Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/184 E. 2021/177 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/184 Esas
KARAR NO : 2021/177

DAVA : 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 03/02/2016
KARAR TARİHİ : 17/03/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan 3.Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket tarafından … Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile dava dışı … İnşaat…. Ltd. Şti aleyhine icra takibi başlatıldığı, icra takibi dahilinde müvekkiline 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiği ve bila tebliğ üzerine TK 35 maddesi gereğince müvekkil şirkete tebligat yapıldığı, müvekkili şirketin haciz ihbarnamelerinden haberdar olmaması sebebiyle gerekli itirazlarda bulunamadığını ancak dava dışı takip borçlusuna borcu olmadığını beyan ederek, müvekkil şirketin …. Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında takip borçlusu dava dışı şirkete icra takibine konu edilen miktarda borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli icra takibi yapan davalı şirket aleyhine %40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davada Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, İİK’nun 89 maddesi gereğince borç davalının zimmetinde sayıldığından davanın reddi gerektiği, davacı şirket ile borçlu şirket arasınad organik bağ bulunduğunu huzurdaki davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu beyan ederek davanın reddine, davacının tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizden verilen 2016/445 Esas, 2017/901 Karar sayılı 06/11/2017 tarihli kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23 Hukuk Dairesi 2018/1451 Esas, 2021/242 Karar, 17/02/2021 tarihli kararında”…. Dava, İİK 89/3. maddesi kapsamında menfi tespit istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. İİK’nın 89/3. maddesinin, üçüncü cümlesi, “..İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur…” hükmünü içermektedir. Bu hükümde belirtilen mahkemenin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 12.04.2016 tarih ve 3568 E., 6425 K. ve 17.12.2015 tarih ve 7065 E., 17162 K., sayılı ilamları da bu yöndedir. Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi nedeniyle yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespiti istenmektedir. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK’nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:476) 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesindeki göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğu hükmü ile HMK’nın 353/(1)-a.3 maddesinin mahkemenin görevli olmamasının mutlak kararın kaldırılması nedeni olduğuna ilişkin hükmü karşısında, görev hususu somut olayda olduğu gibi, açıkça istinaf istemine konu edilmese dahi istinaf mahkemesince re’sen gözetilmelidir. Bu durumda İlk derece Mahkemesince, İİK’nın 89/3. maddesine dayalı olarak açılan davada, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek HMK’nın 114/(1)-c ve 115/(2). maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/(1)-a.3. maddesi uyarınca esası incelenmeden kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile: HMK m. 353/1,a.3. gereğince, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/445E., 2017/901K. sayılı dava dosyasında verdiği 06.11.2017 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE. 2-Peşin alınan istinaf karar harcının iadesine. 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine. 4-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına. 17.02.2021 tarihinde, duruşma yapılmadan, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.” şeklinde karar verilerek mahkememize gönderilmekle, mevcut esasa kayıt olmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; Eldeki davada, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı, davaya konu uyuşmazlığın davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde, borçluya borçlu olduğu gerekçesiyle çıkarılan haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi üzerine yedinde sayılan borçtan dolayı borçlu olmadığının tespitinin istenildiği, yukarıda aktarılan ve kesin olarak karar verilen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin kararında da belirtildiği üzere, 01/10/2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkemenin HMK’nın 2 maddesi uyarınca mevcut davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1)Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince davanın usulden REDDİNE,
2)Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3)HMK’nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4)İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde resen HMK 20. Maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunnu taraflara ihtaratına,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere yapılan inceleme sonucu karar verildi.17/03/2021

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır