Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/46 E. 2021/563 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/46 Esas – 2021/563
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2017/46 Esas
KARAR NO : 2021/563

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/01/2017
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
GR.KR.YZM.TARİHİ : 08/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile … Tesisler Dairesi Başkanlığı arasında … ihale kayıt numarası ile 07.11.2014 tarihinde 36 aylık “Genel Müdürlük Binası ve Bölge Müdürlüklerinde Çalıştırılmak Üzere 218 Adet Personel ile beraber 43 Adet Araç Temini İşi” için sözleşme imzalandığını, bu sözleşmenin birim fiyat sözleşmesi olduğunu ve toplam 42.635.277,50-TL bedel üzerinden akdedildiğini, taahhüdün yerine getirilmesine ilişkin ulaşım, sigorta, vergi, resim ve harç giderlerinin tamamının sözleşme bedeline dahil olduğunu, işin süresinin işe başlama tarihinden itibaren 36 ay olduğunu ve müvekkili firmanın 07.11.2014 tarihinde işe başladığını, yüklenicinin bu işe ilişkin olarak 2.700.000,00-TL kesin teminat verdiğini ve kesin teminat mektubunun süresinin 02.01.2018 tarihine kadar olduğunu, davalı kurumun ödemeleri gününde yapmaması sebebi ile müvekkili firmanın vergi ve SGK borcu ödemelerinin yapılmaması sebebi ile faiz işlediğini, bu faizi de kurumun kusuru sebebiyle ödediklerini, vergi ve SGK ödemeleri için müvekkili tarafından ödenen faiz miktarının ortalama 200.000,00-TL olduğunu, ödemelerin birim fiyat teklif cetveli üzerindeki fiyatlara göre aylık hak edişler şeklinde olacak denilmesine rağmen müvekkiline ait hakedişlerin halen ödenmediğini, bu sözleşme kapsamında yapılan işler için fiyat farkı hesaplanacağı, sadece asgari ücret fiyat farkının ödeneceğinin söylenmesine rağmen, hükümet tarafından yapılan asgari ücret artışına ilişkin olmak üzere öngörülemez bir artıştır denilerek … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası ile ve … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyası ile asgari ücrette meydana gelen artışın önceden öngörülememesi sebebi davaların açıldığını ve müvekkili tarafından alacağını alabilmek için uzlaşmak maksadıyla kabul edilmiş olmasına rağmen mahkemeler tarafından bu davaların red edildiğini, müvekkili firmanın tüm iyi niyetlerine rağmen hakkedişlerin bir kısmının imzadan dahi çıkartılmayarak bekletilmekte olduğunu ve ödeme yapılmadığını, ayrıca kurum tarafından kötü niyetli olarak da aktin feshedildiğini, idare tarafından müvekkiline 23.12.2016 tarihli, 31649336-934.02-002409 sayı ve fesih hakkında konulu bir yazı ile bahsi geçen sözleşmenin 30.12.2016 tarihi itibari ile fesih edildiğinin bildirdiğini, oysa ki fesih şartlarının hiç birisinin gerçekleşmediğini, müvekkilince Ankara …. Noterliğinin ihtarnamesi ile feshin usulüne uygun olmadığı ve kabul etmediklerini ve bu karara itiraz ederek kararın düzeltilmesini talep ettiklerini ve tekrar değerlendirilmesi hakkında beyanda bulunduklarını, bu ihtarnameden sonra kurum tarafından 13.01.2017 tarihli yazı ile sözleşme ile bir alakası bulunmayan şekilde cevap verildiğini ve itirazlarının red edildiğini, muhtelif tarih ve sayılı yazışmalar yapıldığını ve bu yazışmalar sonunda müvekkili tarafından uzlaşma konusunda sorun olmadığını beyan etmelerine rağmen protokol yapmaya çağrılmadan müvekkiline 23.12.2016 tarihli yazı ile taraflar arasındaki akdin 30.12.2016 tarihi itibari ile fesih edildiğinin bildirilerek 28.12.2016 günü tebliğ edildiğini, müvekkili firmanın her zaman uzlaşmaya yanaştığı kurumun kötü niyetli olduğunu, müvekkili ile akdin sona erdirilmesi ve müvekkile ait personelin çıkartılarak kalan personelin Belka’ya aktarılarak işin Belka aracılığı ile yürütülmesinin başkalarına rant sağlanması maksadı ile akdin feshedildiğini gösterdiğini, davalı kurumun müvekkilini mağdur ettiğini, müvekkilinin sadece hakkediş alacağı değil %5’lik fark alacağının da mevcut olduğunu, müvekkili tarafından 36 aylık imzalanan sözleşme gereğince yapılması gereken işin haksız yere feshedilmesi sebebi ile uğranılan kar kaybı ile birlikte ödenen vergi ve SGK faizlerinin yanı sıra 36 aylık sözleşme gereğince müvekkili tarafından ödenen 646.677,00-TL damga pulu ve sözleşme bedelinin de kurum tarafından tazmininin gerektiğini, Ankara 27.Noterliğinin 11.01.2017 tarihli yazısı ile sözleşmenin feshinin mesnetsiz olduğu ve kabul etmediklerini kuruma bildirdiklerini, yapılmayan ödemeler için de savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını beyanla; davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100.000,00-TL hakkediş bedelinin ihtarname tarihi olan 10.06.2016 tarihinden itibaren, uğradıkları zararlar sebebi ile 50.000,00-TL maddi tazminat ve sözleşmenin 29.maddesi gereğince kurum tarafından ödenmesi gereken %5 bedel farkı, erken fesih sebebi ile uğranılan kar farkının, damga pulu ve sözleşme bedelinin dava tarihinden itibaren en yüksek banka reeskont faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep etmiş,
Müteakiben mahkememize ibraz etmiş olduğu 06.11.2017 tarihli açıklama/ıslah dilekçesi ile, davacı vekili talep sonucunu açıklayarak ve dava değerini artırarak talebe konu 50.000,00-TL maddi zararın davalının hakediş bedellerini ödememesi sebebiyle davacı tarafından ödenen/ödenecek SGK veya KDV faizi olduğunu, damga pulu ve sözleşme bedeli olarak 646.777,22-TL ile talep ettiklerini, yine kar kaybı olarak 500.000,00-TL talep ettiklerini beyan etmiş ve eksik harcı 06.11.2017 tarihli sayman mutemedi alındısı ile ikmal etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak; dava konusu alacağın davacının elinde bulunan bilgi ve belgelerle belirlenecek nitelikte olduğunu, bu nedenle belirsiz alacak davası ya da kısmi dava açamayacağını, davacının hakediş bedelini talep ettiğini, hakedişdeki miktarın belli olduğunu, bu miktarın bölünemeyeceğini, esasa ilişkin olarak; davacının 4735 sayılı Kanunun 25.maddesinde sayılan suçları işlediği için ve aşırı ifa güçlüğü nedeni ile müvekkili için akdin çekilmez hale geldiğini, bu iki nedene bağlı olarak müvekkilinin akdi haklı nedenlere dayalı olarak feshettiğini, feshin doğru ve yerinde olduğunu, davacı şirket yetkilisi … ile oğulları….’ın 07.04.2016 tarihinde … Genel Müdürü …’nun özel kalemine gelerek tehdit ettiğini, şikayet üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma nolu iddianamenin tanzim edildiğini ve Ankara …. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açıldığını, … esasına kaydedilen dosyanın halen derdest olduğunu, aşırı ifa güçlüğü nedeni ile aktin feshedildiğini, TBK’nun 138. maddesinin müvekkili kuruluşun yaptığı işlemi doğruladığını, sözleşmenin yapılığı gün olan 07.11.2014 tarihinde asgari ücretin brüt 1.134,00-TL iken hükümet tarafından 01.01.2016 tarihinde brüt 1.647,00-TL’ye çıkarıldığını, artışın 513,00-TL gibi yüksek bir rakama ulaştığını, hemen hemen %50 arttığını, artışın hükümet kararıyla gerçekleştiğini, müvekkili kuruluşun artışta bir dahlinin olmadığını, sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca artışın öngörülmediğini, davacının da artışın olağanüstü bir artış olduğunu kabul ettiğini ve sözleşme bedelinden indirim yapılmasını, başka bir deyişle aleyhine sözleşmenin uyarlanmasını kabul ettiğini, hem idareye ehem de mahkemeye sunduğu kabule ilişkin dilekçe ile aşırı ifa güçlüğünün varlığını ve sözleşmenin … için çekilmez hale dönüştüğünü kabul ettiğini, davacının olağanüstü halin gerçekleştiğini kabul ettiğini ve bu hususu mahkemeye sunduğu yazılı dilekçesi ile ikrar ettiğini, bu ikrarın mahkeme için bir ikrar olduğunu, ikrarın kesin delil olduğunu ve hukuki neticeler doğuracağını beyanla; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KABUL VE GEREKÇE: Dava, sözleşmeden kaynaklanan müspet zararın tahsili istemine ilişkindir.
Eldeki davada, taraflar arasında 07.11.2014 tarihli “Genel Müdürlük Binası ve Bölge Müdürlüklerinde Çalıştırılmak Üzere 218 Adet Personel ile beraber 43 Adet Araç Temini İşi”ne ilişkin Sözleşme imzalandığı, sözleşmenin davalı tarafından 23.12.2016 tarihli bildirim ile feshedildiği, davacı tarafından davalı aleyhine TBK. 138 maddesi uyarınca ifa güçsüzlüğü nedeniyle sözleşmenin uyarlanması istemiyle açılan davada davalının davayı açıkça kabul ettiği, ancak … Ticaret Mahkemesi’nin …-… esas-karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, davacının istinaf talebi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. HD’nin …. karar sayılı ilamı ile davalının kabul beyanına istinaden davanın kabulüne karar verildiği ve talep gibi sözleşmenin 01.01.2016 tarihinden geçerli olmak üzere uyarlanmasına hükmettiği, anılı ilamın kesinleştiği dosya kapsamı ile sabit olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, sözleşmenin haklı sebeplerle davalı tarafından feshedilip edilmediği, var ise davacının dava konusu alacak kalemleri nedeniyle alacak miktarı noktasında toplandığı belirlenmiştir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar.
Her ne kadar davacı vekili mahkememizin 01.04.2021 tarihli celsesinde, davaya konu tüm alacak kalemlerinin 28.02.2018 tarihinde ödendiğini beyan etmiş ise de, davalı vekilinin davaya konu alacak kalemlerine ilişkin ödeme iddiasını reddederek davanın reddini istediği, davalı kurumdan gelen 24.05.2021 tarihli müzekkere cevabından davacı vekilinin ıslahı sonrası alacak kalemlerinde yer almayan hakediş bedeli, sözleşmenin feshinden doğan %5 tutar, asgari ücret farkı ile davacının SGK ve vergi borçlarının ödendiği, ödenen SGK ve vergi borçlarının davacının alacak kalemine konu SGK ve KDV alacağı değil davacının kuruma olan borçlarına istinaden ilgili kurumlara ödendiği, bu suretle davaya konu anılı alacakların ödenmediği ve davanın konusuz kalmadığı, sözleşmenin feshinden doğan %5 tutarın 06.11.2017 tarihli açıklama/ıslah dilekçesi ile dava konusu olmaktan çıkarıldığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Davalı kurum sözleşmenin feshine gerekçe olarak 11/11/2016 tarihli müzekkeresinde TBK. 138. maddesinde tanımlanan aşırı ifa güçlüğüne dayanmıştır. Davacı ise … Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyasında anılı iddiaya dayanarak açılan davada davalı sıfatı ile davayı kabul ederek sözleşme nedeniyle davacının aşırı ifa güçlüğüne düştüğünü kabul etmiştir. Davalı tarafından sözleşme Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. HD. Tarafından tesis edilen 01.02.2018 tarihli karardan önce 23.12.2016 tarihinde feshedildiğinden, davacının … Ticaret Mahkemesindeki kabul beyanına istinaden davalı tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği kabul edilmiştir.
Bu kabulden hareketle, sözleşmenin davalı tarafından haklı nedenle feshedilmesi karşısında davacının ancak ödenmemiş hakediş bedelinin iadesini isteyebileceği, davaya konu alacak kalemleri arasında hakediş bedeli olmadığı, kaldı ki mahkememizin 03/06/2021 tarihli celsesinde verilen kesin süreye ve kesin sürenin hüküm ve sonuçlarının anlatılmasına rağmen HMK 324 maddesine aykırı olarak delil avansını yatırmayan ve bu suretle mahkememizin kabulünde olan maddi vakıaların aksini ispat edemeyen davacının açmış olduğu davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
HÜKÜM :
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması zorunlu 59,30-TL maktu harçtan, peşin alınan 22.145,63-TL (2.561,63-TL peşin harç + 19.584,00-TL tamamlama harcı toplamı) harçtan mahsubu ile bakiye 22.086,33-TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 72.937,20-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde, yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/10/2021