Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/37 E. 2023/78 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO :2016/37 Esas
KARAR NO :2023/78

HAKİM :… …
KATİP :… …

DAVACI :… – …
VEKİLLERİ

DAVALI :… – …
DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :21/06/2011
KARAR TARİHİ :31/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; 07.12.2004 ve 09.05.2006 tarihlerinde davacı kuruma bağlı … Fabrikası ile davalı arasında 12.08.2004 gün ve 2004/D1-3133 sayılı dâhilde işleme izin belgesi kapsamında 82.250,00 ton şekerin satışına ilişkin olarak 2 adet sözleşme imzalandığını, firmanın bu miktar şekeri teslim aldığını, şeker fabrikası tarafından hesaplanan müeyyide tutarının 21.02.2011 tarih ve 894 sayılı yazı ile davalı firmadan istenildiğini, ancak firmadan cevap alınamadığını, davalı ile aralarında imzalanan sözleşmenin 7. ceza maddesi gereğince yurtiçi-yurtdışı fiyat farkı ile bu farka eklenen faiz toplamı olan 111.759,50 TL tutarındaki miktarın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemiş, ancak hükme ilişkin vermiş olduğu temyiz dilekçesinde, ceza dosyasından beraat ettiğini, ihracatçı değil imalatçı firma yetkilisi olduğunu, sahte olduğu belirtilen faturaların kendisi tarafından kesilmediğini, ayrıca İstanbul İhracatçılar Birliği Genel Sekreterliğince ihracatının kabul edilerek teminatının çözüldüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirttiği görülmüştür.
Dava, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye dayalı alacak davasıdır.
Mahkememizce verilen davanın kabulü kararının Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 30.09.2015 gün ve 2014/16852-2015/11641 sayılı ilamı ile; uyuşmazlığa ilişkin davalı şirket yetkilisi … hakkında teşekkül halinde kaçakçılık suçlamasıyla kamu davası açıldığı, Edirne 1. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda 2011/73-2014/277 sayılı ilamla adı geçenin beraatine hükmolunduğu, ancak kararın kesinleşmediği, o halde mahkemece anılan ceza mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenilerek, kesinleştikten sonra da 6098 sayılı TBK’nin 74. maddesi uyarınca bu alacak davasına etkisi tartışılıp değerlendirilerek varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gibi dava dilekçesinde asıl alacak olarak belirlenen 40.936,23 TL’ye faiz yürütülmesi talep edildiği halde talebin aşılmasının da isabetsiz olduğu gerekçesi ile kararın bozulduğu anlaşılmıştır.
Dosya içeriği ile toplanan delillerden; Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının 18.05.2006 gün ve 3947 sayılı yazılarında, …’a ait dâhilde işleme izin belgesi kapsamında şeker fabrikasından temin edilen kristal şekerin tamamının ihraç edilen mamul bünyesinde kullanıldığının tespit edilmesi ve fabrika nezdindeki taahhüt hesabının kapatılması nedeni ile teminatların firmaya iadesinin gerektiğinin belirtildiği, 27.01.2011 gün ve 904 sayılı yazılarında ise ihracat taahhüt hesabı kapatma işleminin, Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü soruşturma raporunda taahhüt hesabına sayılan özel faturalardan altı âdetinin sahte olduğunun tespiti üzerine … Şekerleme Sanayi şirketine ait 12.08.2004 tarih ve 2004/D1-3133 sayılı dâhilde işleme izin belgesinin T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğünün 27.12.2010 tarih ve 47547 sayılı yazısına dayanılarak iptal edildiğinin bildirildiği, sahte olduğu belirtilen faturalardan 29.06.2005 gün ve 9.000,00 kg’lık faturanın sahte olarak listelendiği, Edirne Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/9260-2011/216 sayılı soruşturma dosyasının içeriğinde, dahilide işleme rejimi kapsamında belge alan 8 firmanın gerek ithal ederek gerekse teminat ile ülkemizdeki şeker fabrikalarından almış oldukları maddeler ile ürettikleri çikolata, helva, şekerli draje gibi ürünleri kullandıkları aracı firmalar ile birlikte gümrük kapılarından ihraç edilmiş gibi gösterdikleri, bu kapsamda Kapıkule sınır kapısından 259 adet işlem yapıldığını, ihracatlarda minibüs ve midibüs türü araçların kullanıldığı ve fatura içeriklerine göre söz konusu araçların bazılarında 12.000,00 kg olmak üzere 27.000,00 kg’lık üretilmiş malzemelerin ihraç edildiğinin gösterildiği, ancak belirtilen araçlarla bu ağırlıktaki malzemenin taşınmasının mümkün olmadığı, firma sahiplerinin birbirlerini tanıdıkları gerekçesiyle dava açıldığı, … Şekerleme firması tarafından 12.08.2004 tarih ve 2004/D1 3133 sayılı dahilde işleme izin belgesi altında 49.159,30 ABD Dolar bedelle ihraç işleminin yapıldığı iddiasıyla açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde Edirne 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.06.2014 gün ve 2011/73-2014/277 sayılı ilamı ile; dahilde işleme izin belgesinin farklı firmalara verildiği ve ayrı izin belgesi altında dahilde işlemeyi kapatmak üzere çok sayıda geçici ithalat ve ihracat işleminin yapıldığı, firmalar arasındaki bağlantının ne olduğu ile ne şekilde teşekkül oluşturduklarının iddianamede irdelenmediği, tüm şirket yetkililerinin aynı teşekkül yapılanmasında bulunduklarından bahisle iddianame tanzim edildiği, ancak dahilde işleme rejimi altında işlenmek üzere getirilen eşyaların hangi gerçeğe aykırı beyanname ve fatura ile serbest dolaşıma sokulduğunun belli olmadığı, şirket yetkilileri hakkında TCK’nin 204. maddesi gereğince sahtecilikten açılan bir kamu davasının da bulunmadığı gerekçesi ile davalı …’un beraatine karar verildiği, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 04.03.2020 gün ve 2015/24915-2020/3313 sayılı ilamı ile karar tarihinde yürürlükte bulunan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 17. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Bu kanun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye ceza mahkemelerinde görülür. Ancak bu suçlarla bağlantılı olarak resmi belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir” hükmü gereğince ağır ceza mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, görevli olmayan mahkemece karar verilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle kararın bozulduğu, bozma ilamı sonrası görevli Edirne 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.01.2021 tarih ve 2020/222-2021/24 sayılı ilamı ile; zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle kamu davalarının ayrı ayrı düşürülmesine karar verildiği, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 31.05.2021 gün ve 2021/4269-6971 sayılı ilamı ile bu karara karşı katılan gümrük idare vekili tarafından yapılan temyiz itirazlarının reddine hükmedildiği, böylelikle kararın kesinleştiği, tefrik kararı verilen sanıklar …, Mehmet …. hakkında da Edirne 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.03.2021 gün ve 2014/287-2021/252 sayılı ilamıyla zamanaşımının dolduğundan bahisle verilen kamu davasının düşürülmesi kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Ceza Dairesinin 2021/3663-2022/3806 sayılı ilamıyla kesinleştiği, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığının 03.11.2010 tarihli soruşturma raporunda, 6 adet dahilde işleme izin belgesinin taahhüt hesabının kapatılmasında başka firmalara ait özel faturalarda kullanıldığı, bu faturaların gümrük müdürlüklerinde işlem gördükleri, özel faturaların büyük bir kısmında birden fazla firma eşyasının kayıtlı olduğu, aynı faturaların farklı sayı ve tarihli dahilde işleme izin belgesi kapamasında da kullanıldığı, yurt dışına giriş çıkış yapan araçlara ait gümrük muhafaza kayıtlarının incelenmesinde ise eşyaların tamamının minibüs, midibüs, otomobil ve pikap tipi araçlarla tek seferde yurt dışına çıkarıldıkları, belirtilen araçların aynı gün içerisinde giriş çıkış yaptıklarına dair kaydın bulunmadığının belirlendiği, bu şekilde ihracat taahhüt hesabının kapatılmasında kullanılan araçlarla yurt dışına çıkarılan eşyalara ait 343 adet özel faturanın tespit edildiği, bunların tamamında eşya ağırlığının yazılı olmadığı, sadece paket olarak miktar bilgisinin yer aldığı, (8) adet fatura haricinde muayene sırasında eşyaların taşınmadığı veya muayene memurunca kilo tespitinin yapılmadığı, eşya cinsi yanına 4, 6, 8, 10, 12 ve 24 gibi sayıların yazılı olduğunun tespit edildiği, kapamada kullanılan miktarların fatura bazında 6.080,00 ile 31.000,00 kg aralığında değiştiği, faturalarda taşındığı belirtilen eşyaların yukarıda sayılan araçlarla tek seferde taşınmasının mümkün olmadığı, araçların arkasına takılı olduğu iddia edilen römorkun kayıtlarda yer almadığı, özel faturalardaki tüm bilgilerin el yazısı ile yazıldığı, yine araç plakalarının da faturalara kaydedildiği, faturalar üzerindeki tüm bilgilerin aynı el mahsulü ve aynı yazı karakterine sahip olduğunun açıkça görüldüğü, diğer bilgilerle birlikte araç plakalarının da aynı şahıs tarafından faturalara kaydedildiği, dolayısıyla söz konu firmalar sahiplerinin, eşyaların hangi araçlara yüklediklerini bildikleri, bu kapsamda davalının dava dışı kişilerle birlikte hareket ederek dahilde işlemek için vergisiz ithal edilen malzemeleri işleyerek ihraç etmesi gerekirken, ihraç etmiş gibi belge düzenlediği gerekçesi ile düzenlenen rapor kapsamında dahilde işleme izin belgesinin iptal edildiği, 13.01.2012 tarihli bilirkişi kök ve ek raporlarında, davalının dahilde işleme izin belgesinin iptal edildiğine ve davalıya ait faturaların sahte olduğuna kanaat getirilmesi halinde taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre, davacının dava tarihi itibariyle davacının 114.697,83 TL talep edebileceği, 40.936,23 TL fiyat farkı tutarının dava tarihinden tahsil tarihine kadar 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranları fiyat farkı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte talep edilebileceği yönünde görüş belirtildiği anlaşılmıştır.
Dosya içeriği, ceza dosyası ile toplanan diğer deliller hep birlikte değerlendirildiğinde, davalıya dahilde işlemesi koşulu ile şeker fabrikasından satılan şekerin tamamının davalı tarafından dahilde işlenmek sureti ile ihraç edilerek mamul bünyesinde kullanıldığının davalı tarafından beyan edilmesi üzerine Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının 18.05.2006 gün ve 3947 sayılı yazıları doğrultusunda …’a ait dahilde işleme izin belgesi kapsamında şeker fabrikasından temin edilen kristal şekerin tamamının ihraç edilen mamul bünyesinde kullanıldığının tespit edilmesi nedeni ile fabrika nezdindeki taahhüt hesabının kapatılarak teminatlarının iadesine karar verildiği, soruşturma raporunda, faturalarda yazan miktarların; minibüs, midibüs, otomobil veya pikapla taşınmalarının mümkün olmadığı ve faturalardaki yazıların aynı el ürünü olduğu varsayımıyla faturaların sahte olduğuna kanaat getirilmiş olmasına rağmen somut verilere dayanılmadığı, gümrük kayıtlarına itibar edilmediği halde römorkun kayıtlarda yer almadığı hususu üzerinde durulduğu, somut olayda suçüstü durumunun da söz konusu olmadığı, tüm şirket yetkililerinin aynı teşekkül yapılanmasında bulunduklarından bahisle iddianame tanzim edilmesine rağmen, dahilde işleme rejimi altında işlenmek üzere getirilen eşyaların hangi gerçeğe aykırı beyanname ve fatura ile serbest dolaşıma sokulduğunun belirlenemediği, davalının ihracatçı değil imalatçı firma olduğu, davaları tefrik edilen kamu görevlileri hakkında açılan davaların da zamanaşımı nedeni ile düşürüldükleri, hal böyle olunca davacının soyut verilere dayalı olarak hazırlanmış soruşturma raporu dışında davasını ispata yarayacak şekilde dosyaya delil ibraz edemediği, fiili durumun tespitine ilişkin olan Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığının 18.05.2006 tarihli yazısının aksinin ispat edilemediği, dolayısıyla davacının ihraç edilmeyen ürünlerin ihraç edilmiş gibi gösterildiğine ilişkin iddiasını kanıtlayamadığı sonucuna ulaşıldığından, davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda da açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL maktu harcın, peşin alınan 1.659,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.479,75 TL harcın karar kesinleştiğinde, istek halinde yatırana iadesine,
Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nin 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/01/2023
Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza