Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/67 E. 2021/98 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.

1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/67 Esas
KARAR NO : 2021/98

DAVALI KARŞI DAVA
DAVACISI :
DAVACI KARŞI
DAVALI DAVALISI : …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/09/2019
KARAR TARİHİ : 16/02/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :03/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali(Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının dilekçesinde sunulan 7 ayrı ek olarak yer alan delillerin HMK 121’e göre uygun olarak taraf sayısından bir fazla olarak dava dosyasına sunulmadığını, usul açısından dilekçenin reddine karar verilmesini, ilgili sözleşmenin müvekkili şirketçe kaşelenip imzalanarak 16/11/2017 tarihinde mail ile davacı karşı davalı şirket yetkilisi… tarafından 17/11/2017 tarihinde mail yoluyla onaylandığını, cevap verdiğini, ilgili sevkiyatlara başladığını, davacı karşı davalı tarafça 16/11/2017 tarih ve MP-RDH-CO-0317-17 nolu satım sözleşmesinin şirket yetkililerince imzalandığını, müvekkili şirketin sözleşme yapma iradelerinin olmadığını, bu sipariş emrinin herhangi bir hukuki bağlayıcılığının olmadığının ifade edildiğini, söz konusu mailin bahse konu purchase orderin tüm hükümleriyle birlikte yazılı olarak kabul edildiğinin açıkça ortaya konulduğunu, davanın tahkim uygulamasından vazgeçilerek genel mahkemede açıldığını, bu durumun tahkim şartından vazgeçildiği sonucunu doğurmayacağını, dürütslük kuralına aykırı olduğunu, müvekkili tarafından açılan davanın kısmi dava olduğunu, karşı tarafın belirli bir alacak için açılan kısmi davanın abestle iştigal olduğunu, karşı tarafın kime fatura kestiğinden bihaber olduğunu, müvekkili şirketinin …şubesine fatura kesildiğini, müvekkili şirketin kesilen faturalara ödeme yaptığını, yapılan bu ödemelerden kaynaklı karşı tarafın şubeden haberdar olmamasının mümkün olmadığını, kötüniyetli bir tutum sergilendiğini, ayıp ihbarlarının süresinde yapıldığını, dava dosyası ekinde yer alan maillerde açıkça satın alınan malların ayıplı olduğunun ifade edildiğini, karşı tarafın tedarik ettiği ürünlerdeki ayıpları kabul ettiğini, karşı taraf tarafından müvekkiline gönderilen ürünlerin toplama ürünler olduğunu, karşı tarafın delil listelerinde yer alan 01/10/2018 tarihli yazıyla, …. firması üzerinden sattığı ürünlerde varolan ayıplar nedeniyle müvekkili şirkete 250.000,00-USD ceza ödediğini, bu cezadan sonra davalı tarafça da numune üzerinden müvekkili şirket ve asıl iş sahibi idare arasında sipariş edilecek ürünlere ilişkin tam bir mutabakat sağlandığını, bu mutabakat sonrasında sipariş edilen ürünlerde de renk, ebat, kalınlık ve kamburluk problemlerinin aynen devam ettiğini ve ürünlerin teslim edilemediğini, davalı tarafın sözleşmeye aykırı olarak hareket ettiğini ve zararların oluştuğunu beyanla açılan davanın reddini, davanın haksız ve kötüniyetli olarak açıldığını, %20’den az olmamak kaydı ile tazminata hükmedilmesini, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın yargı yetkisine yönelik tahkim şartının iki tarafın imzasına havi geçerli ve yazılı belgeye dayalı olması gerektiğini, böyle bir belgenin olmadığını, bu sebeple tahkim ve yetki itirazlarının kendiliğinden düştüğünü, 10.000,00-TL zarar iddiasının hangi delil ile ispat edildiğinin açıklanmasının gerektiğini, sunulan delillerle ilgili davacı tarafın muvafakatine gerek olmadığını, dava dilekçesinin ve eklerinin davacı tarafa tebliği edildiğini, davacı tarafından 31/10/2019 tarihinde dosya fotokopisinin tamamının alındığını, davacının açtığı işbu davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğunu bu nedenle ayrılması gerektiğini, davacının bahsettiği purchase orderlar müvekkili yetkisi imzasının olmadığı ve sadece davalının siparişlerini içeren tek tarafları düzenlenmiş belgeler olduğunu, birlikte kararlaştırılan ve imza altına alınan sözleşme niteliğinde olmadığı ve müvekkilini bağlayıcılığının olmadığını, dava konusu sözde ayıp iddialarından hangi maddi vakıanın 10.000,00-USD sebebiyet verdiğinin belirtilerek incelemenin sadece o olaya ilişkin yapılması gerektiğinin izahtan vareste olduğunu, davacının iddasında ispat yükümlülüğü bulunduğunu, sunulan mailin yazışmasına atfedilen anlam ile mail içeriğinin bağdaşmadığını, açıklanan nedenlerle, davacının davasının reddini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesi şeklinde karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememiz dosyasının …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasından tefrik edildiği ve yukarıdaki esas sırasının kaydının yapıldığı görülmüştür.
Dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi tarafından hazırlanan 07/01/2021 tarihli rapora göre, …. San. A.Ş. ‘nin 2016-2017 ve 2018 yıllarına ait tutulması zorunlu defterleri 2012 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 64.Maddesine uygun olarak işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek ve delil teşkil edebilecek şekilde tutulduğu, incelemeye ibraz edilen …. San. A.Ş. 2016-2017 ve 2018 yılları Yevmiye Defter’i ve Defter Kebir (Büyük Defter) E-Defter olup, Berat oluşturma işletmelerinin zamanında yapıldığı tespit edildiği, dökümleri yapılan16 adet faturanın Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nun gerektirdiği yasal belge niteliğini taşıdığının görüldüğü, fatura tarihlerini ile irsaliye tarihleri karşılaştırılmış, irsaliyelere istinaden düzenlenen faturaların düzenlemelerinin yasal sürelerde yapıldığını, faturaların düzenleme tarihleri ile Gemi kalkış tarihleri arasında en fazla 12 gün olduğunun görüldüğü, …’nin mal teslimlerinin oluşturduğu satış faturalarının toplam tutarının 3.115.331,88-USD olurken….İnş.A.Ş.’nin bu mal alış faturalarına karşılık yaptığı ödemeleri gösteren tablo-3 ‘de 1.303.910,97-USD gerçekleştiğinin görüldüğü, açıklamalara istinaden … A.Ş.’ nin 1.811.240,91-USD alacağının olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda;
Davacı tarafından davalı aleyhine;
1-Ayıplı ve davalı tarafça gönderilmeyen malzemeler nedeni ile sözleşmenin 5.maddesi doğrultusunda reddedilen ürün bedeli olarak 2.000,00-USD,
2-İmalata giren 2.243 m2 ayıplı malzemenin asıl iş sahibi idare tarafından onaylanmaması üzerine yerinden sökülmesinden dolayı oluşan zarara karşılık 2.000,00-USD,
3-Gecikme cezası olarak 2.000,00-USD,
4-İlk iki siparişte teslim edilen karoların %25’inde renk, boyut ve kalıplarının davalı firma ile kararlaştırılan ürünlerin standartlarına uygun olmadığının tespit edilmesi üzerine oluşan zarardan karşılanmayan kısmına ilişkin 2.000,00-USD,
5-Son siparişteki malzemelerin ayıplı olması nedeni ile ortaya çıkan müspet zararlar için 2.000,00-USD olmak üzere toplam 5 talepten dolayı 10.000,00-USD alacak davası açıldığı görülmüştür.
Davacı tarafından davalı ile aralarında söz konusu malzemelerin satışına ilişkin yazılı sözleşme olduğunun iddia edildiği, davalı tarafından söz konusu yazılı sözleşmenin inkar edildiği, davalının inkarı üzerine mahkememizce davacı vekiline söz konusu sözleşmenin aslını mahkemeye ibraz etmesi için mahkememizin 16/06/2020 tarihli duruşmasının 4.maddesinde kesin süre verildiği, söz konusu kesin sürenin sonuçlarının açıkça yazılmaması üzerine yine sözleşme aslının sunulması için 15/09/2020 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı uyarınca kesin süre verildiği, kesin sürenin sonuçlarının açıkça yazıldığı, söz konusu yazıma rağmen davacı tarafından sözleşme aslının mahkemeye sunulmadığı, davacının söz konusu sözleşme aslını mahkemeye sunmaması nedeni ile mahkememizde taraflar arasında davaya konu malların satışına ilişkin yazılı bir sözleşmenin olmadığı yönünde kanaatin oluşmuştur.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması nedeni ile davacının davalıdan var olduğunu iddia ettiği sözleşme uyarınca yapmış olduğu ve yukarıda belirtilen 1 ve 3 nolu taleplerinin reddi gerekmiştir.
Davacı tarafından satışa konu malların renk, boyut ve kalınlıklarının birbirini tutmaması nedeni ile ayıplı olduğunun iddia edildiği, davacının olduğunu iddia ettiği ayıpların tamamının basit bir kontrol ile anlaşılabilecek nitelikte ayıplar olduğu, bundan dolayı söz konusu ayıpların tamamının TTK.23/1-c maddesinde belirtilen açık ayıp mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır. Davacının iddia ettiği söz konusu açık ayıpların malın teslim alındığı tarihten itibaren TTK.23/1-c maddesi gereğince 2 gün içerisinde davalı satıcıya ihbar edilmesi gerekmektedir. İhbarın süresi içerisinde yapıldığını ispat yükü mevcut dosyamızda davacıdadır. Tüm dosya kapsamında ayıba yönelik tek ihbarın davacı şirket adına …’ın mailinden davalı şirket çalışanı …. mailine 01/01/2018 tarihinde yapıldığı görülmüştür. Söz konusu mailde de dava dilekçesinde belirtilen ayıpların aksine sadece üretim hatasından bahsedildiği ancak üretim hatasının neye ilişkin olduğuna dair bir açıklamada bulunulmadığı, davalı şirketin teknik ekibinin malların bulunduğu sahada çalışma yapmalarının talep edildiği görülmüştür. Söz konusu mailde hangi partideki ya da hangi tarihte teslim alınan mallar için ayıp ihbarında bulunulduğu da açıkça belirtilmemiştir. Bu mail dışında davacının davalıya ayıp ihbarına yönelik bir bildirimi söz konusu değildir. Söz konusu maildeki ayıp ihbarının hangi mallara ilişkin olduğunun bilinememesi, maildeki ayıp ihbarının hangi tarihte teslim alınan mallara yönelik yapıldığının bilinememesi, davacı ve davalı tarafından satışa konu malların davacıya teslim tarihine ilişkin bir belge dosyaya sunulmadığı gibi yapılan araştırmalara rağmen de tespit edilememesi, sadece gemiye malların yüklendiği tarihlerin tespit edilmesi, söz konusu gemiye yüklendiği tarihler dikkate alındığında TTK.nun 23/1-c maddesindeki açık ayıpların bildirilme süresi için belirlenen 2 günlük sürenin geçmesi hususları göz önüne alındığında mahkememizde davacının söz konusu mail çerçevesinde ayıp ihbarını süresi içerisinde yaptığını ispatlayamadığı yönünde kanaatin oluştuğu, ayıp ihbarının süresinde yapıldığının ispatlamaması nedeni ile davacının ayıp ihbarından kaynaklı ve yukarıda belirtilen 1,2 ve 5 nolu taleplerinde reddinin gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 59,30-TL olduğundan bakiye 59,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davalı duruşmada kendisin bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 8.219,10-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı tebliğiden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/02/2021

Katip …
E-İmzalıdır.

Hakim …
E-İmzalıdır.