Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/601 E. 2023/424 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/601 Esas
KARAR NO : 2023/424

DAVA :Alacak (Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması Suretiyle)
DAVA TARİHİ : 23/10/2019
KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KR.YZL.TARİHİ : 21/07/2023

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların bir iktisadi bütünlük oluşturduğunu, bu bütünlüğün davalı … ve ailesi tarafından oluşturulup yönetildiğini, gruba dahil şirketlerden …’nın da bu gruba dahil olduğunu ve iktisadi faaliyeti kapsamında müvekkiline borçlu olduğunu ve 2015 yılında … ile kurulan mutabakatla borç miktarının belirlendiğini fakat bu davalı şirketin icra takibine rağmen borcu ödemediğini ve ödeyemeyeceğinin anlaşıldığını, 2015’ten itibaren yapılan çeşitli perdeleme işlemleriyle bu davalı şirketin grup dışına çıkarılmış bir şirket gibi gösterildiğini, ancak bu görüntünün gerçek duruma uygun olmadığını ve grubun ve hakim ortakların sorumluluğunu kaldırmaya yönelik olduğunu iddia ederek bu şirketin borcundan grubun hakim ortağı (hakim teşebbüs/hakim müteşebbis) olan …’nın ve diğer davalıların da sorumlu olduğunu beyanla, tüm davalı şirketlerin özdeş ve aynı ekonomik yapı içinde olup, aynı kişiye (davalı …’ya) ait olması nedeniyle; tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasına, müvekkilinin davalı ve … Yapı Ve Yatırım A.Ş.’den olan alacağından özdeş şirketlerin sahibi davalı … ve diğer özdeş davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına ve fazlaya dair haklar ile dava konusu yapılmamış haklar saklı kalarak, toplam 112.100.00 (yüzonikibinyüz)TL’nin dava tarihinden itibaren … Bankası kısa vadeli krediler iskonto faizi oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte (… A.Ş. Hakkında açılan …. e.sayılı dosyasında bu davadaki taleplerin bir bölümü için kesinleşmiş karar bulunduğundan ve takip kesinleşmiş olduğundan, bu şirket için bu davaya esas …. e.sayılı dosyası konusu alacaklar açısından tahsilde tekerrür olmamak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı …, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … … A.Ş., … Ve … A.Ş., … Tek. Ve İthalat İhracat Ltd.Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından dava konusu alacaklar için 29/08/2016 tarihinde diğer davalı … A.Ş hakkında … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından yapılan itiraz üzerine takip durdurulduğunu, bunun üzerine davacı şirket tarafından davalı şirkete karşı itirazın iptali davası açıldığını ve … Esas sayılı dosyası ile 05/06/2018 tarihinde davanın kabulüne karar verildiğini, her iki tarafça da yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığından kararın kesinleştiğini, davacı şirket … Esas sayılı dosyasında da davalı şirket ile aralarında imzalamış oldukları hizmet sözleşmesine dayanarak tarafına ödenmesi gerektiğini iddia ettiği 36.045,50 TL’lik alacağı dava konusu ettiğini, görüldüğü üzere tarafların aynı olduğunu, birinci davada talep sonucunu haklı göstermek için ileri sürdüğü vakıalar ile huzurda görülen davadaki talep sonucunu haklı göstermek için ileri sürdüğü vakıalar yani dava sebepleri de aynı olduğunu, ayrıca her iki dava talep sonuçları bakımından da ayniyet gösterdiğini, husumet yokluğu ve derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, davalı şirketler arasında organik bağ olduğu iddia edilmişse de böyle bir durumun söz konusu olmadığını, davalı şirketlerin faaliyet alanlarının farklı olduğunu, ayrıca dava dilekçesinde “şirketler esasen aynı kişiye ait olması nedeniyle” denildiğini, şirketlerin aynı kişiye ait olduğu iddia edilmişse de böyle bir durum asla söz konusu olmadığını, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davalı …’dan borcun tahsil edilmesi istemi hukuka veya yasaya aykırı olduğunu, zira tüzel kişilik perdesinin kaldırılmasının şartlarının oluşmadığını beyanla, haksız, kötüniyetli ve yasal dayanaktan yoksun işbu davanın öncelikle husumet yokluğundan ve derdestlik itirazımız nedeniyle reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından dava konusu alacaklar için 29/08/2016 tarihinde müvekkili hakkında … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, taraflarınca yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, bunun üzerine davacı şirket müvekkiline karşı itirazın iptali davası açtığını ve … Esas sayılı dosyası ile 05/06/2018 tarihinde davanın kabulüne karar verildiğini, her iki tarafça da yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığından kararın kesinleştiğini, davacı alacaklının munzam zarar talebinde bulunması için bir zarar görmesi zorunlu olduğunu, bu zarar, mal varlığında azalma şeklinde oluşabileceği gibi, mal varlığında oluşabilecek artışların önlenmesi şeklinde de olabileceğini, ancak bu zararın ispatlanması gerektiğini, temerrüt faizinden farklı olarak alacaklı, munzam zararını ispat etmek zorunda olduğunu, …’nun 10.11.1999 tarih, …. sayılı ilamında, munzam zarar davalarında, alacaklının ispat yükümlülüğünün olduğu ve bu konuda ilgili Kanunlara atıfla ispatın sağlanması gerektiği, ancak alacaklıya sağlanan ispat imkanı karşısında borçlunun da Borçlar Kanunu uyarınca kusursuzluğunu ispatlayıp munzam zarar ödemeden kurtulması imkanı olduğu gösterildiğini, müvekkili şirketin diğer davalı şirketlerle herhangi bir organik bağı bulunmadığını, ayrıca firmaların kuruluş tarihleri de dikkate alındığında her bir firmanın farklı amaç için kurulduğunu, birbirlerini perdelemek maksadı olmadığının görüleceğini, şayet müvekkili firmanın tüzel kişilik perdesine gizlenmesi amacı olsaydı, bu firmaların daha sonraki bir tarihte kurulması gerekirdi ki bu dahi tek başına özdeş şirketlerin varlığını ispatlamaya yetmeyeceğini, ayrıca, firmaların…’lı çalışanları da farklı olup ne müvekkil firmayla ne de yetkilisiyle hiçbir ilişkisi bulunmadığını beyanla, haksız ve mesnetsiz açılan davanın öncelikle derdestlik itirazı nedeniyle dava şartı yokuluğundan usulden reddine, mahkeme aksi kanaatteyse esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME: Dava, tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle alacak istemine ilişkindir.
Dava açılmadan evvel arabulucuya müracaat edilmiş olup işbu dava şartı yerine getirilmiştir.
… 5 yıllık BA formları, … Esas sayılı dosyası aslı, … … BS formları, …’nden … ve …’ın ticaret sicil kayıtları, …’nden …, …. ,…, …, … , … …sicil kayıtları, … … işyeri dosyası, …. Esas sayılı dosyasının UYAP sureti, … Teknolojileri sicil kayıtları, … A.Ş.,… … LTD. ŞTİ.’nin kuruluş belgeleri, iş yeri devirleri, birleşme ve ünvan değişikliği, ortak değişikliği, temsil ve ilzama yetkili kişilerin adres ve adres değişikliklerinin bulunduğu bütün ticaret sicil dosyasının tamamının ve çalışan kayıtları …, …’nın ortak olarak bildirildiği iş yeri bilgileri, … … ve Yatırımın iş yeri kuruluş, tescil bilgileri, … Teknolojilerine ilişkin bilgiler, … … iş yeri kuruluş ve tescil bilgileri, … …Enerji Yönetimine ilişkin iş yeri tescil bilgileri, … …Turizm. İş yeri bilgileri, … iş yeri bilgileri, …, …, …’in hizmet dökümleri, … …’nın hizmet dökümü, …’ın hizmet dökümü, …’nden … Şirketinin ticaret sicil dosyası sureti, … in hizmet dökümü ve …. yazı cevabı getirtilerek dosya kapsamına alınmış, tarafların bildirdiği tüm deliler toplanmıştır.
Davacı tanığı … 29/12/2021 tarihli duruşmadaki beyanında; “2013-2016 yılları arasında … A.Ş.’de İnşaat Mühendisi olarak görev yaptım, 2016 yılı Nisan sonu gibi işten ayrıldım, ayrılma nedenim ücretlerimin zamanında ödenmemesi idi, çalıştığım süre içerisinde sigorta kaydımın davalı şirketler arasında değişmesi söz konusu olmadı, hep aynı şirket bünyesinde görev yaptım, davalıların … bu davalı şirketlerin sahibi olan kişidir, çalıştığım dönem boyunca davalı şirketler arasında işçi değişimine çok sık tanık olmamakla birlikte bazı muhasebe elamanlarının özellikle İstanbul’daki şirketlerin işlerini yapmak üzere oraya gidip geldiklerine tanık oldum, bir de şunu ifade etmek istiyorum; muhasebe elemanlarının …’deki yine davalı … … ait ancak dava dışı olan … …A.Ş.’ye giderek buradaki işlerin yürütülmesine katkı sağladığını biliyorum, 2014 yılında çalıştığım şirketin ekonomik zorlukları baş gösterdi, alacaklıların alacaklarını tahsil etmek adına şirket merkezine geldiklerine tanık oldum, ben inşaat mühendisi olsam da genel itibari ile ofis ortamında bulunuyordum, bu baskılardan şirket bunalınca şirketi önce tanımadığım ancak ismini sonradan öğrendiğim … isimli birisi adına devrettiler yaklaşık 2 ay sonra da aslında şoför olan … adına devrettiler, davacı vekilinin talebi üzerine tanıktan soruldu beyanında; davalı şirketlerin hakim ortağı olan …yı işten ayrıldığım 2016 yılının nisan ayı sonuna kadar İncekte bulunan … isimli inşaat alanında gördüm, davacı vekili 2 adet fotoğraf gösterdi, tanık beyanında; fotoğraflardaki kişilerden birisi … diğeri arsa sahibi olan … ve diğeri ise şirketle sözleşmesi olan … …Ltd. Şti’nin sahibi …’dur bu iki fotoğraf 2015 yılının Ekim Kasım aylarında çekilmiştir. Gösterilen resimde karşıdan baktığımda sağ tarafta bulunan beyaz baretli siyah ceketli bej renk pantolonlu kişi …’dır. diğer davalılar vekilinin talebi üzerine tanıktan soruldu beyanında: işten ayrıldıktan sonra çalıştığım şirkete karşı bir alacak davası açtım davayı ilk derece mahkemesinde kazandım, dosya halen istinaf mahkemesindedir, davalı çalıştığım şirketle aramızda bu anlamda bir alacak ilişkisi söz konusudur, çalıştığım davalı şirketin tam unvanı “… A.Ş.’dir, zaman zaman ağzımdan … A.ş. Olarak çıkmasının nedeni şirkette çalıştığım dönem içerisinde bize verilen şirket kartlarında …ifadesinin geçmesidir, çalışanlar arasında genelde …olarak ifade edilirdi, ayrıca ben …. A.ş. Dışında diğer davalı şirketlerin hiç birisinde resmi ya da gayri resmi bir görev almadım, davacı vekilinin gösterdiği resimlerin ne zaman çekildiğini yukarıda ifade etmiştim, inşaat alanları gezildiği sırada genellikle fotoğraflandırma yapılır, bu fotoğraflarda inşaat alanında gezilirken yapılanları kayıt altına almak için çekilmiştir, davacı vekili 2 adet fotoğraf gösterdi, tanık beyanında; fotoğraflardaki kişilerden birisi … diğeri arsa sahibi olan … ve diğeri ise şirketle sözleşmesi olan … …Ltd. Şti’nin sahibi …’dur bu iki fotoğraf 2015 yılının Ekim Kasım aylarında çekilmiştir. Gösterilen resimde karşıdan baktığımda sağ tarafta bulunan beyaz baretli siyah ceketli bej renk pantolonlu kişi …’dır, diğer davalılar vekilinin talebi üzerine tanıktan soruldu beyanında: işten ayrıldıktan sonra çalıştığım şirkete karşı bir alacak davası açtım davayı ilk derece mahkemesinde kazandım, dosya halen istinaf mahkemesindedir, davalı çalıştığım şirketle aramızda bu anlamda bir alacak ilişkisi söz konusudur, çalıştığım davalı şirketin tam unvanı “… A.Ş.’dir, zaman zaman ağzımdan … A.ş. Olarak çıkmasının nedeni şirkette çalıştığım dönem içerisinde bize verilen şirket kartlarında …ifadesinin geçmesidir, çalışanlar arasında genelde …olarak ifade edilirdi, ayrıca ben …. A.ş. Dışında diğer davalı şirketlerin hiç birisinde resmi ya da gayri resmi bir görev almadım, davacı vekilinin gösterdiği resimlerin ne zaman çekildiğini yukarıda ifade etmiştim, inşaat alanları gezildiği sırada genellikle fotoğraflandırma yapılır, bu fotoğraflarda inşaat alanında gezilirken yapılanları kayıt altına almak için çekilmiştir,” beyanında bulunmuştur.
Davacı tanığı … 23/03/2022 tarihli duruşmadaki beyanında; “ben davalılardan …yı tanırım, …nın incekte bulunan bir inşaat işinde taşeron olarak iş aldım, kendisi ile yazılı bir sözleşme imzaladım, 2012-2014 yılları arasında söz konusu inşaatın tüm ince işlerini (sıva, fayans, boya ve alçı vs.) yaptım, işi tamamlayamadım, çünkü ben işe devam ederken, … bir süre ortalıklarda görünmedi 2015-2016 yılları olması gerekir, gelerek bana bir miktar ödeme yaptı ve şantiyeye gidip gelmeye başladı, söz konusu inşaatın hangi şirket bünyesi altında yapıldığını bilemiyorum ancak davalı tüm şirketler …’ya aittir, o dönemde işleri yaparken …’nın ismini bilmediğim bir şirketini şoförüne devrettiğine şahit oldum, şoförün adını bilmiyorum, … bana kısmen ödeme yapmayınca kendisine karşı herhangi bir dava açmadım ya da icra takibinde bulunmadım, davacı vekilinin talebi üzerine soruldu; 2015-2016 yıllarında … ile … görüştüm, paramı kısmen alamadığım için yanına gittim, bana biraz daha sabretmemi söyledi, bu sırada… bir yurt yaptırıyordu ve bu yurt takriben 2000 kişilik olup, bitmek üzereydi, diğer davalılar vekilinin talebi üzerine soruldu; ben … ile doğrudan sözleşme imzaladım, sözleşme halen elimde mevcuttur, davalı … A.Ş. Vekilinin talebi üzerine soruldu; benim sahibi olduğum bir şirket vardı, ismi de … …Ltd. Şti.’dir, ben şirket üzerinden iş almıştım, yaptığımız iş dolayısıyla… ‘ya borçlanmamız söz konusu oldlu, borç benim adıma görülmektedir, davalı … benden kesmesine rağmen…’ya ödemediğinden borçlu ben görünüyorum, birlikte şehir dışında yaptığımız bir iş söz konusu değildir, yukarıda bahsi geçen ince işleri yaparken ben şantiyede bizzat bulunuyordum, beyanında bulunmuştur.
Davacı tanığı … 27/04/2022 tarihli duruşmadaki beyanında; “davalı …’yı tanırım 2016 yılının 4.ayına kadar 3 yıl süre ile davalı …’ya ait …. ‘te bulunan şantiyede bekçi olarak çalıştım, çalıştığım süre içerisinde … şantiyeye gelip giderdi, işe alındığımda …adlı şirketin işçisi olduğumu düşünüyordum sonrasında …adlı şirkete kayıtlı olduğumu öğrendim, davalı şirketler arasında resmi ya da gayri resmi işçi ya da yönetici geçişi olup olmadığı konusunda bilgim bulunmamaktadır, ben sadece şantiyeye gider, işimi yapardım, …’nın kendisine ait bir şirketi ismini bilmediğim bir şoförü adına devrettiğini sadece duydum, ayrıntılara dair bilgim yoktur, davacı vekilinin beyanı üzerine soruldu; … şantiyeye geldiğinde şantiyede görevli herkesi toplayıp yapılacak çalışmalar ve proje hakkında talimatlar verirdi, diğer tüm davalılar vekilinin beyanı üzerine soruldu; ben işe alındığımı düşündüğüm şirketin tam ünvanını şuan hatırlamıyorum, ancak …Limited Şirketi diye aklımda kalmış, benin işe genel müdür olarak bildiğim … aldı, soyismini hatırlayamıyorum, çalıştığım şirkete karşı işçi alacaklarından dolayı bir dava açtım, davamı kabul edildi ancak henüz bir tahsilat yapılmadı, haftada 6 gün bazen pazar günleri de dahil olmak üzere 7 gün şantiyeye giderim, sabah saat 8 de gider akşam saat ….’de dönerdim, işe girdikten sonra çalıştığım şantiyede …tabelası olduğu için …şirketinde işe girmiş olduğumu düşündüm” beyanında bulunmuştur.
Davacı tanığı … 16/03/2022 tarihli talimat mahkemesinin duruşmasındaki beyanında; “Ben davalı şirket olan … AŞ’de şantiye şefi olarak 2013-2015 yılları arasında çalıştım, davalı tarafın yaklaşık 10 tane şirketi olduğu için bu şirketlerde çalışanlar birbirlerine yardımcı oluyorlardı ancak… kapsamında bir geçiş var mı bilemiyorum, ben sadece çalıştığım süre boyunca davalı şirket olan …şirketinde çalıştım, davalı şirketlerde herhangi çalışmam ve kaydım yoktur, davalı … … A.Ş’nin sahibi olarak …yı tanırım, bu davalıyı şirketinde çalıştığım için tanıdım, ben çalıştığım sürede herhangi bir ticari ilişkileri olmamasına rağmen Hüseyin Erkanlı … … A.Ş şirketine şoför olan …’a devretti, burada davalının amacı borçlulardan kurtulmaktı, kendisinin inşaatı bitirecek maddi durumu kalmamıştı, borçları vardı, arsa sahibi ile arasında dava vardı, yeni açılacak davalar olduğunu bildiğinden önce mali müşavirine şirketi devretmeyi teklif etti, o kabul etmeyince şirketi şoförüne devretti, benzer durumu diğer şirketler yönünden de duydum, ancak onların detayını bilemiyorum, dedi. Tanıklık ücreti talebim yoktur” beyanında bulunmuştur.
Tanık …’in 28/09/2022 tarihli talimat mahkemesinin duruşmasındaki beyanında; “ben … A.Ş.’ bünyesinde 2016 yıllından beri çalışmaktayım, … patronum olur. Şirkette idari işler müdürü olarak görev yapıyorum bana saymış olduğunuz davalı şirketlerin çalışanlarının şirketler arasında resmi veya gayri resmi olarak geçişi ve çalışması söz konusu değildir, bende bu şirketler arasında resmi veya gayri resmi olarak geçiş veya çalışma yapmadım sadece … … A.Ş.’de …’ya aittir sadece bu konuda bilgim vardır kök borçlu olduğu iddia edilen … a.ş’yi daha önce hiç duymadım alacaklılarından kurtulmak amacıyla diğer davalı şirketler adına aktarıp aktarmadığını bilmiyorum diğer şirketler hakkında da bilgi sahibi değilim bildiklerim bundan ibarettir başkaca diyecek bir şeyim yoktur,” beyanında bulunmuştur.
Davalı gerçek şahıs ile diğer davalıların asıl borçlu … Aş ile aralarında özdeşlik (aynı ekonomik idari yapı olup olmadıkları) olup olmadığının tespiti ve bu kapsamda davalıları dava konusu borçtan sorumluluklarının ve diğer alacak kalemlerinin tespiti amacıyla dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 05/01/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda; davalı borçlu şirketin 2017, 2018 ve 2019 yıllarında aktif bir şirket olduğunu gösteren herhangi bir muhasebe kaydı yapılmamış olup, kayıtların ağırlıklı olarak genel yönetim giderleri ile ilgili muhasebe kayıtlarından oluştuğu, ardarda pay devri ve adres değişikliği gibi hususların karar defterlerinde izi sürülen ticari faaliyetle izah edilemediği, davalı …’nın muhasebe kayıtları ile davalı …’nin muhasebe kayıtlarının incelenmesi sonucunda; muhasebelerinin ayrı ayrı takip edilmiş olduğu; anılan 2 şirketin muhasebe kayıtlarının incelenmesinden 1 adet bina satışına ilişkin kaydın ve buna ilişkin alacak/borç kayıtlarının olduğu ancak bu ilişkinin 2015 öncesinden gelen 776.500 TL tutarlı bakiyeye ve 01.12.2015 tarihinde kayıt edilen bina alış-satışına ait olduğu, davalı şirket ortağı …’nın davalı kök borçlu şirketten 343.742,84 TL aldığı ve 343.742,84 TL verdiği; aldığı ile verdiğinin eşit olduğu; şirket ile aralarında 20.04.2015 itibarı ile borç-alacak bulunmadığı ticari defter kayıtlarında görüldüğü, davalı kök borçlu …’nın ticari defterlerinde; diğer davalılar …, …, …, …, … ile ilgili muhasebe kaydı görülemediği, raporun denetimi için davalı kök borçlu …Uluslararasının, 2015 yılı kebir defterinin, 2015 yılı yevmiye defterinin, 2016 yılı yevmiye defterinin, 2017 yılı yevmiye defterinin, 2018 yılı yevmiye defterinin, 2019 yılı yevmiye defterinin tüm suretlerinin; Yönetim Kurulu Karar Defterinin, Pay Defterinin, Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defterinin inceleme dönemimiz olan 2015-2019 yıllarına ait sayfaları kurulca dosyaya sunulduğu, raporun denetimi için davalı…, 2015 yılı yevmiye defterinin, 2016 yılı yevmiye defterinin, 2017 yılı yevmiye defterinin, 2018 yılı yevmiye defterinin, 2019 yılı yevmiye defterinin tüm suretlerinin; Genel Kurul Toplantı ve Müzakere Defterinin inceleme dönemimiz olan 2015-2019 yıllarına ait sayfaları kurulca dosyaya sunulduğu rapor edilmiştir.
Tarafların itirazların değerlendirilmesi için bilirkişilerden ek rapor alınması amacıyla dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, 26/04/2023 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda; tarafların itirazlarının incelenmesi sonucunda, bu itirazların, delillerin değerlendirilmesi ile ilgili beyanlar niteliğinde bulunduğu ve dolayısıyla münhasıran Mahkemenizin takdirindeki hususlardan olduğu, bilirkişi olarak uzmanlık gerektiren herhangi bir hususa ilişkin somut bir itiraz ortaya konulmadığı, incelenmesi gereken yeni bir delil ya da eski delillere ilişkin yeni bir yön de gösterilmediği ve bu sebeplerle, 02.01.2023 tarihli rapordaki görüşlerini değiştirecek bir gerekçe görülemediği rapor edilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; davacı …’nin davalılardan … açmış olduğu, …. Esas sayılı dosyasında hükmedilen alacağın faiziyle birlikte toplam miktarının aşan munzam zararın olup olmadığı, diğer davalılar yönünden ise söz konusu munzam zarar ve yine …. Mahkemesinde verilen hüküm ile hükmedilen miktar, faiz, söz konusu dosyadaki diğer alacak kalemleri, …. Esas sayılı dosyasındaki icra masrafları yönünden özdeşlik, organik bağ suretiyle tüzel kişiliğin perdesinin aralanması teorisi yolu ile söz konusu alacaklardan … Yapı dışındaki diğer davalıların sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise alacak miktarı noktasında toplanmış olduğu tespit edilmiştir.
Öğreti ve uygulamada kabul edilen ve mal varlığının bağımsızlığı ve sınırlı sorumluluk ilkelerinin istisnası olan tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi; ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu teoriye ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı; istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır. Zira tüzel kişilik perdesinin aralanması, tüzel kişilerin borçlarından dolayı başkalarının sorumlu tutulamayacağı ilkesinin, özellikle şirketlerin sadece sermayeleri ile sorumlu olacakları ve tüzel kişilerin borçlarından dolayı ortakların sorumlu tutulamayacağı kuralının önemli bir istisnasını teşkil etmektedir. Tüzel kişi ile ortaklarının veya tüzel kişi ile başka bir tüzel kişinin malvarlıkları veya alanlarının birbiri içine geçmesi ile hukuki işlemlerin kim tarafından gerçekleştirildiğinin tam olarak tespit edilememesi durumunda ortada tek bir kişilik varmış gibi kabul edilmekte ve kişiler arasında özdeşlik olduğu kabul edilmektedir.
Öğreti ve uygulamada, tüzel kişilik perdesinin aralanmasının genel olarak üç yöntemle/durumla mümkün olabileceği ifade edilmektedir. Birinci durum perdenin düz aralanması olarak ifade edilen şirketin borcu için şirkete ilave olarak ortakların da borçtan sorumlu tutulmasıdır. İkinci durum perdenin ters çevrilerek aralanması olarak ifade edilen ortağın borcu için ortağın yanında şirketin de borçtan sorumlu tutulmasıdır. Nihayet üçüncü durum ise perdenin çapraz aralanması olarak ifade edilen, borçlu şirketin yanında aynı ana şirkete bağlı bir kardeş şirketin sorumluluğu cihetine gidilmesidir. Perdenin çapraz aralanması sadece ana ve kardeş şirket için değil, aynı zamanda grup veya holding sistemi içinde yer alan kardeş şirketler arasında da söz konusu olmaktadır.
Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır. Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, tek başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.
Somut olayda davacı, davalı asıl borçlu … A.Ş. ile diğer davalı şirketlerin ve davalı …’nın özdeş olduğu ileri sürerek tüm davalıların iddia edilen alacak kalemlerinden tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle sorumlu tutulmasını ve iddia edilen alacağın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davacı, davalılardan … A.Ş.’ den olan alacağı için dosya arasında bulunan … Esas sayılı icra dosyasında işlemiş faiz dahil toplam 38.554,86 TL alacak için takip başlatmış, davalının takibe itirazı üzerine …. Esas sayılı dosyasında itirazın iptalini istemiyle dava açmıştır. … Karar sayılı kararı ile 36.045,50 TL alacak üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranı ile icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Davacı sonrasında mahkeme kararında hükmedilen alacak ve diğer ferileri de dahil etmek suretiyle icra takibine kaldığı yerden devam etmiştir. Dosya arasında bulunan icra dosyası aslından davacının henüz alacağın tahsilini sağlayamadığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda ayrıntılarına yer verilen bilirkişi asıl raporunda özetle; davalı borçlu şirketin 2017, 2018 ve 2019 yıllarında aktif bir şirket olduğunu gösteren herhangi bir muhasebe kaydı yapılmadığı, kayıtların ağırlıklı olarak genel yönetim giderleri ile ilgili muhasebe kayıtlarından oluştuğu, ardarda pay devri ve adres değişikliği gibi hususların karar defterlerinde izi sürülen ticari faaliyetle izah edilemediği, davalı …’nın muhasebe kayıtları ile davalı …’nin muhasebe kayıtlarının incelenmesi sonucunda; muhasebelerinin ayrı ayrı takip edilmiş olduğu; anılan 2 şirketin muhasebe kayıtlarının incelenmesinden 1 adet bina satışına ilişkin kaydın ve buna ilişkin alacak/borç kayıtlarının olduğu ancak bu ilişkinin 2015 öncesinden gelen 776.500 TL tutarlı bakiyeye ve 01.12.2015 tarihinde kayıt edilen bina alış-satışına ait olduğu, davalı şirket ortağı …’nın davalı kök borçlu şirketten 343.742,84 TL aldığı ve 343.742,84 TL verdiği; aldığı ile verdiğinin eşit olduğu; şirket ile aralarında 20.04.2015 itibarı ile borç-alacak bulunmadığının ticari defter kayıtlarında görüldüğü, davalı kök borçlu …’nın ticari defterlerinde; diğer davalılar …, …, …, …, … ile ilgili muhasebe kaydı görülemediği tespit edilmiştir.
Yukarıda da ifade edildiği üzere öğreti ve uygulamada kabul edilen ve mal varlığının bağımsızlığı ve sınırlı sorumluluk ilkelerinin istisnası olan tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisi; ancak istisnai ve sınırlı durumlarda titizlikle uygulanması gereken bir teoridir. Bu teoriye ihtiyatlı bir biçimde yaklaşılmalı; istisnai bir teori olduğundan mümkün olduğunca dar yorumlanmalı ve bu teorinin uygulanmasına ancak tüzel kişilik kavramının arkasına saklanılarak dürüstlük kuralına aykırı davranıldığı, kendisine tanınan hakkın kötüye kullanılarak üçüncü kişilerin zarara uğratıldığı, zarara yol açan tüzel kişinin sorumluluğuna hükmedebilmek için ise başka bir yasal nedene dayanılmasının mümkün olmadığı durumlarda başvurulmalıdır.
Toplanan diğer deliller ile bilirkişi raporunda yer alan tespitlerin, asıl borçlu … A.Ş. ile diğer davalı tüzel kişilerin ve ortaklarının/yöneticilerinin malvarlıkları veya alanlarının birbiri içine geçmesi ile hukuki işlemlerin kim tarafından gerçekleştirildiğinin tam olarak tespit edilememesi durumunda olduklarının kabulü için yeterli olmadığı, bilirkişi raporundaki tespitler gözetildiğinde davacı lehine olan tanık beyanlarına üstünlük tanınamayacağı, bu hali ile tüm davalıların ortada tek bir kişilik/özdeşlik varmış gibi kabul edilmesinin mümkün olmadığı ve tüzel kişilik perdesinin aralanmasının yasal koşullarının oluşmadığı kanaati ile davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Hüküm altına alınan 269,80 TL harçtan, peşin yatırılan 1.914,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.644,59‬ TL harcın karar kesinleştiğinde, talep halinde yatırana iadesine,
3-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Davalılar …, … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … A.Ş., … Ve … A.Ş., … Tek. Ve İthalat İhracat Ltd.Şti. ve … A.Ş. duruşmada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.815,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/06/2023

Katip … Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır