Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/658 E. 2021/476 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/658 Esas
KARAR NO : 2021/476

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/12/2018
KARAR TARİHİ : 14/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davacı …’nin ileri bir yaşta müşterek çocuk …’e gebe kaldığını, gebe kaldığında Mersin Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde Dr. …’a başvurduğunu, düzenli olarak gebelik takibini bu doktora yaptırdığını, ancak …’in 07/04/2012 tarihinde down sendromlu olarak dünyaya geldiğini, söz konusu doktorun davalı … tarafından sigortalı olduğunu, davacının geç gebelik nedeniyle kontrollerini düzenli olarak yaptırdığını, ancak davacı anne, davalının sigortalısı doktor tarafından gebeliği boyunca defalarca muayene edilmiş olmasına rağmen, …’in down sendromlu olup olmadığının tespit edilmesi ve tespiti halinde istenmeyen gebeliği sonlandırabilmek mümkünken bu imkandan yaralanamadığını, dpktor tarafından aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, doktorun kusurlu olduğunu, davacı …’in down sendromlu olması nedeniyle hayatı boyunca oldukça masraflı ve yorucu bir eğitime tabi olacağını,maddi ve manevi olarak zorlukla mücadele etmek zorunda kalacağını beyanla şimdilik … için 1.000,00-TL maddi tazminat, 50.000,00-TL manevi tazminat , Anne … için 50.000,00-TL manevi tazminat, baba … için 50.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 151.000,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili şirkete husumet yükletilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, davanın dava dışı Dr. …’e ihbar edilmesi gerektiğini, teminat talebinin dava dışı sigortalıya poliçe süresi içerisinde yönetilmiş olması gerektiğini, aksi takdirde teminat sağlamayacağı, davacının manevi tazminat talebinin fahiş ve haksız olduğunu beyanla davanın husumet yokluğu nedeniyle, zamanaşımı nedeniyle reddine, davanın Dr. …’e ihbarını talep etmiştir.
Feri müdahil vekili, davalının yanında feri müdahil olarak katılma taleplerinin bulunduğunu, müvekkilinin hekim olduğunu, öncelikle davanın idare aleyhine açılarak idari yargıda görülmesinin gerektiğini, dava konusu olayın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını bildirmiştir.
Mahkememizin …. karar sayılı ilamı ile; “…tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortasının genel şartları uyarınca düzenlenen poliçeler, poliçenin düzenlendiği tarihten önceki 10 yıllık (bu 10 yılın başlangıcı 30 Temmuz 2009 u geçemez) süreyi ve yine poliçe süresini kapsadığı, mevcut olayımız bu kabul çerçevesinde değerlendirildiğinde davacının dava dilekçesinde bahsetmiş olduğu 196463392 nolu poliçenin 30/07/2009 tarihinden 30/07/2011 tarihinde kadar gerçekleşen olayları ve zararları teminat kapsamına aldığı, poliçenin bitiş tarihinden sonra ve geleceğe yönelik olayları teminat kapsamına almadığı, mevcut olayımızda küçük … …’nin 07/04/2012 tarihinde dünyaya geldiği düşünüldüğünde poliçenin süresinin bitiş tarihi itibariyle küçüğün ana rahmine düşüp düşmediğinin dahi belli olmadığı, kaldı ki küçük …’i dünyaya getiren anne …’nin fer’i müdahil doktordaki ilk muayenesinin 21/11/2011 tarihinde gerçekleştiği, ilk muayenenin yapıldığı tarih itibariyle de poliçenin süresinin bitmiş olduğu görülmüş olup, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalı … şirketinin davacıların zararının gerçekleştiği tarihleri kapsar bir poliçesinin olmaması nedeniyle mevcut davada sigortaya karşı husumet yönetilemeyeceği yönünde mahkememizde kanaat oluşmuş ve davanın usulden reddine dair karar vermek gerektiği” belirtilerek davanın usulden reddine karar verilmiş;
Mahkememiz ilamına davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş;
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi … karar sayılı ilamı ile; “… Mahkemece davanın esasına etkili delillerin hiçbiri henüz değerlendirilmemiştir.
6100 sayılı HMK’nin “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353. maddesi, “(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;…a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:…) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.” hükmünü içermektedir.
Bu durumda Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK’nin 353/(1)-a.6. maddesi uyarınca, esası incelenmeksizin kararın kaldırılmasına, yukarıda açıklanan esaslar dairesinde inceleme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi” şeklinde hüküm kurularak mahkememize gönderilmiş, mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
Kaldırma kararı doğrultusunda davalı … ile tekrar yazışma yapıldığı, ve olayın gerçekleştiği tarihi kapsayan poliçenin dosya kapsamına alındığı görülmüştür.
Dosyanın sağlık hukukundan anlayan bir hukukçu, bir perinatolog bilirkişi heyetine tevdi edildiği, söz konusu alınan bilirkişi raporunda, dava konusu olayda Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr….’ün uygulamalarının tıbbın gerek ve kurallarına uygun olduğu,kötü niyet , ihmal ve kötü tıbbi uygulama bulunmadığı, pratikte Down Sendromu hususunda aydınlatmanın, tarama testi sonucunda hesap edilen risk ile tanı testlerinin olası riskleri birlikte ele alınarak yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda, dosyada aydınlatılmış onam formunun bulunmamasının bir eksiklik olarak değerlendirilmediği, aydınlatma ve onam alma prosedüründeki sürecin, …’nin istenilen üçlü tarama testini yaptırmaması ve gebelik takiplerine gelmemesi nedeniyle sekteye uğradığının rapor edildiği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda, tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişi kuruluna tevdi edildiği, söz konusu bilirkişi kurulu tarafından Dr….’ün uygulamalarının tıbbın gerek ve kurallarına uygun olduğu, kötüniyet ihmal ve kötü tıbbi uygulamasının bulunmadığının rapor edildiği, söz konusu rapor mahkememizce değerlendirildiğinde davacı …’nin gebelik sürecinde dosyaya yansıyan kayıtlara göre sadece 1 defa Dr….’e muayene olduğu, söz konusu muayenede de Dr…. tarafından üçlü tarama testinin istenildiği, bu isteme ilişkin kaydın dosya kapsamında bulunduğu, … tarafından Dr….’ün istemiş olduğu 3lü tarama testinin yaptırıldığına ve sonucunun Dr….’e götürüldüğüne ilişkin dosyaya hiçbir kaydın sunulmadığı, gebelik süreci gibi uzun bir dönem içerisinde sadece bir defa Dr….’e muayene olarak gebeliğe ilişkin tüm aydınlatmanın Dr….’den beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı, Dr….’ün yapmış olduğu muayene işlemlerinde herhangi bir kötü tıbbi uygulamasının bulunmadığı, sadece bir defa yapmış olduğu muayenede onam formunun olmamasının doktoru kötü tıbbi uygulama yaptığını işaret etmeyeceği, bundan dolayı bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan raporun mahkememizce yerinde bulunduğu anlaşılmış olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde Dr….’ün davacı …’ye herhangi bir kötü tıbbi uygulamasının bulunmaması nedeni ile davacıların davasının reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı 59,30-TL olduğundan peşin olarak alınan 515,75-TL harcın mahsubu ile bakiye 456,45-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Davalı … duruşmada kendisini maddi tazminat yönünden bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/2 maddesi uyarınca hesaplanan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı … duruşmada kendisini manevi tazminat yönünden bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısım var ise karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair davacı vekilinin, davalı … vekili, müdahil vekilinin yüzüne karşı tebliğiden itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/09/2021

Katip …
¸¸

Hakim …
¸¸