Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/372 E. 2021/528 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/372 Esas – 2021/528

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/372 Esas
KARAR NO : 2021/528
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/06/2021
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
KR.YZL.TARİHİ : 22/10/2021

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.12.2020 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken, müvekkil sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araca çarpması neticesinde çift taraflı, maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında, … plaka sayılı araç sürücü …’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 52/1-a maddesinde yer alan hükmü ihlal ederek, kusurlu olduğunun belirtildiğini, söz konusu trafik kazası sonrası Nevşehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … Soruşturma Numaralı dosya ile soruşturma başlatılmış olup, Kovuşturmaya Yer OImadığına Dair Karar verildiğini, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın, davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne 5623610 poliçe numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (trafik) Sigorta Poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın davalı … Sigorta Anonim Şirketi’nden karşılanması amacıyla doğrudan doğruya davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne 03.04.2021 tarihinde mail yolu ile başvuruda bulunulmuş olup, ödeme yapılabilmesi için tüm evrakların davalı şirkete teslim edildiğini, davalı sigorta şirketine 15 gün içerisinde cevap verilmediği takdirde dava yoluna başvurulacağı başvuru dilekçesinde ihtar olunduğunu,
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu madde 97 de yapılan değişiklik uyarınca 03.04.2021 tarihinde davalı … Sigorta Anonim Şirketi’ne yapılan yazılı başvuruya … Sigorta Anonim Şirketi tarafından 15 günlük süre içerisinde talebi karşılayacak bir cevap verilmediğini, Ticari Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk Şartı gereği arabuluculuk kanun yoluna başvurulmuş olup, yasal süresi içerisinde davalı taraf ile yapılan görüşemeler neticesinde anlaşmaya varılamadığını, davacı müvekkil …’nın, 15.09.1996 doğumlu olup, kaza tarihi itibariyle 24 yaşında olduğunu, müvekkilinin gelirinin asgari gelir düzeyinde olduğunu, müvekkilinin 2918 sayılı yasadan kaynaklanan söz konusu kaza dolayısı ile geçici ve sürekli işgücü kaybından doğan sakatlık tazminatını alabilmesi için işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu beyan ederek, belirsiz alacak mahiyetinde açılan davada fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; davacıya ödenmesi gereken, işgücü kaybından doğan şimdilik 5.900,00-TL sürekli maluliyet (sakatlık), şimdilik 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkili Mahkemede açılmadığını, kaza yerinin Nevşehir, müvekkili şirketin adresinin ise İstanbul olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın yetki nedeniyle usulden reddine karar verilmesini, esasa geçilmesi halinde ise, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu uyuşmazlıkta davacı vekili, davalının Ankara’da Bölge Müdürlüğü bulunduğu iddiasına dayanarak iş bu davanın Ankara’da açıldığını ve mahkemenin yetkili olduğunu ileri sürmüş, davalı taraf yöntemine uygun şekilde yetki itirazında bulunmuştur.
6100 sayılı HMK.’nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” 7. maddesinde de, “davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir. Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. HMK 16.madde hükmü, HMK.’daki düzenlemeye oranla daha genişletilmiş ve ayrıntılandırılmıştır. Ancak, HMK.’nda kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup, haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp, bir seçimlik yetkidir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.05.2015 tarih, ve 2013/11-2359 Esas, 2015/1443 Kararı), 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesinde “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin, veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda seçimlik hakka sahip olup, davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Kararı)
Somut olayda; kazanın meydana geldiği yer Merkez/Nevşehir, davalının yerleşim yeri adresi Şişli/İstanbul, davacının ikametgahı Gülşehir/Nevşehir ve poliçeyi tanzim eden acentenin bulunduğu yer Acıgöl/Nevşehir’dir. Bu tespitlere ve yukarıda anılan yasal hükümlere göre Ankara Mahkemeleri ihtilaf bakımından yetkili değildir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında vurgulandığı üzere, davacı taraf, davalı sigorta şirketinin Ankara’da Bölge Müdürlüğünün bulunduğunu belirterek Ankara mahkemelerinde dava açmış ise de; yasada düzenlenmeyen, görev ve yetkilerinin ne olduğu, hangi bölgede bulunduğu bilinmeyen veya varsa adresi ancak internet üzerinden yapılacak arama ile bulunabilecek Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yerin yasada düzenlenen şube ve acenteye kıyasla yetkili olarak kabul edilmesinin Anayasa’nın 142. maddesinde düzenlenen mahkemelerin görev ve yetkilerinin ancak kanunla düzenleneceğine ilişkin Anayasa hükmüne açıkça aykırı düşeceği izahtan varestedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2018 tarih 2017/17-1092 E – 2018/463 K. sayılı sigorta şirketlerinin bölge müdürlüklerinin bulunduğu yer mahkemelerinin yetkisi ile ilgili ilamı da gözetildiğinde tüm bu yetki kuralları bertaraf edilerek, davacı tarafın kanunda öngörülen genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birinde dava açmadığı, yetkisiz mahkemede dava açtığı dikkate alındığında seçme hakkının davalı tarafa geçtiği, davalı sigorta şirketi vekili tarafından seçilen İstanbul Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşıldığından, davalı tarafın yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliği nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :
Mahkememizin yetkisizliği nedeni ile HMK nun 114/1-ç ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2-Yetkili mahkemenin İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
3-Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın İstanbul Nöbetçi Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine,
4-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
5-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına;
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı tebliğiden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
22/10/2021