Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/383 E. 2021/719 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/383 Esas – 2021/719
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/383 Esas
KARAR NO : 2021/719
DAVA : Sözleşmenin ( Arabuluculuk son tutanağının) İptali
DAVA TARİHİ : 14/06/2021
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
KR.YZL.TARİHİ : 24/12/2021

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin oğlu olan … (TC:…), 03/03/2006 tarihinde sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi gerçekleşen tek taraflı trafik kazasında yarlanması akabinde hayatını kaybetmesiyle sonuçlandığını, kazaya karışan … plaka sayılı araç, kaza tarihi itibariyle 7986032 no’lu Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Poliçesi uyarınca … Sigorta A.Ş.’nin sigorta teminatı kapsamında olduğundan, 03.03.2006 tarihli trafik kazasında hayatını kaybeden …’ın desteğinden yoksun kalan babası … nezdinde doğan destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesi talebiyle … adına vekaleten davalı şirkete bilgi ve belgelerle 25/02/2021 tarihinde başvuru yapıldığını, arabuluculuk görüşmeleri sonucunda müvekkilinin hak kazandığı destekten yoksun kalma tazminatı için şirket nezdinde oluşturulan 10674962 numaralı hasar dosyası kapsamında 21.500,00TL asıl alacak, 4.080,00-TL vekalet ücreti ve arabuluculuk ücretinin 1.000,00-TL’si şirket tarafından kalan kısmı olan 534,80-TL’si başvurucu … tarafından ödendiğini, davalı şirket tarafından yapılan ödemeden sonra müvekkilinin hak kazandığı tazminat tutarında hataya düşüldüğü şirkete bildirilmiş ancak talebi şirket tarafından kabul görmediğini beyanla, davalı … Sigorta A.Ş. ile davacı … arasında imzalanan arabuluculuk tutanağı sözleşmenin feshi ile tutanakların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, davacının aynı davada hem maddi tazminat talep etmesi ve aynı zamanda iptal talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, iptali istenen arabuluculuk faaliyeti kanuna ve yönetmeliğe uygun olarak yürütüldüğünü ve geçerli olduğunu, arabulculuk süreci sonunda anlaşmaya varılması halinde üzerinde anlaşılan hususlarda taraflarca dava açılamayacağını, davacının, hata ile tutanakları imzalandığını öne sürerek anlaşma belgesinin iptalini talep etmesi hukuka aykırı olduğunu ve kabul edilemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME :Dava, taraflar arasında zorunlu olarak yürütülen arabuluculuk son tutanağının hata hukuki nedenine dayalı olarak iptali istemine ilişkindir.
Davacı … vekili ile davalı … Sigorta arasında, …’ın 03/03/2006 tarihinde, … plakalı araç ile seyir halindeyken meydana gelen tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat etmesi olayı nedeniyle dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk görüşmeleri yürütülmüş, görüşmeler neticesinde arabuluculuk faaliyeti olumlu sonuçlanmış, 25/03/2021 tarih ve 2021/29172 dosya numaralı arabuluculuk son tutanağına göre başvuran …’a 21500.00 TL asıl alacak ve 4080,00 vekalet ücreti ödenmesi kararlaştırılmıştır.
Eldeki davada davacı vekili; müvekkilinin ölen oğlu nedeniyle hak kazandığı destekten yoksun kalma tazminatının hesabında hataya düşürüldüğünü, tazminat miktarının 21500,00 TL değil 45000,00 TL olması gerektiğini, görüşmeler sonunda sözleşme kurulurken ivazda yanılarak iradesinin fesada uğradığını, bu nedenle son tutanağının iptalinin gerektiğini iddia etmiştir.
Bilindiği üzere; sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen taraf sözleşme ile bağlı sayılamaz.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) tıpkı 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) gibi esaslı hatanın (yanılmanın) tanımı yapılmamış, 31 ve 32. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın (yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf, yönünden (sübjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK’nin 35. (BK’nin 25.) ve TMK’nin 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın.
Öte yandan, yanılma ve aldatma her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle de bağlı değildir. Öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, def’i yahut dava yoluyla da kullanılabilir. (Yargıtay 1.HD.’nin 03.04.2019 tarih 2016/2715 Esas 2019/2368 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda; yapılan yargılama ve arabuluculuk görüşme ve anlaşma tutanaklarının incelenmesinde, davacının arabuluculuk faaliyeti sırasında avukat olan vekili ile temsil edildiği, davacı vekilinin arabuluculuk görüşmesinde talep ettiği toplam miktarın 25580,00 TL olduğu ve bu talebin davalı sigorta şirketince arabuluculuk faaliyeti neticesinde kabul edildiği, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği miktarda tazminat için dışarıya yansıyan bir iradesinin olmadığı, arabuluculuk tutanaklarına yansıyan ifadelerden iç irade ile açıklanan irade arasında herhangi bir uyumsuzluk ve dolayısı ile herhangi bir hatanın söz konusu olmadığı belirlenmiş olup davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/11/2021