Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/745 E. 2021/248 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : … Esas
KARAR NO : 2021/248

ASIL DAVA YÖNÜNDEN;

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli), Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 23/12/2019

BİRLEŞEN … DOSYASI YÖNÜNDEN

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 08/07/2020
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
GR.KR.YZM.TARİHİ : 09/04/2021
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili …’nun kardeşleri …, … ve … ile birlikte kurmuş oldukları … Mak. Elekt.İnş. Tic. Ltd. Şti.’nin ana sözleşmesinin 02.02.1983 tarihinde ticaret sicil gazetesinde yayımlandığını, …’nun şirketten hissesini alıp şirketten ayrıldığını, …’nun 13.10.2010 tarihinde vefat ettiğini ve mirasçıları … …, … … … … ve … … …’nun halen şirket ortağı olduğunu, …’nun 14.10.1997 yılında vefat ettiğini ve mirasçılarından … …’nun halen şirket ortağı olduğunu, şirket ortaklarının 12.02.2014 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul ve 2014/001 sayılı kararla şirketi temsil ve ilzam konusunda karar aldıklarını, bu toplantıya şirket ortakları …, … …, … … … …, … … … ile … …’nun katıldığını, olağanüstü toplanan genel kurulda …’nun müdürler başkanı olarak atanmasıyla … ve … …’nun münferit imza yetkisi ile müdür olarak on yıllığına seçildiklerini, daha sonrasında şirket ortakları arasında 13.06.2016 tarihli bir protokol imzalandığını, tarafların 13.06.2016 tarihindeki protokole atıf yaparak 14.06.2016 tarihinde düzenlemiş oldukları ortakların ibrası konusunu içeren ek protokol ile birbirlerini ibra ettiklerini, protokol hükümlerinin … tarafından yerine getirildiğini, buna rağmen diğer ortaklar tarafından 14.06.2016 tarihinde çağrısız genel kurul yapıldığını, bu genel kurul toplantısının 5.maddesi ile davacı …’nun yönetim yetkilerinin elinden alındığını, diğer iki ortak … … ve … …’nun yönetim yetkilerini kötüye kullandıklarını, nitekim, her iki müdürün asli görev ve borçlarını yerine getirmedikleri gibi kişisel menfaatlerine şirkete kayıt dışı işlem yaparak şirketi zarara uğrattıklarını, davacıyı şirket yönetiminden dışlayarak pasif hale getirdiklerini, şirket hesaplarından ve alım satımlardan bilgi vermeyerek gizli saklı işlemler yaptıklarını, müvekkilinin şirketten çıkma isteğini kabul etmediklerini, … Hukuk Mahkemesi’nce şirketteki kayıt dışı işlemlerin tespiti amacıyla şirkete ait fabrika ve satış merkezlerinde yapılan tespitte bilirkişilere zorluk çıkartıldığını, rapor ile çok sayıda makine, stok mal ve üretilen malın envantere kayıtlı olmadığının belirtildiğini, şirket ortaklarının şahsi hesaplarına ulaşılamadığını, ortaklardan … …, … … ve … … … …’nun … Bankası A.Ş. … Şubesi’ndeki ve diğer ortakların yurtiçindeki yerleşik bankalardaki açık ya da kapanmış son 5 yıla ait hesap hareketlerinin, şahsi hesaplarının mahkeme tarafından istenilmesi, alınan malların ve üretilen malların kimden alındığı, kimlere satıldığı, nakliyesine ait faturaların araştırılması halinde kayıtlara girmeyen satış bedellerinin ortaklar üzerinden yürütüldüğünün ve şirketin zarara uğratıldığının anlaşılacağını beyan ederek, TTK. madde 636/3’e göre haklı sebeplerle davacının %34 paya sahip olduğu davalı şirketin feshine, TTK. 636/4 maddesi gereğince davacı ortağın payının yok edilmemesi, şirketteki kayıt dışı mal ve makinelerin envantere işlenmesi, haklarının korunması amacıyla şirket yönetim kurulu kararlarının re’sen seçilecek bir kayyım onayından sonra geçerli olması yönünde tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle, davalı şirketin haklı nedenle feshini gerektirecek herhangi bir sebebin bulunmadığını, müvekkili şirketin 02.02.1983 tarihinde ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiğini, devam eden süreç içerisinde 04.03.2014 tarihinde ticaret sicil gazetesinde yayınlanan karar ile, … ve … …’na münferiden temsil yetkisi verilip, …’nun müdürler kurulu başkanı seçildiğini, 18.05.2016 tarihli genel kurulda ise …, … … ve … …’nun şirket müdürü olarak, yine … …’nun ise müdürler kurulu başkanı olarak seçildiğini, dava dilekçesinde 1 paragraf ile bahsedilen 03.06.2016 tarihli protokol incelendiğinde, müvekkili şirketin ticari faaliyetleri neticesinde elde ettiği gelirlerden satın alınan ancak davacının kendi adına tescil edilen ve/veya davacı …’nca edinilmiş olan ve/veya protokol tarihinden 6 ay öncesine kadar devretmiş olduğu taşınmazların müvekkil şirket ortaklarına iade amacıyla yapılmış olduğunu ve iadeye ilişkin şartların düzenlendiğini, protokolün 2. maddesinde belirlenen tüm taşınmazların davacı yanca hak sahiplerine protokolde belirlenen şartlarla iade edildiğini, davacı tarafça protokolden bahsedilmekten kaçınılsa da, davacı yanın müvekkili şirketi feshetmesi sürecini başlatanın 13.06.2016 tarihli protokol olduğunu, davacının protokolü tek cümleyle açıklama sebebinin protokol ile müvekkili şirketin elde etmiş olduğu gelirler ile satın aldığı veya edindiği taşınmazları kendi adına tescil ettirmiş olduğu gerçeğini saklamak olduğunu, ek protokol kapsamında asıl protokolün 2.4.a, 5.1 ve 5.2 maddelerinin davacı yanca yerine getirilmemesi sebebiyle tarafların ibrasının gerçekleşmediğini, her ne kadar davacı temsil yetkisinin elinden alındığını iddia etmiş ise de, çift imza ile şirketi temsil yetkisine haiz olan davacının diğer iki müdürden birisiyle şirketi temsil edebileceğini, her ne kadar davacı … … ve … …’nun özen ve bağlılık yükümlüklüklerine aykırı hareket ederek, görev ve sorumluluğunu yerine getirmediğini, yönetim yetkilerini kötüye kullandığını, kendisinin pasif hale getirildiğini, şirket işlemleri hakkında bilgi verilmeyerek dışlandığını ve müvekkili şirkette gizli saklı işlemler yapıldığını iddia etmiş ise de, bu iddiaları ispat külfetinin davacı üzerinde bulunduğunu, iddiaların gerçekle örtüşmediğini, davacı yan … Hukuk Mahkemesi’nin 2019/171 D.iş sayılı dosyası üzerinden yapılan tespitte, davalı şirket envanterine kayıtlı olmayan çok miktarda makine, stok mal ve üretilen mal olduğunu iddia etmiş ise de, iddianın gerçeği yansıtmadığını, stok kayıtları ile müvekkili şirketin mizan ve mali tablolarının örtüştüğünü, yine Ankara Sanayi Odasınca tanzim edilen 18.06.2019 tarihli davalı şirketin envanterini gösteren kapasite raporuyla bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda yer alan beyanların birbirini teyit ettiğini, dolayısıyla davalı şirketin feshini gerektirecek somut sebep ve olgu olmadığını beyan ederek, şirketin fesih talebinin reddi ile davacı asilin ortaklıktan çıkartılmasına karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
İDDİA: Davacı vekili … Ticaret Mahkemesi’nin … esasına kaydı yapılan dava dilekçelerinde özetle; müvekkili şirketin aile şirketi olduğunu, …, …, … ve … ortaklığı ile kurulduğunu, tüm ortakların %25 hisseye sahip olduklarını, müvekkili şirket ortaklarından …’nun 1997 yılında vefat ettiğini, hisseleri mirasçılarına intikal ettiğini, … …’nun murisi …’na ait hisseleri müvekkili şirket nezdinde tek başına temsil ettiğini, şirket ortaklarından …’nun vefatından hemen önce sahip olduğu hisseleri 1997 yılında … adına tanzim edilen vekaletname ile …’na devredildiğini, … şirketi tek başına temsil etmesi için yetkilendirildiğini, …’nun ortaklıktan ayrıldığını, 11.08.2004 tarihinde yayınlanan ticaret sicil gazetesindeki karar ile müvekkil şirketi münferiden temsil konusunda … ile …’na yetkilisi olduğunu, 23.03.2009 tarihinde yayınlanan ticaret sicil gazetesindeki karar ile müvekkil şirketi münferiden temsil konusunda … ile … …’na yetkisi verildiğini, Müvekkili şirketin kurucu ortaklarından olan …’nun 13.10.2010 tarihinde vefat etmesi nedeniyle müvekkili şirketteki hisseleri 10.01.2011 tarihinde yayınlanan ticaret sicil gazetesindeki karar ile … …, … … … … ve … … … adına tescil edildiğini, 04.03.2014 tarihinde yayınlanan ticaret sicil gazetesindeki karar ile müvekkil şirketi münferiden temsil konusunda … ile … …’na yetki verilmiş, … ise müdürler kurulu başkanı olarak seçildiğini, bu yolla müvekkil şirketi temsil yetkisine haiz olan … 11.11.1997 tarihinde tüm yetkilerini davacı asile devretmiş olduğundan, davacı asil 11.11.1997 tarihinden 14.06.2016 tarihine kadar 18 yıl 7 ay boyunca şirketi tek başına idare ettiğini, 2016 yılında yaşanan yönetim değişikliğinden sonra müvekkili şirket tarafından yapılan araştırmalarda …’nun müvekkili şirkete ait bazı gelirleri kendi hesaplarına aktarıldığının tespit edildiğini, davalı tarafından müvekkili şirketin feshi talebi ile… Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, davanın derdest olduğunu, müvekkili şirket tarafından yapılan incelemelerden sonra davalı …, ortaklardan …’nun vefatı ve …’nun rahatsızlanarak yönetme yönündeki iradesi kaybetmesinden başlayarak 2016 yılına kadar devam eden müvekkili şirketi tek başına yönetim sürecinde şirketin gelirlerini kendi şahsi hesaplarına aktararak müvekkilin elde edeceği gelirlerden mahrum kalmasına sebebiyet verdiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik dosyanın… Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, davalı …’nun müvekkili şirket ortaklığından çıkarılmasına, müvekkili şirketin şimdilik 50.000 TL alacağının davalıdan faizi ile tahsiline, Müvekkili şirketin uğramış alacağının davalıdan faizi ile tahsiline, Müvekkili şirketin uğramış olduğu zarar için şimdilik 10.000 TL davalıdan faizi ile tahsiline, müvekkili şirketin uğramış olduğu manevi zarar için 50.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;
… Ticaret Mahkemesi …-287 esas-karar sayılı ilamı ile, davanın mahkememizin … esasına kayıtlı dava ile birleştirilmesine karar verilmiş;
Mahkememizin … esas sayılı dosyasının 15.10.2020 tarihli celsesinde, davalı aleyhine açılan sorumluluk davasına konu alacak/tazminat talepleri yönünden açılan davanın … esas sayılı dosyadan tefriki ile mahkememizin ayrı bir esasına kaydının yapılmasına karar verilmiş, bu suretle eldeki davaya yargılamaya davalının ortaklıktan çıkartılması istemine ilişkin talep yönünden devam olunmuştur.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle davanın gerçek harca esas değerinin belirlenmesi gerektiğin, sorumluluk davası açılabilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, nitekim genel kurulun bu konuda karar almadığını, müvekkilinin ibraz edildiğini, tazminat ve alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin ortaklıktan çıkartılma talebinin şartlarının oluşmadığını ve talebin kötü niyetli olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
KABUL VE GEREKÇE: Asıl dava, limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, birleşen dava ise limited şirket ortağının ortaklıktan çıkartılması talebine ilişkindir.
Eldeki davada, davalı/birleşik davacı … Elektrik İnşaat Ticaret Ltd. Şti.’nin Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı olan … ilçesinde faaliyet gösterdiği, şirketin toplam 20.250 adet hissesinin 6.885 adetinin davacıya ait olduğu, davalı şirketin 14.06.2016 tarihli genel kurulunda 10 yıl süre ile müştereken …, … … ve … …’nun temsile yetkili kılındığı, yine davalı şirketin müdürler başkanının … … olduğu dosya kapsamı ile sabit olup, asıl davada taraflar arasındaki ihtilaf davalı limited şirketin haklı nedenle fesih koşullarının oluşup oluşmadığı, birleşik davada ise, TTK. 640/3 maddesi uyarınca limited şirket ortağının ortaklıktan çıkartılma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplandığı anlaşılmış ve mahkememizce her bir davanın ayrı ayrı değerlendirme yapmak gerekmiştir.
(a) Asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede;
Öncelikle belirtmek gerekir ki, 6102 sayılı TTK’nın 636/3 madde ve fıkrasında “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.“ hükmü düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenleme uyarınca haklı sebeple limited şirketin feshi istendiğinde mahkeme, istem yerine davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. Yargıtay Yerleşik İçtihatları uyarınca haklı nedenle fesih kavramı ortaklık ilişkisini çekilmez hale getiren ve dürüstlük kurallarına göre ortaklık ilişkisini sürdürmesinin dava açan ortaktan beklenemeyeceği haller olarak kabul edilmiştir. Haklı sebep kavramının her somut olayda mahkeme tarafından takdir edilmesi gerekmekle birlikte, ortaya konulan haklı sebebin nesnel ve objektif ölçülere uygun olması gerekir.

Açıklanan hukuki gerekçeler ışığında mahkememize ibraz edilen bilirkişi heyet raporu çerçevesinde yapılandeğerlendirmede, davalı şirketin 16.06.2016 tarihli genel kurulunda 10 yıl süre ile müştereken …, … … ve … …’nun temsile yetkili kılındığı, yine davalı şirketin müdürler başkanının … … olarak seçildiği ve davacının müdürler kurulunda yer aldığı çift imzayla yönetime katılma imkanının bulunduğu, bu suretle yönetim yetkisinin olmadığından bahsedilemeyeceği, yine çift imzayla yetkili olan davacının imzalarının bulunduğu 2016-2019 yıllarına ait T. ..Bankası … Şubesi’ne yazılan birçok talimatın olduğu, bu nedenle şirketten dışlandığı ve kendisine bilgi verilmediği iddialarının sübuta ermediği, davacının şirket yetkilileri … ve … …’nun görevlerini yerine getirmediklerine yönelik iddiasını ispata yarar somut bilgi ve belge sunmadığını, yine … Hukuk Mahkemesi’nin … D.İş sayılı dosyasıyla hazırlanan raporda açıkça hammadde, malzeme, demirbaş ve sarf malzemelerinin tespitinin yapılmadığını, kısa zamanda tespit yapılmasının mümkün olmadığının beyan edildiği, bu suretle anılı raporun eksik incelemeye dayandığı gibi mahkememizce alınan bilirkişi raporunda şirket kayıtlarıyla fiili tespitin örtüştüğünün bildirildiği, ayrıca ASO tarafından hazırlanan kapasite raporuyla envanterinin birbirini tuttuğu nazara alındığında, TTK. 636/3. maddesi kapsamında doğruluk ve güven kurallarına göre ortaklığın devam etmesinin davacıdan beklenilmeyecek şekilde haklı bir nedenin somut olayda var olmadığı saptanmış, bu kabulden hareketle asıl davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
(b) Birleşik dava yönünden yapılan değerlendirmede;
Öncelikle, TTK. 621/1-h maddesi uyarınca ortağın haklı sebepler dolayısı ile şirketten çıkartılması talebiyle mahkemeye başvurulabilmesi için temsil edilen oyların en az 2/3’ünün ve oy … bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun birarada bulunduğu, genel kurulda karar alınması gerektiği, somut olayda davalı şirketin 23.12.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısının 6 numaralı kararı ile belirlenen çoğunluk ile karar alındığı anlaşılmakla; ortaklıktan çıkartılma talebine ilişkin özel dava şartının somut olayda gerçekleştiği saptanmıştır.
TTK. 640. maddesi uyarınca haklı sebebin her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi zorunlu olup, haklı sebebin çıkartılması istenen ortağın şahsından kaynaklanmalıdır. Haklı sebep, diğer ortaklar için o ortağın ortaklıkta kalmasının katlanılamaz bir duruma neden olması gerekir. Buna karşın çıkartılması istenen ortağın kusurlu olması zorunlu değildir.
Açıklanan gerekçeler ışığında bilirkişi heyet raporu çerçevesinde yapılan değerlendirmede; her ne kadar ibraz edilen bilirkişi raporunda davalı …’nun davacı şirket yetkili temsilcisi olduğu sırada 2013 yılında davacı şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren … ticaret sicil numaralı … Makine Elektrik İnşaat Ticaret A.Ş.’yi tek pay sahibi olarak kurması ve yine 13.06.2016 tarihli protokolün konusunun “şirket tasarrufu ile elde edilen ve fakat … adına kayıtlı olan ya da son 6 ay içinde …’ndan 3.kişilere devredilen taşınmaz varlıklar ile taşınır varlıklara, hak ve alacaklara…” şeklinde gösterilmesi karşısında protokol ile şirket kaynakları ile davalı adına kayıtlı olan mal varlığı unsurlarının paylaşımının öngörüldüğü, protokolde imzası olan davalının ise somut maddi vakayı protokole imza atmakla kabul ettiği, bu suretle şirket kaynaklarıyla mal edindiği protokolle belirlenen davalının, limited şirket ortaklığından çıkartılması için haklı nedenin var olduğu belirtilmiş ise de,
Davalının tek hisse sahibi olduğu, … ticaret sicil numaralı … Makina…A.Ş.’yi 2013 yılında kurduğu ve anılı şirketin tasfiye halinde olduğu, davacı şirketin ortakları arasındaki yakın akrabalık ilişkisi gözönünde bulundurulduğunda, davalının anılı şirketi kurduğunun diğer ortaklar tarafından bilinmemesinin, davacı şirket tüzel kişiliğinin bu durumdan haberdar olmamasının mümkün bulunmadığı, şirketin kuruluş tarihinden yaklaşık 7 yıl sonra ortaklıktan çıkartılma davasının açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, nitekim aradan geçen yaklaşık 7 yıllık süre içerisinde davacı şirket ortaklarının duruma zımnen rıza gösterdiğinin kabul edilmesi gerektiği, nitekim TTK 396.maddesi uyarınca açılan bir tazminat davasının varlığının dahi iddia edilmediği, ayrıca 2016 yılında akdedilen protokol içeriğine göre makul bir süre içerisinde anılı protokol nedeniyle ortaklıktan çıkartılma davası açılması halinde protokol içeriğine konu maddi vaka haklı sebep olarak kabul edilebilecek idiyse de, protokol tarihinden itibaren yaklaşık 4 yıl sonra anılı protokole istinaden ortaklıktan çıkartılma isteminde bulunulmasının yine hakkın kötüye kullanılması kapsamında kaldığı, zira aradan geçen 4 yıllık süre içerisinde davacı şirket ortaklarının davalıyı anılı eylemlerinden dolayı affettiğinin kabul edilmesi gerektiği, yine her ne kadar davacı davalının kurduğu şirketin borçlarını davacı şirkete ödettiği, bir çok çekin davacı şirket hesapları yerine davalının hesaplarını aktarıldığı iddia edilmişsede ibraz edilen bilirkişi heyet raporunda anlaşılacağı üzere somutlaştırılmayan iddialara ilişkin olarak şirket kayıtlarının incelenemediği belirlenmekle anılı iddiaların ispat edilemediği kabul edilerek birleşik davanın da reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM:
(A) ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunua göre alınması gerekli harç 59,30-TL olduğundan peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
(B) BİRLEŞİK DAVA YÖNÜNDEN;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunua göre alınması gerekli harç 59,30-TL olduğundan peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/04/2021

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza