Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/720 E. 2022/738 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2016/720 Esas
KARAR NO : 2022/738

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/08/2016
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
GR.KR.YZM.TARİHİ : 11/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 1989 yılından bu yana devam eden tek satıcılık sözleşmesi olduğunu, bu sözleşme çerçevesinde müvekkilinin davalı firmanın tüm ürünlerinin Türkiye’de satış ve pazarlaması, kurulumu ve teknik servis hizmeti ile ilgili olarak tek yetkili temsilci olarak atandığını, davalı şirketin sözleşmenin devamı sırasında müvekkili şirkete birçok sorun çıkardığını, davalının 16.03.2015 tarihinde müvekkiline yeni bir sözleşme imzalatarak distribütör olmasını istediğini, davalı şirketçe …. Noterliği’nin 18.02.2016 tarih ve ….yevmiye nolu ihtarnamesi ile tek satıcılık sözleşmesinin sona erdiğini, müvekkili şirketin …. sayılı ihtarnamesi ile fesih yazısına cevap verdiğini, davalı şirket tarafından yapılan feshin haksız olduğunu, dava dışı … firmasının müvekkili şirketin tek temsilcisi olduğu … firmasının ürünlerini teklif etmeye başladığını ve davalı şirketin verdiği yetkilendirmeye istinaden dava dışı … şirketi müvekkili şirketin tek temsilcisi olarak iş yaptığı bölgede iş almaya başladığını, tek satıcının yetkili olduğu alanın daraltılmasının ürün alış ve satış koşullarının ağırlaştırılarak ticaret yapamaz hale getirilmesi gibi hallerde de tek satıcı açısından haklı fesih şartlarının oluşacağını, başka bir konunun da sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye çalışmak amacıyla yapılan işlemlerin haksız rekabet hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, portföy tazminatının şartlarının oluştuğunu, bir diğer konunun da sözleşmenin sona erdiği tarihte öngörülebilen veya bilinen durumların da değerlendirme yapılırken dikkate alınacak olduğunu, dava konusu olayda taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesinin akdedildiği konusunda ihtilafın olmadığı, taraflar arasındaki tek satıcılık ilişkisinin 25 yılı aşkın süredir devam ettiğini, tek satıcılık sözleşmesinden haksız feshi nedeni ile doğan tek satıcının stoğunda kalan malların ücretini, müvekkili şirket tarafından yapılan yatırım masraflarını, kar (kazanç) kaybı tazminatını, haksız fesih nedeni ile doğan zararı ve denkleştirme zararının tazminini talep ettiklerini, davalarını belirsiz alacak davası olarak açtıklarını beyanla; haklı davalarının kabulü ile tek satıcılık sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğinin tespiti ile (fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla), şimdilik 3.200.000,00-TL müşteri (portföy) tazminatının, haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, şimdilik 200.000,00-TL haksız fesih tazminatının, haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, şimdilik 200.000,00-TL kar (kazanç) kaybı tazminatının, haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, şimdilik 200.000,00-TL atıl duruma düşen yatırımlardan doğan tazminatın, yatırımların yapıldığı tarihten itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, şimdilik 200.000,00-TL stok durumunda kalan mallardan doğan tazminatın, haksız fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; olayların gelişimi noktasında, davacının müvekkili şirketin iştirakleri tarafından üretilen “Anatomik Patoloji Ürünlerinin” Türkiye distribütörü ve satış sonrası servis bakım işlerinin yapılması için yetkilendirildiğini, söz konusu distribütörlük ilişkisine dair taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, davacının davalının ürünlerini kamu hastanelerinin ihalelerine girmek sureti ile pazarladığını, davacı ile ticari ilişki içinde olan ve bu kapsamda yetki belgelerini düzenleyen şirketlerin üretici şirkete göre yıllar içerisinde farklılık gösterdiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2012 yılından itibaren davacı siparişlerinin sebepsiz yere azalması, davacının distribütörlük ilişkisini yerine getirmemesi ve davacı tarafından pazarın iyi değerlendirilememesi sebepleriyle bozulmaya başladığını, ürünlerin birim fiyatındaki yıllık artış oranını kendisinin belirlediğini, ürünlerin garanti süresinin uzatılmasını ve hatalı bir ürün durumunda ürünün davalıya geri gönderilmesi beklenmeden yenisi ile değiştirilmesini talep ettiğini, davacının bu taleplerinin kabul edilmemesi üzerine fiyatların çok yüksek olduğundan yüksek tutarlı siparişler veremeyeceğini bildirdiğini, müvekkilinin sürümü arttırmak amacıyla özel transfer fiyatı üzerinden sipariş verilmesine izin verdiğini fakat davacının bu fiyatı tüm siparişler için uygulamaya çalıştığını, onay alamayınca da mal alım tutarını daha da düşürdüğünü, davacının 2015 yılında önceki yılların çok altında mal alımı taahhüdünde bulunduğunu, hedefe ulaşmak için müvekkili yetkilileri tarafından davacıya her türlü desteğin verildiğini, müvekkilinin davacı ile yüz yüze görüşmek istediğini fakat davacının 1 ay gibi uzan bir süre sonraya uygunluk verdiğini, müvekkilinin çözüm önerilerini yazılı olarak ileterek davacının ulaşabileceği sipariş miktarını öğrenmek istediğini, davacının belirtilen hedeflere ulaşmak için ürün fiyatı üzerinden %40 ile %60 oranında indirim yapılmasını talep ettiğini ve bu indirim talebinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının mal alımında yaşanan düşüklüğe ilişkin gerekçe olarak ileri sürdüğü ve indirim taleplerini dayandırdığı iddiaların da gerçek dışı olduğunu, davacının adeta hiç işletme sermayesi koymadan ticari hayatına devam etmek istediğini ve bu şekilde rakipleri ile rekabet ederek başarılı olmayı beklediğini, davacı tarafından müvekkilinin satış fiyatlarının reddi yoluyla taraflar arasındaki ticari ilişkinin bloke edildiğini, müvekkilinin Türkiye’deki satışlarını ve pazar payını ciddi derecede düşürdüğünü, müvekkilinin taraflar arasındaki mevcut distribütörlük ilişkisini yazılı hale getirmek amacıyla 16.03.2015 tarihinde taslak distribütörlük sözleşmesinin aynı şekilde müzakere dahil edilmeden davacı yanca reddedildiğini, davacının sadakat yükümlülüğü başta olmak üzere müvekkiline karşı yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal ettiğini ve taraflar arasındaki ilişkiyi devam ettiremez hale getirdiğini, sözleşmenin haklı sebeplerle 18.02.2016 tarihinde feshedildiğini, davacının da kabulünde olduğu üzere müvekkilince gönderilen fesih bildiriminin davacıya ulaştığına dair taraflar arasında ihtilaf bulunmadığını, taraflar arasında süregelen ve müvekkilinin iyi niyetli çabalarına rağmen çözümlenemeyen tüm bu uyuşmazlıklar ve bloke olan ilişkinin müvekkilini davacı ile ticari ilişkisini sona erdirdikten sonra yeni distribütör arayışına girdiğini, daha sonra davacının kaybettiği pazarın tekrar kazanılabilmesi için … Med. Aletler Tic. Ltd. Şti. ile münhasır olmayan distribütör sözleşmesi akdedildiğini, usule ilişkin olarak; davada ihtilafın özünün distribütörlük ilişkisinden kaynaklandığını, davacının süregelen ticari ilişki boyunca müvekkili şirketin İngiltere’de kurulu … … Ltd., Almanya’da kurulu ….. ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulu … şirketlerine ait ürünlerin Türkiye yetkili distribütörü olarak faaliyet gösterdiğini, yetki belgeleri ile bu hususun açıkça belirlendiğini, müvekkili … ….’nin ise Amerika’da kurulu olduğunu, adı geçen üretici firmaların dolaylı olarak %100 hissesine sahip hakim ortağı olduğunu, iştiraklerinin ürünlerinin pazarlanması ve satışının şirket bünyesinde bulunan … .Birimi aracılığıyla Anatomik Patolojik Satış Departmanı tarafından gerçekleştirildiğini, yetki belgelerinin müvekkili tarafından iştirakleri adına imzalandığını, sözleşmenin tarafının yetki belgelerinde belirtilen üretici şirketler olduğunu, davacının iddialarının yerinde olmadığını, davacının distribütör sözleşmesinden kaynaklanan bir zarar iddiasının müvekkiline yöneltilemeyeceğini, müvekkilinin şirket distribütörlük sözleşmesinde taraf olmadığını, dava dilekçesindeki tüm kurgu ve iddiaların tamamen fiyatların yüksek olmasından, bu fiyatlar üzerinde indirim yapılmamasından dolayı ilişkilerin bozularak haksız feshin ileri sürüldüğünü, ürün fiyatlarının üretici şirketler tarafından belirlendiğini ve faturalarında bu şirketlerce düzenlendiğini, bu nedenlerle müvekkiline yönelik davanın öncelikle pasif husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının iddia ettiği ve belirlemiş olduğu zarar miktarına göre talep sonucunun tamamlattırılması ve buna göre eksik harcın ödettirilmesi gerektiğini, aksi halde davaya devam olunmaması gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, esasa ilişkin olarak; davacının tek satıcılık sözleşmesinin feshi nedeni ile tazminat isteminde bulunabilmesi için sözleşmenin usulsüz yada haklı bir nedene dayanmadan feshedilmiş olması gerektiğini, taraflar arasında sözleşmenin usulüne uygun feshedildiğine dair ihtilafın bulunmadığını, sözleşmeden doğan borç ve yükümlülüklere aykırılığın fesih için haklı neden olarak kabul edildiğini, davacının sürümü arttırma yükümlülüğüne aykırı olarak müvekkili ürünlerine yönelik sipariş ve alımlarda ciddi düşüşler yaşandığını, davacının müvekkili menfaatini koruma yükümlüğüne aykırı olarak müşterilerle iletişime geçmediğini, davacının ihalelere katılmayarak müvekkilinin pazardan çekildiği algısını yarattığını, müvekkili talimatlarına aykırı hareket ederek kazalı arıza olarak rapor edilen …. Ünitesinin iade edilmediğini, bu kadar önemli bir arızada müvekkilinin bilgi talebine cevap verilmediğini ve müvekkilinin tabi olduğu yasalar nezdinde sorumluluk riski ile başbaşa bırakıldığını, davacı tarafından müvekkilinin global olarak tüm distribütörlerine yönelik gerçekleştirdiği şirket durum tespiti talebini reddettiğini, davacının tek satıcılık sözleşmesine aykırı olarak rakip firmanın ürünlerini sattığını, davacı tarafından tek satıcılık sözleşmesinde mutabık kalınan münhasır bölge dışında satış yapıldığını, feshin müvekkili şirketçe son çare olarak görüldüğünü, davacının denkleştirme tazminatı talebine ilişkin kanunda aranan şartların oluşmadığını, davacının stokların devri ve yatırım masraflarının karşılanması taleplerinin reddi gerektiğini, davacı tarafından talep edilen kazanç kaybı ve haksız fesih tazminatının reddedilmesi gerektiğini beyanla; davacının haksız ve yersiz açılan davasının ve davadaki tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
KABUL VE GEREKÇE: Dava 6102 sayılı TTK’nun 121. ve 122. maddeleri hukuki sebebine dayalı olarak açılmıştır.
Davanın tarafları arasında, 18.02.2016 tarihine kadar devam eden sözlü distribütörlük ilişkisinin bulunduğu, sözleşme ilişkisinin davalı tarafça ….yevmiyeli ihtarı ile fesih edildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın, sözleşme ilişkisinin münhasır tek satıcılık sözleşmesi niteliğinde olup olmadığı, feshin haklı sebeplerle yapılıp yapılmadığı, sözleşme ilişkisi devam ederken davacılı tarafça dava dışı … firmasına sözleşme konusu ürünlerin verilip verilmediği, sözlü sözleşme ilişkisinin hangi tarihte başladığı, feshin sebebi ile portföy tazminatı istenip istenemeyeceği, miktarı, davacının zararının olup olmadığı, varsa miktarı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından, davacı muhatap kılınarak …. yevmiye nolu fesih bildirimi ile taraflar arasında distribütörlük sözleşmesinin feshedildiği, fesih bildirimi incelendiğinde taraflar arasında 2014 yılından bu yana bir çok sorun yaşandığı, bu sorunların tüm çabalara rağmen giderilemediği, davalı firma tarafından 2015 yılında dünya çapında tüm distribütörlerine uygulanacağı ilan edilen ve davacıya da bildirilen fiyatlardan ürün almayacağının bildirildiği bu nedenden ötürü satışların durdurulduğu ve davalı firmanın zarara uğratıldığı, pazar kaybına sebebiyet verildiği, 2015 yılından itibaren davalı firma müşterilerinden satın almak istedikleri ürünlere ilişkin teklif alamadıkları, servis taleplerine cevap verilmediğine ilişkin şikayetler alındığı ve alınmaya devam edildiği, 2014 yılından beri kabul edilmez ölçüde kar kaybına sebebiyet verildiği, davalı firma ürünlerinin pazar payının sürdürülmesi ve artırılması için herhangi bir müspet çaba gösterilmediği gibi aksine özellikle kendi ürünlerimiz ile doğrudan rekabet halinde olan ürünlerin lehine davranma eğiliminde olunması nedeniyle 2013-2014 yıllarında davalı firmadan alınan ürünlerde %50 düşüş, 2014-2015 yıllarında ilave %50 düşüş yaşandığı, satış hedefleri hususunda bir türlü anlaşmaya varılamadığı, ClearVue ünitesi hususunda davacı tarafından yapılan şikayet üzerine arızalı ürün yenisiyle değiştirildiği halde eskisisin iade edilmemesi, davalı firmanın tüm dünyadaki distribütörleri bünyesinde gerçekleştirdiği şirket içi ”…” prosedürünün davacı tarafından reddedilmesi nedeniyle aralarındaki distribütörlük ilişkisinin çekilmez hale geldiği belirtile.rek sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Tarafların bildirmiş olduğu tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişi kuruluna tevdi edildiği, bilirkişi kurulundan 30.05.2019 tarihli rapor ve sonrasında 2 adet ek raporun alındığı, söz konusu rapor ve ek raporlara itiraz edilmesi üzerine farklı bir bilirkişi kurulundan 21.09.2022 tarihli raporun alındığı görülmüştür.
Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda;
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta değerlendirilmesi gereken ilk hususun tek satıcılık sözleşmesinin taraflar arasında kurulup kurulmadığı hususudur. Davalı taraf davanın başından itibaren davacıyla herhangi bir sözleşmesinin bulunmadığını iddia ederek husumet itirazında bulunmuştur. Bu iddia çerçevesinde yapılan incelemede her iki bilirkişi kurulu tarafından davacı ile davalı arasında yazılı bir tek satıcılık sözleşmesinin bulunmadığı tespiti yapıldıktan sonra, dava dışı ….Ltd. Şti. tarafından davacıya 26.10.1989 tarihinde başlamak üzere 02.04.2013 tarihine kadar tek yetkili münhasır temsilci belgesi ve garanti belgelerinin düzenlendiği, dosya tarafları arasında mail yazışmaları ve davalı firma tarafından davacı firmaya çekilen …. yevmiye nolu fesih bildiriminde distribütörlüğün açıkça kabul edilmesi karşısında tek satıcılık sözleşmesinin kurulduğu yönünde raporlarda tespitin yapıldığı, söz konusu tespitin özellikle ….Noterliğinden çekilen fesih bildirimi göz önüne alındığında mahkememizce de kabul edildiği ve taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi bulunduğu anlaşılmış ve davalının husumet itirazının yerinde olmadığı yönünde mahkememizce kanaat oluşmuştur.
Davacı tarafından yapılan tüm tazminat taleplerinin değerlendirilebilmesi için öncelikle taraflar arasındaki tek satıcılık sözleşmesinin davalı tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamına alınan 1. bilirkişi kurulu rapor ve ek raporlarında davalı tarafın feshinin haksız olduğu belirtilirken, 2. Bilirkişi kurulu raporunda, davalı tarafın feshinin haklı olduğu yönünde tespit yapılmıştır. 1. Bilirkişi kurulu raporunda feshin haklılığına yönelik değerlendirilme yapılırken, fesih bildirimindeki nedenlerin tek tek değerlendirildiği ve bu değerlendirmenin sonucunda feshin haksız olduğunun belirtildiği, bu sonuca ulaşırken dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarında her ne kadar… marka tıbbi cihazların davacı tarafından Hacettepe Üniversitesi’ne tanıtıldığı ve Patoloji Kongresi’ne ilişkin fotoğraf sunulmuş ise de söz konusu fotoğraftan davacının, davalı firma ürün kategorisinde olan başka bir marka ürünü pazarladığının anlaşılamadığı, tanık beyanlarında geçen tanıtımın ne zaman gerçekleştiğinin anlaşılamaması nedeniyle davacı firmanın rakip firma ürünlerini pazarladığının anlaşılamadığı belirtilerek fesih nedeninin haksız olarak kabul edildiği, 2. bilirkişi raporunda ise, tanık ifadelerinde davacı firmanın Hacettepe Üniversitesine … marka cihazın tanıtımının yapıldığının beyan edildiği, devamında davacı firmanın 2014 yılında Trabzon’da yapılan Patoloji kongresine katıldığı, buna ilişkin konaklama bedelinin ödendiği ve ödemeye dair faturanın tespitinin yapıldığı, söz konusu kongrede davacı standının fotoğrafının tespitinin yapıldığı, söz konusu fotoğrafın halen kongreye ilişkin internet sayfasında bulunduğu, fotoğrafta gözüken ve raporda ok işaretiyle belirtilen makinenin … marka doku takip cihazı olduğunun belirtilerek ve nihayetinde davacı tek satıcının davalı sağlayıcıdan bir çok kez satın aldığı ve Türkiye pazarında satışını yaptığı ”…. ile benzer mahiyette değerlendirilebilecek ”….” doku takip cihazını 2014 yılında Trabzon ilinde organize edilen 24. Ulusal Patoloji Kongresi’nde bir örneğini doğrudan sergileyerek en iyi ihtimalle tanıtımını gerçekleştirdiği yönünde kanaatin hasıl olduğu, son olarak mezkur olayı davalı sağlayıcının uyuşmazlık konusu sözleşmeyi feshe hazırlık döneminden çok daha öncesinde bildiğine bu hususta bilinçli olarak sessiz kaldığına ve bu durumun gecikmiş fesih beyanı olarak kabul edilebilecek nitelikte olduğuna dair herhangi bir emareye dosya kapsamında rastlanmadığının rapor edildiği, söz konusu her iki rapordaki tespitler mahkememizce karşılaştırıldığında, 2. bilirkişi kurulundaki tespitlerin somut nitelikte tespitler olduğu, bu somut tespitlerin 1. bilirkişi kurulu raporunda yapılamadığı, 2. bilirkişi kurulunda yapılan tespitler 1. bilirkişi kurulunda da yapılsa idi her iki raporun sonucunun da aynı olacağı zira tek satıcılıkta her iki raporda da rakip firma ürününü tanıtmanın haklı fesih nedeni kabul edildiği, bu nedenden ötürü sonuç kısımları farklı olsa da, feshe neden olacak olayın tespitine yönelik deliller açısından raporlar arası çelişkiden de bahsedilemeyeceği, davacı firmanın tek satıcılık sözleşmesine aykırı olarak rakip firma ürününü tanıttığı, 2. bilirkişi kurulu raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu kabul edilmiş ve davalının feshinin haklı olduğu yönünde mahkememizce kanaat oluşmuştur.
Davacı tarafından 2. bilirkişi kurulu raporunda tüm fesih sebeplerinin değerlendirilmediği belirtilerek itiraz edilmiş ise de, fesih bildirimindeki tüm fesih nedenlerinin tamamının haklı olmasının gerekmediği, nedenlerden bir tanesi haklı olduğu takdirde feshin haklı sayılacağı, mevcut olayımızda da 2. bilirkişi kurulu raporunda somut bir şekilde davacının rakip firma ürünlerini tanıttığının tespitinin yapıldığı bu nedenden ötürü feshin haklı olduğu, diğer fesih nedenlerinin değerlendirilmesinin dosyaya bir katkı sağlamayacağı, zira diğer fesih nedenlerinde davalı haksız dahi olsa rakip firma ürünü tanıtımı nedeni ile feshin haklı olacağı anlaşılmış ve bu nedenden ötürü davacının 2. bilirkişi kurulu raporuna bu itirazı yerinde görülmemiştir.
Burada değerlendirilmesi gereken diğer bir husus ise davacının, dava dışı … … A.Ş.’ye yönelik iddialarının olduğu, söz konusu iddialar değerlendirildiğinde 2015 yılı içerisinde taraflar arasındaki sözleşme devam ederken … firmasının tek satıcılık sözleşmesine aykırı olarak davalı firmadan aldığı yetki ile 5 adet ihaleye katıldığı, söz konusu ihalelerden 3 üne davacı tek satıcının da girdiği, davacı taraf söz konusu ihalelere … firmasının girerek tek satıcılık sözleşmesine davalı tarafından aykırı davranıldığını tespit etmesine rağmen, söz konusu ihalelerden davalı tarafından sözleşmenin feshedildiği 18.02.2016 tarihe kadar hiçbir şekilde TTK 18/3. maddesi kapsamında davacı tarafından feshe yönelik herhangi bir ihbar veya ihtar vb. bildirimlerde bulunulmadığı, fesih hakkının kullanılmadığı, davacının tek satıcılık sözleşmesinin davalı tarafından ihlal edildiğinin bilinmesine ve fesih hakkının kullanılmamasına karşın mevcut davada bu ihlalin yapıldığı iddia edilerek davalı tarafın feshinin haksız olduğunun ileri sürülmesinin Türk Medeni Kanunun 2.maddesindeki dürüstlük kuralı ile de bağdaşmayacağı anlaşılmış ve bu nedenden ötürü davalının feshinin haksız olduğuna yönelik davacı iddiasına itibar edilmemiştir.
Davacı tarafından, davalının sözleşme devam ederken dava dışı … … A.Ş.’ye tek satıcılık yetki alanında satış yetkisi verdiğinden bahisle uğradığı kar kaybına yönelik talebi değerlendirildiğinde; dava dışı … …. A.Ş.’nin dosya kapsamında tespit edildiği kadarıyla davacının yetki alanındaki 5 adet ihaleyi girdiği, söz konusu 5 adet ihalenin 3 adetine davacının da girdiği ve söz konusu 3 adet ihalenin davacı üzerinde kaldığı, davacı üzerinde kalan ihaleler nedeni ile davacının kar kabının bulunması söz konusu olamaz. Diğer iki adet ihaleye dava dışı … … A.Ş. girer iken davacının girmediği, davacının girmediği bir ihaleden dolayı kar kaybına uğraması söz konusu olamaz. Bu nedenden ötürü davacının bu talebinin reddi gerekmiştir.
Davalının feshi yukarıda anlatılan gerekçeler ile mahkememizce haklı bulunduğundan, davacı tarafından haksız feshe dayalı olarak yapılan portföy tazminatı, haksız fesih tazminatı, sözleşmenin haksız feshi nedeni ile yapılan kazanç kaybı tazminatı, haksız fesih nedeni ile atıl duruma düşen yatırımlardan kaynaklı tazminat talebi ve haksız fesih nedeni ile stokta kalan mallardan doğan tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiş ve davacının davasının tümden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 80,70-TL harcın peşin alınan 68.310,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 68.229,3‬0-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran davacıya iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 268.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde, yatırana iadesine,
Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/11/2022

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza