Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/539 E. 2021/75 K. 09.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/476 Esas
KARAR NO : 2021/131

Av. … –

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2020
KARAR TARİHİ : 25/02/2021
GR.KR.YZM.TARİHİ : 01/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili adına davalı aleyhine … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan takibe borçlu tarafından haksız olarak itiraz edildiğini, bunun üzerine arabuluculuk yoluna gidildiğini ve uzlaşma sağlanamadığını, davalının müvekkili şirketin Türkiye’de aracısı olduğu Romanya şirketinin sattığı ürünü satın aldığını, bunun Türkiye’de satılma garantisi için de müvekkilinden icra takibine konu parayı teminat olarak avans aldığını, davalı şirket ürünleri satış olmasına rağmen müvekkilinin ürünlerin satılmasına karşılık avans olarak verilen bedeli iade etmediğini, bunun üzerine davalı şirket ile ödeme için görüşüldüğünü ancak herhangi bir olumlu yanık alınamadığını, itiraza konu olan ilamsız takibin başlatıldığını, davalı tarafın takibe tarihinde haksız yere itiraz ettiğini, dolayısıyla davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine yapılan itiraz nedeni ile icra inkar tazminatına da hükmedilmesini talep ettiklerini beyan ederek, davalı borçlu şirketin dava konusu alacağı (tarafların tacir olması ve ticari ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlık olması nedeni ile) ticari faizi ile birlikte ödemeye mahkum e dilmesine, haksız ve kötü niyetli itiraz şartının da mevcut olması sebebi ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının davaya konu icra takibi ile müvekkili aleyhine tanzim ettiği takip talebinde borcun konusu olarak “07/03/2016 tarihli …. hesabından ödenen 103.600 Euroluk dekont” açıklamasını gösterdiğini, davacı taraf bu hususu dava dilekçesinde ise “Davalı şirket, müvekkil şirketin Türkiye’de aracısı olduğu Romanya şirketinin sattığı ürünü satın almış, bunun Türkiye’de satılma garantisi için de müvekkilden İcra takibine konu parayı avans (teminat olarak) almıştır. Davalı şirket ürünleri satmış olmasına rağmen müvekkilin ürünlerin satılmasına karşılık avans olarak vermiş olduğu bedeli iade etmemiştir.” şeklinde iddia ettiğini ve söz konusu bedelin müvekkilinden tahsilini talep ettiğini, ancak alacak talebinin bir avans ödemesi olduğunu iddia etmişse de bu hususa ilişkin bir açıklama yapmadığı gibi bir delil de göstermediğini, davacının iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafın hem müvekkiline Romanya şirketinden almış olduğu ürünleri verdiğini, hem de müvekkiline avans ödemesi yaptığını beyan ettiğini, ticari piyasada mal satan kimsenin avans vermesi değil avans ödemesi almasının gerektiğini, davacının “hem malı verdim, hem avans verdim” iddiasının akla, mantığa ya da ticari örf ve adetlere açıkça aykırı ve çelişkili olduğunu, ayrıca, davacının müvekkiline bir ürün teslimi yaptığına dair de bir açıklama yapmayıp delil de göstermediğini, davacının müvekkiline ürün sattığı iddiası mevcut ise işbu iddianın ispatının da davacı tarafta olduğunu, bu hususta davacı taraf bir ispat aracı da öne sürmeyip icra takibine konu alacak taleplerine dair hiçbir gerekçe de göstermediğini, icra takibine konu edilen 103.600 Euro’luk ödemenin aslında müvekkilinin davalıya ödemiş olduğu bedelin iadesi olduğunu, bir avans ödemesi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirketin 07/03/2016 tarihinde bu parayı müvekkiline iade ettiğini, bu nedenle davacının iddia ettiği gibi 07/03/2016 tarihli dekonta karşı müvekkili şirketin bir borcunun bulunmadığını, davacı tarafın borcun kaynağı olarak gösterdiği dekontun müvekkiline olan borcun iadesi olduğunu, davacı şirketçe söz konusu alacak ile ilgili başkaca bir iddia ya da delilin de mevcut olmadığını, dava konusu alacağın bir dekonta dayandığı iddia edilse de dekontta yer alan ödemenin neden müvekkili şirketten tahsil edilmek istendiğinin ve bu durumun hangi hukuki gerekçeye dayandığının belirtilmediğini, söz konusu taleplerin taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, kaldı ki bu hususta karşı dava açma haklarının saklı tutulduğunu, müvekkilinin 01/03/2016 tarihinde davacı hesabına yaptığı ödeme ile işbu dava konusu ödeme arasında takas mahsup iddialarının mevcut olduğunu ve müvekkili aleyhine bir karar verilecek ise işbu def’ilerinin de dikkate alınması gerektiğini, davacının temsilcisi olduğunu iddia ettiği Romanya şirketi ile müvekkili şirket arasındaki hukuki ilişkinin bu davanın konusu olmadığını, davacının dava konusu ve içeriğini değiştirmesine muvafakat etmemekle birlikte bu hususa dair delil sunma haklarını da saklı tuttuklarını, dava dışı ….. ile müvekkili şirket arasındaki protokol gereği müvekkili şirketin ilgili şirkete de muaccel borcunun bulunmadığını, davacının başkaca bir iddiada bulunması yahut başkaca bir delil bildirilmene muvafakat etmediklerini, karşı savunma yapma ve delil bildirme haklarını saklı tuttuklarını beyan ederek, davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, davacı şirket aleyhine dava konusu alacağın %20 ‘sinden az olmamak kaydıyla icra tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
KABUL VE GEREKÇE: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
….İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının UYAP sistemi üzerinden temin edilen evrakların tetkikinden; davacının 07.03.2016 tarihli, 103.600 Euro bedelli dekonta istinaden davalı aleyhine ilamsız icra takibinde bulunduğu, ödeme emrinin davalıya 28.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süresi içerisinde (29.07.2020 tarihinde) takibe borcun esası yönünden itiraz ettiği, süresi içerisinde işbu itirazın iptali davasının açıldığı saptanmıştır.
Eldeki davada, davalı şirketin, dava dışı … şirketine 01.03.2016 tarihinde 103.600,00 Euro tutarında havale yaptığı, davacı şirket ile dava dışı … şirketinin ortaklarının aynı olup, aralarında organik bağ bulunduğu, müteakiben davacı şirketin 07.03.2016 tarihinde banka havalesi yolu ile davalı şirkete 103.600,00 Euro bedelli havale yaptığı, havale dekontunda herhangi bir açıklama bulunmadığı dosya kapsamı ile sabit olup, davacı şirketin 07.03.2016 tarihinde yapılan havalenin satın alma garantisi için teminat amacıyla gönderilen bedel olduğunu iddia edip, davalı şirketin ise dava konusu havalenin 01.03.2016 tarihinde dava dışı … şirketine gönderilen havalenin iadesi maksadıyla yapıldığını savunması karşısında taraflar arasındaki ihtilafın, 07.03.2016 tarihinde davacı tarafından davalıya banka havalesi yoluyla gönderilen bedelin ödeme amacıyla mı yapıldığı yoksa teminat amacıyla mı gönderildiği noktasında toplandığı saptanmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, havale, bir ödeme vasıtası olup, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcut olduğundan, bu yasal karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.
Davaya konu havalenin davacı ve davalı şirket ticari defterlerine kayıt sebebinin tespiti amacıyla yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde tanzim edilen rapordan, davacı ve davalı şirket 2016 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığı, bu suretle taraf ticari defterlerinin sahibi lehine delil olma niteliğine haiz olduğu, davacı şirket ticari defterlerine göre 2016 yılı sonu itibariyle dava konusu havaleye istinaden davacının davalıdan 103.600,00 Euro tutarında alacaklı olduğu, havalenin ticari defterlerindeki açıklama kısmında sadece “…. EFT” yazıldığı, davalı şirket ticari defterlerine göre, davalı şirketin, dava dışı … şirketi ile davacı şirketin kayıtlarını aynı cari hesap adı altına kaydettiği, davalı şirketin 01.03.2016 tarihinde “… gönderilen EFT” açıklaması ile dava dışı … şirketine 103.600,00 Euro gönderdiği, davacı şirketten gelen dava konusu EFT’yi ise “gelen EFT” açıklaması ile ticari defterlerine kaydettiği, davalı şirket ticari defterlerine göre davacının, davalıdan alacaklı olmadığı saptanmıştır.
Yukarıda açıklanan hukuki gerekçeler ve ibraz edilen bilirkişi raporu çerçevesinde yapılan değerlendirmede; 07.03.2016 tarihinde davacı tarafından davalı şirket hesabına banka havalesi yoluyla yapılan dekontta açıklama kısmında herhangi bir ibare yer almadığından, yapılan havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığına ilişkin karinenin aksinin davacı tarafından yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği, davacı şirket ticari defterlerinde her ne kadar yapılan havaleye ilişkin olarak davacı davalıdan alacaklı olarak gözükse de, davalı şirket ticari defterlerinde savunmasını teyit edecek şekilde davacının davalıdan alacaklı olmadığı, davacı tarafından gönderilen EFT’nin, davacı şirket ile organik bağı bulunan dava dışı … ‘ye 01.03.2016 tarihinde aynı bedel ile gönderilen havalenin karşılığı olarak kaydedildiği, taraf ticari defterlerinin birbirini teyit etmemesi karşısında HMK. 222 maddesi uyarınca davacı şirket ticari defterlerine göre karar verilemeyeceği ve bu suretle karinenin aksine davacının yazılı delil ile ispat edemediği kabul edilerek ve davacının, dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı gözetilerek, davanın reddine, davacının icra takibine kötü niyetli giriştiği sabit olmadığından, davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi yönündeki davalı isteminin İİK. 67.maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM :
1- Davanın REDDİNE,
Davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi yönündeki davalı isteminin İİK 67. maddesi gereğince reddine,
2- Harçlar Kanunu’na göre alınması zorunlu 59,30-TL maktu harçtan, peşin alınan 10.930,38-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.871,08-TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
-6325 sayılı yasanın 18/A-13 maddesi uyarınca 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 62.363,01-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde, yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/02/2021

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza