiş, itirazın değerlendirilmesi amacı ile ikinci kez bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen 13.05.2014 tarihli raporda sürücü …’in %30 oranında, …’nın %70 oranında kusurlu olduğu beyan edilmiştir. Sunulan rapora taraflarca bir itiraz ileri sürülmemiş, kusur raporlarının birbirini teyit ettiği dikkate alınarak ikinci kusur raporu mahkememizce yeterli kabul edilmiştir.
Davacının tedavisine ilişkin tüm evraklar celp edilmiş, iş güç kaybının tespiti amacı ile A.Ü.Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından rapor alınmıştır. 11.04.2014 tarihli raporda özetle, davacının vücut genel çalışma gücünden %14 nispetinde kaybettiği, 6 ay süre ile iş görmezlik halinde kaldığı beyan edilmiştir. Sunulan raporu taraflarca bir itiraz ileri sürülmemiş, rapor Mahkememizce de yeterli kabul edilmiştir.
Davacının iş güç kaybından kaynaklanan tazminat alacağının hesaplanması amacı ile, bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi … tarafından sunulan 30.09.2014 tarihli raporda özetle, davacının geçici ve sürekli iş görmezlik nedeni ile uğradığı zararının tespitinin yapılabilmesi için emsal ücret araştırmasının yapılması gerektiği beyan edilmiştir. Mahkememizce, bu raporun sunulmasından sonra davacı tarafın kaza tarihi itibari ile gelir durumuna ilişkin sunduğu 14.10.2014 tarihli dilekçesindeki açıklamalar dikkate alınarak ilgili kurum ve kişilere müzekkere yazılmış müzekkere cevaplarının gelmesinden sonra yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişi Dr…. tarafından sunulan 25.05.2015 tarihli raporda özetle; davacının dava konusu olay sebebi ile toplam 178.246,26.-TL zararının bulunduğu, davalı şirket tarafından yapılan ödemenin güncel değerinin mahsubu sonucu karşılanmayan bakiye 165.494,41.-TL zararının bulunduğu beyan edilmiştir.
Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucu, 02.09.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının yaralandığı, davalı sigorta şirketince ZMMS poliçesi yapılan araç sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğu, davacının geçici ve sürekli iş güç kaybı ile bakıcı giderinden kaynaklanan toplam 178.146,26.-TL zararının oluştuğu, davalı sigorta şirketince davacıya 28.02.2012 tarihinde 9.874,09.-TL ödeme yapıldığı, yapılan ödemenin güncellenmiş değerinin mahsubu sonucu, davacının bakiye 165.494,41.-TL karşılanmamış zararının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Yukarıdan beri açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, davanın kabulüne, davalı sigorta şirketinin temerrüdünün 28.02.2012 tarihindeki kısmi ödeme tarihi ile oluştuğu dikkate alınarak tazminata bu tarihten itibaren yasal faiz oranı uygulanmasına karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin … Karar sayılı kararı ile davacının ne iş yaptığının daha somut delillerle tespit edilmeden karar verilmesinin doğru görülmediğinden bahisle bozduğu , bozma sonrası dosyanın mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Davacıya ait SGK hizmet dökümü getirtilerek dosya içerisine alınmıştır.
Davacının gelirinin tespiti amacıyla dosyanın İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği, söz konusu talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporuna göre, davacının 2010 yılından itibaren ortağı olduğu … İletişim Hizmetleri A.Ş’nin 2009 yılında 49.155,71-TL , 2010 yılında 26.809,15-TL net kar ettiği, 2011 yılında 7.276,50-TL net zarar ettiği, davacının 2009,2010, 2011 yıllarında … İletişim ve Reklam Hizmetleri A.Ş’den maaş veya huzur hakkı almadığının rapor edildiği görülmüştür.
Davacının zararının hesaplanması için dosyanın kök raporu hazırlayan bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi tarafından hazırlanan 18/03/2020 tarihli ek rapora göre, davacının olay tarihi itibariyle net asgari ücret üzerinden gelir elde ettiği esas alınarak yapılan hesaplamaya göre net bakiye maddi zararının 26.661,13-TL olarak hesaplandığının rapor edildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, mahkememizce bozma ilamına uyulduğu, bozma ilamı doğrultusunda araştırma yapıldığı, yapılan araştırmalardan davacının ortağı olduğu … İletişim ve Reklam Hizmetleri A.Ş’den 2009,2010 ve 2011 yıllarında herhangi bir maaş ve huzur hakkı almadığının ve yine söz konusu şirketin belirtilen yıllarda zarar ettiğinin tespit edildiği, SGK’dan gelen yazı cevabında kaza tarihi itibariyle davacının herhangi bir çalışmasının olmadığının tespit edildiği, bazı günler müzik yaptığı ve kazanç elde ettiği … Cafe’ye yazılan müzekkereye verilen cevapta günlük 60,00-TL kazancının olduğunun belirtildiği, davacının gelirine yönelik araştırmalardan gelirinin kaza tarihi itibariyle asgari ücret olduğu yönünde mahkememizde kanaatin oluştuğu, söz konusu kanaat çerçevesinde davacının zararının hesaplanması için dosyanın kök raporu hazırlayan bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi tarafından hazırlanan 18/03/2020 tarihli ek rapora göre, davacının olay tarihi itibariyle net asgari ücret üzerinden gelir elde ettiği esas alınarak yapılan hesaplamaya göre net bakiye maddi zararının 26.661,13-TL olarak hesaplandığının rapor edildiği, söz konusu ek raporun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması, denetime elverişli olması nedeniyle mahkememizce kabul görmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının davasının aktüer ek raporu doğrultusunda 26.661,13-TL yönünden kabulüne, söz konusu bedele 28/12/2012 tarihinden itibaren aracın cinsi de göz önüne alındığında yasal faiz işletilmesine şeklinde karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen söz konusu kararın Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2021/2151 Esas, 2021/3623 Karar sayılı ilamı ile “…Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; davacının bu davadaki alacaklarını, üçüncü bir kişi olan …’e temlik ettiğini, dosya karara çıktıktan sonra, gerekçeli kararın son sayfasının alt kısmında davacı ve dava dışı … arasında düzenlenen temlikname ile davacı, bu dosyadaki tüm alacaklarını dava dışı …’e temlik ettiğini belirttiğini, bu hususun dosyaya bildirilmediğini, müvekkilinin, mükerrer ödeme yapma tehdidiyle karşı karşıya kaldığını savunmuştur.
Mahkemece, anılan temlikname sebebi ile davalı sigorta şirketince temlik alan tarafından ödeme sebebi ile başvuru yapılıp yapılmadığının araştırılarak temlikname değerlendirilerekr hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek üzere de hükmün bozulmasına….” gerekçesi ile bozulduğu, bozma sonrasında dosyanın mahkememiz yukarıdaki esasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, mahkememizce Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin …. Karar sayılı bozma ilamının usul ve yasaya olamaması nedeniyle direnilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin bozmasında her ne kadar “… dosya kapsamı ve davacının kaza tarihinden önce yaptığı işler gözetildiğinde davacının asgari ücretten fazla gelir elde ettiği ispatlanmış ise de bu gelir miktarı ve net gelir ispatlanamadığından davacının yaptığı işler gözetilerek elde ettiği gelirin mahkemece takdir edilerek bu gelir üzerinden hesaplama yapılmak üzere bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi….” gerekçesi gösterilmiş ise de söz konusu gerekçenin yerinde olmadığı, zira 6100 Sayılı HMK’nın 190.maddesinde ispat yükünün düzenlendiği, buna göre HMK’nın 190/1.maddesinde “İspat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, bu düzenlemeden de anlaşılacağı gibi mevcut dosyada davacının gelir düzeyinin bizzat davacı tarafından ispatlanmasının gerektiği, Yargıtay bozmasında her ne kadar davacının geliri asgari ücretten yüksek olduğu belirtilmiş ise de dosya kapsamında bu tarz bir kanıya varılacak hiçbir delilin bulunmadığı, zira kaza tarihinin 02/09/2010 tarihi olduğu, söz konusu tarih itibari ile SGK’dan gelen hizmet dökümüne göre davacı tarafın kaza öncesi ve sonraki tarihlerde herhangi bir gelirinin bulunmadığı, asgari ücret tutarında dahi bir gelirinin bulunmadığı, davacının ortağı olduğu … İletişim ve Reklam Hizmetleri Ltd.Şti.’nin 2009 ve 2010 yılında kar ettiği, 2011 yılında zarar ettiği, ancak söz konusu şirket tarafından ortaklarına kar payı maaş ve huzur hakkı ödemesinin yapılmadığı, yani şirket tarafından davacıya herhangi bir gelir sağlanmadığı, şirketin ortağı olan davacıya dosya kapsamında alınan 05/11/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre herhangi bir gelir sağlanmadığının tespiti karşısında aynı şirket olan … İletişim ve Reklam Hizmetleri Ltd.Şti. Tarafından mahkememiz dosyasına gönderilen 14/05/2019 tarihli yazıda davacının 5.000,00-TL civarında aylık gelirinin olduğunun belirtilmesinin dikkate alınamayacağı, zira şirket kayıtlarında böyle bir durumun bulunmadığı, bunun dışında dosya kapsamında bazı günler … Cafe isimli işyerinde davacının yaptığı müzik karşılığında günlük 60,00-TL ücret kazandığının belirtildiği ancak bununda herhangi bir devamlılık arz etmediği görülmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davacının dosya kapsamında asgari ücretten daha yüksek bir ücret aldığına dair hiçbir delilin bulunmadığı yönünde mahkememizde kanaatin oluştuğu, yine Yargıtay bozmasında her ne kadar davacının gelirinin asgari ücretten yüksek olduğu belirtilerek Hakim tarafından bir belirleme yapılması gerektiği belirtilmiş ise de Hakim’in takdir hakkının sadece kanunlarda kural içi boşluk olduğu durumlarda söz konusu olduğu, mevcut olayımızda Hakim’in takdir hakkını kullanabileceği herhangi bir kural içi boşluğun bulunmadığı, Hakim’in kural içi boşluk söz konusu değil iken davacının üzerine düşen ispat yükünü de ortadan kaldırılarak Hakim tarafından davacının gelirinin belirlenmesinin yerinde olmadığı anlaşılmış ve bu nedenden ötürü Yargıtay’ın bu konuya yönelik bozma nedenine mahkememizce itibar edilmemiştir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin bozmasında “….davacının bu davadaki alacaklarının 3.bir kişi olan …’e temlik ettiğini, dosya karar çıktıktan sonra gerekçeli kararın son sayfasının alt kısmında davacı ve dava dışı … arasında düzenlenen temlikname ile davacı bu dosyadaki tüm alacaklarını dava dışı …’e temlik ettiğini belirttiğini, bu hususun dosyaya bildirilmediğini, müvekkilinin mükerrer ödeme yaptığı tehditiyle karşı karşıya kaldığını savunmuştur. Mahkemece anılan temlikname sebebiyle davalı sigorta şirketince temlik alan tarafından ödeme sebebi ile başvurulup başvurulmadığının araştırılarak temlikname değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklinde bozmasının bulunduğu, söz konusu bozma nedeninin mahkememizce kabul görmediği, zira var olduğu iddia edilen temliknamenin mahkememiz gerekçeli kararından sonra yapıldığı hususunun açık olduğu, mahkememizin karar verdikten sonra temliknameyi incelemesi gibi bir durumunun söz konusu olamayacağı, kaldı ki TBK’nın 183/1.maddesinde “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, söz konusu düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı gibi alacağın devri için borçlunun yani mevcut olayımızda davalı sigortanın herhangi bir rızasının gerekmediği, yine aynı TBK’nın 187/1.maddesinde “Kime ait olduğu çekişmeli bulunan bir alacağın borçlusu, ifadan kaçınabilir ve alacağın konusunun hakim tarafından belirlenen yere tevdi etmekle borçtan kurtulur.” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, söz konusu düzenlemeden de anlaşılacağı gibi borçlu alacağın kime ait olduğu hususunda tereddüt içerisinde ise alacağı hakim tarafından belirlenen bir yere tevdi ettirebileceği, mevcut olayımızda da davalı sigorta şirketinin alacağın kime ait olduğu yönünde bir tereddütü var ise ya da birden fazla kişi kendisinde aynı konuya ilişkin alacak talebinde bulunuyor ise de TBK’nın 187/1.maddesi çerçevesinde işlem yapmasının gerektiği, bundan dolayı mahkememizce, mahkememiz kararından sonra yapılan temliğe ilişkin araştırma yapılması yönündeki Yargıtay bozma nedeni yerinde görülmemiştir.
Mahkememizce yukarıda anlatılan gerekçelerden dolayı bozma ilamının yerinde bulunmamış ve bu nedenden ötürü önceki kararımızda direnme kararı verilerek davanın kısmen kabulünü dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın kısmen kabulü ile 26.661,13-TL’nin 28/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 1.821,22-TL olduğundan peşin olarak alınan 24,30-TL harç ile 566,00-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.230,92-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.139,16-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 52,35-TL harç toplamı, 566,00-TL ıslah harcı, 379,25-TL posta ve tebligat masrafı, 1.850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.847,60-TL yargılama giderinin ret kabul oranına hesaplanan 458,74-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde talep halinde iadesinesi,
Dair davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğiden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.