Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/422 E. 2021/509 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/422 Esas – 2021/509
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/422 Esas
KARAR NO : 2021/509

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 01/07/2021
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GR.KR.YZM.TARİHİ : 24/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı şirketin 15.11.2017 tarihinde ticaret siciline tescil olup, 2 ortağının da tüzel kişi olduğunu, şirkete ortak olan tüzel kişilerden …’in …, …’nın … tarafından temsil edildiğini, davalı şirketin tek başına temsil ve ilzama yetkili temsilcisinin ise … olduğunu, davalı şirketin 09.04.2021 tarihinde yapılan 2020 yılı Olağan genel kuruluna davacıyı temsilen …’ın iştirak ettiğini, alınan kararlara aleyhe oy kullanıp, muhalefet şerhi koyduğunu, genel kurulun (3) numaralı kararı ile alınan yönetim kurulunun ibrası ve yeniden seçilmesi kararının TTK. 436/1 ve 2. maddeleri uyarınca geçersiz olduğunu, yine muhalefet şerhinden de açıkça anlaşılacağı üzere yönetim kurulunun ibra edilmemesi gerektiğinin en büyük gerekçesinin yetkili temsilcinin şirket ile işlem yapma yasağına ısrarla aykırı davranması olduğunu, yönetim kurulunun ibrasına dair kararın açıklanan gerekçe ile geçersizliğinin başkaca bir araştırmaya hacet kalmaksızın belirgin olduğunu, bu belirginlik karşısında ibra edilmemiş bir yönetim kurulunun şirketi idare etmeye devam etmesinin pay sahipleri ve şirket mal varlığının korunması amacını zedeleyeceğini, yine ibra edilmemenin doğal sonucu olarak yönetim kurulu üyesi hakkında sorumluluk davası açılacağını, bu nedenle şirkete yönetim kayyımı atanmasının somut olayın özelliğine uygun düşeceğini, ibra edilmeyen, genel kurulda aydınlatıcı bilgi vermeyen yönetim kurulunun görevde kalmasının beklenemeyeceğini, toplantının (6) numaralı bendinde sermaye artırımına karar verildiğini, sermaye artırım ile TTK. 395. maddesine aykırı olarak şirket işlem yapma yasağına sürekli aykırı davranan ve ısrarla bilgi vermekten kaçınan yönetim kurulu başkanına fon aktarımı sağlayacağını, karar ile amacın şirketin mali yapısını güçlendirmek yahut yeni işlere finans sağlamak olmadığını, kar dağıtımı yapılmamasına ilişkin kararın ana sözleşmenin 13. maddesine aykırı olduğunu, sözleşmede değişiklik yapılmadığı sürece hükme uyulması gerektiğini, kar dağıtmama kararının hiçbir objektif ve nesnel nedene dayanmadığını, toplantının 7. Maddesi ile alınan yurt dışında ve yurt içinde bayilik, acentelik, know-how sözleşmeleri yapmak üzere yönetime yetki verilmesine karar verildiğini ancak alınan karara ilişkin bir şirket ihtiyacının olmadığını, amacın Ar-Ge çalışmaları sonucu elde edilecek know-how’larının yönetim kurulu üyesinin ortağı olan ve Amerika’da yaşayan ortağına transfer olduğunu, 8. madde ile yönetim kuruluna huzur hakkı ödenmesine karar verildiği, 19.08.2020 tarihli genel kurul ile yönetim kurulu üyesinin tek kişiye düşürülmesine karar verildiğini ve yönetim kurulunun tek kişiye düşürülmeden önce müvekkilinin yönetim kurulu başkan vekilliği görevini ifa ettiğini ve herhangi bir huzur hakkı almadığını, gelinen durumda çoğunluk hissedarın şirket amaç ve hedefleriyle bağdaşmayan bir şekilde üstelik temsilciye değil doğrudan şahsa huzur hakkı ödenmesi şeklindeki önerinin yine kendi oyunun çokluğuyla kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, huzur hakkının fahiş olup, aynı zamanda TTK. 436/1. maddesi kapsamında oydan yoksunluk halinin madde için bulunduğunu, TTK. 395. maddesine aykırı iş ve işlemlerin tespit edilip fazladan transfer edilen değerlerin şirkete döndürülmesi için yasal yollara başvurulması gerektiğini, halihazırda davacı ve davalı sıfatlarının tek kişide birleşmesi, yönetim hak ve yetkisinin de bu kişide kalması açılması muhtemel davada şirket zararına yol açacağından yönetim kuruluna kayyım atanması gerektiğini beyan ederek, davalı şirketin 09.04.2021tarihinde yapılan genel kurulunda alınan yönetim kurulunun ibrası ve seçimi, sermaye artırımı, kar dağıtımı yapılmaması, yurt dışında ve yurt içinde bayilik, acentelik, know-how sözleşmeleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi, yönetim kuruluna huzur hakkı ödenmesi kararlarının öncelikle yürütülmesinin geri bırakılmasına, akabinde iptaline, yasaya ve ana sözleşmeye bariz aykırılık nedeniyle yönetim kurulu yetkilerinin kaldırılarak şirkete kayyım atanması yönünde tedbir kararı verilmesine, yönetim kurulu başkanının şirketle kendisi yahut da şirketle başkası adına işlem yapmasının tedbir yoluyla engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şirkete kayyım atanmasına dair talebinin başka bir davanın konusu olabileceğini, davacının 2020 yılı olağan genel kurulunda alınan kararların geçersizliğine hasrettikten sonra genel kurul sonrasında yaşandığı iddia edilen kötü yönetim fiillerini dayanak göstermek suretiyle kayyım talebinde bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, nitekim genel kurul kararının iptali ile birlikte kötü yönetim fiilinden kaynaklı kayyım talebinin aynı davada birlikte ileri sürülemeyeceğini, aynı zamanda yönetim kayyımının ancak yönetim yetkisine haiz organının işleyemez hale geldiğinde atanabileceğini, yönetim kurulunun ibrası ve yeniden seçim kararının iptaline gösterilen gerekçenin kötü niyetli olarak ileri süsüldüğünü, iddiaların herhangi bir temeli olmadığını, iddiaların delile dayanmayan mesnetsiz iddialar olduğunu, sermaye artırımı ve kar payı dağıtılmaması kararına ilişkin kararın çoğunlukla oy çokluğuyla alındığını, kararın şirketin gelişen iş hacminin gerektirdiği fonları karşılamak amacıyla ve dağıtılmamış karın sermayeye dönüştürmek suretiyle alındığını, nitekim şirketin maliyetlerinde ciddi artışlar olduğunu, yurt dışında ve yurt içinde bayilik, acentelik, know-how sözleşmeleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi şeklindeki kararın oy çokluğu ile alınabileceğini, toplantıda oy çokluğu ile kararın alındığını, davacı iddialarının soyut olduğunu, şahsi yorumlar ile bir dizi iddialara öne sürüldüğünü ve delil sunulmadığını, yine huzur hakkı ödenmesine ilişkin kararında yasaya uygun olarak oy çokluğu ile alındığını beyan ederek, davanın ve tedbir talebinin reddini istemiştir.
KABUL VE GEREKÇE : Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Eldeki davada, davalı şirketin Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı olduğu, şirketin 2 ortaklı olup, 50.000,00-TL sermayeye tekabül eden hisse adedinin 500 adet olup, 255 adedinin … Elektronik…Ltd.Şti.’ye, 245 adedinin ise ….A.Ş.’ye ait olduğu, davaya konu 09.04.2021 tarihinde yapılan davalı şirketin 2020 yılı olağan genel kurul toplantısına tüm ortakların katıldığı, davacı şirketi …’ın, dava dışı ortak ….Ltd. Şti.’nin ise …’ın temsil ettiği, davalı şirketin yetkili temsilcisinin … olduğu, davaya konu olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların gündeme bağlılık ilkesi ile uygun olarak alındığı, davanın TTK. 445. maddesi uyarınca 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı sabit olmakla, davacının her bir talebinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmiştir.
A) Yönetim kurulunun ibrası ve yeniden seçilmesi kararının iptali istemi yönünden yapılan değerlendirmede;
09.04.2021 tarihli 2020 yılı olağan genel kurul toplantısının 4. maddesi ile yönetim kurulunun ibrasına, 5. maddesi ile yönetim kurulu üyeliğine … Savunma…A.Ş. Adına temsilen …’ın seçilmesine ilişkin istemin reddine, yeniden yönetim kurulu üyeliğine …’ın seçilmesine oy çokluğu ile karar verildiği, davacı şirket temsilcisinin yönetim kurulunun ibra edilmemesine ilişkin karara muhalefet şerhi koyduğu, 5. madde ile alınan karara ise olumsuz oy vermesine rağmen muhalefet şerhi yazmadığı anlaşılmıştır.
Yönetim kurulunun ibrası yönünden; TTK. 436/2 maddesine aykırı olarak yapılan oylama sebebiyle muhalefet şerhinin aranmayacağı, 6102 sayılı TTK’nın 436/2 maddesi “Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. ” hükmünü haiz olup, yönetim kurulu üyesinin vesayeten yahut da temsilen kullandığı oyların TTK. 436/2 maddesi kapsamında kalmadığı, somut olayda …’ın davalı şirket ortağı olmadığı, bu suretle temsilen kullanmış olduğu oy nedeniyle TTK. 436/2 maddesi uyarınca anılan kararın batıl olduğundan bahsedilemeyeceği, yine davalı şirket ortağı ….Ltd. Şti.’yi temsilen oy kullanan …’ın davalı şirket ortağı olmadığından TTK. 436/1 maddesinin somut olayda uygulanamayacağı, anılı maddenin iptali için TTK. 447. maddesi kapsamında butlan sebeplerinin var olmadığı,
Yeniden yönetim kurulu üyesinin seçimine ilişkin karar yönünden; TTK. 446. maddesi uyarınca iptal davasını toplantıda hazır bulunarak karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçen pay sahibinin açabileceği, oylamadan önce (karar almadan önce) muhalefet edilmesinin, olumsuz görüş bildirmesinin pay sahibine dava hakkı vermeyeceği dikkate alındığında, davacı ortağın yönetim kurulunun seçilmesine ilişkin kararda olumsuz oy kullanmasına rağmen muhalefet şerhi yazmadığı ve bu suretle dava açma hakkının bulunmadığı nazara alınarak, yeniden yönetim kurulu seçilmesine ilişkin kararın iptali yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
B) Sermaye artırımı, kar dağıtımı yapılmaması, yurt dışında ve yurt içinde bayilik, acentelik, know-how sözleşmeleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi, yönetim kuruluna huzur hakkı ödenmesi kararlarının iptali istemi yönünden yapılan değerlendirmede;
Dava konusu 09.04.2021 tarihli olağan genel kurul toplantısının 6. maddesi ile sermaye artırımı ve kar dağıtımı yapılmaması, 7. maddesi ile yurt dışında ve yurt içinde bayilik, acentelik, know-how sözleşmeleri yapmak üzere yönetim kuruluna yetki verilmesi, 8. Maddesi ile yönetim kuruluna huzur hakkı ödenmesine, davacı şirket temsilcisinin ret oyuna karşılık oy çokluğu ile karar verdiği, davalı şirket yetkili temsilcisinin ret oyu vermesine rağmen anılı kararlara muhalefet şerhi koymadığı, TTK. 446. maddesi uyarınca iptal davasını toplantıda hazır bulunarak karara olumsuz oy veren ve muhalefetini tutanağa geçen pay sahibinin açabileceği, oylamadan önce (karar almadan önce) muhalefet edilmesinin, olumsuz görüş bildirmesinin pay sahibine dava hakkı vermeyeceği, bu suretle dava açma hakkının bulunmadığı, yine anılı kararlar yönünden TTK. 447. maddesi kapsamında butlan sebeplerinin var olmadığı, yönetim kuruluna huzur hakkı ödenmesine ilişkin kararda davacı iddiasının aksine ….A.Ş.’nin temsilcisi-yönetim kurulu üyesi …’ın pay sahibi olmaması nedeniyle TTK. 436/1. maddesinin uygulanamayacağı nazara alınarak, anılı kararların iptali yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
C) Davacının davalı şirketin 09.04.2021 tarihli 2020 yılı genel kurulunda alınan davaya konu kararların tedbiren yürütmesinin geri bırakılmasına ilişkin talebi yönünden yapılan değerlendirmede;
TTK. 449.maddesi uyarınca davalı şirket yönetim kurulu üyesi …’ın mahkememizin 23.09.2021 tarihli celsesinde tedbir talebi yönünden dinlenilmesine müteakip yukarıda açıklanan gerekçelere istinaden davaya konu kararların iptali ve butlanına karar verilmesini gerektirecek bir hal bulunmadığı gözetilerek tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
D) Davacının davalı şirkete tedbiren yönetim kayyımı atanması istemi yönünden yapılan değerlendirmede;
Öncelikle, dava dilekçesi sonuç bölümünden anlaşılacağı üzre davacının davalı şirkete yönetim kayyımı atanmasının davanın esası yönünden değil tedbiren talep ettiği,
TMK. 426. ve devamı maddelerinde hangi hallerde kayyım atanacağının belirtildiği, TMK. 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığının düzenlendiği, bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK. 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabileceği, somut olayda davalı şirket yönetim organının bulunduğu bu suretle tedbiren yönetim kayyımı atanmasına yasal olanak bulunmadığı, nazara alınarak davacının anılı tedbir isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM :
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının tedbir istemlerinin ayrı ayrı REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması zorunlu 59,30-TL maktu harç peşin alındığından yerinden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde, yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/09/2021