Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/549 E. 2021/59 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/549 Esas
KARAR NO : 2021/59

2- …
3- …
4- …
5- …
6- …
7- …
8- …
9- …
10- ….
11- ….
12- ….
13- ….
14- ….
15- ….
16- ….
17- ….
18- ….
19- ….
20- ….
21- ….
22- ….
23- ….
24- ….

TASFİYE MEMURLARI : 1- …
2- …
3- …

FERİ MÜDAHİLLER : 1) …
2) …
3) …
4) …
5) …
6) …
7) …
8) …
9) …
10) ….
11) ….
12) ….
13) ….
14) ….

DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi), Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 08/08/2017
KARAR TARİHİ : 04/02/2021
GR.KR.YZM.TARİHİ : 05/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi), Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkillerinin davalı şirketin davaya konu 09.05.2017 tarihli Genel Kurul toplantısına katıldığını, alınan kararlara muhalefet şerhi verdiğini ve özel denetici talebinde bulunmuş olan hissedarlar olduğunu, dava konusu genel kurul ile ilgili düzenlenen hazır bulunanlar cetvelinin hatalı ve eksik düzenlendiğini, hissedarların hisse paylarının eksik belirlendiğinden oy haklarının kısıtlandığını, genel kurula sunulan bilanço ve gelir tablolarının gerçeği yansıtmadığından müvekkillerinin itirazlarına konu edilmesine, hesap ve kayıtların incelenmesi için özel denetici talebinde bulunulmasına rağmen talebin reddi ile kararların usul, yasa ve dürüstlük kuralına aykırı biçimde alındığını, davaya konu davalı … 28.05.1968 tarihinde … iştiraki ile %100 Türk sermayesi ile kurulan bir anonim şirket olduğunu, davalı şirketin kurulunu takip edin yıllarda 300.000.000-TL olan kuruluş sermayesinin 500.000.000-TL’ye çıkarılmasına karar verildiğini ve bunun %22’sini teşkil eden 66.000.000-TL’sinin sadece Türk vatandaşlarına belirlenen limitlerde olmak üzere halka satılacağının ilan edildiğini, ayrılan C grubu hisselerin halka satıldığını, müvekkillerinin de devlet güvencesi ile hakla açılan hisselerden o dönem için önemli miktarlar karşılığı bir bölümünü satın aldıklarını, davalı şirketin duran varlıklarını oluşturan Karadeniz’deki çok değerli arsalar, maden işletim ruhsatları, hidro elektrik santrali, sosyal tesisler ve araçlardan oluşan varlıkları 15.10.1970 itibari ile %53 tutarında 688.000.000-TL’lik kısmının nakdi olarak gerçekleştirilmiş toplam 1.300.000.000,-TL’yi aşkın varlığının da usulsüz biçimde satılarak içinin boşaltılmış olduğunun belirlendiğini, milli yatırımın gerçekleştirilmesinde şirketin halka açıldığı dönemde %22 hisseleri oranında destek olan müvekkillerinin gelinen aşamada enflasyon ve bilanço oyunları ile çok değerli arsaların usulsüz biçimde yok fiyatına satıldığını ve hibe yoluyla belediyelere verildiğini, sahip olunan tüm değerlerin yok pahasına elden çıkarılması ile müvekkillerinin ağır bir mağduriyete uğratıldığını, davalı şirketin yıllar önce halka açılması sonucu müvekkillerinin satın aldığı şirket hisselerinin tamamen özel mülkiyet konusu olduğunu, davalı şirketin özel mülkiyet konusu hisselerin değerini kendi aldığı kararlarla ve ortaklarına hiçbir bildirimde bulunmadan tespit etmesi ve müvekkillerinin hisselerini günümüz değerleri ile 8 kuruş gibi ödemelerle tasfiye etmek istenmesinin usul, yasa ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, genel kurulda alınan tasfiyenin kapatılmasına dair kararın kesinleşerek davalı şirketin hükmi şahsiyetinin ortadan kalkması ile bu hakların geri alınmasının imkansız hala geleceğini, özel denetici istemlerinin olduğunu, huzurdaki davanın aynı zamanda davalı şirketin bir önceki 13.10.2016 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan kararların iptali için müvekkillerinden … tarafından açılan ve halen yargılaması devam eden Ankara ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/19 Esas sayılı dosyası ile de fiili ve hukuki irtibatlı olduğunu, bu davanın davalarını doğrudan etkileyecek nitelikle olması sebebi ile bekletici mesele sayılması gerektiğini, 09.05.2017 tarihli Genel Kurul sırasında davalı tarafça tutulan ve genel kurula katılanların başta oy kullanmak üzere tüm yasal haklarını belirleyen “Hazır Bulunanlar Cetveli”nin gerçeğe aykırı tanzim edildiğini, bilanço ve gelir tablolarının gerçeği yansıtmadığını, gündemin 2.maddesinde ne karar alındığının belli olmadığını, tasfiye kurulunun ibra edilip edilmediğinin belli olmadığını, 09.05.2017 tarihli Genel Kurulda alınan kararların yürütmesinin durdurulması gerektiğini beyanla; öncelikle davalı şirketin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması amacıyla özel denetici atanmasına ve neticeten usul, yasa, ana sözleşme ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan 09.05.2017 tarihli Genel Kurul Kararlarının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket tasfiye memuru cevap dilekçesi ile özetle; …. (…)’nin 28.05.1968 tarihinde %49 hissesi …. ve %51 hissesi 3 gerçek kişi ile bankalara ait olmak üzere 300.000.000-TL sermaye ile ani olarak kurulduğunu, 1970 yılında KBİ sermayesinin %22’sini teşkil eden 66.000.000-TL tutarındaki özel bankalara ait C grubu hamiline yazılı hisse senedinin halka arz edildiğini, 22.10.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2929 sayılı Kanun ile ….’a bağlı kuruluş haline getirildiğini, 24.06.1999 tarihinde Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri çerçevesinde esas sermaye sisteminden kayıtlı sermaye sistemine geçildiğini, …..’ın KBİ’deki hisselerinin 25.11.1993 tarihli 93/35 sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı (YPK) ile Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı’na devredildiğini, 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde Murgul işletmesinde bulunan ve 1993 yılından sonra işletilmeyen İzabe ve Asit Tesislerinin 2000 yılında, Samsun İşletmesinin 2004 yılında, Murgul İşletmesinin 2006 yılında özelleştirildiğini ve elde edilen özelleştirme gelirlerinin şirkete aktarıldığını, Kutlular işletmesinin ise 1996 yılında kapatıldığını, KBİ’nin kuruluşundan itibaren sürekli olarak zarar eden durumda olduğunu ve 1979 yılına gelindiğinde şirket sermayesinin borçları karşılayamaz duruma geldiğini, bu nedenle şirketteki özel şahıs ortakları ile diğer ortakların haklarını koruyabilmek için bu hisselerin hazinece satın alınmasına karar verildiğini, bu durumla ilgili olarak gazete ve radyo duyuruları yapılarak, toplantılar düzenlenerek ve adresleri bilinen ortaklara satın alma ile ilgili bilgilerin yazılı olarak gönderildiğini, 15.04.1979-31.12.1979 tarihleri arasında 89.140.000-TL’lik hissenin ….. aracılığıyla özel ortaklardan geri alındığını, özel bankaların sahip olduğu hisselerin Maliye Bakanlığı tarafından geri alındığını ve bu hisselerin 1984 yılında ….’a devredildiğini, şirketin mali durumunu ayakta tutmak için devlet tarafından sürekli destek sağlandığını, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 22.06.2007 tarih ve 2007/42 sayılı kararı ile …. tasfiyesine karar verildiğini, 2007 yılında alınan tasfiye kararına yönelik olarak süresi içinde herhangi bir dava açılmadığı gibi tasfiye işlemini değiştirecek veya durduracak herhangi bir kararın bulunmadığını, KBİ’ye ait tüm bilgi ve belgelerin Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ne, personel ise ilgili Devlet Personel Başkanlığı tarafından diğer kamu kurum ve kuruluşlara nakledildiğini, KBİ’ni herhangi bir mal varlığı ve ticari faaliyetinin bulunmadığını, davacılardan bir kısım şahıs tarafından Ankara ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esası ile ihtiyati tedbir talepli olarak başta bedelsiz sermaye artırımları olmak üzere yapılan muhtelif genel kurul toplantılarının hukuken geçersizliğinin tespiti için açılan davanın reddedildiğini ve Yargıtay’ca onanarak kesinleştiğini, ilgili mevzuat çerçevesinde tasfiyeye ilişkin gerekli tüm işlemlerin tamamlandığını, bugün itibari ile ticaret sicil terkini için sadece bu dava ve dava dilekçesinde belirtilen ….. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ….. Esas sayılı davaya ilişkin verilecek mahkemeleri kararlarının beklenildiğini, şirket tarafından bugüne kadar tüm olağan ve olağanüstü genel toplantıların gerekli ilanlar ve davetler yapılmak sureti ile gerçekleştiğini, hisse payları ve şirketin mevcut sermaye payları ile birlikte hazirun cetvellerinin oluşturulduğunu, tüm toplantılarda Hükümet Komiserinin hazır bulunduğunu, bütün belgelerin seçilen divan tarafından kontrol edilip imzalandığını, hamiline hisse senetlerinin el değiştirme kabiliyetinin yüksek olduğundan değişik yıllarda yapılan genel kurullarda oluşan hazirun cetvellerinin birbirinden farklı olabileceğini, şirkete ait hisselerin hamiline niteliğinde olduğunu, hazır cetvellerinin hatalı olması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, şirketin tüm mali işlem ve kayıtlarının muhasebe ilkeleri ile muhasebe standartları ve Tekdüzen Hesap Planı ve ilgili diğer mali mevzuat çerçevesinde gerçekleştirildiğini, mali tabloların birbirinin öncülü ve ardılı bulunduğunu, 1968 yılından bugüne kadar oluşan tüm mali tabloların bir önceki yılın mali kayıt ve sonuçları ile birlikte bir bütünü yansıttığını, KBİ’nin bir kamu şirketi niteliğinde bulunduğundan tüm işlemlerinin kamu denetimine tabi olduğunu, tasfiye dönemine kadar ve tasfiye döneminde denetime tabi tutulduğunu, tasfiye öncesi ve tasfiye kapanışına yönelik mali tabloların mevzuat hükümleri çerçevesinde hazırlandığını ve gerçeği yansıtmamasının söz konusu olamayacağını, hazırlanan mali tabloların genel kurul tarafından onaylandığını ve herhangi bir tereddüte gerek olmayacak şekilde tasfiye kurulunun ibrasının gerçekleştirildiğini, özel denetim hakkı ve şartlarının TTK’nın 438-444 maddelerinde düzenlendiğini, tasfiye işlemlerine ilişkin tüm işlemlerin tamamlandığını ve tasfiye karı tutarlarının dağıtımının yapıldığını, bu nedenle özel denetime ilişkin giderlerin talep sahipleri tarafından karşılanması gerektiğini beyanla; dava açma süresi açısından zaman aşımı durumunun değerlendirilmesine, davacılar tarafından talep edilen özel denetçi atanması ile genel kurul kararlarının iptaline ve kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin taleplerinin tümürün reddine karar verilmesini istemiştir.
KABUL VE GEREKÇE : Dava, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali ve özel denetçi atanması istemine ilişkindir.

Eldeki davada, davalı şirketin Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasına kayıtlı olduğu, şirketin 100.000.000,00-TL toplam itibari değeri olan 10.000.000.000 adet hissesinin bulunduğu ve davaya konu 09.05.2017 tarihli genel kurul toplantısına 10.000.000.000 adet hisseden 99.997.890,07-TL’ye tekabül eden hissenin temsilen toplam itibari değeri 864,80-TL’ye tekabül eden hissenin ise asaleten olmak üzere toplantıya 99.998.754,87-TL hissenin katıldığı, gündemin 1. maddesi ile toplantı başkanı olarak …’nın seçilmesine ve genel kurul tutanağını imzalama yetkisi verilmesine oy birliği ile karar verildiği, davacı … tarafından yazılı olarak Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açtığına dair muhalefet şerhi verdiği, gündemin 2. maddesi ile şirket bilançosunun toplantı başkanı tarafından okutturulduğu ve yapılan müzakere sonunda 864,80-TL ret oyuna karşılık 99.987.890,07-TL kabul oyu neticesinde gündemin 2. maddesinin oy çokluğuyla kabul edildiği, gündemin 3. maddesi ile tasfiye kurulunun ibrasının sorulduğu, davacı …’nin karar alınmadan önce muhalefet şerhi verdiği, gündemin 3. maddesinin 864,80-TL ret oyuna karşılık 99.987.890,07-TL kabul oyu neticesinde oy çokluğuyla kabul edildiği, gündemin 4. maddesinin 864,80-TL ret oyuna karşılık 99.987.890,07-TL kabul oyu neticesinde oy çokluğuyla kabul edildiği, müteakiben davacı … ve diğer ortaklar tarafından TTK. 438. maddesine göre özel denetim hakkının kullanılması için dilekçe verildiği, yapılan oylama sonucunda 864,80-TL kabul oyuna karşılık 99.987.890,07-TL ret oyu neticesinde önerinin reddedildiği, müteakiben 5. madde ile icrai nitelikte karar olmaksızın toplantıya son verildiği, davadan sonra davalı şirketin 26.03.2018 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/470 esas-2019/292 karar sayılı ilamı ile, mahkememiz dosyasına münhasıran şirketin ihyasına hükmedildiği ve ilamın 03.01.2020 tarihinde kesinleştiği, işbu genel kurul kararının iptali istemli davanın TTK. 445.maddesinde öngörülen 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya kapsamı ile sabit olup, taraflar arasındaki öncelikli ihtilafın 09.05.2017 tarihli genel kurulda alınan kararların ana sözleşmeye yasa ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, bu suretle iptalinin gerekip gerekmediği, yine davacıların özel denetçi atanması talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı saptanmış,
Her bir davacı yönünden mahkememizce ayrı ayrı değerlendirme yapmak gerekmiştir.
1-Davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … tarafından açılan dava yönünden yapılan değerlendirmede;
Öncelikle, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 2011/4841 Esas, 2012/2972 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere genel kurul kararının iptali istemine ilişkin işbu davada genel kurul kararı aleyhine açılan her bir dava birbirinden bağımsız olup davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunmadığı, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı mevcut olduğunda her davacının davası ayrı olduğu, bu suretle her bir davacının dava dilekçesinin ayrı ayrı harçlandırılması gerektiği nazara alınarak, davacı vekiline her bir davacı için ayrı ayrı harç yatırması için çıkartılan ihtaratın davacı vekiline 14/09/2017 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına ve 492 sayılı yasanın 30-32 ve HMK 150 maddesi gereğince verilen kesin süreye rağmen davacı vekili tarafından her bir davacı için ayrı ayrı harç yatırılmadığı nazara alınarak, mahkememizin 22/02/2018 tarihli celsesinde davacılardan … tarafından açılan davanın devamına, diğer davacılar tarafından açılan davanın ise 492 sayılı yasanın 30-32 ve HMK 150 maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde eksik harç ikmal edilmediğinden davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … tarafından açılan davanın 492 sayılı yasanın 30-32 ve HMK 150 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı … tarafından açılan dava yönünden yapılan değerlendirmede ise, her ne kadar davacılar hazirun cetvelinin gerçeği yansıtmadığını iddia etmiş ise de, davalı şirketin 100.000.000,00-TL itibari değeri bulunan hisselerden 99.997.890,07-TL’ye tekabül eden kısmının Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na ait olması ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın toplantıda vekaleten temsil edilmesi, davacıların tamamının asaleten toplantıda hazır bulunması karşısında toplantı ve karar yeter sayısını değiştirmeyeceğinden ve bu suretle genel kurulun iptali talebi yönünden sonuca etkili olmayacağından davacıların hazirun cetvelindeki pay oranlarının gerçeği yansıtmadığı yönündeki iddia sonuca etkili görülmemiş ve bu suretle her bir madde yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılması cihetine gidilmiştir.
A) Gündemin 1. maddesi yönünden yapılan değerlendirmede;
6102 sayılı TTK’nun 446. maddesi genel kurul kararlarının iptalinin şartlarını ve usulünü düzenlemiş olup, anılan maddede toplantıda hazır bulunup karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, gündemin 1. maddesi ile toplantı başkanı olarak …’nın seçilmesine ilişkin kararın oy birliği ile alındığı, bu suretle karar için olumlu oy kullanan davacının anılı kararın iptalini talep edemeyeceği nazara alınarak, anılı madde yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
B) Gündemin 2. 3. ve 4 maddeleri yönünden yapılan değerlendirmede;
Gündemin 2. maddesi ile şirket bilançosunun onaylanması, gündemin 3. maddesi ile tasfiye kurulunun ibrasına, ortaklara tebliğ edilen gündem maddeleri dikkate alındığında, 4. madde ile şirketin terkin işlemleri için gereken miktarın ayrılarak kalan tasfiye bakiyesinin ortaklara hisseleri oranında dağıtılmasına karar verildiği, …’ün her üç madde yönünden yazılı muhalefet şerhinde imzasının olmadığı gibi, ortakların 2., 3. ve 4. maddeye ilişkin karara daha karar alınmadan önce karşı çıktığı, peşin muhalefette bulunduğu, bu şekildeki muhalefet öneriye karşı çıkma olup (Yargıtay ….HD. 2019/2841 esas-2019/6994 karar sayılı ilamı), kararın alınmasından sonra yapılmış bir karşı çıkmanın dolayısıyla her üç madde yönünden usulüne uygun bir muhalefet şerhinin bulunmadığı nazara alınarak, her üç madde yönünden açılan iptal davasının özel dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca, her üç maddede alınan kararların butlanı gerektirecek bir halin varlığı bulunmadığı, mahkememize ibraz edilen 02.12.2020 tarihli bilirkişi raporu ile sabittir.
C) Gündemin 5. maddesi yönünden yapılan değerlendirmede;
İcrai nitelikte karar alınmadığından, anılı madde yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca, davalı şirket tasfiye memuru …’un TTK 449 maddesi uyarınca çıkartılan meşruhatlı davetiyeye rağmen mahkememizin 03/12/2020 tarihli celsesine katılmamış, yine davalı şirket tasfiye memurları … ve … mahkememizin 04/02/2021 tarihli celsesinde TTK 449 maddesi uyarınca sözlü olarak dinlenmiş, tasfiye memurlarının beyanları da nazara alınarak, genel kurulda alınan kararların esas yönünden reddine ilişkin yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda davacının tedbir isteminin de reddine karar verilmiştir.
D) Özel denetçi atanması amacıyla açılan dava yönünden yapılan değerlendirmede;
Davacının özel denetçi atanması talebinin yasal dayanağı TTK.’nun 438. ve 439. maddeleridir. Bu hakkın gerçekleşmesi iki aşamada olmaktadır. Birinci aşamada; TTK 438. maddesi uyarınca bir pay sahibinin pay sahipliği haklarını kullanabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa belirli olayların özel denetim ile açığa kavuşturulmasını genel kuruldan istemiş olmalıdır. İkinci aşamada; bu istemin genel kurulda reddedilmesi halinde halka açık olmayan anonim şirketlerde sermayenin en az 1/10’unu oluşturan pay sahipleri şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteme hakkı doğmaktadır. Özel denetçi isteminin kötüye kullanılması ve şirkete zarar vermesi tehlikesinin azaltılması amacıyla pay sahibinin özel denetçi atanmasını talep edebilmesi bir ön şarta ve bazı maddi şartların varlığına bağlanmıştır. Maddi şartlar, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için bir anlamda gerekli olmalıdır. Ön şart ise, özel denetim istenilen konuda genel kuruldan bilgi alma ve inceleme hakkının daha önce kullanılmış olmasıdır (Prof.Dr.Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuki Şerhi, Cilt 2, 3.baskı, Syf. 2008-2009-2010).
Somut olayda, davacı …’ün TTK. 439. maddesinde öngörülen pay oranına sahip olmadığı gibi, özel denetçi atanması isteminden önce, bilgi alma veya inceleme hakkını da kullanmadığı nazara alınarak; anılı istemin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM :
1-(A) Davacılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … tarafından açılan davanın 492 sayılı yasanın 30-32 ve HMK 150 maddesi gereğince AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
(B) Davacı …’ün açmış olduğu dava yönünden;
– Davanın REDDİNE,
– Tedbir isteminin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması zorunlu 59,30-TL maktu harçtan, peşin alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 27,90-TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde, yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili Av. ile Tasfiye Kurulu üyesi … ve …yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 04/02/2021

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza