Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/470 E. 2021/670 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/470 Esas – 2021/670
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/470 Esas
KARAR NO : 2021/670

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/09/2020
KARAR TARİHİ : 10/11/2021
KR.YZL.TARİHİ : 10/12/2021

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının …’nin sevk ve idaresindeki davalı … Sigorta A.Ş.’nin sigortalısı … plakalı araçla, … …’nın sevk ve idaresindeki davalı … Sigorta A.Ş.’ye sigortalı … plakalı aracın 09/04/2013 tarihinde çarpışması nedeniyle yaralanarak malul kaldığını, sürücüler hakkında Akçabat Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, … plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, … plakalı araç sürücüsü …’nin davacının kayınpederi olduğunu, bu nedenle hatır taşımasının söz konusu olamayacağını, Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 27/01/2020 tarih ve 200103642 sayılı ve olay tarihinde yürürlükte olan mevzuata uygun olarak meslekte kazanma gücü esasına uygun olarak düzenlenen rapora göre davacının %4 oranında malul ve 20 gün süre ile iş göremez halde kaldığı, 10 gün süre ile bakıcının bakımına muhtaç olduğunun belirlendiğini, davalı şirkete yapılan başvuruya istinaden bir kısım ödeme yapıldığını, ancak yapılan ödemenin yetersiz olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 900,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 50,00TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 50,00 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00-TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilesini talep ve dava etmiştir.
Müteakiben davacı vekili 01/07/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; davacı … için 900,00TL olan sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 11.692,24TL artırarak 12.592,24TL, davacı … için 50,00TL olan geçici iş göremezlik tazminatı talebini 2.055,99TL artırarak 2.105,99TL, davacı … için 50,00TL olan bakıcı gideri tazminatı talebimizi 658,48TL artırarak 708,48TL olmak üzere toplam 15.406,71TL yükselttiklerini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; 09/04/2013 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın davalı şirket nezdinde 05/01/2013-2014 tarihleri arasında 260981003426-7 numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalının sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, davalıya yapılan başvuru neticesinde sunulan evraklar çerçevesinde davacının %4,1 maluliyet %75 kusur oranı üzerinden 20/02/2020 tarihinde davacıya 30.393,00TL maluliyet, 20/02/2020 tarihinde 241,00TL geçici bakıcı gideri ödemesi yapıldığını, ödeme tarihindeki veriler dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, geçici bakıcı giderinin tedavi gideri kapsamında olduğunu, SGK’nun sorumluluğunda olduğunu, SGK tarafından yapılan ödemelerin mahsubu gerektiğini, avans faiz talebinin haksız olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Türk Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı belirtilen … plakalı aracın 369426312 numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, 26/02/2020 tarihinde davacıya 9.865,79TL ödeme yapıldığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, kaza ile maluliyet durumu arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik zararı taleplerinin poliçi kapsamında olmadığını, zarar hesabında %1,8 teknik faizin esas alınması gerektiğini, gelirin asgari ücret olarak kabul edilmesini, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılmasını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRME VE KABUL: Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Dava açılmadan önce davalı şirketlere ve arabulucuya başvuru yapılmış dava şartları sağlanmıştır.
Mahkememizce Akçabat 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının aslı, SGK kayıtları, hastane evrakları, sigorta poliçesi ve hasar dosyası getirtilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davaya konu kazada kusur durumu , zarar miktarı, zararın poliçe teminat kapsamında olup olmadığı, temerrüt tarihi ile faizin türü noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Sakarya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından hazırlanan 19/03/2021 tarihli raporda özetle; davacı … Harbi’nin çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının %4,1 geçici iş göremezlik süresinin 90 gün olduğu, 30 gün başka birisinin bakımına muhtaç durumda olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
Ceza dosyasında aldırılan 07/06/2013 tarihli bilirkişi raporuna göre; sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile sürücü … Karabina sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sağ yan tarafına kendi aracının ön kısmı ile çarptığından dolayı sürücü Resil Harbi’nin 2/8 oranında tali kusurlu olduğu, sürücü … Karabina ise 6/8 oranında asli kusurluğu olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
Aktüer hesabı amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, 28/06/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; sigortalı araç sürücüsünün %100 kusur oranı ile davacı … Harbi’nin %4,1 çalışma ve meslekte kazanma gücü kaybı, 90 gün geçici iş göremezlik süresi ve 30 gün bakıcı ihtiyacına istinaden yapılan hesaplama sonucuna göre: progresif rant yöntemi TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye zararın 12.592,24TL, geçici iş göremezlik zararın 2.105,99TL, bakiye bakıcı giderinin 708,48TL, PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre; bakiye zararının olmadığı, geçici iş göremezlik zararının 2.105,99TL, bakiye bakıcı giderinin 708,48TL, aktüeryal hesap (hayat annüiteleri – %1,8 teknik faiz)’e göre; TRH 2010 Yaşam Tablosuna göre bakiye zararının olmadığı, geçici iş göremezlik zararının 2.105,99TL, bakiye bakıcı giderinin 708,48 olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
2918 sayılı Yasanın 85.maddesi gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi uyarınca işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
Yasanın 93. maddesi uyarınca, Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yeni Genel Şartların C.11. maddesine göre; yeni genel şartlar, genel şartların yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır.14.04.2016 tarihinde kabul edilen ve 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 3.maddesiyle değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesi uyarınca, “zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır”
Genel Şartların, kapsama giren teminat türlerini düzenleyen A5.maddesi c bendi ile sürekli sakatlık teminatı 14 Mayıs 2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlandığı şekli ile “Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.
Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır. Tazminat ödemesinde, ilgili sağlık hizmet sunucularınca tanzim edilecek trafik kazasına ilişkin belgelerde illiyet bağı ile ilgili tespitin yer alması durumunda bu tespitin aksini ispat sigorta şirketine aittir. Sigortacı söz konusu rapor hakkında ilgili mevzuat uyarınca itiraz usulüne başvurduğunda mağdurun itiraz üzerine yaptığı belgelenmiş harcamaları bu teminat kapsamında karşılamakla yükümlüdür..” şeklinde düzenlenmiş;
20 Mart 2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile “c) Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan ve tıbben gerekli olan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Kaza nedeniyle mağdurun sürekli iş göremezliği bu teminattan karşılanır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.
Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik doğrultusunda hazırlanan sağlık kurulu raporu dikkate alınır. Tazminat ödemesinde, ilgili sağlık hizmet sunucularınca tanzim edilecek trafik kazasına ilişkin belgelerde illiyet bağı ile ilgili tespitin yer alması durumunda bu tespitin aksini ispat sigorta şirketine aittir. Sigortacı söz konusu rapor hakkında ilgili mevzuat uyarınca itiraz usulüne başvurduğunda mağdurun itiraz üzerine yaptığı belgelenmiş harcamalarını bu teminat kapsamında karşılamakla yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
Genel Şartların “Ek:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” maddesi uyarınca; Sürekli sakatlık tazminatı, bu Genel Şartlar uyarınca belirlenen ilkeler dikkate alınarak zarar gören kişinin bireysel özelliklerine göre ve varsa geçici iş göremezlik süresinin bittiği tarihten itibaren hesaplanır. Hesaplamalarda TRH 2010 hayat tablosu kullanılır. Tablonun belirli periyotlarda güncellenmesi halinde kaza tarihi itibarıyla güncel versiyon kullanılır. Hesaplamalarda iskonto oranı (teknik faiz), %1,8 olarak dikkate alınır. Teknik faiz, gerekli görülen hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından güncellenir.
2 Ağustos 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile Genel Şartlara eklenen Ek 6 ile “Ek:6 Tazminat Ödemelerinde İstenilecek Belgeler arasında 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu sayılmış; 20 Mart 2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile Ek 6 Tazminat Ödemelerinde İstenecek Belge, “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik doğrultusunda hazırlanan sağlık kurulu raporu” olarak değiştirilmiştir.
Ne var ki, Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 17.07.2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı ilamı ile 2918 sayılı Yasanın “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki 90.maddesinin 1.cümlesindeki “…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlara…” ve ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlara…” ile “Bu kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler” şeklindeki 92.maddesinin (i) fıkrasının Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline oy çokluğuyla karar verilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153. maddesinin 6. fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı).
Bu konuda Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153.maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “Sonradan çıkan içtihatı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanması zorunlu olup bu durumda, yeni Genel Şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının, Genel Şartlara atıf yapılan düzenlemenin iptal edilmesi karşısında yasal dayanağı kalmamıştır. Aksine, Anayasaya Mahkemesi kararının gerekçesinde tazminatların kapsamı ve mahiyetlerinin bu şekilde genel şartlar ile düzenlenmesinin hukuki belirlilik ve gerçek zarar ilkesine aykırı olduğuna vurgu yapılmıştır.
2918 sayılı Yasanın Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki son hali “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde olup 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 55.maddesinde uyarınca da “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır.”
O halde, iptal kararından sonra, anılan kanun maddesindeki mevcut düzenlemeye göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, 2918 saylı KTK ve bu kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri ile Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda belirlenmelidir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının ve tazminatın miktarının doğru biçimde belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu kapsamda; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3122 Esas ve 2021/1507 Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacaktır.
Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı iptal kararı ile işgücü kaybı tazminatı hesabında yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, bu düzenlemenin artık uygulanma imkanı kalmamıştır. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında somut olayda; 09.04.2013 tarihinde meydana gelen kaza esnasında davacı … Harbi’nin kayınpederi …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu, … plakalı araç ile … plakalı aracın karıştığı iş bu kaza neticesinde davacının yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde davalılar tarafından sigortalı her iki araç sürücüsün de kusurlu olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı, kaza nedeniyle davacının sürekli ve geçici iş göremezliğinin söz konusu olduğu ve ayrıca bakıcıya ihtiyaç duyduğu anlaşılmıştır. Olayın meydana geliş şekli ve dosyaya ceza dosyasından kazandırılan kusur raporuna göre davalılar tarafından sigortalı her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğuna kanaat getirilmiş ve davacının kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığı da gözetilerek kusur yönünden yeniden rapor aldırılmamıştır. Davacı için, öncelikle kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine uygun bir şekilde maluliyet oranı belirlenmiş, sürekli iş göremezlik yönünden TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan; bilinmeyen işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması suretiyle tazminat hesabı yaptırılmıştır. 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararları da bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. Maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını, davalı sigorta şirketlerinden talep edebilir.
Davalılar tarafından, hatır taşıması yapıldığı ve bu nedenle tazminatta indirim yapılması gerektiği yönünde savunmada bulunulmuş ise de; davacının içinde bulunduğu aracın sürücüsü davacının kayınpederi olup olayda hatır taşınmasından söz edilemez. Davalıların davacıya kısmi ödeme yaptıkları 20-26.02.2020 tarihinden dava tarihi olan 21.09.2020 tarihine kadar 2 yıl geçmediğinden 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesinde öngörülen süre dolmamıştır. Öte yandan; kazanın aynı zamanda suç teşkil ettiği gözetildiğinde dava açılması için gerekli zamanaşımı süresinin geçmesi de söz konusu değildir. Davalı … Sigorta tarafından sigortalı … plakalı araç ticari nitelikte olduğundan ödeme tarihinden itibaren avans faize, davalı … … Türk Sigorta tarafından sigortalı … plakalı araç ise hususi nitelikte olduğundan ödeme tarihinden itibaren yasal faize hükmedilerek, yukarıda ayrıntıları yazılı denetime ve usule uygun aktüer bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalar doğrultusunda aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE
1-12.592,24 TL bakiye daimi iş göremezlik tazminatı, 2.105,99 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 708,48 TL bakiye bakıcı gideri olmak üzere toplam 15.406,71 TL tazminatın davalı … Sigorta A.Ş yönünden 20/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile, davalı … … Türk Sigorta Şirketi yönünden ise 26/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.052,43TL harçtan, peşin alınan 113,70TL harcın mahsubu ile bakiye 938,73TL karar harcının davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 168,10 TL harç toplamı, 870,50TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.038,60TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 10/11/2021