Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/313 Esas
KARAR NO : 2022/229
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2021
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
GR.KR.YZM.TARİHİ : 31/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Konya’da güvenilir, konut ve iş yeri imalatı yapan bir tacir olduğunu, davalının ise müvekkili şirketin yetkili ve ortaklarından …’ın kardeşi, … ve …’ın ise amcası olduğunu, davalının Tuzla Piyade Okulunda tuğgeneral olarak görev yapmakta iken 15 Temmuz darbe teşebbüsü gecesinde açığa alınarak tutuklandığını, davalının tutukluluk süresince müvekkili şirket yetkililerinin davalının eşine ve kızına maddi-manevi anlamda destek olduklarını, davalıya destek olma minvalinde müvekkili şirket yetkililerinin mal teslimi şartı ile davaya konu 13.11.2020 keşide, 20.05.2021 ödeme tarihli, 105.000,00 USD bedelli bonoyu keşide ederek davalıya teslim ettiklerini, davalının bonoyu teslim aldıktan sonra müvekkili şirket yetkilileri ile irtibatını kestiği gibi bono karşılığı teslim etmesi gereken malları da teslim etmediğini, davalı çalışmasının karşılığı oluşan birikimini müvekkili şirkete borç vermiş ve bunun karşılığında da davaya konu diğer bir bono olan 13.11.2020 keşide, 20.06.2021 ödeme tarihli, 97.100,00 Euro bedelli bonoyu teslim aldığını, mezkur bonodan kaynaklı borcun, müvekkili şirket yetkilileri tarafından ödendiğini, davalının da bunun karşılığında alacağı kalmadığına yönelik belge imzaladığını, davalının davaya konu bonodaki mal teslimini yapmamasının, diğer bonoya ilişkin ödeme olduğu halde bonoyu teslim etmekten imtina etmesinin kötüniyetinin bir göstergesi olduğunu, bonoların icra takibine konu edilmesi ihtimalinin olduğunu beyan ederek, öncelikle tedbiren ve tensiben olası icra takibinin durdurulması için İİK. 72/2 madde ve fıkrası gereğince ihtiyati tedbir vaazına, müvekkili şirket yetkilileri tarafından keşide edilerek davalıya teslim edilen 13.11.2020 keşide, 20.05.2021 ödeme tarihli, 105.000,00 USD bedelli bono ve 13.11.2020 keşide, 20.06.2021 ödeme tarihli, 97.100,00 Euro bedelli bonolar sebebiyle müvekkilinin borcunun bulunmadığının tespiti ile bonoların iptaline, dava sürecinde ödeme yapılması halinde davanın istirdat davası olarak devamına, dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere haksız talep tazminatının davalıdan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; müvekkili tarafından bu yalan, gerçek dışı, hukuka ve yasaya aykırı iddiaların hiçbir şekilde kabul edilmesinin mümkün olmadığını, öncelikle dava ile ilgisinin olmamasına rağmen davacı tarafça mahkememizi yanıltma, haksızlığını gizleme, gerçeği çarpıtma ve algı oluşturma amacıyla müvekkilinin çalışma hayatı ile ilgili ileri sürülen gerçek dışı iddiaların çürütülmesi için delillerin sunulmasının zorunlu olduğunu, müvekkilinin bütün hayatını Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde geçirdiğini, hayatını vatan hizmetine adadığını ve Tuğgeneral rütbesine yükselen onurlu bir subay olduğunu, 28/07/2016 tarihinde açıklanan Yüksek Askeri Şura Kararları neticesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nden bütün yasal emeklilik haklarını alarak emekli edilmesine karar verildiğini, davacı tarafça iddia edildiği gibi açığa alınma gibi biri durumun söz konusu olmadığını ve bu iddianın tamamen menfi bir algı yaratma saiki taşıdığını, davacı tarafça bonodan kaynaklanan menfi tespit davasının konusu ile ilgisinin olmadığını, müvekkili ile eşinin davacı şirket ortakları ve müvekkilinin ağabeyi … ile yeğenleri … ve …’a destek olabilmek amacıyla Konya’da davacının yapmış olduğu 2 adet ev aldıklarını ve kızları … için de ev almak amacıyla davacı şirkete nakit para ödediklerini, bu ev alışverişinin yanında davacı şirketin 2013 ve 2017 yılları içerisinde maddi sıkıntıda olduğu gerekçesi ile müvekkilinden borç talep ettiğini, toplam 3 ev, proje aşamasında kalan ev ödemesine dair nakit para ve 2 otomobilin satışından gelen paranın davacı şirket ortakları … … ve … tarafından dövize çevrilecek müvekkilinin geçim sorunu yaşamaması için 2019’a kadar davacı şirket tarafından müvekkiline satılan 4 adet evin getireceği kira bedeli olarak ödeneceğini, 2019 yılı sonunda da evlerin satış bedeli, araç bedelleri ve nakit verilen borç miktarları, döviz üzerinden davacı şirket tarafından müvekkiline geri ödeneceğini, müvekkilinin karşı tarafın yakın aile bireyleri olması karşısında herhangi bir bono almadığını, 2019 yılında müvekkilinin ödemelerin yapılmasının istediğini, karşı tarafça durumlarının olmadığından 1 yıl daha erteleme istendiğini, bu bir yıllık bekleme karşılığında ana borçtan haricen kira bedellerine karşılık miktarın müvekkiline ödendiğini, toplam geri ödeme borcunun 25/12/2020 tarihine bırakıldığını, müvekkili tarafından 2020 yılı içerisinde borcun ödenmesi konusunda sözlü olarak görüşmeler yapıldığını, müvekkilinin 11 Kasım 2020 tarihinde davacı şirket ortaklarından yeğeni …’a mesaj atarak tekrardan borcu ödemesinin istendiğini ve telefon ve WhatsApp’tan mesajlar atıldığını, ancak bu mesajların davacı şirket ortağı tarafından görülerek okunduğunu ve cevap verilmediğini, borcun zımnen ikrar edildiğini, diğer şirket ortağı olan … … ve devamında müvekkilinin ağabeyi … tarafından müvekkili, eşi ve kızının …’ın evine davet edildiklerini, burada ortadaki borç ile ilgili konuşmalar yapıldığını, …’ın borcu ödemeyeceklerini söylediğini, uzun süren tartışmalar sonucunda müvekkili, eşi ve kızının ağır hakaretlere maruz kalarak ve evden kovulduklarını, bunun üzerine davacı şirket ofisine giderek şirket ortakları … …, … ve dördüncü şirket ortağı …. ile görüştüklerini, burada da şirket ortaklarınca borcun hepsinin ödenemeyeceğini, müvekkilinin alacağın birazından vazgeçmesi gerektiğini, borçta indirim yapılırsa o zaman bono verebileceklerini ve bu bonolarında yakın vadeli değil en az 6-7 ay sonrasına verebileceklerini söylediklerini, bu teklifin kabul edilmemesi halinde ise hiç bir ödeme yapmayacaklarını da söylediklerini, bu sırada müvekkili ve ailesine yönelik hakaretler ve tehditlerin devam ettiğini, müvekkilinin mecburen alacağın bir kısmından vazgeçmeyi ve bono verilmesi teklifini kabul ettiğini, müvekkilinin toplam alacağının taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak (malların satışlarından gelen paranın döviz olarak tutulacağı anlaşması), evlerin bedelleri ve iki araç bedeli 119.100 Dolar ve 97.100 Euro olduğunu, davacı şirket ortaklarının borcun 14.100 dolarlık kısmını vermeyeceklerini, bu çerçevede 105.000 USD ve 97.100 Euro borcu ödemeyi, 6-7 vadeki bono vereceklerini, ancak bu şekilde kabul edeceklerini söylediklerini, davacı şirket ortakları tarafından, müvekkili davalının bonolar haricindeki vazgeçtiği miktarlar açısından geçerli olmak üzere senet fotokopisi üzerine davacı şirket ortağı yeğeni … tarafından dikte ettirilerek “herhangi bir alacağım kalmamıştır” yazılmasının istendiğini, müvekkilinin yaşı ve şeker hastalığı nedeniyle fenalaştığını, bu yüzden müvekkilinin kızının “herhangi bir alacağım kalmamıştır” yazmak zorunda kaldığını, müvekkilinin ise o anki tansiyon ve zor kalmasından dolayı öylesine bir imza attığını, buna uygun olarak 20/05/2021 vadeli 105.000 USD bedelli ve 20/06/2021 vadeli 97.100 Euro bedelli iki adet bononun keşide edilerek müvekkiline verildiğini, fotokopideki imzanın müvekkilinin normal imzasından oldukça farklı olduğunu, müvekkilinin kurtulmak amacıyla yazıyı bile okumadan imza attığını, davacı şirket ortaklarının imzayı aldıktan sonra iki bonoyu müvekkiline teslim ettiklerini, müvekkilinin davacı şirket ortaklarına aile ziyaretleri dışında ziyaretinin olmadığını, bonoları aldıktan sonra ulaşılamamasının ise tamamen gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin iki bonoda da alacaklı olduğunu, alacaklı tarafın ulaşılamaz olmasının akla, mantığa, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, taraflarınca 20/05/2021 vadeli, 105.000 USD bedelli bononun vade tarihi geçtikten sonra Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyası ile 31/05/2021 tarihinde ihtiyati haciz talebinde bulunduklarını ve taleplerinin kabulüne karar verildiğini, müteakiben 04/06/2021 tarihinde kararın Ankara …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile takibe konulduğunu, bono aslının icra dairesine teslim edildiğini, davacı tarafın haksız olduğunu bildiği halde tamamen kötü niyetli olarak borçlu olduğu açık olan bonoları ödememek amacıyla menfi tespit davasını açtığını ve tedbir talep ettiğini beyan ederek; haksız, hukuka, yasaya ve olayların oluş şeklide aykırı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
KABUL VE GEREKÇE: Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Somut olayda, lehtarı davalı …, keşide tarihi 13/11/2020, vade tarihi 20/06/2021 olan ihdas sebebi bulunmayan 97.100 Euro ile yine lehtarı …, keşide tarihi 13/11/2020, vade tarihi 20/05/2021 olan ihdas sebebi olarak “malen” yazılı, 105.000 USD bedelli bononun davacı şirket tarafından keşide edilerek davalıya verildiği, dava dilekçesine ekli 2 adet bono fotokopisi altında yer alan “… Mimarlık&Mühendislik İnşaat Turizm Limited Şirketi’nde herhangi bir alacağım kalmamıştır” şeklindeki ibare altındaki imzanın davalının eli ürünü olduğu noktasında taraflar arasında ihtilaf bulunmayıp, taraflar arasındaki ihtilafın öncelikle yazılı ibraname sebebi ile davacının her iki bonodan kaynaklanan davalıya borcu olup olmadığı, ihdas sebebi “malen” yazılı olan bono nedeni ile davalının davacıya mal teslimi yapıp yapmadığı, 105.000 USD bedelli bono bedelinin davacı tarafından davalıya ödenip ödenmediği, “… Mimarlık&Mühendislik İnşaat Turizm Limited Şirketi’nde herhangi bir alacağım kalmamıştır” şeklindeki ibarenin davalının eli ürünü olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Öncelikle her ne kadar davacı vekili ibranamedeki davalının imzalı beyanı nedeni ile müvekkilinin davalıya borcunun kalmadığını iddia etmiş ise de, davaya konu her iki bononun keşide tarihi ile ibranamenin keşide tarihinin aynı olması (13/11/2020) karşısında davalının her iki bonoyu aldıktan sonra bonolar dışında davacıya borcunun kalmadığı şeklinde ibraname içeriğinin yorumlanması gerektiği, nitekim hayatın olağan akışına uygun olan mahkememiz kabulünün aksinin ispatının davalıdan beklenemeyeceği kabul edilmiştir. Bu suretle her ne kadar mahkememizin 02/12/2021 tarihli celsesinde ibranamedeki imzayı ikrar eden davalı ibranamedeki yazının kendisine ait olmadığını beyan etmiş ise de, iddiasının subutu sonuca etkili olmayacağından mahkememizce anılı savunmanın irdelenmesi gerek görülmemiş ve her bir bono yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapmak gerekmiştir.
(A) 97.100 Euro bedelli bono yönünden;
Davacı vekili dava dilekçesinde açıkça anılı bono bedelinin davalıya ödendiğini beyan ederek menfi tespit isteminde bulunmuş olup, davalının ödeme iddiasını yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği, eldeki davada davacının iddiasını yazılı delil ile ispat edemediği, nitekim davalı ticari defterlerinde davaya konu bononun kayıtlı olmamasının davacının iddiasını ispat ettiği şeklinde yorumlanamayacağı saptanmış, bu doğrultuda dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanan davacı vekiline mahkememizin 03/02/2022 tarihli celsesinde yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davacı vekili mahkememizin 03/03/2022 tarihli celsesinde davalıya 97.100 Euro bedelli bono bedelinin ödendiği maddi vakıasına yönelik yemin teklif etmiş, davalı asil 03/03/2022 tarihli celsede 97.100 Euro bedelli bono bedelinin kendisine ödenmediği konusunda yemin etmiştir. Bu suretle, davacının ödeme iddiasını ispat edemediği gerekçesi ile 97.100 Euro bedelli bono yönünden açılan davanın reddine, mahkememizce 97.100 Euro bedelli bono için verilen 01/07/2021 tarihli tedbir kararı infaz edilmediğinden İİK 72. maddesi gereğince davacının tazminata mahkum edilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
(B) 105.000 USD bedelli bono yönünden;
Keşideci olan davacı tarafından imzası ikrar edilen bonoda ihdas sebebinin “malen” olarak kayıtlı olduğu, ancak davalının cevap dilekçesi ile bonoyu davacıya vermiş olduğu borç karşılığında aldığını iddia ederek, senet sebebini talil ettiği, senet sebebini talil eden davalının ispat külfetini üzerine alarak bono nedeni ile davacıya borç verdiğini yazılı delil ile ispat etmesi gerektiği, davalının borç verdiğini yazılı delil ile ispat edememesi üzerine cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanan davalıya mahkememizin 03/02/2022 tarihli celsesinde yemin teklif etme hakkının hatırlatılmıştır. Davalı vekili mahkememizin 03/03/2022 tarihli celsesinde davacıya yemin teklif etmeyeceğini beyan etmesi karşısında anılı bono yönünden davanın kabulüne, imzaların istiklali prensibi gereğince bononun iptali isteminin reddine, davalının kötü niyetli olduğu sabit olmadığında davalının tazminata mahkum edilmesi yönündeki davacı isteminin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM :
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-(A) Lehtarı davalı …, keşidecisi … Mimarlık … Ltd. Şti., keşide tarihi 13/11/2020, vade tarihi 20/06/2021 olan ihdas sebebi bulunmayan 97.100 Euro bedelli bonoya istinaden açılan davanın REDDİNE,
Davacının tazminata mahkum edilmesine İİK 72 maddesi gereğince yer olmadığına,
(B) Lehtarı …, keşidecisi … Mimarlık … Ltd. Şti., keşide tarihi 13/11/2020, vade tarihi 20/05/2021 olan ihdas sebebi olarak “malen” kayıtlı 105.000 USD bedelli bonoya istinaden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
Bononun iptali istemin reddine,
İİK 72. maddesi gereğince davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi yönündeki talebin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 60.066,52-TL harcın, peşin alınan 31.425,39-TL harçtan mahsubu ile bakiye 28.641,13-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 61.016,13-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 66.444,28-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.304,03-TL (dava açılış masrafı, bilirkişi ücreti tebligat gideri ve posta gideri olmak üzere) yargılama giderinin, davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 614,11-TL’si ile davacı tarafından yatırılan 31.425,39-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Yatırılan gider avansından artan kısmın HMK’nun 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakip yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin ve davalı asilin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/03/2022
Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza