Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/633 E. 2022/11 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
…ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/633 Esas
KARAR NO : 2022/11

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/11/2020
KARAR TARİHİ : 12/01/2022
KR.YZL.TARİHİ : 04/02/2022

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında … yevmiye numara ile 06BVV781 Plakalı 2005 model … … Kapah. Kasa Kamyonet için Araç Satış Sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye göre ilgili araç için davalıya toplamda 29.500,00TL ödendiğini, ilgili araç sözleşme tarihi ile davalı kontrolünde herhangi bir arızası olmadan mekanik ve kaporta ustası kontrolünde alındığını fakat 19.09.2020 tarihi itibari ile ilgili aracın motorunda bilinmeyen bir arıza çıktığı ve bu arızanın müvekkili tarafça yaptırılan tamirat neticesinde, bu arızanın ilk etapta belli olmayan ve zamanla ortaya çıkan gizli bir arıza olduğu bilgisi verilmiş olduğunu, bu kapsamda davacı şirket tarafından bu arıza için 4.560,70TL motor malzemesi, 1.203,60 TL enjektör tamir bakım işçilik bedeli, 2.006,00TL motor işçilik ücreti ve 413,00TL oto kurtarma ücreti olmak üzere toplam 8.183,30TL masraf yapıldığını, davacı şirketin ilgili aracın satıldığı dönemde araçtaki gizli ayıbı bilme durumunun olmadığını, bu kapsamda yapılan masrafın davalı tarafça karşılanması zorunluluğunun doğduğunu, Ankara …Noterliğinin … yevmiye ve 02.10.2020 tarihli ihtarnamesi ile bilgi verildiğini beyanla, 8.183.30TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; aracın 31.8.2020 tarihinde satıldığını, aynı gün aracın İvedik organize sanayi sitesinde, davacı tarafından belirlenen bir oto serviste hem motor hem kaporta yönünden ustalarca kontrolü yapıldıktan sonra satın alınmış olduğunu, dolayısıyla davacının yaptırdığı incelemelerin var olan gizli ayıpları da ortaya çıkaracak nitelikte bir kontrol olduğunu, o incelemede böyle bir hususa rastlanmamış olduğunu, davacının aracın ariza yaptığını iddia ettiği tarih ile ilgili satın aldığı tarih arasında ise 21 gün bulunduğu, dolayısıyla o süreçte araçta meydana geldiği iddia edilen arızaların, davacının kullanımından kaynaklanmış olmasının da ihtimal dahilinde olduğunu, zira ilgili aracın davalı tarafından 19.08.2020 tarihinde Hacettepe Üniversitesi’nden emekli bir akademisyenden sağlam şekilde satın alındığını, kısa süreli bir kullanımdan sonra da davacıya satıldığını, kaldı ki aracın 2005 model ve belli bir kilometre yapmış bir araç olduğunu, ancak yine de aracın iddia edildiği gibi tamir işlemlerini gerektirir bir halinin bulunduğunu, davacının da gerekli ve detaylı kontroller yapıldıktan sonra beğenerek satın aldığını, gizli ayıbın, kullanmakla ortaya çıkan bir husus olmakla birlikte 20 gün sonra böyle bir kusur çıktıysa bile yine gizli ayıptan bahseden TBK’ya göre alıcının bunu “karşı tarafa derhal bildirmesi” sorumluluğu olduğu, oysa davalıya davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin, aracı satın aldıktan 33 gün ve tamir işlemleri yapıldıktan 12 gün sonra yazıldığını, bunca vakit geçene kadar ise her nedense davacı tarafça müvekkiline ne telefonla ne de başkaca bir yolla ulaşılmadığını, iddia edilen hususlar hakkında bir çözüm yolu için görüşme gerçekleştirilmediğini, sadece kendi kendilerince tespit ettiklerini iddia ettikleri birtakım arızalar olduğu ve bunu da piyasa fiyatının oldukça üstü bir bedele tamir ettirdikleri, davalıya günler sonra ihtarla bildirdiklerini, davacının bu davasının hukukenkabul edilemeyeceği gibi iyi niyet ve dürüstlük kuralları bakımından da itibar edilebilir bir yanı olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME : Dava, tazminat istemine ilişkindir.
Satışı yapılan araç, kapalı kasa kamyonet olarak kayıtlı olduğundan mahkememiz görevli kabul edilmiştir.
Dava açılmadan evvel arabulucuya müracaat edilmiş olup işbu dava şartı yerine getirilmiştir.
Davaya konu … plakalı araçta dava dilekçesine ekli faturalar içeriği gözetilmek sureti ile yapılan işlemlerin gizli ayıp kapsamında olup olmadığı, satış tarihi ve tamir tarihi dikkate alınarak söz konusu yapılan işlemlerin bu süreç içerisinde doğup doğamayacağı, tamire konu işlemlerin davalı tarafından satış öncesinde bilinip bilinemeyeceği ve yapılan işlemlerin 2020 yılı itibari ile rayiç masrafın hesaplanması amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu 05/04/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; aracın satın alınmasından 19 gün sonra Kızılcahamam sapağında meydana gelen hadise, muhtemelen aracın yakıt veya soğutma devresinde meydana gelen arıza nedeniyle motorun hararet yapması sonucu motorunun yanması olduğu, bu arızalar oluştuğu anda, aracın hararet yapmakta olduğu tespit edilip motor/araç anında durdurulmaz ise böyle bir hadise aracın satın alınma tarihinden, kullanım süresinden bağımsız olarak her zaman meydana gelebileceği, sunulan fatura içeriklerinin incelenmesi ile, bu hadisinin gizli ayıp kapsamında ya da araçtaki bir gizli ayıptan kaynaklı olduğunun söylenmesinin teknik olarak mümkün olmayacağı, çok kısa sürede elden çıkarılan 2.el araçlarda araçta örneğin motorun gitmek üzere olduğu (rektifiye zamanı geldiği) bilinebilir ve masrafa girmemek için, bir takım teknik önlemler alınarak araç kısa sürede elden çıkarılmak istenebilir. Ancak huzurdaki davada, davalının düşüncesinin ne olduğu konusunda bir şey söyleyebilmenin mümkün olmadığını, böyle bir motor toplama hadisesinde işçilik faturasının da olması doğal ve gerekli olduğu, ancak bunun boya ve kaporta işleri yapan bir işyerine ait olması dışında gerek çekici ve gerekse motor parça ve enjektör malzeme/işçilik faturalarının rayici yansıttığının rapor edildiği görülmüştür.
Daha önce sunulan rapor da gözetilerek davacı vekilinin bu rapora karşı yaptığı itirazların değerlendirilmesi amacıyla dosyanın farklı bir bilirkişiye tevdi edildiği, söz konusu 22/11/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; dosya içeriğinde, araçta var olduğu iddia edilen bir ayıbın gizlenmesine dair bir kanıt, belge ya da tespit içermediği gibi, araç alınırken şüpheli bir durumun oluşmadığı da davalının kontrol ettirdiği usta tarafından normal olarak raporlandığı, aracın 19 gün kullanımı sırasında şüpheli bir durumunun oluştuğuna dair bir tespit ya da rapor bulunmadığı, aracın motor kilitlenmesinin nedenine dair bir tespitin hemen kilitlenme sonrasında yapılmadığı, araçta oluşan arızanın, hararet yapma, hortumlarda oluşan kaçaklar, yakıt kalitesi, yağlama sistemi gibi bir çok sebebi olabileceği gibi aracın 15 yıllık bir araç olduğu değerlendirilerek, ömürlü olan parçaların ömrünün dolmasından dolayı bu arızanın olabileceği, bu durumun gizli ayıp olarak değerlendirilemeyeceği, araca yapılan harcamaların, araçtaki onarımlar dikkate alındığında, onarım bedellerinin uygun olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davalı tarafından davacıya satışı gerçekleştirilen … plakalı araçta meydana gelen arızanın gizli ayıp kapsamında olup olmadığı, bu sebeple davalının davacı tarafından yaptırılan masrafları tazmin sorumluluğu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmış olduğu tespit edilmiştir.
Satıcının ayıba karşı tekeffül borcu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu(TBK)’nun 219 ilâ 231. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Anılan Kanunun “Ayıbtan sorumluluk”a ilişkin 219.maddesinde:
“ Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur” hükmü yer almaktadır.
Ayıba karşı tekeffül, doktrinde; satılan şeyde satıcı tarafından zikir ve vaad edilen vasıfların bulunmamasından veya satılan şeyin değerini yahut akit gereğince ondan beklenen faydaları azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından satıcının sorumlu tutulması şeklinde tarif edilmektedir(Edis S. Satıcının Ayıba Karşı Tekeffül Borcu Ankara 1963, Ajans-Türk Matbaası, s. 7). Şu hale göre ayıba karşı tekeffül ya zikir ve vaad olunan vasıfların bulunmaması ya da satılanın lüzumlu vasıflarının olmaması sebebiyle gerçekleşir.
Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Çünkü satımda alıcının amacı, istediği maksat için kullanabileceği, yararlı bir malın mülkiyetine sahip olmaktır. Satıcı, malın değerini veya yararını azaltan eksikliklerin bulunmadığını ayrıca garanti etmese bile; bu borç kanunen mevcuttur. Bu nedenle satıcının bu borcunu kanuni bir borç olarak nitelendirmek mümkündür (Tandoğan, H., a.g.e, s.163; Yavuz, C., Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul 1996, s.91).
Satıcı satış sözleşmesine konu taşınır malın niteliği ve kullanım amacı bakımından malın değerini ve kullanım amacını azaltan veya ortadan kaldıran mülkiyet hakkının sonucu olan tasarrufi işlemler yapmasını engelleyen bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altındadır. Satıcının bu borcunun söz konusu olabilmesi için satılanda bu çeşit eksikliklerin var olduğunu bilmesi gerekmediği gibi satılandaki bulunması gereken vasıfları ayrıca zikir ve vaad etmesine de gerek yoktur.
Ayıp sözüyle, bir şeyde bulunmaması gereken objektif bozukluklar ve eksiklikler kast olunmaktadır. Ayıp maddi şekilde olabileceği gibi hukuki veya ekonomik bir ayıp şeklinde de ortaya çıkabilecektir.
Bir eşyanın aynı cinsten normal parçalarla karşılaştırıldığında kendi değerini veya elverişliliğini kaldıran ya da azaltan her türlü kötü nitelik maddi ayıptır.

Bu hukuki açıklamalar ışığında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi bakımından iki ayrı bilirkişiden rapor alınmış, her iki bilirkişi raporunda da; satışa konu araçta meydana gelen arızanın gizli ayıp niteliğinde olmadığı, hararet yapma, hortumlarda oluşan kaçaklar, yakıt kalitesi, yağlama sistemi gibi bir çok sebebi olabileceği gibi aracın 15 yıllık bir araç olduğu değerlendirildiğinde ömürlü olan parçaların ömrünün dolmasından dolayı da bu arızanın olabileceği açıklanmıştır. Çözümü teknik bilgiyi gerektiren konuda alınan bilirkişi raporları gözetildiğinde davacının arıza dolayısı ile yaptığı gideri davalıdan talep etme koşullarının oluşmadığı kanaati ile davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu harcın, peşin alınan 139,76TL harçtan mahsubu ile bakiye 59,06TL harcın karar kesinleştiğinde, istek halinde yatırana iadesine,
3-Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk gideri 1.320,00-TL olduğundan söz konusu ücretin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.100,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/01/2022
Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır