Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/263 E. 2021/636 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/263 Esas – 2021/636
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/263 Esas
KARAR NO : 2021/636

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 19/04/2021
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
KR.YZL.TARİHİ : 26/11/2021
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/11/2020 tarihinde müvekkilinin Denizli Acıpayam mevkiinde seyir halinde iken sürücüsü Denizli Su ve Kanalizasyon İdaresi çalışan olan … olan … plakalı …’ye ait aracın müvekkilinin aracına arkadan çarpması sonucu yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, davalı sürücü …’ın %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunu, Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma dosyası açıldığını, görülen ceza davasında da kusurun tamamının davalı sürücüye atfedildiğini, kazadan sonra müvekkilinin hastaneye götürüldüğünü uzunca bir süre yoğun bakımda tedavi gördüğünü, müvekkilinin sürekli iş göremezlik maluliyet oranının tespiti amacı ile Adli tıp kurumuna sevk edilmesini, raporun gelmesine müteakip kusur ve hesap bilirkişisine tevdi edilmesi gerektiğini, kaza sonucunda müvekkilince yüksek miktarda tedavi giderleri ödemesi gerektiğini ve çektiği elem ve ızdıraplar nedeni ile manevi tazminat taleplerinin olduğunu beyan ederek, müvekkilinin bedensel zararının tespiti ile maddi ve manevi tazminat zararları ile aracında meydana gelen maddi zararların ve haksız fiil nedeniyle oluşan tazminat alacağının hesaplanarak davalılardan tahsili ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP :Davalı … Sigorta A.ş vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasının Acıpayam Denizli’de meydana geldiğini davacının yerleşim yerinin ise Seferihisar İzmir ve müvekkili şirketin genel müdürlüğünün ise İstanbul da olduğunu bu nedenle Ankara Mahkemelerinin yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin Acıpayam Denizli mahkemeleri olduğunu, müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuruda bulunulmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kazanın oluşumunda davacının tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, davacının ağır kusuru olduğunu, davacı tarafından talep edilen tedavi giderlerinin sigorta poliçesi teminatı dışında olduğunu, davacının gelirine ilişkin farazi beyanlara itibar edilmemesi gerektiğini, davacıya sosyal güvenlik kurumu tarafından yapılan ödemelerin araştırılması gerektiğini, davacının davayı açıklaması ve talepler bakımından davayı kuruşlandırması gerektiğini bunun için süre verilmesini, verilen süre içerisinde yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini ayrıca davacının faiz talebinin hukuka uygun olmadığını beyan ederek, müvekkili aleyhine açılan haksız davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Denizli Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde tazminat davasının açılması gerektiğini bu nedenle yetki yönünden davanın reddi gerektiğini, poliçe kapsamında yine davayı kabul anlamına gelmemek üzere bu davanın muhatabının sigorta şirketi olduğunu, davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde müvekkili idarenin herhangi bir kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafından dava konusu taleplerin hukuki ve fiil dayanaktan yoksun olduğunu, mahkemece ayrı ayrı kusur tespiti yapılması gerektiğini, davacı araç sürücüsünün söz konusu kazada kusurlu olduğu, davacı tarafından talep edilen zararların davacı araç sürücüsünün kusurundan kaynaklandığı, bu nedenle de oluşan zarardan müvekkili idarenin …’nin sorumlu ve kusurlu olmadığının açık olduğunu, davacı tarafından talep edilen manevi tazminata da itiraz ettiklerini kabul etmediklerini, zira zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerektiğini beyan ederek, öncelikle aleyhlerine istenilen ihtiyati tedbir kararının reddine, kanun ve usul hükümlerine aykırı, haksız ve mesnetsiz açılan davanın müvekkili idare yönünden öncelikle usulden veya esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME; Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu uyuşmazlıkta davacı vekili, davalının Ankara’da Bölge Müdürlüğü bulunduğu iddiasına dayanarak iş bu davayı Ankara’da açmış, davalıların yöntemine uygun şekilde yetki itirazında bulunması üzerine, 28.05.2021 tarihli dilekçesi ile yetkisizlik iddiasının doğru olduğunu, davalı sigorta şirketinin Ankara’da Bölge Müdürlüğü’nün bulunmadığını beyanla dosyanın yetkisizlik kararı verilerek davalı sigorta şirketinin genel müdürlüğünün bulunduğu İstanbul Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini istemiştir.
6100 sayılı HMK.’nin genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” 7. maddesinde de, “davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” denilmektedir. Yine aynı Yasa’nın 16. maddesinde ise, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer almaktadır. HMK 16.madde hükmü, HMK.’daki düzenlemeye oranla daha genişletilmiş ve ayrıntılandırılmıştır. Ancak, HMK.’nda kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup, haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp, bir seçimlik yetkidir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.05.2015 tarih, ve 2013/11-2359 Esas, 2015/1443 Kararı), 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 110. maddesinde “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar sigortacının merkez veya şubesinin, veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinin birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa davacı bu mahkemelerden birinde dava açma hususunda seçimlik hakka sahip olup, davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçmektedir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2013 tarih 2013/9042 Esas 2013/12620 Kararı)
Somut olayda; kazanın meydana geldiği yer Acıpayam/Denizli, davalı sigorta şirketinin yerleşim yeri adresi Sarıyer/İstanbul, diğer davalıların yerleşim yeri Denizli, davacının ikametgahı İzmir ve poliçeyi tanzim eden acentenin bulunduğu yer İstanbul’dur. Davalı sigorta şirketinin Ankara’da bölge müdürlüğü bulunmadığı gibi bulunmuş olsaydı dahi bu tespitlere ve yukarıda anılan düzenlemelere göre Ankara Mahkemeleri ihtilaf bakımından yetkili değildir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında vurgulandığı üzere, davacı taraf, davalı sigorta şirketinin Ankara’da Bölge Müdürlüğünün bulunduğunu belirterek Ankara mahkemelerinde dava açmış ise de; yasada düzenlenmeyen, görev ve yetkilerinin ne olduğu, hangi bölgede bulunduğu bilinmeyen veya varsa adresi ancak internet üzerinden yapılacak arama ile bulunabilecek Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yerin yasada düzenlenen şube ve acenteye kıyasla yetkili olarak kabul edilmesinin Anayasa’nın 142. maddesinde düzenlenen mahkemelerin görev ve yetkilerinin ancak kanunla düzenleneceğine ilişkin Anayasa hükmüne açıkça aykırı düşeceği izahtan varestedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2018 tarih 2017/17-1092 E – 2018/463 K. sayılı sigorta şirketlerinin bölge müdürlüklerinin bulunduğu yer mahkemelerinin yetkisi ile ilgili ilamı da gözetildiğinde tüm bu yetki kuralları bertaraf edilerek, davacı tarafın kanunda öngörülen genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde dava açmadığı, yetkisiz mahkemede dava açtığı dikkate alındığında seçme hakkının davalı tarafa geçtiği, davalı tarafından seçilen Acıpayam Mahkemelerinin yetkili olduğu anlaşıldığından, davalı tarafın yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine dair karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :
1-Mahkememizin yetkisizliği nedeni ile HMK nun 114/1-ç ve 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden REDDİNE,
2- Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın yetkili Acıpayam Nöbetçi Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. Maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/10/2021