Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/681 E. 2021/504 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/681 Esas
KARAR NO : 2021/504

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/12/2020
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
KR.YZL.TARİHİ : 15/10/2021

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15.08.2020 tarihinde … plakalı araç sürücüsü …’ın seyir halindeyken karşıdan karşıya geçmekte olan davacı …’a çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazası tespit tutanağına göre … plakalı araç sürücüsünün 53/2-a maddesinin ihlal ettiğinin belirlendiğini, davacının kusurunun bulunmadığını, … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle ….’ye ait … numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, teminat limitinin 410.000,00 TL olduğunu, davacının gelirinin asgari ücret olduğunu, 30.10.2020 tarihinde davalıya tazminat talepli olarak başvuru yaptıklarını, 12.11.2020 tarihinde davalının temerrüte düştüğünü beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sürekli iş göremezlik zararı için 50,00 TL, geçici iş göremezlik zararı için 50,00 TL ve bakıcı gideri için 50,00 TL olmak üzere toplam 150,00 TL’nin 12.11.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı …. vekili tarafından ibraz edilen cevap dileksinde özetle; davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı olmadığını, başvuru şartının tam olarak yerine getirilmediğini, kusur durumunun tespit edilmesi gerektiğini, gelirin asgari ücret olduğunu, geçici iş göremezlik zararından davalının sorumlu olmadığını, temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinin yerinde olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRME VE KABUL: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, 15.08.2020 tarihinde meydana gelen ve davalı sigortalısının neden olduğu kaza nedeniyle iş göremez hale geldiğini, kazada kusurunun olmadığını iddia ederek sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik tazminatı ile bakıcı gideri talebinde bulunmuştur.
Dava açılmadan önce davalı şirkete ve arabulucuya başvuru yapılmış dava şartları sağlanmıştır.
Hasar dosyası, sigorta poliçesi, SGK kayıtları, hastane evrakları, sosyal ekonomik durum tespitine dair belge ve adli soruşturma evrakları ilgili yerlerden getirtilerek dosyaya kazandırılmıştır.
Davaya konu trafik kazası nedeniyle davacının maluliyet oranının tespiti amacıyla Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından hazırlanan 24/06/2021 tarihli raporda; davacının davaya konu kaza sebebiyle 15/08/2020 tarihli trafik kazasına bağlı kişinin bedensel özür oranının %3 (üç) olduğu, sekel halini aldığı ve sürekli olduğu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun tedavi süresince bakıcı ihtiyacı süresinin 1 (bir) ay olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 6 (altı) aya kadar uzayabilecek olduğu kanaati bildirilmiştir.
Olaya ilişkin olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben düzenlenen 13.10.2020 tarihli raporda; yaya …’ın kazada kusurunun olmadığı, davalı sigortalısı 06FV3605 plakalı araç sürücüsü …’ın kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu açıklanmıştır.
Davacının talep edebileceği tazminat miktarının hesaplanması amacıyla Aktüer bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmasına karar verilmiş, sunulan 31/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda; yukarıda anılan kusur ve maluliyet raporları esas alınarak ve Anayasa Mahkemesi’nin …. Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay ilgili dairelerince verilen emsal nitelikteki kararlar gözetilerek yapılan hesaplama sonucuna istinaden 29.671,91-TL sürekli iş göremezlik zararı, 14.700,00-TL geçici iş göremezlik zararı ve 2.943,00-TL bakıcı gideri hesaplandığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporları denetime ve hüküm vermeye elverişli bulunmuştur.
Davacı vekili tarafından, dava dilekçesinde talep edilen miktar, 06.09.2021 tarihli dilekçe ile 47314.91 TL’ye arttırılmış ve bu miktar üzerinden harç ikmali yapılmıştır.
2918 sayılı Yasanın 85.maddesi gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi uyarınca işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
Yasanın 93. maddesi uyarınca, Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yeni Genel Şartların C.11. maddesine göre; yeni genel şartlar, genel şartların yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır.14.04.2016 tarihinde kabul edilen ve 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 3.maddesiyle değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesi uyarınca, “zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır”
Genel Şartların, kapsama giren teminat türlerini düzenleyen A5.maddesi c bendi ile sürekli sakatlık teminatı 14 Mayıs 2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlandığı şekli ile “Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.
Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır. Tazminat ödemesinde, ilgili sağlık hizmet sunucularınca tanzim edilecek trafik kazasına ilişkin belgelerde illiyet bağı ile ilgili tespitin yer alması durumunda bu tespitin aksini ispat sigorta şirketine aittir. Sigortacı söz konusu rapor hakkında ilgili mevzuat uyarınca itiraz usulüne başvurduğunda mağdurun itiraz üzerine yaptığı belgelenmiş harcamaları bu teminat kapsamında karşılamakla yükümlüdür..” şeklinde düzenlenmiş;
20 Mart 2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile “c) Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan ve tıbben gerekli olan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Kaza nedeniyle mağdurun sürekli iş göremezliği bu teminattan karşılanır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.
Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik doğrultusunda hazırlanan sağlık kurulu raporu dikkate alınır. Tazminat ödemesinde, ilgili sağlık hizmet sunucularınca tanzim edilecek trafik kazasına ilişkin belgelerde illiyet bağı ile ilgili tespitin yer alması durumunda bu tespitin aksini ispat sigorta şirketine aittir. Sigortacı söz konusu rapor hakkında ilgili mevzuat uyarınca itiraz usulüne başvurduğunda mağdurun itiraz üzerine yaptığı belgelenmiş harcamalarını bu teminat kapsamında karşılamakla yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
Genel Şartların “Ek:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” maddesi uyarınca; Sürekli sakatlık tazminatı, bu Genel Şartlar uyarınca belirlenen ilkeler dikkate alınarak zarar gören kişinin bireysel özelliklerine göre ve varsa geçici iş göremezlik süresinin bittiği tarihten itibaren hesaplanır. Hesaplamalarda TRH 2010 hayat tablosu kullanılır. Tablonun belirli periyotlarda güncellenmesi halinde kaza tarihi itibarıyla güncel versiyon kullanılır. Hesaplamalarda iskonto oranı (teknik faiz), %1,8 olarak dikkate alınır. Teknik faiz, gerekli görülen hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından güncellenir.
2 Ağustos 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile Genel Şartlara eklenen Ek 6 ile “Ek:6 Tazminat Ödemelerinde İstenilecek Belgeler arasında 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu sayılmış; 20 Mart 2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile Ek 6 Tazminat Ödemelerinde İstenecek Belge, “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik doğrultusunda hazırlanan sağlık kurulu raporu” olarak değiştirilmiştir.
Ne var ki, Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 17.07.2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı ilamı ile 2918 sayılı Yasanın “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki 90.maddesinin 1.cümlesindeki “…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlara…” ve ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlara…” ile “Bu kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler” şeklindeki 92.maddesinin (i) fıkrasının Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline oy çokluğuyla karar verilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153. maddesinin 6. fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı).
Bu konuda Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153.maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “Sonradan çıkan içtihatı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanması zorunlu olup bu durumda, yeni Genel Şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının, Genel Şartlara atıf yapılan düzenlemenin iptal edilmesi karşısında yasal dayanağı kalmamıştır. Aksine, Anayasaya Mahkemesi kararının gerekçesinde tazminatların kapsamı ve mahiyetlerinin bu şekilde genel şartlar ile düzenlenmesinin hukuki belirlilik ve gerçek zarar ilkesine aykırı olduğuna vurgu yapılmıştır.
2918 sayılı Yasanın Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki son hali “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde olup 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 55.maddesinde uyarınca da “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır.”
O halde, iptal kararından sonra, anılan kanun maddesindeki mevcut düzenlemeye göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, 2918 saylı KTK ve bu kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri ile Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda belirlenmelidir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının ve tazminatın miktarının doğru biçimde belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu kapsamda; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin … Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacaktır.
Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- … sayılı iptal kararı ile işgücü kaybı tazminatı hesabında yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, bu düzenlemenin artık uygulanma imkanı kalmamıştır. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında somut olayda; davalı tarafından sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’ın kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı, kaza nedeniyle davacının sürekli ve geçici iş göremezliğinin söz konusu olduğu ve ayrıca bakıcıya ihtiyaç duyduğu sabit olup davacı için, öncelikle kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine uygun bir şekilde maluliyet oranı belirlenmiş, sürekli iş göremezlik yönünden TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan; bilinmeyen işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması suretiyle tazminat hesabı yaptırılmıştır. 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararları da bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. Maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını, davalı … şirketinden talep edebilir. Olayın meydana geliş şekli ve dosyaya kazandırılan kusur raporu gözetilerek davacının kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığına kanaat getirilmiş ve kusur yönünden yeniden rapor aldırılmamıştır. Davalı tarafından sigortalı araç ticari nitelikte olmadığından ve sigorta şirketine başvuru yapılarken tüm belgeler eksiksiz sunulmadığından dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilerek, denetime ve usule uygun aktüer bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalar doğrultusunda aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın arttırılan miktarlar üzerinden KABULÜ ile; 29.671,91-TL sürekli iş göremezlik, 14.700,00-TL geçici iş göremezlik ve 2.943,00-TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 47.314,91-TL tazminatın dava tarihi olan 15/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 3.232,09-TL olduğundan peşin alınan 215,49-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.016,59-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 6.950,94- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 277,69-TL harç toplamı ile 835,50- TL posta, tebligat, bilirkişi ücreti, 1.260,00-TL ATK gideri olmak üzere toplam 2.373,19‬- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısım var ise talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/09/2021

Katip … Hakim …
¸e-imza

¸e-imza