Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/270 E. 2021/673 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/270 Esas – 2021/673
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/270 Esas
KARAR NO : 2021/673

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/06/2020
KARAR TARİHİ : 10/11/2021
KR.YZL.TARİHİ : 10/12/2021

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14.03.2019 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyir halinde iken … plakalı araç ile çarpışması sonucu trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sırasında müvekkilinin, eşinin kullandığı motosiklette yolcu konumunda olup, kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibarıyla davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olup, müvekkilinin zararının tazmininden sorumlu olduğunu, meydana gelen kaza neticesinde müvekkilinin geçici ve sürekli iş göremezliğe maruz kaldığını, müvekkilinin maaşının 2019 yılında ortalama 2.838,74-TL. olup, aylık ek olarak 1.502,18-TL. ek ödenek aldığını, davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde 80.191,85-TL. ödeme yapıldığını, ancak, yapılan ödemenin müvekkilinin zararlarını karışlamadığını beyanla, HMK 107/2 uyarınca başlangıçta belirtilen talepleri artınm haklan saklı kalmak üzere; 1.000,00-TL. maddi tazminatın ( geçici/ sürekli iş göremezlik ve bakıcı giderleri ) kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Müteakiben davacı vekili 26/08/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile; sürekli iş göremezlik ve bakıcı ihtiyacı için talep edilen toplam 5.000,00-TL maddi tazminatı (sürekli iş göremezlik ve bakıcı giderleri) 45.261,34-TL arttırarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 46.261,34-TL’ye yükselttiklerini beyan etmiştir.

CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 24605545 nolu ve 25.06.2018-2019 vadeli ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, anılan poliçenin sürekli sakatlık halinde kaza tarihi itibanyla kişi başına teminat limitinin 360.000,00-TL. ile sınırlı olduğunu, davacı tarafça yapılan başvuru üzerine 10.02.2020 tarihinde 80.191,85-TL. tazminat ödemesinde bulunulduğunu, yapılan ödeme ile müvekkili şirketin tüm sorumluluğunu yerine getirdiğini, yeni genel şartlar kapsamında yapılan son yasal düzenlemeler ile sağlık hizmet bedelleri ve geçici iş göremezlik zararı ile tedavi giderleri SGK tarafından karşılanacak olup, sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirketin temerrüde düşmediği gibi başvuruda bulunulmasına da sebebiyet vermediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DEĞERLENDİRME VE KABUL: Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

Dava açılmadan önce davalı şirkete ve arabulucuya başvuru yapılmış dava şartları sağlanmıştır.
Mahkememizce hastane evrakları, sigorta poliçesi ve hasar dosyası, SGK kayıtları, davacının sosyal, ekonomik durum araştırma raporu, Ankara CBS’nin 2019/70314 soruşturma sayılı dosyasının sureti getirtilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Kusur oranının tespiti amacıyla dosyanın bilirkişi tevdi edildiği, 11/11/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının yolcu olarak bulunduğu davalıya sigortalı aracın dava dışı sürücüsü … kontrolsüz şerit değiştirmesinin olayın oluşumunda etken olduğu, diğer araç sürücüsü Sefa Cansever’in olaya etken davranışının görülmediğinin rapor edildiği görülmüştür.
Davacı tarafından dosyaya sunulan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından hazırlanan 27/12/2019 tarihli raporda özetle; davacının 14/03/2019 tarihli yaralanması neticesinde tüm vücut özür oranının %8 olduğunun, sekel halini aldığın ve sürekli olduğu, tıbbi iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı ihtiyaç süresinin 45 gün olduğu tespit edilmiştir.
Aktüer hesabı amacıyla dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, 18/03/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; sigorta poliçesinin kaza tarihim kapsadığı ve sakatlanma halinde şahıs başına azami teminat limitinin 360.000,00-TL. sı olduğu, poliçe teminatı kapsamında, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 10.02.2020 tarihinde 80.191,85-TL tazminat ödemesinde bulunulduğu, davalı sigorta şirketinin 10.02.2020 tarihi itibarıyla temerrüdünün oluştuğu, davacı Hüsniye Aşsız’m, trafik kazası sonucu uğradığı geçici/ sürekli iş göremezlik zararı yönünden; davacının memur olarak çalıştığı ve memur çalışanların hastalık sonucu istirahati nedeniyle raporlu oldukları sürede maaşlarından herhangi bir kesinti yapılmadığı ve çalışıyormuş gibi tam maaş ödemesi yapıldığı dikkate alınarak,davacının geçici iş göremezlik süresinde maddi kayba uğramadığı, ancak, davacıya yapılan aylık ek ödemenin, davacının fiilen çalışmasına bağlı bir ödeme olması durumunda, davacının fiilen çalışamamasından dolayı her ay yapılan ek ödemeden yoksun kalıp kalmadığının, eğer ek ödeme yapılmamış ise davaya konu trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanması nedeniyle yapılmayan ek ödeme miktarının davacının çalıştığı Kurumdan sorulması gerektiği, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada , davacımn sürekli iş göremezlik zararının davalı sigorta şirketince yapılan ödeme ile karşılanmadığı, rapor tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada; sürekli is göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının, 130.544,70-TL olduğu tespit edilmekle birlikte , davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin, davacı açısından hesaplanan maddi tazminat tutarından tenzil edilmesiyle bakiye 42.423,74-TL karşılanmayan maddi zararının bulunduğu, bakıcı gideri nedeni ile oluşan maddi zararının ise, 3.837,60-TL olduğu, mülga BK 43.ve 44. , meri TBK 51. ve 52.maddeleri gereğince, davacı açısından, belirlenen bakıcı giderine ilişkin maddi tazminattan hakkaniyet indirimi yapılıp yapılmayacağı hususunun mahkemenin takdirine ait olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
30/09/2021 tarihli bilirkişi ek raporuna göre; dosyaya temin edilen davacıya ait 2019 yılı Sabit Ek Ödeme Bordroları ile sabit dışı ek ödeme bordrolarının incelenmesine; sabit ek ödeme bordrolarında davacı adına; 2019/1-6 aylarında aylık net 1.415,94-TL, 2019/7-12 aylarında aylık net 1.501,18-TL ek ödeme tahakkuk ve tediyesine yer verildiği görülmekle, davacının sabit ek ödeme yönünden maddi kayba uğramadığının değerlendirildiği, sabit dışı ek ödeme bordrolarında ise, davacının ay içerisinde geçen fiili çalışmasına bağlı “mesai içi ek ödeme” ücret tahakkuk ve tediyesine yer verildiği, yapılan bu ödemlerin kişinin performansına dayalı olduğu ve her ay farlı miktarda olmakla değişkenlik arz ettiği, dolayısıyla davacının fiilen çalışmadığı süreler yönünden ücret tahakkuk ve tediyesine yer verilmediği anlaşılmakla birlikte, davacının yaralanması nedeniyle yapılmayan sabit dışı ek ödemlerin miktarı dosyaya bildirilmediğinden bu hususta değerlendirme ve hesaplama yapılması mümkün olmadığı, öte yandan sabit dışı ek ödemenin niteliği/sürekli ve düzenli gelir olup olmadığı yönünden hukuki değerlendirmenin mahkemenin takdirinde olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
2918 sayılı Yasanın 85.maddesi gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi uyarınca işletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının, motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
İşletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91.maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkindir.
Yasanın 93. maddesi uyarınca, Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilir ve Resmi Gazetede yayımlanır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Yeni Genel Şartların C.11. maddesine göre; yeni genel şartlar, genel şartların yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır.14.04.2016 tarihinde kabul edilen ve 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 3.maddesiyle değişik 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesi uyarınca, “zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır”
Genel Şartların, kapsama giren teminat türlerini düzenleyen A5.maddesi c bendi ile sürekli sakatlık teminatı 14 Mayıs 2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlandığı şekli ile “Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak özürlü sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.
Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır. Tazminat ödemesinde, ilgili sağlık hizmet sunucularınca tanzim edilecek trafik kazasına ilişkin belgelerde illiyet bağı ile ilgili tespitin yer alması durumunda bu tespitin aksini ispat sigorta şirketine aittir. Sigortacı söz konusu rapor hakkında ilgili mevzuat uyarınca itiraz usulüne başvurduğunda mağdurun itiraz üzerine yaptığı belgelenmiş harcamaları bu teminat kapsamında karşılamakla yükümlüdür..” şeklinde düzenlenmiş;
20 Mart 2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile “c) Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisinin tamamlanması sonrasında yetkili bir hastaneden alınacak sağlık kurulu raporu ile sürekli sakatlık oranının belirlenmesinden sonra ortaya çıkan ve tıbben gerekli olan bakıcı giderleri bu teminat limitleri ile sınırlı olmak koşuluyla sürekli sakatlık teminatı kapsamındadır. Kaza nedeniyle mağdurun sürekli iş göremezliği bu teminattan karşılanır. Söz konusu tazminat miktarının tespitinde sakat kalan kişi esas alınır.
Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik doğrultusunda hazırlanan sağlık kurulu raporu dikkate alınır. Tazminat ödemesinde, ilgili sağlık hizmet sunucularınca tanzim edilecek trafik kazasına ilişkin belgelerde illiyet bağı ile ilgili tespitin yer alması durumunda bu tespitin aksini ispat sigorta şirketine aittir. Sigortacı söz konusu rapor hakkında ilgili mevzuat uyarınca itiraz usulüne başvurduğunda mağdurun itiraz üzerine yaptığı belgelenmiş harcamalarını bu teminat kapsamında karşılamakla yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
Genel Şartların “Ek:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” maddesi uyarınca; Sürekli sakatlık tazminatı, bu Genel Şartlar uyarınca belirlenen ilkeler dikkate alınarak zarar gören kişinin bireysel özelliklerine göre ve varsa geçici iş göremezlik süresinin bittiği tarihten itibaren hesaplanır. Hesaplamalarda TRH 2010 hayat tablosu kullanılır. Tablonun belirli periyotlarda güncellenmesi halinde kaza tarihi itibarıyla güncel versiyon kullanılır. Hesaplamalarda iskonto oranı (teknik faiz), %1,8 olarak dikkate alınır. Teknik faiz, gerekli görülen hallerde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından güncellenir.
2 Ağustos 2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile Genel Şartlara eklenen Ek 6 ile “Ek:6 Tazminat Ödemelerinde İstenilecek Belgeler arasında 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu sayılmış; 20 Mart 2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik ile Ek 6 Tazminat Ödemelerinde İstenecek Belge, “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik ve Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik doğrultusunda hazırlanan sağlık kurulu raporu” olarak değiştirilmiştir.
Ne var ki, Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 17.07.2020 tarih 2019/40 Esas 2020/40 Karar sayılı ilamı ile; ” 2918 sayılı Yasanın zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki 90.maddesinin 1.cümlesindeki “…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlara…” ve ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlara…” ile “Bu kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler” şeklindeki 92.maddesinin (i) fıkrasının Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline oy çokluğuyla karar verilmiştir.
T.C. Anayasası’nın 153. maddesinin 6. fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı).
Bu konuda Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153.maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “Sonradan çıkan içtihatı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanması zorunlu olup bu durumda, yeni Genel Şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının, Genel Şartlara atıf yapılan düzenlemenin iptal edilmesi karşısında yasal dayanağı kalmamıştır. Aksine, Anayasaya Mahkemesi kararının gerekçesinde tazminatların kapsamı ve mahiyetlerinin bu şekilde genel şartlar ile düzenlenmesinin hukuki belirlilik ve gerçek zarar ilkesine aykırı olduğuna vurgu yapılmıştır.
2918 sayılı Yasanın Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki son hali “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde olup 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 55.maddesinde uyarınca da; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır.”
O halde, iptal kararından sonra, anılan kanun maddesindeki mevcut düzenlemeye göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, 2918 saylı KTK ve bu kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri ile Yargıtay’ın genel şartların yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda belirlenmelidir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının ve tazminatın miktarının doğru biçimde belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu kapsamda; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin … Karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacaktır.
Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı iptal kararı ile işgücü kaybı tazminatı hesabında yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, bu düzenlemenin artık uygulanma imkanı kalmamıştır. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında somut olayda; davacının, 14.03.2019 tarihinde meydana gelen kaza sırasında eşi …’ın sevk ve idaresindeki, davalı tarafından sigortalı … plakalı motosiklette yolcu olarak bulunduğu, bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere kazanın meydana gelmesinde davalı tarafından sigortalı motosiklet sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı, davacı tarafından koruyucu ekipman ( kask vs..) kullanılmamasının ortaya çıkan yaranlanmanın ve oluşan maluliyetin vücuttaki yeri gözetildiğinde davacıya müterafik kusur isnadını mümkün kılmadığı ve kusur dağılımına etki etmeyeceği değerlendirilmiştir. Kaza nedeniyle davacının sürekli iş göremezliğinin söz konusu olduğu ve ayrıca bakıcıya ihtiyaç duyduğu yukarıda ayrıntıları yazılı adli tıp raporu ile sabittir. Davacı tarafından sunulan bu maluliyet raporu, kaza tarihi esas alınarak rapor tanzim etmeye yetkili bir adli birim tarafından hazırlandığından hüküm vermeye elverişli ve yeterli görülerek yeniden aynı konuda rapor aldırılmamıştır. Davacı için kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine uygun bir şekilde maluliyet oranı belirlenmiş, sürekli iş göremezlik yönünden TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan; bilinmeyen işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması suretiyle tazminat hesabı yaptırılmıştır. Davacının maluliyet raporu almak için harcadığı gider sigorta poliçesi teminatı kapsamında olmadığından buna yönelik istem yargılama giderleri içerisinde değerlendirilmiş ve davada davacının haklı çıkmış olması nedeniyle bu talebin de kabulüne karar verilmiştir. Davalı tarafından sigortalı araç ticari nitelikte olmadığından ve sigorta şirketinin kısmi ödeme yaptığı dikkate alınarak kısmi ödeme tarihinden itibaren yasal faize hükmedilerek, yukarıda ayrıntıları yazılı denetime ve usule uygun aktüer bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalar doğrultusunda aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE
1-42.423,74 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 3.837,60 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 46.261,34 TL tazminatın 10/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-1.140,00 TL maluliyet raporu giderinin yargılama giderlerinden kabul edilmek sureti ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.160,11TL harçtan, peşin alınan 209,00TL harcın mahsubu ile bakiye 2.951,11TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4- Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 6.813,97TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafından yatırılan 271,20 TL harç toplamı ve 1.398,50-TL posta, tebligat, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.669,7‬0TL yargılama giderinin (maluliyet raporu gideri dahil değildir) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7- Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2021