Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/331 E. 2022/856 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/369 Esas – 2022/787
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :2021/369 Esas
KARAR NO :2022/787

DAVA :Tazminat
DAVA TARİHİ :08/06/2021
KARAR TARİHİ :29/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; petrol istasyonu işleten müvekkili ile akaryakıt dağıtım şirketi olan davalı arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmenin eki niteliğindeki protokolün 6. maddesi uyarınca akaryakıt fiyatlandırmasında … … fiyatlarının esas alındığını, diğer yandan aynı protokolün 7. maddesi gereğince 1.800,00 m3 ürün alımına ulaşılmış olması nedeniyle davalı şirketçe müvekkilinin ibra edildiğini, bayilik sözleşmesinin ilk yılının bitimi sonrasında davalı şirket tarafından daha yüksek fiyatlandırmanın yapıldığını, bu nedenle davacının diğer şirketlerle rekabet edemez duruma geldiğini, 12.11.2018, 04.12.2018, 19.12.2018, 14.03.2019, 19.04.2019 ve 02.05.2019 tarihlerinde yapılan yazışmalardan da görüleceği üzere yüksek fiyatlandırmanın davalı şirketçe de kabul edildiğini, yüksek fiyatlandırma talebinin son olarak 02.05.2019 tarihinde davalı şirkete iletilmesine rağmen herhangi bir olumlu dönüş alınmaması nedeni ile 1.800,00 m3 şartı sağlandığı anda davacı şirket tarafından bayilik sözleşmesinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiğini, müvekkilinin yüksek fiyatlandırmadan ötürü zarara uğradığını, sözleşme ve eklerinde kararlaştırıldığı gibi … … fiyatlandırılmasının baz alınmaması nedeniyle müvekkilinin elde edeceği kazançtan mahrum kaldığını ileri sürerek, bedelsiz alacak davası olarak açtıkları davada, müvekkilinin muhtemel kazanç kaybı ile sözleşme şartlarına aykırılık nedeniyle uğradığı zarardan ötürü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL maddi tazminatın sözleşme tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı tarafça belirsiz alacak davası olarak açılan davanın değerinin 2.000,00 TL şeklinde gösterildiği, bilirkişi heyeti tarafından davacının toplam zararının 2.178,98 TL olarak hesaplandığı, bunun üzerine 6100 sayılı HMK’nin 107/2. maddesi gereğince sonuçları da anlatılmak sureti ile davacı vekiline alacağı belirgin hale getirmesi için süre verilmesine ve ilgili vekil tarafından dava değerinin 10.000,00 TL olarak gösterilmesine rağmen, vekilin buna ilişkin harcı tamamlamadığı anlaşıldığından, harçlandırılan miktar üzerinden hüküm kurulmuştur.
Davalı vekili; anlaşma şartları çerçevesinde … … rafinesinden, davacı bayinin hazırlamış olduğu özel mal talepnamesi ile de … İskenderun Dolum Tesisinden ve … Hatay-Dörtyol Terminalinden yakıt ikmali yapılmasının müvekkilinden istenildiğini, sözleşme süresince yapılan toplam 187 alımın sadece 54 tanesinin anlaşma şartları çerçevesinde …’den yapıldığını, kalan 133 ikmalin tamamının Hatay terminalinden yapılması yönünde gönderilen talepnamelerin davacı bayinin tercihinden kaynaklandığını, bu şekilde özel talep belgesi gönderilmek sureti ile fiyat farkının kabul edilerek ikmalin büyük bir kısmının Hatay terminalinden gerçekleştirildiğini, davalının talebi ile oluşan fiyat farkından müvekkilinin sorumlu olmadığını, ayrıca davacı yanca özel taleple oluşturulan ve fiyat farkını içeren faturalara da itiraz edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dava, bayilik sözleşmesine aykırılıktan doğan zarar ve muhtemel kazanç kaybı istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 18/2. (mülga 6762 sayılı TTK’nın 20/II.) maddesine göre her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Bu ilke sözleşmenin imzası, ifası ve feshi aşamalarının hepsinde gözetilmesi gereken ilke olması nedeniyle mahkemece, sözleşmenin davacı aleyhine hükümler içermesine rağmen bu durumu kabul eden tacir davacının sözleşme serbestisi ilkesi ile sözleşme hükmü nazara alındığında tazminat, bedel vb. herhangi bir talepte bulunamayacağı belirtilmiştir.
Eldeki davada, davalı tarafça kesilen faturalara davacı şirket tarafından herhangi bir itirazda bulunulmayarak faturaların ticari defter ve kayıtlara işlendikleri, karşılığı ödemelerin de yapıldığı, sözleşmenin 14. maddesinde “Sözleşmenin her ne sebep ve suretle olursa olsun sona ermesi halinde bayi (davacı), şirketten sözleşmenin feshini bahane ederek zarar ve ziyan ve tazminat gibi herhangi bir hak ve talepte bulunamayacağının” hüküm altına alındığı görülmüştür.
Önemle de belirtmek gerekir ki; taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin eki niteliğindeki protokolün 5. maddesi uyarınca bayi tarafından alınan benzin ve motorin miktarının taahhüt edilen 1.800,00 m3’e ulaşmasından kaynaklı olarak 25.10.2019 tarihinde sözleşmenin davacı tarafça haklı nedenle feshedildiği mahkememizce kabul edilmiştir. Haklı nedenle feshe dayalı olarak gerçekleşen zarar isteminin, TBK’nin 125/son ve 126. maddeleri uyarınca olumsuz zarar olabileceği, davacının zarar olarak sunduğu hususun, sözleşmenin feshinden önce uygulanan fiyat farkı nedeniyle oluşan kar mahrumiyetine ilişkin olumlu zarar olması ve sözleşmede kar mahrumiyetine ilişkin zararın da istenebileceğinin hüküm altına alınmaması ile sözleşmenin feshi halinde muhtemel kazanç kaybının isteyemeyeceği konusunda tereddüt bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde muhtemel kazanç kaybına ilişkin davacı tarafın talebi yerinde görülmemiştir (Yargıtay 11. HD’nin 24.05.2022 gün ve 2020/7382-2022/3975 sayılı ilamı).
Kaldı ki, sözleşmenin 6. maddesinde ürünlerin faturalandırılmasında … … fiyatlarının uygulanması gerektiği yönünde bir hüküm bulunmakta ise de daha pahalı olduğu taraflarca da bilinen Hatay istasyonundan yapılan dolum öncesinde davacı tarafça talep belgesi düzenlendiği, bu haliyle daha pahalı ürünü faaliyet alanına daha yakın Hatay istasyonundan yapmak suretiyle hareket eden davacının buna ilişkin zarar talebinde bulunmasının hakkaniyete uygun olmadığı, talep belgesi sunulmadığı için bilirkişi heyetince hesaplanan 2.178,98 TL tutarındaki faturalardaki ürünlerin hangi istasyondan alındığı bilinmemekte ise de faturaların tümünün davacı tarafça kabul edilerek defterlere işlendiği ve karşılıklarının ödendiği, sözleşmenin her ne suretle olursa olsun sona ermesi halinde davacının şirketten sözleşmenin feshini bahane ederek zarar, ziyan ve talepte bulunmayacağına ilişkin sözleşme hükmünün TBK’nin 27. maddesi kapsamında kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız bir sözleşme maddesi olarak değerlendirilemeyeceği hususları dikkate alınarak, davalının sözleşme şartlarına aykırılık nedeni ile de tazminat ödeme sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca tazminat isteme hakkı bulunmayan davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda da açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu harcın, peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile noksan kalan 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nin 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mankemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/11/2022