Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/680 E. 2021/773 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/680 Esas – 2021/773
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/680 Esas
KARAR NO : 2021/773
DAVA : İflas (Doğrudan Sermaye Şirketleri İle Kooperatiflerin İflası (İİK 179))
DAVA TARİHİ : 11/11/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GR.KR.YZM.TARİHİ : 10/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Doğrudan Sermaye Şirketleri İle Kooperatiflerin İflası (İİK 179)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı Polatlı Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne hitaben yazmış olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2 ortaklı olarak mühendislik vc doğalgaz hizmeti vermek amacıyla kurulduğunu, şirket ortağı olan … şirket malvarlığının varışından daha İazla mevcudunu kendi uhdesine geçirerek, müvekkili şirketi ve ortağını dolandırıp usulsüz bîr şekilde şirketten aynldığını ilan edip kaçtığını, konu ile alakalı olarak müvekkili şirket adına yaptığı şikayetler neticesinde Polatlı Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığını, soruşturmanın devamında arama ve elkoyma karan verilerek …’nun şirket aktiflerinden kaçırdığı matların bir kısmının saklanıldığı yerde tespiti yapılarak el konulduğunu, Bu konu ile alakalı savcılık soruşturmasının devam ettiğini, müvekkil şirket bu olay nedeni ile aktif’ malvarlığının yansından fazla mevcuduna kaybettiğini, ülkenin mevcut ekonomik durumu nedeni ile halihazırda alacaklı olduğu Firmalardan da tahsilatlarda sıkıntı yaşamaya başladığını, şirket aktifi müvekkilin elinde olmayan sebeplerle kaybedildiğini, alacaklı olduğu firmalardan, şirketten ayrıldığı usulsüz şekilde ilan etmesine rağmen hukuka aykırı şekilde tahsilatlar yaparak.şirketin aktifine dahil olun nakdi paranın da şirket malvarlığına girmesine engel olduğunu, müvekkil aleyhine icra takipleri başlatıldığını, şirket malvarlığının kaybedilmiş olması nedeniyle çek hesabında yeterli paranın olmaması, şirket çeklerine karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verdiğini, elde olmayan sebeplerle aciz haline düşen müvekkil aleyhine başlatılmış olan takipler de müvekkilin belini daha da büktüğünü, borçlarını ödeyebilmek maksadı ile alacaklı şirketlerle görüşmeler gerçekleştiren müvekkil şirket malvarlığından artan kısımlarla borçların bir kısmını kapatmaya çalıştığını, müvekkil şirkete ait olan ….plakalı araçları …’ya olan borçlarımıza mahsuben devrini gerçekleştirdiğini, avrıca müvekkil- şirket borçlarını ödeyebilmek amacıyla kendi evini de ipotek ettirerek kredi çektiğini, ayrıca şirketi zarara uğratarak kaçan şirket ortağı …’nun şirket malvarlığını da kaçırdığı için Polatlı Cumhuriyet Başsavcılığınca … sayılı dosya ile soruşturma yürütüldüğünü arama ve elkoyma yapılarak şirketten kaçırılan malların bir kısmının yediemin olarak kendilerine teslim edilmiştir, bu mallar üzerinde de tasarruf yetkilerinin olmadığını, müvekkilin gerek menkul ve gerekse gayrimenkul mallan ile banka hesaplarım ve diğer aktiflerini, ayrıca tüm borçlarını ekli liste ile sunduklarını, müvekkilin borcunun, malvarlığını çoktan aşmış durumda olduğunu, iflas davalarının kabulü ile iflasa karar verilmesini talep ve dava etmiş,
Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi … Karar sayılı ilamı ile; davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevine giren dava ve işlerden olduğu Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı gereğince “Ankara Asliye Ticaret Mahkemesi Yargı çevresinin Ankara ilinini mülki sınırları (Ankara Batı Ağır Ceza Mahkemesi yargı çevresi hariç)” olarak belirlendiğinden dava dosyasının görevli ve yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine devrinin gerektiği gerekçesi ile dosyanın mahkememize devredilmesine karar vermiştir.
KABUL VE GEREKÇE : Dava, borçlunun müracaatı ile açılan doğrudan iflas istemine ilişkindir.
Eldeki davanın muhtemel istinaf incelemesini yapacak olan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin …. Karar sayılı ilamındaki “… Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
‘da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.” şeklindeki gerekçe ışığında Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı doğrultusunda ancak kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davalarda mahkememizin görevli olacağı, eldeki davanın kararın yürürlük tarihinden önce açılmakla davada ilk tevzinin yapıldığı Polatlı 1. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi’nin davada görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve Polatlı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyayı mahkememize görevsizlik kararı ile değil devir kararı ile gönderdiğinden her iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı çıkmadığı kanaati ile aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili ve görevli POLATLI 1. ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına;
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 10 günlük süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/12/2021