Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/619 E. 2022/384 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/619 Esas
KARAR NO : 2022/384

DAVA : ALACAK (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/11/2020
KARAR TARİHİ : 24/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile müvekkil şirket arasında, davalının ….adresinde mukim akaryakıt istasyonu için, 02.08.2018 tarihinde beş yıl süreli, akaryakıt bayilik sözleşmesi ve ekleri akdedilmiş olduğunu, müvekkili şirketin üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmiş olduğunu, davalı şirketin sözleşmenin henüz ilk sekiz aylık süresine tekabül eden 29.03.2019 tarihinde, hiçbir bildirimde bulunmaksızın müvekkili şirketin bilgisi ve rızası dışında, taraflar arasındaki sözleşmelere aykırı olarak, faaliyet gösterdiği akaryakıt istasyonunu dava dışı 3.şahıs, … Enerji Kimya Akaryakıt Geri Dönüşüm Anonim Şirketi’ne devretmiş ve bayilik lisansını sonlandırmış olduğu; aynı tarihte bayiliğe konu istasyon üzerinde dava dışı şirketin, başka bir dağıtım şirketi üzerinden lisansı yayınlanmış olduğunu, davalının bu fiili sonucunda taraflar arasındaki 02.08.2018 tarihli bayilik sözleşmesini sürdürme imkanının kalmamış olduğunu, müvekkili şirket yetkililerinin, akde aykırı fiillerinden dönmesi, sözleşmeye uygun faaliyetlerine devam etmesi talepleri karşılığında davalı yan, önce …Aydın adresindeki istasyonu üzerinden edim ve taahhütlerini yerine getireceği vaadiyle, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmelerinin 13.maddelerinin i fıkraları ile 19.06.2019 tarihli protokolün 10.maddesi kapsamında, önceki bayilik sözleşmesinden kaynaklanan haklar saklı olmak ve yeni bayilik sözleşmesi imzalanması hiçbir surette önceki bayilik sözleşmesinden doğan hakların ibrası anlamına gelmemek kaydıyla, 19.06.2019 tarihinde protokol ve dört yıl süreli 19.06.2019 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ile dört yıl süreli Otogaz (LPG) bayilik sözleşmesini akdetmiş olduğu; bu sözleşmeler kapsamında her sözleşme için ayrı olmak üzere taahhütnameler sunulmuş olduğunu, ancak davalı tarafın taahhütleri yine yerine getirmediğini, müvekkili şirketi menfi ve müspet muhtelif zararlara uğrattığını, ticari itibarını zedelediğini tüm bu nedenlerle kar mahrumiyetinden kaynaklı zararlar için 5.500,00 TL nin 53. …. yevmiye numaralı ihtarının davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile , cezai şart borçları için 5.500,00 TL ‘ nin … yevmiye numaralı ihtarının davalıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte olmak üzere şimdilik toplamda 11.000,00 TL nin davalı şirket ile kefalet limiti dahilinde diğer davalılardan müştereken tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, alacaklı olduğunu iddia ettiği tutarları farazi olarak hesaplamış olduğu; bu tutarların fahiş olduğu; müvekkillerin söz konusu meblağlar uyarınca davacıya borçlu olduğu iddiasının kabulünün ise mümkün olmadığı; davacı tarafın, Aydın ilinde bulunan bir akaryakıt istasyonuna dair 19.06.2019 tarihli protokolü, her nasılsa Afyon ilinde bulunan bir akaryakıt istasyonuna dair 02.08.2018 tarihli sözleşmenin eki gibi lanse etmeye çalışmakta olduğu; 19.06.2019 tarihli Protokol, Bayilik Sözleşmesi ve Otogaz ve LPG Bayilik Sözleşmesinin taraflar arasında akdedilmiş olsa da işbu sözleşmelerin hiçbir zaman yürürlüğe girmemiş olduğu; çünkü Müvekkiller STM’nin teminat sunma imkanının olmamış olduğu; müvekkil şirket STM Sarıbaş Ticaret Merkezi A.Ş.’nin davacı şirketin bayisi olarak sözleşme gereğince istasyonda ürün satışına başlayamamış olduğu; dolayısıyla müvekkil şirket de bahse konu sözleşme gereğince hiçbir yükümlülük ve hukuki sorumluluk altına girmediğinden, sözleşme dolayısıyla da hiçbir borcunun bulunmadığı; davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; taraflar arasında 02/08/2018 ve 19/06/2019 tarihli bayilik sözleşmeleri ile 18/06/2019 tarihli protokol başlıklı sözleşmenin bulunduğu hususunda ihtilaf olmadığı, ihtilafın davalı şirketin bayilik sözleşmeleri ve protokole aykırı davranıp davranmadığı, davranmış ise cezai şart ve eksik alımdan dolayı kar mahrumiyetinden kaynaklı davacının alacağının olup olmadığı, var ise miktarı davalı şahısların kefaletinin geçerli olup olmadığı, adi ve müteselsil kefil olup olmadıkları, eş muvafakatinin gerekip gerekmediği, 19/06/2019 tarihli sözleşmenin taraflar arasında kurulup kurulmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Aydın Asliye Ticaret Mahkemesince alınan 15/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda; taraflar arasında yapılan bayilik sözleşmelerinde, her yıl hangi üründen ne miktar alınıp / satılacağı hakkında kesin bir tanım bulunmadığı, davacı kurum dava dilekçesinin 5/A-b maddesinde ortalama hesaplama yaparak, 5 yıllık ürün satılabileceğini hesaplamış ise de, petro fiyatlarındaki günlü/haftalık/aylık değişkenler dikkate alındığında, taahhütten doğan kar kaybının hesaplanmasınını yapılamayacağı, davalı şirketin, net işletme sermayesi yönünden her yıl birer yıllık borçlarını ödeyebilecek kabiliyette olmadığını, davalı, şirketin, öz sermaye yönünden esas sermayesi her yıl azalan oranlarda pasif duruma geçtiğini, davalı şirketin, brüt kar yönünden her yıl, yasaların aradığı kar haddini aştığını, kefalet sözleşmesi yönünden borçluların yükümlülüklerinin tespitinin mahkememizde olduğunu rapor etmiştir.
Mali Müşavir…. tarafından düzenlenen 12/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda; 02.08.2018 tarihli sözleşmenin 14/b maddesinde düzenlenen fesih tarihindeki 100 ton motorinin Kırıkkale Depo satış fiyatının 667.096,78 TL olduğu; 02.08.2018 tarihli sözleşmenin 14/b maddesinde düzenlenen ortalama satışına göre depo fiyatı üzerinden kar mahrumiyetinin’ 20.683,83 TL olarak hesaplandığı; 19.06.2019 tarihli Taahhütnameye göre 3.000.-Ton motorin taahhüdünden kaynaklanan kar mahrumiyetinin 600.009.-USD olarak hesaplandığı; 19.06.2019 tarihli Taahhütnameye göre 600.-Ton benzin taahhüdünden kaynaklanan kar mahrumiyetinin 120.000.-USD olarak hesaplandığı; ve iki taahhüdün toplamının 720.000.-USD olduğu; dava dilekçesinde motorin ve benzin taahhüdü kar mahrumiyetinin toplam 604.800.-USD olarak hesaplandığı; 19.06.2019 tarihli Taahhütnameye göre 1.500.-Ton otogaz taahhtidünden kaynaklanan kar mahrumiyetinin 300,000.-USD olarak hesaplandığı hususlarını rapor etmiştir.
Mali Müşavir, Hesap Uzmanı ve Akaryakıt Sektör bilirkişisince düzenlenen 14/03/2022 tarihli raporda; 02.08.2018 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi m.14/b gereğince Mahkemece takdir edilmesi durumunda davalı şirketin haksız fesih nedeniyle ödeyebileceği cezai şart miktarının 667.096,78-TL olduğu, dava dilekçesinde 5.500-TL cezai şart talep edildiği, 02.08.2018 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi m.14/b gereğince davalı aleyhine mahrum kalınan kar bedelinin kalan sözleşme süresi boyunca takdir edilecek olması durumunda kâr mahrumiyetinin 42 ay x 9.130 litre x 2.9-TL x 0,0186 = 20.683,83-TL olarak hesaplandığı, Taraf şirketler arasında akdedilen 02.08.2018 tarihli sözleşmeden kaynaklı yükümlülükleri nedeniyle, davalı tarafın dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği görülmüş olduğundan, faizin ancak dava tarihinden itibaren işletilebileceği, Taraf şirketler arasında akdedilen 18.06.2019 tarihli Protokol’ün 11. Maddesi gereğince lisans tadilinin yapılmaması nedeniyle davalı şirketin, davacıya 100.000,00-TL cezai şart ödeyebileceği, davalı taraf daha önce Ankara 53. Noterliği’nin 15.08.2019 tarihli ve 19132 Yevmiye Nolu İhtarnamesi ile temerrüde düşürülmüş bulunduğundan, faizin temerrüd tarihi olan 27.08.2019’dan itibaren işletilebileceği, açıklanan gerekçelerle davacının 18.06.2019 tarihli Protokol, 19.06.2019 tarihli Bayilik Sözleşmeleri ve 19.06.2019 tarihli otogaz ve akaryakıt alımına ilişkin Taahhütnameler gereğince kâr mahrumiyeti veya cezai şart talep edemeyeceği, açıklanan nedenlerle davalı …, … ve …’nın kefil olarak müştereken ve müteselsilen davalı şirket ile birlikte sorumlu tutulamayacağı, 02.08.2018 tarihli sözleşme döneminde 30.000.- Payın …, 30.000.- Payın ise …’ya ait olduğu, 19.06.2019 tarihli sözleşme, protokol ve taahhütnamelerin imzalandığı dönemde ise 59.999.- Payın …, 1 Payın ise Murat Teoman Turna’ya ait olduğunun tespit edildiği, dosya kapsamında yapılan incelemede davalı tarafından davacıya teslim edilen herhangi bir teminat mektubuna rastlanmadığı, bu yönde davalının alacaklarından yapılan bir kesintinin tespit edilemediği, davacının cezai şart talepleri yönünden taraf şirketler arasında önceki yıllara ilişkin bir anlaşma bulunmadığından, takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davacı tarafın faturalara ihtirazi kayıt koyması gerekmediği, Özkaynaklar, Cari Oran, ve Dönem Net Karı/Zararı birlikte değerlendirildiğinde davalı şirketin cezai şart olarak 79.316,17 TL üzerinde ödeme yapması durumunda; eskisi gibi ticari hayatına devam etmesinin mümkün olamayacağı rapor edilmiştir.
Davacı vekilince sunulan 29/04/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile ; 19.06.2019 tarihli protokolün 11.maddesi uyarınca doğmuş cezai şart için 1.800 TL olan dava değerini 50.000,00 TL’ye arttırarak, bilirkişilerce tespit olunan bu alacak miktarından şimdilik sadece 50.000,00 TL’lik kısmını ıslah ettiklerini bildirdikleri, ıslah için gerekli olan harcı yatırdıkları görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; 6098 sayılı TBK nın 583. Maddesinde kefaletin şekli unsurlarının belirlendiği, söz konusu maddeye göre kefaletin geçerli olabilmesi için kefilin sorumlu olduğu azami miktarın, kefalet tarihinin ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğinin kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtilmesinin şart kılındığı, bu kanun maddesi göz önüne alınarak mevcut olay değerlendirildiğinde, mevcut dosyada davalı konumunda bulunan gerçek şahısların kefilliklerinin tamamında müteselsil ibaresinin davalı gerçek şahısların el ürünüyle yazılmadığı, bu durumun dosyaya alınan 14/03/2022 tarihli bilirkişi raporu ile de tespit edildiği anlaşılmış ve davalı gerçek şahısların kefilliklerinin geçersiz olması nedeniyle mahkememize gerçek şahıslar yönünden açılan davanın ayrı ayrı reddi yönünde kanaat oluşmuştur. Davalı şirket yönünden değerlendirme yapıldığında, öncelikle fesih hususunun değerlendirilmesinin gerektiği, 02/08/2018 tarihli bayilik sözleşmesi yönünden; bayilik sözleşmesinin üzerinde kurulduğu istasyonun 29/03/2019 tarihinde davalı şirket tarafından dava dışı 3. Kişilere devredilmesi nedeniyle söz konusu 2018 tarihli sözleşmenin davalı şirket tarafından 29/03/2019 tarihinde haksız feshedildiğinin kabulünün gerektiği, yine taraflar arasında akdedilen 19/06/2019 tarihli protokol ile 19/06/2019 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesi ve otogaz bayilik sözleşmesinin ise uygulanmasına hiç geçilmediği, uygulanmasına geçilmeyen bir sözleşmenin haksız feshinin de söz konusu olamayacağı bu durumun 14/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği, sözleşmeler yönünden haklı ve haksız fesih durumunun yukarıda belirtildiği şekilde mahkememizce kabul edildikten sonra her sözleşme yönünden davacının talebinin değerlendirilmesinin gerektiği, davalı şirket tarafından 02/08/2018 tarihli sözleşme haksız feshedildiğinden davacının davalı şirketten eksik alımdan kaynaklı cezai şart talep edebileceği, bu miktarın bilirkişi tarafından yapılan hesapta 667.096,78 TL olduğu, yine davacı tarafından davalının haksız feshi nedeniyle kar mahrumiyeti talebinde bulunabileceği, bu miktarın bilirkişi tarafından 20.683,83 TL olarak hesaplandığı, bilirkişi raporunda her ne kadar cezai şart için bir yıllık sürenin sonunda itirazi kayıt koyması gerektiği ve mevcut olayda itirazi kayıt olmadığından Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/3380 esas sayılı dosyasında verilen kararı dayanak göstererek talep edemeyeceği yönünde görüş bildirmiş ise de, mahkememizce bilirkişinin bu görüşünün kabul edilmediği, zira sözleşmenin imza tarihinden sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar bir yıllık sürenin dolmadığı, bu nedenden ötürü davacının herhangi bir itirazi kayıt koymasını gerektiren bir durumun olmadığı, raporda belirtilen Yargıtay 19. Hukuk dairesinin içtihadının mevcut olayımıza uygun olmadığı anlaşılmış ve mahkememizde 02/08/2018 tarihli sözleşmeden dolayı davacının davalı şirketten eksik alımdan kaynaklı 667.096,78 TL cezai şart talep edebileceği yönünde kanaatin oluştuğu ancak davacının cezai şarta yönelik 1.800,00 TL lik talebi ile bağlı kalınarak bu hususta karar verildiği, söz konusu cezai şarta ilişkin davalı şirketin dava önceki temerrüdü bulunmadığından dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği, yine bilirkişi raporunda, 02/08/2018 tarihli sözleşmeden dolayı davacının kar mahrumiyeti talebinde bulunamayacağı belirtilmiş ise de mahkememizce bu görüşü itibar edilmediği, söz konusu sözleşmenin davalı şirket tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle davacının kar mahrumiyeti talebinde bulunabileceği, bilirkişi raporunda bahsedilen Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2018/3856 esas sayılı dosyasında verilen kararın tamamı okunduğunda mevcut olayımıza uygun bir kararı olmadığı anlaşıldığı, bu nedenden ötürü bilirkişinin kar mahrumiyeti talep edemeyeceği yönündeki görüşüne mahkememize itibar edilmediği ve davacının bilirkişi raporunda hesaplanan 20.683,83 TL kar mahrumiyetini talep edebileceği yönünde kanaatin oluştuğu ancak davacının talebi ile bağlı kalınarak kar mahrumiyeti yönünden 2.750,00 TL nin dava tarihi olan 18/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacıya verilmesi yönünde karar vermek gerekmiştir. Davacının 19/06/2019 tarihli protokolden kaynaklı cezai şart talebi değerlendirildiğinde, her ne kadar söz konusu protokolün uygulanmasına hiç geçilmemiş ise de söz konusu protokolün 11. Maddesinde açıkça protokolün hiç uygulamaya geçilmese dahi 100.000,00 TL cezai şart düzenlemesinin bulunduğu, söz konusu cezai şart düzenlemesinin çok açık olduğu, bu nedenden ötürü davacının protokolden kaynaklı cezai şarta yönelik talebinin yerinde olduğu, 14/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda da bu yönde tespitte bulunulduğu ve mahkememizce bu tespitin kabul edildiği anlaşılmış ve bu cezai şart talebi yönünden davacının davasının bedel artırım dilekçesi de göz önüne alınarak 50.000 TL yönünden kabulüne, söz konusu bedele davalı şirketi temerrüt tarihi olan 27/08/2019 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar vermek gerekmiştir, davacının 19/06/2019 tarihli bayilik sözleşmesinden kaynaklı cezai şart, kar mahrumiyeti ve otogaz bayilik sözleşmesinden kaynaklı taleplerinin ise söz konusu sözleşmenin hiç yürürlüğe girmemesi nedeniyle mahkememizde bu sözleşme yönünden davacının taleplerinin reddinin gerektiği, zira 14/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda da bu yönde tespit yapıldığı ve tespitin mahkememizce kabul gördüğü anlaşılmış ve davacının bu talebinin reddine karar vermek gerekmiş, yine Arabuluculuk kanununun 18/A maddesinin 11. Fıkrası gereğince davalılardan hiçbiri arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından lehlerine vekalet ücreti hükmedilmemiş ve tüm yargılama giderlerinden davalılar birlikte sorumlu tutularak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM:
1-Davacı tarafından davalılar …, … ve … aleyhine açılan davanın reddine,
2-Davacı tarafından davalı … aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile;

-02/08/2018 tarihli Bayilik Sözleşmesinden kaynaklı 1.800,00-TL cezai şart ve 2.750,00-TL kar mahrumiyeti olmak üzere toplam 4.550,00-TL’nin dava tarihi olan 18/11/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
-19/06/2019 tarihli Protokolün 11.maddesinden kaynaklı cezai şart talebinin kabulü ile 50.000,00-TL’nin 27/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
-Davacının 19/06/2019 tarihli Bayilik Sözleşmesinden kaynaklı cezai şart, kar mahrumiyeti ile Otogaz Bayilik Sözleşmesinden kaynaklı kar mahrumiyeti taleplerinin reddine,
3-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 3.726,31-TL olduğundan peşin alınan 187,86-TL harcının mahsubu ile bakiye 3.538,46-TL harcın davalı …’nden alınarak hazineye irat kaydına,
4-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin uyarınca hesaplanan 7.891,50TL vekalet ücretinin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar her ne kadar duruşmada kendilerini bir vekil ile temsil ettirmiş iseler de arabuluculuk kanununun 18/A maddesinin 11. Fıkrası uyarınca lehlerine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan 187,86-TL peşin harcın davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 885,34-TL harç toplamı, 317,35-TL tebligat ve posta masrafı, 5.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.402,69 TL yargılama giderinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mankemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/05/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza