Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/92 E. 2022/751 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/92 Esas – 2022/751
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/92 Esas
KARAR NO : 2022/751

DAVA : İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
DAVA TARİHİ : 11/02/2020
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
GR.KR.YZM.TARİHİ : 21/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında 06.01.2015 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşme kapsamında işin teslim ve ifa süresinin 31.10.2017 tarihine kadar davalı şirket tarafından uzatıldığını, 14.08.2018 tarihinde yapılan saha incelemesi neticesinde 16.08.2018 tarihli geçici kabul tutanağının tanzim edildiğini, davalı şirket tarafından eksik ve ayıplı işler nedeniyle herhangi bir müracaat yapılmadığını, alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile iflas yoluyla icra takibine girişildiğini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini beyan ederek, itirazın kaldırılmasına, davalının iflasına karar verilmesini talep dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; dava konusu uyuşmazlık Tahkime Tabi Bir Uyuşmazlık olduğundan doğrudan dava açılamayacağını, tarafların iradeleriyle imza altına aldıkları anılan sözleşme uyarınca tahkime tabi kılınan bir konuda mahkemenin görevsiz ve yetkisiz olduğunu, davanın esasına girilmeden usul yönünden davanın reddi gerektiğini, arabuluculuk son tutanağı aslının sunulmadığını, bu nedenle kendilerine tebliğ edilmediğini, Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca, arabuluculuk son tutanağının aslının dava açılırken sunulmasının zorunlu kılındığını, davacının müvekkilin bilançosuna göre oldukça önemsiz bir alacak kalemi için iflas yoluyla takip yapmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, şirketinde istihdam seferberliğine öncülük eden lider bir firma olduğunu, yaptığı işler ve bilançosu göz önüne alındığında davacının alacaklı olduğu varsayımıyla adi iflas yoluyla takip yaptığı tutarın oldukça önemsiz bir tutar olduğunu, davacının hukuken var olan bir hakkı kötüye kullanarak müvekkilini itibarsızlaştırmaya sebebiyet verdiğini, davacı şirketin yetkilileri ve azmettirdikleri kişiler hakkında açılan ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının yapmış olduğu imalatlardaki eksikliklerle ilgili olarak Müşteri Şikayetleri Haftalık Son Durum Raporu (MŞDF Raporu) düzenlendiğini, davacının ince işler kapsamında yapmış olduğu eksikliklerin düzenli şekilde haftalık olarak belirlenerek tek tek tespit edildiğini belirterek davanın öncelikli olarak dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ve esastan reddine, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KABUL VE GEREKÇE : Dava, iflas istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı İİK. 156 vd. maddeleridir.
Eldeki davada, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı davalı şirketin İİK. 43 maddesi gereğince iflasa tabi olup, davalı şirketin muamele merkezi itibariyle İİK. 154. maddesi kapsamında mahkememizin yetkili olduğu, Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile kredi finansman maliyeti olarak 380.000,00-TL, nakit teminat kesintisi olarak 452.428,99-TL, son hakediş bedeli olarak 115.331,23-TL, kabul edilmeyen cezalar olarak 387.117,89-TL, fazla ödenen damga vergisi olarak 22.000,00-TL, teminat mektubu komisyonları olarak 28.856,00-TL, hakedişin geç ödenmesi faizi olarak 205.491,50-TL ve işlemiş faiz olarak 351.646,96-TL olmak üzere davacının toplamda 1.942.872,57-TL alacaktan dolayı iflas yoluyla takip yaptığı, ödeme emrinin davalıya 01/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde (02/10/2019) tarihinde takibe borcun esası yönünden itiraz ettiği, ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihinden itibraren İİK. 156/4 maddesindeki 1 yıllık süresi içerisinde işbu iflas davasının açıldığı dosya kapsamıyla sabit olup taraflar arasındaki ihtilafın; taraflar arasında 06/01/2015 tarihli sözleşmenin akdedildiği, işin geçici kabulünün 14/08/2018 tarihinde davalı tarafından yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmayıp, taraflar arasındaki ihtilafın; davacı yüklenicinin edimini sözleşmeye bilim ve fen kurallarına uygun ifa edip etmediği, davacının kusurlu imalatının olup olmadığı, var ise bedeli, davalının asıl işverene gecikme cezası ödeyip ödemediği, ödemiş ise miktarı, ödemeden davacının kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, davacının takibe konu alacak miktarı için alacaklı olup olmadığı, var ise takip tarihi itibari ile alacak miktarı, bu sebeple itirazlı iflas koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
İİK. 156/3. maddesi gereğince davalı-takip borçlusunun ödeme emrine itiraz etmesi karşısında davacı işbu dava ile öncelikle borçlunun itirazının kaldırılmasını müteakiben iflasına karar verilmesini talep etmiş olmakla, mahkememizce öncelikle takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olup olmadığının saptanması ve bu bağlamda takibe ve davaya konu alacağın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığının belirlenmesi gerekmiştir. Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Yukarıda açıklanan hukuki gerekçe ışığında yürütülen yargılamada; tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra, bilirkişi kurulundan 29/09/2021 tarihli rapor ve 23/08/2022 tarihli ek raporun alındığı, söz konusu rapor ve ek rapor ile dosyadaki belgeler dikkate alınarak tarafların talep ve iddiaları değerlendirildiğinde;
Davacının nakit teminat kesintisi, son hakediş bedelinden kaynaklı talebi ve kabul edilmeyen cezalardan dolayı talepleri ile söz konusu taleplere karşılık davalının söz konusu taleplerden dolayı herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacının hatalı ve kusurlu imalatlarının bulunduğu, bu nedenden ötürü TOKİ’ye ceza ödemek zorunda kaldığının iddiaları değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki 06/01/2015 tarihli sözleşme uyarınca davacının üzerine düşen işi yerine getirdiği, söz konusu işi bilirkişi kurulu rapor ve ek raporunda da belirtildiği gibi davalı tarafından 14/08/2018 tarihinde düzenlenen geçici kabul tutanağı ile kabul edildiği, söz konusu geçici kabul tutanağında işin bitirilme tarihinin 30/11/2017 olarak belirtildiği, davalının yaptığı işin kesin kabulünün ise davalı ile dava dışı TOKİ arasında düzenlenen 09/02/2019 tarihli kesin kabul tutanağı ile kabul edildiği, davalı tarafından her ne kadar TOKİ’ye ödenen cezalardan 23.302,00-TL’lik kısmının davalıya yansıtılmış ise de yansıtma işleminin Kasım 2017- Aralık 2020 dönemleri arasında firmaların dahili bulunan işler için katlanılan maliyet tutarı üzerinden ve varsayımsal olarak yüzdesel dağıtım ile ceza belirlendiğinden bu belirlemenin yerinde olmadığı, varsayımsal olarak belirlenip davacıya yansıtılan cezadan davacının sorumlu tutulamasının söz konusu olmadığı, bu durumun bilirkişi rapor ve ek raporunda da kabul edildiği, yine davalı tarafından davacının kusurlu imalatından bahsedilmiş ise de dosya kapsamında bulunan tutanaklar incelediğinde hasar ve yapılan işlerde net tespitler olmadığı, yapılan tamirat ve işlerin şantiye şefince firmalar arasında varsayımla yüzdeli dağılım yağıldığı, eksik ve kusurlu işin davacı firmaya ait olup olmadığının davalı tarafından ispatlanamadığı, varsayımsal bir oranlama ile kusurlu imalatların davalıya yansıtılmasının yerinde olmadığı, bilirkişi rapor ve ek raporunda da durumun bu şekilde tespitinin yapıldığı, bu nedenden ötürü bilirkişi rapor ve ek raporunda da açıkça belirtildiği ve taraflar arasındaki sözleşmenin 17.maddesinde “Kesin kabul yapıldıktan sonra alt yüklenici tarafından gerçekleştirilen işlerin kesin kabulü yapılmış sayılacaktır ve teminat serbest bırakılacaktır.” şeklindeki düzenleme karşısında davacının rapor ve ek raporda belirtilen nakit teminat kesintisinden kaynaklı 451.665,59-TL’lik talebi, son hakediş bedelinden kaynaklı 115.331,23-TL’lik talebi ve kabul edilmeyen cezadan kaynaklı 23.302,00-TL’lik talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacının damga vergisi ve teminat mektubu komisyonlarından kaynaklı talepleri değerlendirildiğinde; davacı tarafından her ne kadar bilirkişi ek raporunda 2 adet teminat mektubu için toplamda 20.212,19-TL’lik komisyon ödenmiş ise de ödemelerin bir kısmının takip tarihinden sonraki tarihe tekabül ettiği, takip tarihine kadar ödenen teminat mektubu komisyon tutarının 9.828,00-TL olduğu, söz konusu miktarın tamamının takip öncesine ilişkin olduğu, söz konusu teminat mektuplarının iadesi gerektiği tarihin taraflar arasındaki sözleşme uyarınca geçici kabulün yapıldığı tarihten bir yıl sonraki kesin kabul tarihi olduğu, mevcut olayımızda geçici kabul tarihinin 16/08/2018 olduğu, bir yıllık sürenin 16/08/2019 tarihinde dolduğu, o tarihten sonra teminat mektuplarının iadesinin şartlarının oluştuğu, bu nedenden ötürü 16/08/2019 tarihinden takip tarihine kadar ki teminat mektubu komisyonlarından davalı tarafın sorumlu olduğu, bu çerçevede davacının ödemiş olduğu toplam teminat mektubu komisyon tutarının 1.433,75-TL olduğu ve bu miktar yönünden davacının davasının kabul edilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davacının damga vergisine yönelik talebi değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki sözleşmenin 35.maddesi çerçevesinde ödenmesi gereken damga vergisi miktarının 84.560,50 TL olduğu, taraf ticari defterlerindeki kayıtlara göre davalının davacıdan tahsil ettiği damga vergisi miktarının 105.559,31-TL olduğu, davalı tarafından davacından fazladan 20.998,81-TL damga vergisi tahsilatının yapıldığı, bu bedel yönünden davacının talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacının kredi finansman maliyeti, hakediş geç ödeme faizi ve işlemiş faize yönelik talepleri değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki sözleşme sürecini 06/01/2015 – 09/02/2019 tarihlerini kapsadığı, davacının 10/11/2017 tarihinde kredi kullandığı, kredilerin kullanım tarihlerinin sözleşme ile belirlenen iş bitim süresinden sonra olduğu, davacının krediler nedeni ile gecikme yaşayıp yaşamadığı ve gecikme nedeni ile ödenen akdi veya gecikme faizine ilişkin dosyaya belge sunulmadığı, kredi dönemlerinde davacı firmanın yüklenici/alt yüklenici olarak başka işlerinin bulunup bulunmadığı ve kredilerle ilgili işlerin finanse edilip edilmediği, kredinin ne kadarının dava konusu iş için harcandığı, bu konularda dosya kapsamında belge bulunmadığından kredi kullanımının veya gecikmenin dava konusu iş ile mi, yoksa dava konusu ihale dışında yürütülen başkaca işlerden mi kaynaklandığının tespitinin yapılamadığı, bu nedenden ötürü davacının kredi finansman maliyetinden kaynaklı uğradığı zarara yönelik talebini ispatlayamaması nedeni ile bu talebin reddi gerekmiştir. Davacının hakediş geç ödeme faizi ve işlemiş faize yönelik talebi değerlendirildiğinde; davalının takip öncesi temerrüte düştüğüne dair dosya kapsamında herhangi bir belgenin bulunmadığı, davalının temerrütünün icra takip tarihi itibari ile oluştuğu, bu nedenden ötürü davacının hakedişin geç ödenmesinden kaynaklı faiz ve işlemiş faize yönelik talebinin bilirkişi rapor ve ek raporunda da belirtildiği gibi reddinin gerektiği anlaşılmıştır.
Yukarıda anlatılan gerekçeler doğrultusunda davacının yapmış olduğu icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın mahkememizin 13/10/2022 tarihli celsesinin 2 nolu ara kararı doğrultusunda “Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına, davalı borçlu tarafından yapılan itirazın 451.665,59-TL nakit teminat kesintisi, 115.331,23-TL son hakediş bedeli, 23.302,00-TL kabul edilmeyen ceza, 20.998,81-TL fazla ödenen damga vergisi, 1.433,75-TL teminat mektubu komisyonları olmak üzere ‭612.731,38‬-TL yönünden iptaline, söz konusu alacaklara takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” şeklinde itirazın kesin olarak kaldırıldığı, söz konusu kaldırma kararından sonra davalı tarafından icra dosyasına kaldırma kararı doğrultusunda kapak hesabının yapılarak 1.048.507,00-TL’nin yatırıldığı, buna ilişkin tahsilat makbuzunun davalı tarafından dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, davalı tarafından mahkememizin 13/10/2022 tarihli celsesinin 2 nolu itirazın kaldırılması kararı doğrultusunda davalı tarafından icra müdürlüğü dosyasına kapak hesabı yaptırılarak söz konusu bedel ödendiğinden davacının iflasa yönelik talebinin … Karar sayılı ilamı göz önüne alındığında davacının talebinin reddine yine mevcut davanın açılmasına davalı taraf sebebiyet verdiğinden yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70-TL harçtan, peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı duruşmada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 8.478,15-TL (dava açılış masrafı, tebligat ve posta gideri, talimat ve bilirkişi ücreti olmak üzere) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısım ile 20.000,00-TL iflas avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde, yatırana iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 10 gün içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 17/11/2022