Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/271 E. 2022/348 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/271 Esas
KARAR NO : 2022/348

DAVA : Takasa İtiraz (İİK 201)
DAVA TARİHİ : 21/04/2021
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
GR.KR.YZM.TARİHİ : 18/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Takasa İtiraz (İİK 201) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket hakkında Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 08/01/2021 tarihinden itibaren konkordato geçici mühlet kararı verildiğini, geçici mühlet kararının verildiği tarihten sonra davalı banka tarafından müşterisi olan müvekkili şirketin …. (ana hesap) IBAN numaralı hesaplarına hukuka aykırı şekilde bloke işlemi yapıldığını, müvekkili hesaplarında var olan ve sonradan havale veya EFT yoluyla gelen paraların bloke edildiğine, bunun üzerine müvekkili şirkete mahkemece atanan komiser heyetine bilgi verildiğini, komiser heyeti tarafından davalı bankaya gönderilen yazı ile blokelerin kaldırılması ve ilgili hesaplardaki miktarın konkordato komiser heyetince takip edilen … İvedik Büyük İşletmeler Şubesi’nde bulunan ….IBAN Nolu hesaba gönderilmesinin bildirildiğini, komiser yazısının bankalara sunulmasına rağmen blokelerin kaldırılmadığını ve mahkeme kararı olmaksızın da kaldırılmayacağının taraflarına iletildiğini, bu kapsamda davalı banka cevabında “Konuyu ilgili Genel Müdürlük birimimize ilettik, mahkeme kararı olması gerektiğini bildirdiler.” ifadesi ile blokelerin kaldırılmayacağını açıkça ifade ettiğini, blokenin kaldırılmamasının yanı sıra davalı banka tarafından kredi ödemelerinden vadesi gelen krediler için tahsilat yapıldığını, blokelerin kaldırılması ve takas işleminin uygulanmaması için Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesinden “haksız hesap blokaj işlemlerinin konkordato komiser heyetinin yazısına uygun olarak kaldırılması ve yeni hesap blokelerinin yapılmaması hususunda mahkemece tedbir niteliğinde ara karar kurulması” talepli dilekçe sunduklarını ve talepleri hakkında Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 12.02.2021 tarihli ara karar ile İİK 201 kapsamında takasa itiraz davası çerçevesinde talep edilmesi gereken husus konusunda davacı tarafından açılan hasımsız konkordato davasında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle taleplerinin reddedildiğini, davalı bankanın ise daha sonra yazılı müracaat ile 16.02.2021 tarihinde yeniden talepte bulunmalarına rağmen tedbir talepleri reddedildiği için haksız ve kötüniyetle ekonomik sıkıntı içerisinde olan müvekkilinin durumunu daha da kötüleştirmek için blokeleri kaldırmadığı gibi, hesaptaki parayı alacağını kendi hesabına geçirdiğini, blokelerin kaldırılması taleplerinin müstakil bir takasa itiraz davası çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ifade edildiğinden öncelikle arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak görüşmelerin anlaşamama ile sonuçlanarak işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu beyan ederek, davalı tarafından yapılan haksız blokelerin kaldırılması ile takasa itiraz davalarının kabulüne, İİK madde 200’de belirtilen yasağa rağmen yapılan takas dolayısı ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL’nin davalı bankanın kendi hesabına geçirdiği tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte iadesine, davalı tarafından gerçekleştirilebilecek olan müstakbel takas işlemlerinin tedbiren ve teminatsız olarak önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş,
Davacı vekili 30/03/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile; mahkememiz dosyasına sunulan gerek kök rapor, gerek ise 14.02.2022 tarihli ek raporda açıkça geçici mühlet tarihinden sonra toplam 590.323,76-TL’nin mahsup edildiğinin belirtildiğini, dolayısıyla gelinen aşamada, İİK madde 200 düzenlemesi ile komiser heyeti talimatına aykırı olarak yapılan işlemler neticesinde vekil edenin ticari faaliyetinde kullanacağı 590.323,76-TL’yi kullanamadığı, konkordato sürecinde ise davalı bankanın kendi lehine ve diğer alacaklılar aleyhine olacak şekilde alacaklılar arasındaki eşitliği bozduğu ve aynı zamanda bu süreçte vekil edenin nakit akış dengesini de bozarak vekil edeni zarara uğrattığının açık olduğunu, her ne kadar bilirkişinin mahkememize tevdi ettiği görev ile sınırlı olarak rapor tanzim etmiş ise de, davalı bankanın mahsup ettiği toplamda 590.323,76-TL bakımından her bir haksız mahsup işleminin yapıldığı tarihten itibaren ticari avans faizinin olduğu hususunun mahkememizce dikkate alınması gerektiğini, bu kapsamda İİK 200. maddede belirtilen yasağa rağmen yapılan takas dolayısıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla talep edilen miktarın 580.323,76-TL artırılmak suretiyle, 590.323,76-TL’nin davalı bankanın kendi hesabına geçirdiği ve her bir işlem tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte iadesini talep etme zorunluluklarının doğduğunu beyan ederek; davalı banka tarafından yapılan haksız blokelerin kaldırılması ile takasa itiraz davalarının kabulüne, bu doğrultuda bilirkişi raporu uyarınca yapılan ıslah taleplerinin kabulü ile ıslah yolu ile arttırdıkları kısım ile dava dilekçesinde talep ettikleri miktarın birleştirilmesi sonucu dava esas değerinin 590.323,76-TL olarak ıslahına, İİK madde 200’de belirtilen yasağa rağmen yapılan takas dolayısıyla 590.323,76-TL’nin davalı bankanın kendi hesabına geçirdiği ve her bir işlem tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili süresinden sonra sunmuş olduğu cevap dilekçesi ile özetle; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan işbu alacak davasında, davanın açılmadan önce davacı tarafından arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu, her ne kadar konkordato davasına müvekkili adına yetkili vekiller olarak vekalet sunulduğu, davacının ve vekilinin bilgisi dahilindeyse de, yeni bir davada doğrudan asile, yani müvekkiline tebligat yapılmasının usulen doğru olmakla birlikte davanın “zorunlu arabuluculuk” süreci ile başladığını, dolayısıyla bu süreç olmaksızın davanın açılmış dahi sayılmayacağı dikkate alındığında arabuluculuk süreci ile huzurda görülmekte olan davanın birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini, arabuluculuk görüşmesine vekalet sunarak müvekkili adına katıldıkları dikkate alınmaksızın, dava dilekçesinde taraf olarak doğrudan müvekkilinin gösterilmesi, keza dava şartı arabuluculuk tutanağında yer alan vekil bilgisi dikkate alınmadan dava dilekçesi ve tensip tutanağının davalı asile tebliğinin hukuken geçersiz olup, davaya vekil olarak gerek davacı gerekse mahkememizce eklenmediklerinden tarihinde dosyaya vekaletname sunduklarını ve davadan haberdar oldukları iş bu tarihten itibaren yasal 2 haftalık cevap süresi içinde cevap dilekçesi sunduklarını, … Deri ve Deri mamulleri San. Tic. A.Ş.’ye 21.09.2016 tarih 2.000.000-TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi ile kredi kullandırıldığını, kredinin teminatına ortaklar … … ve … …’ın kefaletlerinin alındığını, borçlu firmanın ödeme güçlüğüne düştüğü gerekçesiyle firma ve kefilleri tarafından Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …Esas sayılı dosyası ile konkordato talebinde bulunulduğunu ve müvekkili adına bu davaya müdahil olunduğunu, firmanın bankaları nezdindeki her türlü mevduatına, bankalarına rehinli olduğundan söz konusu rehin hakkına istinaden firma hesaplarına bloke konulduğunu, bu aşamada borçlunun mahkemeden konkordato sürecindeki takas-mahsup işlemlerinin durdurulması hususunda tedbir kararı talep ettiğini ve bu talebin mahkemece reddine karar verildiğini, mezkur kararın kesinleştiğini, davacının “konkordato süreci içerisindeki” takas-mahsup işlemlerine ilişkin itirazının Genel yetkili Mahkemede değerlendirildiği ve reddedildiği, mezkur hükmün kanun yolları kapalı olması nedeni ile kesin hüküm teşkil ettiğini, dolayısıyla iş bu davanında, dava konusu talep hakkında kesin hüküm bulunması nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, konkordato müessesesinin yeni olması nedeni ile Yargıtay kararı bulunmadığını, Ankara’da çok sayıda konkordato dosyası bulunmakta olduğundan Ankara 1, 2 ve 3. Asliye Ticaret Mahkemelerinin bu konuda uzmanlaşma sağladıklarını, açılan dava sayısının binden fazla olmasına rağmen maddi hukuk alanında sonuç doğuracak şekilde takas mahsubunu engelleyen, blokeyi engelleyen, rehni kaldran tek bir karar dahi verilmediğini, firmaların bu yöndeki taleplerinin mahkemelerce istikrarlı şekilde reddedildiğini, bankalarının dava konusu mevduat üzerindeki rehinin kaldırılmasına ancak maddi anlamda yapılacak bir yargılama ile mahkemece karar verilebileceğini, rehnin maddi hukuka ilişkin olduğunu, iflasda dahi rehnin geçerli olduğunu ve alacağı rehinle teminat altına alınan alacaklının rehin hakkını iflas aşamasında dahi kullanabileceğini, müvekkili bankanın öncelikle davacı firma ile imzalanan sözleşme hükümleri, devamla konkordato davasının görüldüğü mahkeme tarafından verilen kesinleşmiş mahkeme kararına göre işlem tesis ettiğini, usul ve mevzuata aykırı bir işlemin söz konusu olmadığını, davacının müvekkiline borcu bulunmasına rağmen mezkur tutarların faizini de talep etmesinin açıkça kötü niyet göstergesi ve haksız kazanç sağlama çabasında olduğunu, davacı vekili mezkur tutarların iadesinin gerekçelerinden birini de “alacaklılar arasında eşitliği korumak” olarak ifade etmiş olmakla birlikte, firmanın bankaları nezdindeki mevduatlarının kredi sözleşmesi ve Borçlar Kanunu hükümleri gereği “rehinli” olması hasebiyle, müvekkili bankanın diğer alacaklılarla konkordato talebinin başından beri eşit koşullarda olmadığının da açık olduğunu, kaldı ki konkordato sürecinde açılamayacağını savundukları bu dava konkordato süreci dışında açılsaydı bile rehinli mevduatın, firma zor durumda, alacaklılar arasında eşitliğin bozulacak gerekçeleri ile bankanın rehin, takas mahsup hakkı yok sayılarak firmaya ödenmesinin de söz konusu dahi olamayacağının izahtan vareste olduğunu beyan ederek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Mevcut dava İİK 294/4. maddesi delaletiyle İİK 201 maddesi gereğince takasa itiraz davasıdır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; konkordato talep eden davacı şirketin davalı nezdindeki banka hesaplarına bloke konulup konulmadığı, hesaptaki mevduatın takasa tabi tutulup tutulmadığı, bloke/takas var ise bu işlemlerin hukuka uygun olup olmadığı ve var ise takasa tabi tutulan miktarın iadesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı görülmüştür.
Davacı şirket tarafından konkordato talebinde bulunulması üzerine Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında 12/01/2021 tarihi itibari ile geçici mühlet verildiği görülmüştür.
İİK’nun 294/4. maddesinde “Takas bu kanunun 200 ve 201. maddelerine tabidir. Bu maddenin uygulanmasında geçici mühletin ilanı tarihi esas alınır. ” şeklinde düzenlemenin bulunduğu görülmüştür.
İİK 200 maddesinde “Alacaklı alacağını müflisin kendinde olan alacağı ile takas edebilir. Aşağıdaki hallerde takas yapılamaz.
1 – Müflisin borçlusu iflas açıldıktan sonra müflisin alacaklısı olursa;
2 – Müflisin alacaklısı iflas açıldıktan sonra müflisin veya masanın borçlusu olursa;
3 – Alacaklının alacağı hamile muharer bir senede müstenit ise.
(Değişik: 29/6/1956-6763/42 md.) Anonim, limited ve kooperatif şirketlerin iflasları halinde esas mukavele gereğince verilmesi lazımgelen hisse senedi bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımları veya konması taahhüt edilen ve fakat konmamış olan sermayeler bu şirketlerin borçlarıyla takas edilemez.” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, ayrıca;
İİK 201. maddesinde ise “Müflisin borçlusu iflasın açılmasından evvel alacaklısının aciz halinde bulunduğunu bilerek masanın zararına kendisine veya üçüncü bir şahsa takas suretiyle bir menfaat temin etmek için müflise karşı bir alacak ihdas ederse bu takasa mahkemede itiraz olunabilir.” şeklinde düzenlenenin bulunduğu görülmüştür.
Söz konusu İİK 200 ve 201. maddelerde açıkça konkordato durumundaki şirketin takas durumuna yönelik bir düzenleme bulunmadığı, bu nedenden ötürü takasın yapılıp yapılamayacağının mahkemece değerlendirilebileceği, yapılan bu değerlendirmede bilindiği gibi konkordato talep eden şirket yönünden geçici mühlet kararı verildiği andan itibaren geçici mühletten önce doğan borçların geçici mühlet tarihinden sonra ödenmesi hususunda yasak bulunmaktadır. Zira bu yasağın amacının alacaklılar arasında borçlu tarafından mühlet öncesine ait bir borcun ödenerek eşitsizlik, dengesizlik ve adaletsizlik oluşturmasının engellenmesi amaçlanmaktadır.
TBK.’nun 139/1. maddesinde “İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcu ile takas edebilir.” şeklinde düzenleme bulunduğu görülmüştür.
TBK.’nun 139. maddesindeki düzenleme dikkate alınarak, mevcut dosya değerlendirildiğinde dava konusu uyuşmazlıkta geçici mühlet tarihinden önce kredi taksitlerinin gecikmediği, gayrinakdi kredilerin tazmin edilmediği, 13/01/2021 tarihli geçici mühlet kararından sonra Ankara 68. Noterliği’nin 04/08/2021 tarih ve 23381 yevmiye numaralı ihtarı ile hesapların kat edildiği, geçici mühlet tarihi itibari ile banka alacağının muaccel olmadığı, söz konusu alacağın muaccel olmaması sebebi ile TBK’nun 139/1. maddesindeki düzenleme kapsamında davalı bankanın alacağını takas edemeyeceği anlaşılmıştır.

Davalı bankanın geçici mühletten önce doğan muaccel bir alacağı olsaydı dahi, davacının banka hesaplarındaki paraya takas yolu ile el konulması durumunda konkordato müessesesindeki geçici mühlet öncesi doğan borcun, geçici mühlet kararından sonra tahsil durumunun ortaya çıkacağı, bu tahsilinde konkordato öncesinde doğan borcun geçici mühlet tarihi sonrası ödenmesi yasağına aykırılık teşkil edeceği anlaşılmıştır.
Mahkememizce davalı bankanın mevcut dosyada geçici mühlet öncesi doğan muaccel bir alacağının bulunmaması nedeni ile takas yetkisini kullanamayacağı, yine davacı şirketin konkordato sürecinde olması hususu göz önüne alındığında şayet davalının geçici mühlet öncesi muaccel bir alacağı olsa dahi geçici mühlet tarihinden sonra davacı şirketin banka hesaplarından yapılan takasın konkordato müessesesine aykırı olduğu ve davacıya iadesinin gerektiği mahkememizce kabul edilmiştir.
Yukarıdaki kabuller çerçevesinde bilirkişi raporu değerlendirildiğinde, bilirkişi tarafından geçici mühlet tarihinden itibaren kalem kalem davacının banka hesabından yapılan kesintilerin hesaplandığı ve bu kesinti miktarının toplamda 590.323,76-TL olarak belirlendiği, davalı tarafından her ne kadar bilirkişi raporuna karşı takaslarının uygun olduğu ve bu uygunluğun Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/12 Esas sayılı dosyasında 12/02/2021 tarihli ara kararı ile sabitlendiği iddia edilmiş ise de, söz konusu mahkeme ara kararında açıkça bu talebin konkordato davasında değerlendirilemeyeceği, takasa itiraz davasında değerlendirilebileceğinden dolayı reddedildiği, bu nedenden ötürü davalı tarafın bu iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmış ve mevcut dosyada davalı bankanın geçici mühlet öncesi muaccel bir alacağının olmaması, şayet geçici mühlet öncesi muaccel bir alacağı olsaydı dahi konkordato müessesesi gereği davalının takas yetkisini kullanamayacak olması nedeni ile mahkememizde davalının geçici mühlet sonrası kullandığı takas yetkisinin hukuka aykırı olduğu ve bu nedenden ötürü davacının davasının kabulünün gerektiği, kabul edilen miktarlara davalının takas yetkisini kullanması hukuka aykırı olduğundan her bir işlem tarihinden itibaren takas edilen miktarlara ayrı ayrı avans faizi işletilmesi gerektiği anlaşılmış ve davacının davasının bedel arttırım dilekçesi doğrultusunda kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanın KABULÜ ile;
20.325,31-TL’nin 14/01/2021 tarihinden itibaren,
18.472,30-TL’nin 15/01/2021 tarihinden itibaren,
70.729,70-TL’nin 25/01/2021 tarihinden itibaren,
35.081,62-TL’nin 25/01/2021 tarihinden itibaren,
20.319,53-TL’nin 15/02/2021 tarihinden itibaren,
18.472,30-TL’nin 15/02/2021 tarihinden itibaren,
20.319,53-TL’nin 15/03/2021 tarihinden itibaren,
18.472,30-TL’nin 15/03/2021 tarihinden itibaren,
20.319,53-TL’nin 13/04/2021 tarihinden itibaren,
18.488,06-TL’nin 16/04/2021 tarihinden itibaren,
20.319,53-TL’nin 17/05/2021 tarihinden itibaren,
18.472,30-TL’nin 17/05/2021 tarihinden itibaren,
20.319,53-TL’nin 14/06/2021 tarihinden itibaren,
18.477,55-TL’nin 16/06/2021 tarihinden itibaren,
20.331,09-TL’nin 14/07/2021 tarihinden itibaren,
18.472,30-TL’nin 14/07/2021 tarihinden itibaren,
7,09-TL’nin 18/08/2021 tarihinden itibaren,
3.696,22-TL’nin 18/08/2021 tarihinden itibaren,
207.132,04-TL’nin 18/08/2021 tarihinden itibaren,
246,01 -TL’nin 25/08/2021 tarihinden itibaren,
1.806,12-TL’nin 18/08/2021 tarihinden itibaren,
43,80-TL’nin 23/08/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Alınması gerekli karar ve ilam harcı 40.325,02-TL olduğundan, peşin alınan 9.979,30-TL (9.920,00-TL ıslah harcı + 59,30-TL peşin harç toplamı) harçtan mahsubu ile bakiye 30.345,75-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 46.566,19-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 935,3-TL (dava açılış masrafı, tebligat gideri ve bilirkişi ücreti toplamı olmak üzere) yargılama gideri ile peşin harç olarak yatırılan 9.979,30-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Bakiye gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. …’in yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/05/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza