Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/607 E. 2021/715 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/607 Esas
KARAR NO : 2021/715
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 23/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, müvekkili şirketin ve bu şirketin temsilcisi olan davacı … …’ın ve yine şirketin çalışanı olup iş akdi fesih edilen davalı … …’nin davalı bankanın … şubelerinde ayrı ayrı hesaplarının bulunduğunu, 2004 ve 2008 yılları arasında yapılan tespitler sonucu şirket çalışanının sahte olarak düzenlediği talimatlar sonucu banka şubesinde bulunan şirket hesabından önce şirket yetkilsi davacı …’in hesabına bu hesaptan davalı … … hesabına faks talimatları ile havaleler yapılarak şirket hesabından 115.000,00.-TL nin usulsüz olarak çekildiğinin saptandığını, faks talimatlarının bilgisayar ortamında sahte olarak oluşturulduğunu, bankanın ve çalışanın meydana gelen zarardan sorumlu olduklarını iddia ile şimdilik 10.000,00.-TL nin ticari faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, davacı şirket ve temsilcisinin banka ile imzaladıkları sözleşmelerin bulunduğunu, bu sözleşmelerin faks talimatı ile havaleyi içeren hükümlerinin mevcut olduğunu, sözleşmede faks talimatı ile yapılan havaleler nedeni ile oluşan zarardan bankanın sorumlu tutulamayacağına dair açık hükümler bulunduğunu, şirket çalışanı davalının 2002 yılından bu tarafa aynı şekilde işlemler yaptığının tespit edildiğini, bunun yanlar arasında mutat bir uygulama haline geldiğini, çalışanın yapmış olduğu işlemlerden davacı şirketin sorumlu olduğunu, üzerine düşen özen yükümlülüğünü göstermediğini, çalışan hakkında şikayet bulunmadığını, bankaya yüklenilebilecek herhangi bir sorumluluğun bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
Davalı Süleyla …, kendisinin davacı şirkette sekreter olarak çalıştığını, banka şubesinde bulunan hesabın kayden kendi adına olduğunu, şirket tarafından paravan hesap olarak kullanıldığını, bordroda görülen maaş ile gerçek maaşı arasındaki farkların bu şekilde ödendiğini, kalan miktarların şirket harcamaları için sarf edildiğini, bunların defterlere işlenemeyen harcamalar olduğunu, davacıların yapılan faks talimat havalesinden sonra telefonla bankaya teyit verdiklerini, kendisini herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını davanın reddine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
Birleşen dosyada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili …’ın ihracat ve pazarlama işini Türkiye genelinde sürdüren diğer müvekkili şirketin sahibi olduğunu, davalılardan … …’nin müvekkiline ait şirkette 2002 yılında sekreter olarak çalışmaya başladığını, 2007 yılında yasal tazminatları da verilmek suretiyle kendi isteğiyle işten çıktığını, daha sonra …’nın sahte işlemler yapmak suretiyle diğer davalı bankada bulunan müvekkiline ait hesaplardan kendi hesabına 121.390,00 TL para aktardığının anlaşıldığını, mevcut olayda gerekli özeni göstermeyen bankanın da sorumlu olduğunu, aynı sebepten daha önce kısmi olarak Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açtıkları davanın 17.02.2009 tarihinde karara bağlandığını, bakiye 111.325,00 TL için mevcut ek davayı açtıklarını belirterek alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen talep etmiştir.
Dava, tazminat istemidir.
Davacılar şirket hesabından yönetici hesabına daha sonra bu hesaptan şirket çalışanı davalı hesabına sahte olarak düzenlenen faks talimatları ile havaleler yapıldığı, bunların gerçek olmadığı, davalıların bu şekilde yapılan havale tutarlarından sorumlu oldukları iddiasındadırlar.
Davacıların ve davalı şirket çalışanının banka şubesinde açılmış bulunan ticari nitelikte vadesiz mevduat hesaplarının bulunduğu, şirket hesabından faks talimatı ile yönetici hesabına ve onun hesabından da şirket çalışanı hesabına havalelerin yapıldığı, 2004-2008 dönemine ilişkin olarak toplam havale tutarının 121.925,00.-TL olduğu, davacı şirket, şirket yöneticisi ve şirket çalışanı ile banka arasında imzalanmış bulunan bireysel müşteri sözleşmelerinin bulunduğu, bu sözleşmeler içerisinde faks talimatı ile işlem yapılması başlığı altında ayrıca düzenlemelerin bulunduğu dosya kapsamı sabittir.
Çekişme, faks talimatı yolu ile gerçekleştirilen havaleden sorumluluğun kime ait olduğu, bankanın müşterinin bilgisi ve rızası dışında faks talimatı yolu ile gerçekleştirilen havale talimatı ile ödenen tutarlardan sorumlu olup olmadığı, faks talimatlarından davacının bilgisinin olup olmadığı noktasındadır.
Sorunun hukuki boyutunun çözümünde, yanların sorumlulukları ve müterafik kusur durumunun somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği düşünülmüştür.
5411 sayılı yasanın 1, 6, 7.maddeleri uyarınca bankalar yasa kapsamında faaliyet göstermek üzere kurulan imtiyaz sahibi anonim şirketlerdir. 5411 sayılı yasanın 42.maddesi uyarınca bankalar alınan yazılar ve faaliyetler ile ilgili belgelerin aslını veya bunun mümkün olmadığı hallerde sıhhatlerinde şüpheye mahal vermeyecek kopyaları ve sair şekilde oluşturulan belgeleri 10 yıl süre ile saklamak ile yükümlüdürler. Bu zorunluluk TTK’nun 66 ve 68.maddesindeki zorunluluğun ayrıntılı bir tekrarıdır.
Davacı ile davalı banka arasındaki sözleşme karma nitelikte olup, bu sözleşmeye niteliğine uygun düştüğü ölçüde karz, usulsüz tevdii ve vekalete ilişkin BK’nun hükümleri kıyasen uygulanır. Yanlar arasındaki sözleşmeye karz ve usulsüz tevdiinin uygulandığı durumlarda paranın mülkiyeti bankaya geçer. Yanlar arasındaki sözleşmeye vekalet sözleşmesinin hükümleri uygulanabileceği kabul edilse de, var olmayan bir talimat sonucu banka yanlış kişiye ödemede bulunursa, kendi mal varlığından ödemede bulunmaktadır. Böylece bu yönü ile banka bu meblağ yönünden müşterisine karşı borçlu kalmaya devam eder. Davacıya karşı sorumlu olan davalı bankadır. Bankanın imtiyaz suretiyle faaliyetini icra etmesi karşısında BK’nun 99.maddesi uyarınca hafif kusurundan doğacak zarardan da sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Sözleşmede sorumsuzluk konusunda düzenleme bulunsa dahi bu düzenlemenin geçerli olduğunu kabul etme olanağı yoktur. Mevduat sözleşmesi kurulması şekil şartına bağlı değildir. Başka bir anlatımla aşırılan para bankanın parasıdır. Banka hesap sahibinin aşıranlar ile işbirliği içerisinde olduğunu yada aşırılma olayında aşıranların onun kusur ve ihmalinden yararlandığını kanıtlayamadığı sürece hesaptan aşırılan mevduatı tazmin ile yükümlüdür. Her ne şekilde olursa olsun yetkisiz kişilere yapılan ödemelerde banka özen borcunu ihlal etmiş olup, üçüncü kişilere yaptığı ödemeden dolayı sorumludur. Usulsüz işlemin iğfal kabiliyetinin bulunması bankayı sorumluluktan kurtarmaz. Bankanın mevduat işlemlerindeki özen borcu MK’nun 2.maddesine dayanır. Bankanın kendisine olan güveni boşa çıkarmaması ve tacir olması nedeni ile TTK’nun 20.maddesi çerçevesinde basiretli davranarak hesabın açılmasından kapatılmasına kadar mevduat işlemlerinin her aşamasında tedbirli olmak durumundadır. Banka ile mevduat sahibi arasında ortaya çıkan güven unsuru mevduat işlemlerinden dolayı bankanın sorumluluğunun ağırlaştırılmasına ve hafif kusur halinde dahi sorumlu tutulmasına neden olur. Buna göre banka kendisine tevdii edilen mevduata ilişkin bütün iş ve işlemlerde en üst düzeyde dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Bankanın özen borcu objektif niteliktedir.
Somut olayda faks talimatlarının asıllarının bulunmadığı, zira bankanın aldığı faks talimatına göre işlem yaptıktan sonra talimatların yetkilisinin ıslak imzasını içerir asıllarını istemediği sabittir. Teknolojik gelişmeler sonucu internet ortamında başka bir belgeden kopyalanan imzalar ile kopya belge ve talimatların oluşturabildiği öncelikle bankanın bilmesi gereken bir husustur. Banka sorumluluktan kurtulabilmek için talimatın müşteri tarafından verildiğini, talimat asıllarını 5411 sayılı yasanın 42.maddesindeki yükümlülüğü çerçevesinde saklamak ve istenildiğinde ibraz etmek ile yükümlüdür. Banka, davacıların gerekli güvenlik önlemlerini almadıklarını ve bankanın mevduatın muhafazasında gerekli özeni gösterdiğini, buna rağmen zararın gerçekleşeceğini ispat edebilmiş değildir.
Faks talimatlarının incelenmesinde de, hiçbir özenin gösterilmediği, zira peş peşe çekilen fakslarda önce yönetici hesabından olmayan paranın sekreter hesabına, daha sonra şirket hesabından yönetici hesabına para aktarıldığı görülmektedir.
Şirket çalışanı hakkında şikayette bulunulmuş ancak C.Savcılığı tarafından takipsizlik kararı verilmiştir. Savcılık tarafından takipsizlik kararı verilmiş olması ile mahkememizin bağlı olmadığı somut olayda faks talimatlarını verdiğini kabul eden şirket çalışanının sorumluluğunun bulunduğu görüşüne varılmıştır. Açıklanan gerekçe çerçevesinde sözleşme hükümlerine dayalı olarak bankanın sorumluluğunun bulunmadığı yönündeki bilirkişi raporuna itibar edilmemiştir.
Tüm dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre davalıların davacıların hesaplarından usulsüz talimatlar ile çekilen mevduattın geri ödenmesinden sorumlu oldukları görüşüne varıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen karar , Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03/10/2011 tarih ve …Karar sayılı ilamı ile bankacılık işlemlerinin davacılar tarafından ne şekilde yapıldığı, mutat uygulamanın faksla yapılan talimat sonrası , ıslak imzalı belgelerin gönderilmemesi şeklinde mi olduğu hususunu açıklığa kavuşturulmadığı , davalı …’nın kendi adına açılan hesabın paravan olduğunu fiilen davacı … tarafından kullanıldığını savunması karşısında , bu hesaptan paraların kimler tarafından çekildiği , ne şekilde kullanıldığı , paravan bir hesap olup olmadığının araştırılmadığı , davalı … hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının .. numaralı soruşturma dosyasının getirtilip , hangi nedenle takipsizlik kararı verildiğinin belirlenmediği , bu hususların bilirkişi marifeti ile incelenmesi gerekliliğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkememizce , usul ve yasaya uygun bulunan yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … karar nolu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın incelenmesinde müştekinin … şüphelinin … … suçun hırsızlık, suç tarihinin 28/04/2004 , konunun müştekinin temsilcisi olduğu …İth. İhr. Tic. Ltd Şti. Ile … A.Ş … şubesi arasında bulunan faks talimatları sözleşmesine göre , müşteki hesabından şüphelinin hesabına aktarmalar yapıldığı bu işlemlerin 2004 yılından 2007 yılına kadar devam ettiği, faks talimatlarının müşteki ile şüpheli hesapları arasında da yapıldığı, müştekinin şüpheliye güvenerek kendisinin yokluğunda da işlemlerin yapılmasına izin verdiği , şüphelinin işten ayrılmasından yaklaşık 2 yıl sonra şikayetçi olup , faks talimatlarında usulsüzlük yapıldığını ileri sürmüş ise de banka kayıtlarına göre de usulsüz yapıldığı bildirilen aktarmaların diğerlerinden bir farkının bulunmadığının görüldüğü, taraflar arasındaki anlaşmazlığın hukuki nitelikte bulunduğu ve bu anlaşmazlığın resmi belgelerle çözülmesi gerektiği , sunulan belgelerin iddiaları kanıtlamadığı anlaşıldığından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği , müşteki … tarafından yapılan itiraz üzerine Sincan … Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucu itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bozma ilamı doğrultusunda banka kayıtları , davacı şirketin muhasebe defterleri ve gerek davacı … ve gerekse … … hesapları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişiler …’dan oluşan bilirkişi kurulu tarafından sunulan 03/11/2014 tarihli raporda davacı şirketin … Bankası … Şubesi nezdinde ….nolu , … Bankası A.Ş … şubesi nezdinde …. numaralı hesaplarının mevcut olduğu davalı banka nezdindeki mevduat hesabının davacı şirket muhasebe kayıtlarında yer almadığı, dava dışı … Bankası nezdindeki hesap bakiyeleri ile banka kayıtları arasında da mutabakat bulunmadığı , davacı şirketin bankalar nezdindeki mevduat hesaplarına ilişkin hareketlerin usulüne uygun olarak muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmemiş olduğu ,
Davacı şirketin davalı banka nezdindeki mevduat hesabından yapılan virman işlemlerinin yanı sıra müşterilerden gelen havale/EFT tutarlarının da muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmediği , usulsüz olduğu iddia edilen virman işlemlerinin şirket yetkililerinin bilgisi haricinde gerçekleştirildiği kabul edilse dahi davalı banka nezdindeki mevduat hesabına şirket müşterileri tarafından gönderilen paralardan şirketin haberdar olmamasının mümkün olmadığı , zira ticari hayatın olağan akışı içerisinde şirketin müşterileri ile ilgili borç ve alacak durumunun yakından izlenmesi gerektiği bu zorunluluk kapsamında her ne kadar davalı bankadaki mevduat hesap hareketleri şirket kayıtlarına yansıtılmamış ise de banka hesabındaki tüm işlemlerin gayri resmi olarak takip edilmiş olması gerektiği ,
Şirket müşterilerinden bir kısmı tarafından , davacı şirket hesabına gönderilen tutarların şirket muhasebe kayıtlarında yer almadığı …. … gibi ) bu müşterilen tarafından şirket hesabına gönderilen paralar belli bir tutara ulaştıktan sonra şirket ortağı … hesabına virman yapıldığı , şirket hesabından usulsüz olduğu iddia edilen faks talimatlarına dayalı olarak , bu kişi hesabına virman edilen tutarların tamamının şirketin müşterileri tarafından gönderilen tutarlardan oluştuğu için , müşterilerden gelen havalelerden şirketin haberdar olmamasının mümkün olmadığı , TTK ve VUK hükümleri doğrultusunda tüm işlemleri zamanında doğru ve noksansız bi şekilde muhasebe kayıtlarına intikal ettirmek zorunda bulunan , tacir sıfatına haiz davacının , davalı banka nezdindeki hesaba ilişkin hareketleri muhasebe kayıtlarında göstermek , banka hesabındaki hareketleri mahiyetine uygun bir şekilde muhasebeleştirmek zorunda olduğu , işlemlerin muhasebe tekniğine uygun olarak kayıtlara intikal ettirilmesi halinde , banka hesabından … hesabına ve … hesabından da … … hesabına aktarılan tutarlardan haberdar olunması ve varsa usulsüz bir işlemin varlığının tespiti imkan dahilinde iken davalı banka nezdindeki hesaba ilişkin hareketlerin muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmemesi nedeniyle bu yükümlülüğün yerine getirilmediği
Davacı şirketin davalının banka nezdindeki hesabından şirket ortağa … hesabına aktarılan tutarların şirket yetkililerinin bilgisi dahilinde gerçekleştirilmiş olması gerektiği , dolayısıyla … hesabından davalı … … hesabına aktarılan tutarlara da açık olmamakla birlikte zımnnen onay verilmiş olduğu dikkate alındığında şirket yetkililerinin bilgisi ve onayı dahilinde aktarılan tutarların şirket ve şirket ortağı adına yapılanlar dışında kalan kısmı davalı … … tarafından harcanmış olmasından hukuka aykırı bir durum bulunmadığı , davalı … … tarafından savcılık nezdinde verdiği ifadede hesabına aktarılan tutarların bir kısmının kendisine ödenmesi gereken ücretin asgari tutar dışında kalan kısmından oluştuğu bu tutarlardan maaşına isabet eden kısım dışındaki tutarların ise şirket ve şirket ortağı adına yapılan işlemler için harcandığı yönündeki iddiasının takdir ve değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu,
Davalı … … hesabı üzerinde yapılan incelemelere göre bu hesaptan davacılara ait hesaplara ödemeler yapıldığı , bu ödemelerin … plakalı taşıtlar için …. Koopetarifi gibi yerlere yapılan ödemeler olduğu davacıların bu ödemeler karşılığında , davalı … …’ye elden nakit veya bankadan nakit çekim talimatları verildiğini beyan ettikleri , bunun değerlendirmesinin mahkemeye ait bulunduğu , yine bu davalının hesabından … adına ödemeler yapıldığı , bu kişiye şirket hesabından da … kartı borç ödemeleri yapılması karşısında bu ödemelerin davacılara ait olduğu sonucuna varıldığının , davacı şirketin , …. Bankası nezdindeki hesabından “Kasko bedeli” açıklaması ile …. adına 02/07/2004 tarihinde 828,610,000 TL tutarında EFT havalesi yapıldığı , bu kişiye davalı … … hesabından da havale işlemleri yapıldığı , bu işlemlerin de davacı şirkete ait ödemeler olduğu kanaatine varıldığı , ödemelerin tablo halinde sunulduğu , davalı … … hesabından kendisi dışında davacılarla ilgili kişilere ödemeler yapılması ve ödemeler gelmesi karşısında bu hesabın aynı zamanda şirket adına da kullanıldığı kanaatine varıldığı ,
Davacı … ile davalı banka arasında bireysel müşteri sözleşmesi aktedildiği , bu sözleşmenin 74. ve 75. maddelerine göre bankanın faks yoluyla iletilen talimatın aslı olmasa veya bankacı talep edilmese dahi talimatın gereğini yerine getirme hususunda yetkiye sahip olduğu , bununla birlikte davalı banaknın iletilen faks talimatındaki imzanın sahte olup olmadığı hususunda yalnızca makul seviyede bir özen göstereceğinin hükme bağlandığı , davalı … … tarafından davalı bankaya gönderilen , faks talimatındaki imzaların sahteliği ilk bakışta anlaşılamayacak nitelikte olduğu bu nedenle davacı hesabından davalı … … hesabına virman yapılmasına ilişkin faks talimatlarının gereğinin yerine getirilmesi dolayısıyla davalı bankaya atfedilecek nitelikte bir kusur bulunmadığı , belirtildiği görülmüştür.
Yapılan yargılama sonunda dosyada toplanan deliller alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamıyla , davaya konu olan 2004 ve 2008 yılları arasında yapılan tespitlerde belirtilen faks talimatları ile havalelerin davacıların bilgisi dahilinde bulunduğu , davalı … …’ye ait hesabın aynı zamanda davacılar ile bağlantılı tahsilat ve ödemelerde kullanılmakla bir nevi paravan olduğu , davalı banka ile düzenlenen Bireysel Müşteri Sözleşmesinin 74. ve 75. maddelerine göre fakslardaki imzaların ilk bakışta sahteliği anlaşılamayacak nitelikte olduğu bu nedenle davalı bankanın aldığı faks talimatı gereğini yerine getirmekte kusurunun bulunmadığı mutat olarak talimatların ardından ıslak imzalı talep beklenmediği , davalı … …’nin yaptığı işlemlerin banka kayıtlarına ve muhasebe işlemlerine göre saklı işlemler olmayıp davacıların bilgisi dahilinde bulunduğu davanın haklı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla davanın reddine karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin …. Karar sayılı kararı ile “….Davalıların, davacıların hesaplarından usulsüz talimatlar ile çekilen mevduatın geri ödenmesinden sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen ilk karar davalı … … tarafından temyiz edilmemekle anılan davalı yönünden kesinleşmiş olduğundan davalı … … aleyhine açılan asıl davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Birleşen ek davada da davalı … …’nin davacıların hesaplarından usulsüz talimatlar ile çekilen mevduatın geri ödenmesinden sorumlu olduğu hususu kesinleştiğinden ek dava bakımından banka hesapları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle ispat kuralları çerçevesinde sorumluluk miktarının tespitiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı … … aleyhine açılan birleşen davanın da reddi doğru görülmemiş…” gerekçesi ile bozulduğu, bozma sonrasında dosyanın mahkememiz yukarıdaki esasına kaydı yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce bozma ilamına uyulduğu görülmüştür.
Bozma ilamı doğrultusunda birleşen dosya yönünden davalı … …’nin sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi tarafından hazırlanan 30/09/2019 tarihli rapor ile eksikliklerin bildirildiği, söz konusu eksiklikler giderildikten sonra aynı bilirkişi tarafından 16/12/2019 tarihli ek raporun hazırlandığı, söz konusu ek rapora göre, … … Bankası … Şb. Nezdinde davacılardan …’ın şahsına ait …. nolu vadesiz mevduat hesabı ve yetkili bulunduğu davacı …..Ltd.Şti.’ne ait … nolu adesiz ticari mevduat, ayrıca şirketin sekreteri olarak görev yapan davalı … …’nin de …. nolu vadesiz mevduat hesabı açmış olduğu, …’ın gerek şahsi hesabından gerekse şirket hesabından yapılacak ödemelerde şubeye faks ile vereceği talimatla virman yapma yetkisi verdiği ve bu hususun aralarında yapılan sözleşmelerle hüküm altına alındığı, daa konusu işlemlerin davacı şirkette sekreter olarak görev yapmakta olan … …’nin sahte faks talimatları ile önce davalı banka nezdindeki davacı şirket hesabından kendi hesabına aktardığı, dava konusu toplam 19 adet 115.495,00-TL’lik işlemin davacı ……Ltd.Şti’ne ait … nolu vadesiz ticari mevduat hesabından; davacı …’a ait … nolu vadesiz tasarruf mevduatı hesabına, arından da davalı … …’ye ait … nolu vadesiz mevduat hesabına aktarıldığı, ayrıca toplam 6.430,00-TL’lik 4 adet işlemin; davacı ……Ltd.Şti’ne ait … nolu adesiz ticari mevduat hesabından; davalı … …’ye ait …. nolu vadesiz mevduat hesabına aktarıldığı, sonuç olarak toplam 23 adet işlemden toplam 121.925,00-TL aktarıldığı, dava konusu işlemlerden davacılar tarafından kendine ve yakınlarına ait olduğu belirtilen işlemler çıkarıldığında 107.910,79-TL’lik tutarın dikkate alınması gerektiği, davalı … …’nin haklı olduğunu kayıtlayamadığının rapor edildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; mahkememizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin …. Karar sayılı bozma ilamına uyulduğu, bozma ilamında da belirtildiği gibi … … yönünden mevcut dosyada kabul kararının temyiz edilmemesi nedeniyle onun yönünden ret kararı verilmesinin doğru olmadığının belirtildiği, bu nedenden ötürü bozma ilamındaki gerekçe doğrultusunda mevcut dosya yönünden davacıların açmış olduğu davanın davalı … … yönünden kabulüne ve 10.000,00-TL’nin mevcut dava tarihi olan 04/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte söz konusu davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar vermek gerektiği, yine bozma ilamında belirtildiği gibi … …’nin davacıların hesaplarında usulsüz işlemler yaptığı hususunun kesinleştiğinin belirtildiği, Yargıtay’ın bu kabulü doğrultusunda birleşen dosya yönünden bilirkişiye inceleme yaptırıldığı, bilirkişi tarafından dosyaya sunulan ek rapora göre, birleşen dosya kapsamında davalı … …’nin sorumlu olduğu miktarın 107.910,79-TL olduğunun belirlendiği, bilirkişi ek raporunun usul ve yasaya uygun olarak hazırlanması ve denetime elverişli olması nedeniyle mahkememizce kabul görmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; birleşen dosya yönünden bilirkişi ek raporu doğrultusunda davacıların davasının kısmen kabulü ile 107.910,79-TL’nin davalı … …’den birleşen dosya dava tarihi olan 18/01/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesinin gerektiği, davacıların söz konusu davalı yönünden fazlaya ilişkin talebinin bilirkişi ek raporu doğrultusunda reddinin gerektiği, yine mevcut ve birleşen dosya davalısı konumunda olan …’nün diğer davalı … …’nin davacıların hesaplarında yapmış olduğu usulsüz işlemlerde herhangi bir kusurunun ve sorumluluğunun bozma öncesi dosyaya alınan raporlarla olmadığı sabitlendiğinden söz konusu davalı yönünden davacıların açmış olduğu davanın reddine şeklinde karar verildiği, mahkememiz tarafından verilen kararın davalı … vekili tarafından temyiz edildiği, söz konusu kararın T.C. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin …. Karar sayılı kararı ile “…dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı … vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. Ancak, davacılar birleşen dava dilekçesinde hesaptan çekilen ve davalı …’un hesabına aktarılan paranın 121.325,00 TL olduğunu iddia ederek bu miktardan asıl davada talep edilen 10.000,00 TL’yi mahsup ederek kalan bakiye 111.325,00 TL’yi talep etmişlerdir. Bilirkişi raporunda, davalı … hesabına aktarılan miktarın 121.925,00 TL olduğu belirtildiğinden bu miktardan davalı … tarafından davacılar yararına harcanan 14.014,21 TL ve asıl davada talep edilen 10.000.- TL’nin mahsubu sonucunda birleşen davada hükmedilmesi gereken miktar 97.910,79 TL olmaktadır. Bu durumda mahkemece birleşen dava yönünden 97.910,79 TL’ye hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir….” şeklinde bozulduğu bozma sonrası mahkememizin yeni esasına kaydedildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan değerlendirme sonunda, mahkemece bozma ilamına uyulduğu, davacının mevcut dosya yönünden davasının bozma öncesi mahkeme gerekçesi doğrultusunda davalı … yönünden reddine, … … yönünden açılan davanın 10.000,00-TL yönünden kabulüne, söz konusu bedele 04/06/2008 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesine, birleşen dava yönünden davalı …’ne açılan davanın bozma öncesi mahkeme gerekçesi doğrultusunda reddine, … … yönünden açılan davanın Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda 97.910,79-TL yönünden kabulüne, söz konusu bedele 18/01/2010 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
-Mevcut Dosya Yönünden;
1-Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine,
2-Davacılar tarafından davalı …’ne karşı açılan davanın reddine,
3-Davacılar tarafından davalı … … aleyhine açılan davanın kabulü ile 10.000,00 TL’nin dava tarihi olan 04/06/2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı … …’den alınarak davacılara verilmesine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 683,10-TL olduğundan peşin olarak alınan 135,00-TL harcı mahsubu ile bakiye 548,10-TL harcın davalı … …’den alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacılar duruşmada kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalı … …’den alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı … duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak söz konusu davalıya verilmesine,
7-Davacılar tarafından yapılan; 151,30-TL harç toplamı, 369,40-TL posta tebligat masrafı, 4.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.520,70-TL yargılama giderinin davalı … …’den alınarak davacılara verilmesine, (Davalı … yönünden yapılan yargılama giderleri hesaba katılmamıştır.)
8-Davalı … yönünden yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
9-Davacılar tarafından yatırılan gider avasından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
-Birleşen Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas Sayılı Dosyası Yönünden;
1-Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine,
2-Davacılar tarafından davalı …’ne karşı açılan davanın reddine,
3-Davacılar tarafından davalı … … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 97.910,79-TL’nin dava tarihi olan 18/01/2010 tarihinde itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı … …’den alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 7.371,38-TL olduğundan peşin olarak alınan 1.653,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.718,18-TL harcın davalı … …’den alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacılar duruşmada kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 13.251,53-TL vekalet ücretinin davalı … …’den alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalı … duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 14.525,88-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak söz konusu davalıya verilmesine,
7-Davalı … … duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak söz konusu davalıya verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan; harç toplamı 1.673,10-TL yargılama giderinin davalı … …’den alınarak davacılara verilmesine,
9-Davalı … yönünden yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davacılar tarafından yatırılan gider avasından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/11/2021

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸