Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/180 Esas – 2023/182
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
…
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/180 Esas
KARAR NO : 2023/182
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : 1- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Maddi/Manevi Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2019
KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KR.YZL.TARİHİ : 14/04/2023
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.06.2018 tarihinde müvekkili …, … Cadde üzerinden …. adresi önünden karşıdan karşıya geçmeye çalışırken … sevk ve idaresindeki … SİGORTA A.Ş. tarafından … poliçe numaralı poliçe ile … sigortası bulunan … plakalı … marka aracın kendisine çarpması sonucu sol omuzda pelvik kırık oluşacak şekilde yaralandığını, davacı … için kazada kendisinin yaralanması ve yaşadığı kazanın yarattığı psikolojik travma sebebiyle aşırı derecede üzüntü duyduğundan 20.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğunu, aynı zamanda meydana gelen kaza nedeniyle müvekkilinin tedavisi dolayısıyla uğramış olunan maddi zararlardan ötürü fazlaya ilişkin hakkı saklı tutularak 100,00 TL maddi tazminat talep ettiğini, müvekkilinin, … plakalı … marka aracın kendisine çarptığı kazada herhangi bir kusuru bulunmadığını, işbu sebepten müvekkilinin kazada yaralanmasının yarattığı psikolojik travma sebebiyle aşırı derecede üzüntü duymuş, elem ve keder içinde olduğunu, davacı, kusuru bulunmayan kaza sonucu yapmış olduğu tedavi harcamasını tazminini … plakalı aracın sahibi … ve belirtilen aracın … Sigortası’nın bulunduğu … Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi’nden isteme zorunluluğu hasıl olduğunu, davalı sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacıya çarpması sonucu oluşan kazada davacı yaralandığından, davacı tedavi görmek zorunda kaldığından, bu tedaviler sebebiyle birçok masraf yapıldığı gibi, davacı manevi zarara uğradığından müvekkilinin kazada yaralanmasının yarattığı psikolojik travma sebebiyle aşırı derecede üzüntü duymuş, elem ve keder içinde olduğundan meydana gelen kazada müvekkilinin maddi zararı dava açılma tarihinde bilenemediğinden, belirsiz alacak miktarının belirlenebildiği kadarı ile alacak miktarının tespit edilebildiği ilk durumda arttırılmak üzere, maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve talebin HMK m. 107/1 hükmü gereği belirsiz alacak davası olarak kabul edilmek kaydı ile şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan (sigorta şirketi için sorumlu olduğu limitle sınırlı kalmak kaydıyla ve kaza gününden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte) müştereken ve müteselsilen tahsiline, maddi tazminata ilişkin talebinin tedavi giderleri 25,00 TL, kazanç kaybı 25,00 TL, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar 25,00 TL, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar 25,00 TL ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı … (…)’dan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı … Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava öncesi müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmadığından, kanunda öngörülen başvuru şartı gerçekleşmediğini, davacı tarafından, dava öncesi müvekkili şirkete başvuru şartı yerine getirilmediğini, bu suretle müvekkili şirketin temerrüde düşmesi söz konusu olmayacağı gibi, henüz miktarı ve niteliği belirlenmemiş bir alacağa dair talep hakkının borcu muaccel hale getirmesi de imkânsız olduğunu, somut olayda davacı taraf dava yoluna gitmeden önce müvekkili şirkete başvurup gerekli belgeleri ibraz etmemekle, kanunda belirtilen başvuru şartını yerine getirmediğini, bu itibarla dava şartı yerine getirilmeden açılan huzurdaki davanın öncelikle dava şartı yokluğundan usulden reddini, dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı araç, müvekkili şirkete, 15.02.2018-15.02.2019tarihleri arasında … numaralı … Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sürücüye kaza ile ilgili kusur atfedilemeyeceğini, davacı yanın kalıcı maluliyeti söz konusu ise; davacı yanın maluliyeti “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe” göre tespit edilmesi gerektiğini, davacı yanın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi talebinin haksız olduğunu, öyle ki davacı tarafça usulüne uygun bir başvuru yapılıp yasada belirlenen süre dolmadan müvekkili şirket yönünden alacağın muacceliyetinden söz edilmeyeceği gibi müvekkili şirket davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, temerrüde düşmediğinden davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla usulüne uygun başvuru yoksa temerrüdün dava tarihi olduğunun kabulü gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı meydana gelen kazada müvekkilinin %100 kusurlu olduğunu iddia etmiş ise de; kaza davacının aniden yola fırlaması sonucu meydana geldiğini, müvekkiline atfedilen kusuru kabul etmediğini, mahkemece öncelikle kusur raporu alınmasını, akabinde haksız iddialara dayalı işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, KABUL VE DEĞERLENDİRME: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava açılmadan evvel arabulucuya ve davalı sigorta şirketine müracaat edilmiş olup işbu dava şartları yerine getirilmiştir.
…’nın … soruşturma sayılı dosyasının Uyap kayıtları, tarafların sosyal ekonomik durum araştırma raporu, hastane evrakları, … yazı cevabı, hasar dosyası getirtilerek dosya kapsamına alınmış, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanmıştır.
… tarafından davaya konu kaza nedeniyle …. soruşturma sayılı dosya üzerinden yürütülen soruşturma neticesinde; 10/07/2018 tarihli karar ile kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmiştir.
… … … Hastanesi tarafından hazırlanan 29/01/2019 tarihli … Raporunda; davacının engel oranın %24 olduğu belirlenmiştir.
Mahkememizin talebi üzerine davacının sözkonusu kaza nedeniyle maluliyet durumunun tespit edilmesi amacıyla … Üniversitesi Adli … Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen 11/02/2022 tarihli raporda; Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alındığında kişinin özür oranı %29 olarak hesaplandığı, 3 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, 3 hafta süresince başka birinin yardımına ihtiyacı olduğu, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nin 12.maddesinde (03/08/2013-…. sayılı resmi gazete) göre devamlı surette başka birinin bakımına muhtaç olmadığı rapor edilmiştir.
Tarafların maluliyet raporuna karşı itirazların değerlendirilmesi bakımından raporu sunan …’dan ek rapor alınmasına karar verilmiş, 20/05/2022 tarihli maluliyet ek raporunda; davacı …’un 06/06/2018 tarihli yaralanması neticesinde; 30.03.2013 tarihli …. sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği’ne göre özür durumuna göre fonksiyon kaybı oranları belirlenirken özür durumunda bir değişikliğin olmayacağı kanaatine varılan kalıcı bozukluklar değerlendirilir. Hastanın aldığı 29/01/2019 tarihli … İşlem Numara’lı … raporunun söz konusu yaralanmadan yaklaşık 6 ay sonra düzenlendiğinin görüldüğü, nitekim kişilerin geçirdiği kaza sonrası tibbi iyileşme — süreleri içerisinde muayene — bulgularında — değişiklikler gözlenebileceğinin tıbben bilinmekle, şahsın özürlülük oranının tespitinde 31/12/2020 tarihinde yapılan muayene bulguları ve ilgili branşların son durum raporları dikkate alındığında %29 (yüzdeyirmidokuz) özür oranı olduğu, üst yazıda istendiği üzere hastanın maluliyetinin hesaplanmasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esas alındığı ve bu cetvelde solunum sistemi ile ilgili sekeller solunum fonksiyon testi sonucuna göre değerlendirildiği ve cetvelde kan gazı ile ilgili bir değerlendirme olmadığından hastanın mevcut yakınmasına yönelik solunum fonksiyon testi sonucu dikkate alınarak maluliyet hesaplamasında kullanıldığı, hastanın e-nabız ve medulla sistemlerindeki hastane başvuruları, tanıları, ilaçları, tahlilleri, görüntülemeleri, raporları incelendiğinde 06/06/2018 tarihli yaralanmasından önce omuz eklem hareket kısıtlılığı veya solunum fonksiyon testinde bozukluk ile illiyet kurulacak bir kayıt olmadığı, tıbbi bilgilerin genel çerçevesinde, klinik bilgi ve yaralanmaların tıbbi literatürde belirlenen iyileşme süreleri baz alınarak hastadaki klavikula kırığı, sol kalça eklemi anteriorunda lineer kırık, solda posterior … kotlarda kırıkları için 3 ay iş göremez halinde kaldığı ve 3 hafta başka birinin yardımına ihtiyaç duyduğu kanaatinde olduğu, 219 sayılı ve 11/02/2022 tarihli raporda değiştirilecek ya da eklenecek husus bulunmadığı rapor edilmiştir.
… … Dairesinden meydana gelen kazadaki kusur durumunun oransal olarak tespiti amacıyla alınan 18/04/2022 tarihli raporda; sürücü …’ın %80 oranında kusurlu, yaya …’nın %20 oranında kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
Dosya zarar hesabı amacıyla bilirkişiye tevdi edilmiş, 23/11/2022 tarihli aktüer bilirkişi raporunda; sigorta poliçesinin kaza tarihini kapsadığı ve sakatlanma halinde şahıs başına azami teminat limitinin 360.000,00 TL olduğu, davalı sigorta şirketinin 31/01/2019 tarihi itibariyle temerrüdünün oluştuğu, davacı …’nın trafik kazası sonucu uğradığı, geçici iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının 3.482,18 TL, sürekli iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının 272.046,27 TL, bakıcı gideri nedeni ile oluşan madde zararının 1.136,52 TL olduğu, davacı tarafın tedavi giderine ilişkin alacak talebinin davacının yaralanma şekli ve iyileşme sürecine göre doktor bilirkişi tarafından değerlendirilmesi gerektiği rapor edilmiştir.
Tarafların bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmesi ve ayrıca 2023 yılı asgari ücreti esas alınmak suretiyle hesaplama yapılması amacıyla aktüer bilirkişiden ek rapor alınması amacıyla dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, 23/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda; yapılan hesaplama neticesinde; sigorta poliçesinin kaza tarihini kapsadığı ve sakatlanma halinde şahıs başına azami teminat limitinin 360.000,00-TL’si olduğu, davalı sigorta şirketinin 31.01.2019 tarihi itibarıyla temerrüdünün oluştuğu, davacı …’nın trafik kazası sonucu uğradığı, geçici iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının, 3.482,18 TL, sürekli iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının 405.905,65 TL, bakıcı gideri nedeni ile oluşan maddi zararının 1.136,52-TL olduğu, davacı tarafın tedavi giderine ilişkin alacak talebinin, davacının yaralanma şekli ve iyileşme sürecine göre doktor bilirkişi tarafından değerlendirilmesi gerektiği rapor edilmiştir.
Davalı tanığı …’nın 29/12/2021 tarihli duruşmadaki beyanında ; “Kazaya dair doğrudan bir görgüm yoktur, ancak kaza olduktan sonra haber gelince davacının tedavi gördüğü hastaneye gittik; gittiğimizde davacıyı sedyede yatar durumda gördüm, ilk etapta bana ben aniden yola çıktım, davalı …’ın herhangi bir kabahati yoktur, çocuğun geleceği ile oynamak istemiyorum, şikayetçi olmayacağım, dedi, davacı bir süre hastanede tedavi gördü, Hastanede tedavi gördüğü süre boyunca bende kendisini 3 kez ziyaret ettim, davacı …’da davacının tedavi gördüğü süre boyunca sık sık hastaneye giderek davacı ile ilgilendi, hem maddi hem de manevi anlamda desteğini gösterdi, davacı hastaneden taburcu olup evine gidince bir bayram günü …’ın olmadığı bir halde annesi, babası ve ben davacının evine gittik, evinde tanımadığım bir bayan vardı, bu bayanın davacıya hitaben davalı … ve ailesi …’lıdır, … zengin olur, sen bunlardan biraz para kopar diye söylediğini duydum, buna karşılık olarak biz zengin değiliz, memur maaşı ile geçiniyoruz şeklinde karşılık verdikten sonra balkona sigara içmek üzere çıktım, bu sırada davacının oğlu ile konuşma imkanımız olduğunda oğlu bana hitaben annem yürüyebiliyor, diye söyledi, aslında bize davacı bize yürüyemediğini ve kalkamadığını söylemişti, genel itibari ile kazanın olduğu günden itibaren davalı … davacının maddi ve manevi ihtiyaçlarının giderilmesi konusunda elinden gelen çabayı göstermiştir” demiştir.
Davalı tanığı …’ın 29/12/2021 tarihli duruşmadaki beyanında;”Davalı …’ın annesiyim, kazaya dair doğrudan bir görgüm yoktur, kaza olduktan sonra büyük oğlum … beni arayarak kaza olduğunu bildirdi, davacının kaldırıldığı Sincan … Hastanesi’ne gittik, durumu zaman zaman kötüleşsede iyi durumdaydı, … hastanesinden …’ya sevki söz konusu oldu, … da tedavi gördüğü süre boyunca kendisini hemen hemen her gün ziyaret ettim ve yanlız bırakmadım, … da tedavi süresince yanlış hatırlamıyorsam … da bir kez davacıyı ziyaret etti, davacı …’a olumsuz bir şey söylemedi, gayet anlayışlı idi, davacı taburcu olup evine gittikten sonra da ben ve eşim ayrıca kız kardeşim ve dayımın kızı ile kendisini defalarca ziyaret ettik, her gittiğimizde bizi gayet iyi karşılıyordu, kendisine giderken eli boş gitmiyorduk, sürekli yiyecek – içecek tarzında destek de sağlıyorduk, aradan zaman geçince son gidişimizde bizi evden kovdu, oğlu ile de eşim arasında telefonda bir tartışma yaşandı ve oğlu dava açacaklarını ifade etti, eşim de ne yaparsanız yapın devletin vereceği karara saygılıyım şeklinde cevap verdi, özetle kazanın olduğu andan itibaren davacıya her türlü maddi ve manevi desteği sağladık, tümüyle iyiniyet gösterdik, …’da gerekenleri yaptı, bilgim ve görgüm bundan ibarettir” demiştir.
Davalı tanığı …’un 29/12/2021 tarihli duruşmadaki beyanında; “davalı …’ın çocukluk arkadaşıyım, kaza anında kaza yerinde değildim, …’ın beni araması üzerine kazadan yaklaşık 10-15 dakika sonra kaza mahalline vardım, vardığımda … kaldırımda oturuyordu, davacı ise kaza yerinde değildi, hastaneye götürülmüştü, … ile biraz ilgilendikten sonra bende davacının götürüldüğü hastaneye …’ın abisi ve davacının eşi ile birlikte gittik, gittikten sonra davacının bazı medikal ihtiyaçları oldu, çünkü omuzundan bir darbe alması söz konusuydu, davacının eşi bu ürünleri almak isteyince bende biz kendisine engel olarak duyduğumuz manevi sorumluluk karşısında bunları bizim almamış gerekir dedik ve aldık, bedelini de ödedik, sonraki süreçte de davacı …’ya sevk edildi, … da tedavi gördüğü süre boyunca davalı … ve ailesi davacıya her türlü maddi manevi desteği gösterdiler, sık sık ziyaret ettiler, ellerinden gelen yardımları sağladılar, bilgim ve görgüm bundan ibarettir” demiştir.
Taraflar arasındaki ihtilafın; 06/06/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yayanın …’nın yaralanması ile ilgili olarak tarafların kusur durumu, davacının kaza sebebiyle tedavi gideri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirmesinden doğan kaybı ile ekonomik durumunun sarsılmasından dolayı kaybının bulunup bulunmadığı var ise miktarı ile davacının manevi zararının olup olmadığı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.
Davacı vekilince, dava dilekçesinde talep edilen miktarın artırılmasına yönelik olarak 03/02/2023 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesi sunulmuştur. Islah dilekçesinde davacı vekili, dava dilekçesinde talep ettiği tedavi giderinden kastının bakıcı gideri olduğunu açıkça ifade etmiştir. Islah dilekçesine ve arttırılan miktarlara göre davacının talebi neticeten; 1.136,52 TL bakıcı gideri, 3.482,18 TL geçici işgöremezlik ( kazanç kaybı gideri ), 405.905,65 TL sürekli işgöremezlik gideri ve 50.000,00 TL de manevi tazminat isteminden ibarettir.
Davcının maddi tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede; yukarıda ayrıntılarına yer verilen … Üniversitesi, … Fakültesi, Adli … Bilim Dalı’nca düzenlenen 11/02/2022 tarihli maluliyet raporu ve bu rapora ek olarak düzenlenen raporda; davacının özür oranı %29 olarak hesaplanmış, 3 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı ve 3 hafta süresince başka birinin yardımına ihtiyacı olduğu belirlenmiştir. Davacı tarafından sunulan … … Hastanesi tarafından hazırlanan 29/01/2019 tarihli … Raporunda davacının engel oranın %24 olduğu belirtilmiş ise de; bu raporun kaza tarihinde geçerli engel oranın tespitine esas Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre ve yine mahkemelerce hükme esas alınabilecek rapor tanzim etmeye ehil bir hastane / adli … kurumu tarafından tanzim edilmemiş olması, öte yandan bu rapordaki engel oranı ile … Üniversitesi, … Fakültesi, Adli … Ana Bilim Dalı’nca düzenlenen 11/02/2022 tarihli maluliyet raporundaki sürekli engel oranı arasında fahiş bir farklılık bulunmaması karşısında raporlar arasında çelişki olmadığı değerlendirilerek mevzuata ve yöntemine uygun olarak hazırlanan … Üniversitesi, … Fakültesi, Adli … Ana Bilim Dalı’nca düzenlenen 11/02/2022 tarihli maluliyet raporu hükme esas alınmıştır. Kazadaki kusur durumunun oransal olarak tespiti amacıyla … Üniversitesi …, Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 18/04/2022 tarihli raporda; sürücü …’ın %80 oranında kusurlu, yaya …’nın %20 oranında kusurlu olduğu rapor edilmiştir. Alınan maluliyet ve kusur raporları üzerinden … Mahkemesi’nin Trafik Sigortası Genel Şartlarına atıf yapan madde hükmünü iptal etmesi ile oluşan hukuki durum gözetilmek sureti ile aktüerya/hesap bilirkişisi … tarafından hesap tarihindeki gelir bilgileri gözetilerek hazırlanan denetime uygun 23/01/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda; sigorta poliçesinin kaza tarihini kapsadığı ve sakatlanma halinde şahıs başına azami teminat limitinin 360.000,00-TL olduğu, davacı …’nın trafik kazası sonucu uğradığı geçici iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının 3.482,18 TL, sürekli iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının 405.905,65 TL ve bakıcı ihtiyacı nedeni ile oluşan maddi zararının ise 1.136,52-TL olduğu belirlenmiştir.
Davacının, davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı ve diğer davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpması neticesinde yaralandığı, kaza nedeniyle 3 ay süre ile geçici iş göremez halde kaldığı, 3 hafta süresince başka birinin yardımına ihtiyaç duyduğu ve ayrıca %29 oranında sürekli işgöremezliğe düçar olduğu, kazanın oluşumunda davalı sürücü …’ın %80 oranı ile kusurlu olduğu maddi vakıa olarak sabit görülmüştür. Sabit görülen maddi vakıaya göre davacı, maruz kaldığı haksız eylem nedeni ile maddi tazminata hak kazanmıştır. Davalı sigorta şirketi, sigorta limitleri ile sınırlı olarak sorumlu olup sürekli işgöremezlik ve geçici işgöremezlik tazminatları yönünden poliçedeki vefat/sakatlık klozu ( 360.000,00 TL ) kapsamında, bakıcı gideri tazminatı yönünden ise tedavi gideri klozu ( 360.000,00 TL ) kapsamında sorumlu tutulmuştur. Davacının trafik kazası sonucu uğradığı geçici iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının 3.482,18 TL, sürekli iş göremezlik nedeni ile oluşan maddi zararının 405.905,65 TL ve bakıcı ihtiyacı nedeni ile oluşan maddi zararının ise 1.136,52-TL olduğu aktüer bilirkişi tarafından denetime ve hüküm vermeye elverişli bir şekilde belirlendiğinden bu talepler yönünden davanın ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacının sigorta şirketine yaptığı başvurudan itibaren 8 iş günü sonrası davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi kabul edilerek 31/01/2019 tarihinden itibaren, avans faiz verilmesi için gerekli şartlar oluşmadığından, yasal faize hükmedilmiştir. Her ne kadar kısa kararda davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi 18/01/2019 tarihi olarak yazılmış ise de; bu hatanın maddi yanılgıdan kaynaklanmış olması sebebiyle hata gerekçeli kararda düzeltilmiştir.
Davalı …’a yönelik manevi tazminat istemine gelince; bir kimsenin uğradığı bedensel zararlar nedeniyle ve bu zarara karşılık olarak manevi tazminat adı altında sorumlulardan bir miktar para talebinde bulunması mümkündür. 6098 sayılı TBK.nın 56. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı … Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.
Bu bilgiler ışığından somut olay değerlendirildiğinde; davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 06.06.2018 tarihinde, davacı …’ya çarpması neticesinde davacının 3 ay süre ile geçici iş göremez halde kaldığı, 3 hafta süresince başka birinin yardımına ihtiyaç duyduğu ve ayrıca %29 oranında sürekli işgöremezliğe düçar olduğu, kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın %80 oranında, yaya …’nın %20 oranında kusurlu olduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır. Sosyal/ekonomik durum araştırma tutanaklarına göre kaza tarihinde davacı ev hanımı, davalı … ise nakliye işi ile meşgul olması hasebiyle aylık 5.000,00 TL geliri olan bir çalışandır. Meydana gelen haksız fiil niteliğindeki işbu kaza dolayısıyla davacının yaralanmış olması, davacının manevi zarara uğradığının kabulünü gerektirmektedir. Meydana gelen kazada davalı sürücü …’ın %80 oranında, yaya …’nın %20 oranında kusurlu olduğu, davacının ayrıntıları yukarıda yazılı raporlar ile sabit olduğu üzere ağır düzeyde yaralandığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve ayrıca paranın alım gücü, davalı …’ın kazadan davacıya ilgisine dair tanık beyanları bir bütün halinde gözetildiğinde davacıya talep sınırları içerisinde kaza tarihi itibariyle takdiren 40.000,00 manevi tazminat ödenmesinin uygun olacağı kanaati ile manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve neticeten aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Maddi tazminat istemli davanın KABULÜ ile;
A)3.482,18 TL geçiçi iş göremezlik ve 405.905,65 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 409.387,83 TL maddi tazminatın(Davalı … Sigorta A.Ş. Yönünden poliçe limiti olan 360.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davalı … yönünden 06/06/2018 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden ise 31/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
B)1.136,52 TL bakıcı gideri tazminatının davalı … yönünden 06/06/2018 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden ise 31/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat istemli davanın KISMEN KABULÜ ile;
40.000,00 TL manevi tazminatın 06/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Maddi tazminat yönünden alınması gerekli karar ve ilam harcı 28.042,92 TL olduğundan peşin alınan 7.865,59 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.177,33 TL harcın (davalı sigorta şirketinin sorumluğu oranında hesaplanan 17.694,07 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Manevi tazminat yönünden alınması gerekli karar ve ilam harcı 2.732,40 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Zorunlu arabuluculuk gideri olan 1.980,00 TL’nin kabul red oranına göre 1.937,00 TL’sinin (davalı sigorta şirketinin sorumluğu oranında hesaplanan 1.512,87 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen geri kalan 43,00 TL’sinin davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacı maddi tazminat yönünden duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 60.473,41 TL vekalet ücretinin (davalı sigorta şirketinin sorumluğu oranında hesaplanan 53.178,01 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı manevi tazminat yönünden duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı … manevi tazminat yönünden duruşmada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul ve red oranına göre hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 7.909,99 TL harç toplamı ve 2.170,00 TL posta, tebligat ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 10.079,99 TL yargılama giderinin red kabul oranına göre hesaplanan 9.861,11 TL’nin (davalı sigorta şirketinin sorumluğu oranında hesaplanan 7.708,61 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/03/2023
Katip …. Hakim …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır