Emsal Mahkeme Kararı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/518 E. 2021/388 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ANKARA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2014/518 Esas
KARAR NO : 2021/388

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 11/06/2012

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 11/06/2012
KARAR TARİHİ : 24/06/2021
GR.KR.YZM.TARİHİ : 28/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
İDDİA : Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle, davalı … tarafından müvekkilleri aleyhine 1.500.000,00-TL bedelli çeke dayalı olarak … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus takip yapıldığını, müvekkillerinin …’a hiç bir borcunun bulunmadığını, bu çekin davalı …’ın silahlı adamlarından korkarak İncek’te davalıya devredilen arsanın iadesi karşılığı boş çek olarak imzalanmak sureti ile davalıya verildiğini, davalı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunulduğunu, çekin müvekkillerinden zorla boş olarak alındığını, davalının müvekkillerinin müzayaka hallerinden faydalanarak tefecilik yaptığını, çekin tefecilik işlemleri için boş olarak alındığını, bu nedenle ahlaka aykırı olarak alınan çek senedi ile müvekkillerinin borçlu olmadığını, boş çekin diğer kısımlarının davalı tarafından doldurularak tahrif edildiğini, somut olayda gabinin yasal unsurlarının bulunduğunu beyan ederek, müvekkillerinin … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu 1.500.000,00-TL bedelli çeke istinaden davalıya borçlu olmadığının tespitine, çekin iptaline, davalının %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminata mahkum edilmesine ve bu tazminata yasal faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; öncelikle icra müdürlüğünün 15/07/2011 tarihli icra tutanağı ile borç ikrar edildiğinden davanın reddi gerektiğini, nitekim aynı tutanak ile davacıların takipten, borçtan ve ihtiyati haciz kararından haberdar olduklarını beyan ederek borcu ikrar ettiklerini, yine davacıların Ankara …. İcra Hukuk Mahkemesi’nde borçlarını ikrar ettiklerini, dava açılmasında davacıların hukuki yararının bulunmadığını, davacıların şikayet yolu ile müvekkilinin alacağını elde etmesini önleme gayreti içinde bulunduklarını, müvekkilinin senede dayandığına göre davacıların da aynı kuvvette bir belgeye dayanarak borçlu olmadıklarının tespitini isteyebileceklerini, hukuken geçerli bir delil ile borcun olmadığını veyahut ödendiğini davacıların ispat etmesi gerektiğini iddia ederek, davanın reddine, davacıların %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
İDDİA : Davacılar vekili dava dilekçesi ile özetle, davalının … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile müvekkilleri aleyhine 360.000,00-TL bedelli bonoya dayalı olarak takip başlattığını, davalının tefecilik yaptığını ve bedelsiz olarak bu kapsamda bononun davalıya verildiğini, bononun davalıya teminat amacıyla verildiğini, davalının müvekkillerinin muzayaka halinden yararlanıp ahlaka aykırı olarak tefecilik yaparak müvekkillerinin elinden zorla bonoyu aldığını, somut olayda gabinin yasal unsurlarının mevcut olduğunu beyan ederek, … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu bono nedeni ile davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, bononun iptaline, davalının %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminata mahkum edilmesine ve bu tazminata yasal faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacıların bonodaki miktar kadar müvekkilinden borç aldıklarını kabul ettiklerini, bu sebeple davacıların menfi tespit davası açamayacağını, davacıların aynı olayda bir arada yer alması hukuken mümkün olmayan iddiaları öne sürdüklerini, maddi gerçeklikle ilgisi olmayan, mümkün olmayan vakıalar arasında bağ kurma çabası içeren ve herhangi bir delile dayanmayan iddiaların mahkemece kabul görmeyeceğini iddia ederek, davanın reddine, davacıların tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
KABUL VE GEREKÇE: Asıl ve birleşen dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Somut olayda, … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu, … Bankası A.Ş. – … Şubesi’ne ait 9993507 çek numaralı, 1.500.000,00-TL bedelli, 01/07/2011 keşide tarihli çekin keşidecisinin davacı … Petrol Taş. … Ltd. Şti., lehtar-cirantasının …. … ve yine cirantasının davacı … olup yetkili hamilinin davalı … olduğu, birleşik davala konu … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu 30/04/2011 ödeme tarihli, 360.000,00-TL bedelli bononun keşidecisinin davacılar … …, …, İsa … ve dava dışı … …, lehtarının ise … olduğu dosya kapsamı ile sabit olup, asıl davada, taraflar arasındaki ihtilafın, … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibin dayanağını oluşturan 1.500.000,00-TL’lik çek nedeni ile davacıların davalıya borçlu olup olmadığı, çekin davalı tarafından zorla alınıp alınmadığı, çekin tefecilik suçu kapsamında alınıp alınmadığı, birleşen davadaki ihtilafın ise, … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibin dayanağını oluşturan 360.000,00-TL bedelli bono nedeni ile davacıların davalıya borçlu olup olmadığı, bononun tefecilik suçu kapsamında alınıp alınmadığı noktasında toplandığı anlaşılmış, asıl ve birleşen davaya konu her iki kambiyo senedi bedelinin yargılamanın devamı sırasında ödendiği anlaşılmakla, her iki davanın istirdat davasına dönüştüğü (birleşik davanın kısmen) saptanmıştır.
İİK 72/1. maddesinde “Borçlu icra takibinden önce ve takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” şeklinde düzenlemenin yer alıp, yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 27. maddesinde kesin hükümsüzlüğün düzenlendiği, söz konusu maddenin “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” şeklinde olduğu, söz konusu 6098 sayılı TBK’nun 27. maddesinin eski 818 sayılı Borçlar Kanunu’ndaki karşılığının 20.madde olup, söz konusu madde de “Bir akdin mevzu gayri mümkün veya gayri muhik yahut ahlaka (adaba) mugayir olursa o akit batıldır.” şeklinde amir şeklinde düzenleme yer aldığı görülmektedir.
Ankara …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …. Karar sayılı kararında mevcut ve birleşen dosyanın konusunu oluşturan çek ve bononun tefecilik suçu kapsamında davalı/sanık …’a verildiğinden bahisle, söz konusu sanığın tefecilik suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, söz konusu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi’nin 2018/1407 Esas ve 2020/1618 Karar sayılı kararı ile istinaf talebinin reddedildiği ve söz konusu mahkumiyet kararının 09/12/2020 tarihinde kesinleştiği saptanmıştır.
Ankara …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …. Karar sayılı kararında sanık … hakkında nitelikli yağma suçundan dava açılmış ise de, söz konusu sanık ile ilgili müşteki …’yı birden fazla kişi ile ölümle tehdit suçundan cezalandırılmasına karar verildiği belirlenmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda;
(a) Asıl dava yönünden yapılan değerlendirilmesinde, öncelikle davacıların çekin boş olarak verildiği iddiasını yazılı delil ile ispat edemediği, yine gabin iddiasının varlığını yasal ve inandırıcı delil ile ispat edemediği, ayrıca davacılar her ne kadar söz konusu çekin silah tehdidi altında zorla alındığını iddia etmiş ise de, söz konusu iddianın soyut nitelikte kaldığı, zira buna ilişkin dosyaya davacılar tarafından bir delil sunulmadığı gibi söz konusu çekin silah tehdidi altında imzalatıldığına ilişkin herhangi bir ceza dosyasının da bulunmadığı, Ankara …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında mevcut çekin dava konusu olmadığı görülmüş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde mahkememizce davacıların anılı iddialarına itibar edilemeyeceği saptanmıştır.
Davacıların söz konusu çekin tefecilik suçu kapsamında alındığı iddiası değerlendirildiğinde, Ankara … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Karar sayılı dosyasında davacıların müşteki konumunda, davalının ise sanık konumunda olduğu, sanığa isnat edilen suçun tefecilik olduğu, yapılan yargılamada söz konusu çekin davalı/sanık … tarafından tefecilik suçu kapsamında alındığının belirlendiği ve bundan dolayı sanığın cezalandırılmasına karar verildiği, söz konusu kararın kesinleştiği, ceza mahkemesinde belirlenen maddi vakıaların hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte olduğu, mevcut ceza dosyasında da takibe konu edilen ve dava konusu olan 1.500.000,00-TL’lik çekin tefecilik suçu kapsamında alındığı yönündeki maddi vakıanın hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte olduğu, bu kabul çerçevesinde söz konusu çekin tefecilik suçu kapsamında alınması nedeni ile düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan 818. sayılı Borçlar Kanunu’nun 20/1. maddesi gereğince çekin kesin olarak hükümsüz olduğu, bundan dolayı davacıların söz konusu çek nedeni ile davalıya borçlu olmadığı yönünde açtıkları menfi tespit davasının kabulünün gerektiği, yine söz konusu çekin davalı tarafından kanunun emredici hükümlerine ve ahlaka aykırı olarak alındığı bilinerek takibe konulması nedeni ile söz konusu takipte davalı tarafın kötü niyetli olduğu, bu nedenden ötürü davacılar lehine takip tarihi dikkate alındığında takibe konu çek miktarı üzerinden %40 kötü niyet tazminatına hükmetmek gerektiği, kötü niyet tazminatına davacılar tarafından her ne kadar faiz talebinde bulunulmuş ise de, bu talebin mahkememizce yerinde görülmediği, yine dava devam ederken menfi tespit davasına konu çekin davacılar tarafından ödenmesi nedeni ile mevcut davanın istirdata döndüğü, istirdata dönen bedel yönünden davacıların ödeme tarihinden itibaren mevcut dosya yönünden avans faizi haklarının bulunduğu, icra dosyasına ödenen miktar her ne kadar toplamda 2.062.064,85-TL ise de, davacılar tarafından 2.043.331,02-TL’nin iadesi talep edildiğinden, talep ile bağlı kalınarak söz konusu bedelin davacılar tarafından icra dosyasına ödendiği 07/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar vermek gerektiği, yine davacı tarafından dava dilekçesinin talep kısmında bulunmasa da, yargılama aşamalarında davalıya verildiği iddia edilen taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili ve yine 75.000 Euro ve 169.000,00-TL’lik ödemelerin de davalıdan alınarak davacılara verilmesi talep edilmiş ise de, bu iki talep yönünden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından söz konusu talepler ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerektiğinin anlaşıldığı, davaya konu çekin keşidecisi, lehtar ve cirantalarının tamamının mevcut dosyada taraf olması ve söz konusu çekin 818 sayılı BK’nun 20/1. maddesi gereğince kesin hükümsüz olması nedeni ile davacıların çekin iptaline yönelik talebinin kabulünün gerektiği, davacıların Ankara …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında borcu kabul ettiklerine ilişkin ikrar niteliğinde beyanları olmadığı gibi kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak tanzim edilen çeke yönelik gerek haciz varakasında gerekse mahkemede vermiş oldukları beyanın borcu ikrar anlamına gelmeyeceği kabul edilmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası tesis kılınmıştır.
(b) Birleşen … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden değerlendirme yapıldığında; öncelikle davacıların bononun teminat amacıyla verildiği iddiasını yazılı delil ile ispat edemediği, yine gabin iddiasının varlığını yasal ve inandırıcı delil ile ispatlayamadığı, ancak birleşen davanın konusunu oluşturan 360.000,00-TL’lik bononun … Ceza Mahkemesi’nin …. Karar sayılı kararının gerekçesinde 310.000,00-TL’lik borca 50.000,00-TL faiz eklenerek alındığının belirlendiği, söz konusu bu belirleme doğrultusunda mevcut bono ve ana dosyanın konusunu oluşturan çekin tefecilik suçu kapsamında alındığına ilişkin maddi vakıa belirlemesinin yapıldığı, ceza mahkemesinde belirlenen bu maddi vakıanın hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte olması nedeni ile bononun tanzim tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı TBK’nun 20/1. maddesi gereğince kesin hükümsüz olduğu, bu hükümsüzlükten dolayı birleşen dosya davacılarının davalı aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasının kabulünün gerektiği, yine söz konusu bononun davalı tarafından kanunun emredici hükümlerine ve ahlaka aykırı olarak alındığı bilinerek takibe konulması nedeni ile söz konusu takipte davalı tarafın kötü niyetli olduğu, bu nedenden ötürü davacılar lehine takip ve dava tarihi dikkate alındığında takibe konu bono miktarı üzerinden %40 kötü niyet tazminatına hükmetmek gerektiği, söz konusu kötü niyet tazminatına davacılar tarafından her ne kadar faiz talebinde bulunulmuş ise de bu talebin mahkememizce yerinde görülmediği, yine söz konusu bono nedeni ile … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında davacının 15.10.2014 tarihinde 190.809,44-TL ödeme yaptığı, yapılan ödeme miktarı kadar davanın istirdata döndüğü, davalıya ödenen 190.809,44-TL miktarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacılara ödenmesine karar vermek gerektiği, yine davaya konu bononun borçlularının tamamının mevcut dosyada taraf olmaması nedeni ile davacıların bononun iptaline yönelik talebinin reddinin gerektiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından mevcut ve birleşen dosyada inkar tazminatı için yasal faiz talep edildiği, daha sonradan dosyaya 31/03/2021 tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu, söz konusu ıslah dilekçesinde dava açılırken talep edilen yasal faizin ıslah tarihinden itibaren avans faizine ıslah edildiği yönünde dilekçe sunulmuş ise de, yukarıda anlatıldığı üzere inkar tazminatına faiz işletilmesi söz konusu olmadığından davacının ıslah ile yapmış olduğu talebi de yerinde görülmemiştir.
Yukarıda anlatılan nedenlerden dolayı mevcut ve birleşen davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-ASIL DAVA YÖNÜNDEN;
Davanın Kabulü ile … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının dayanağını oluşturan 1.500.000,00-TL’lik çek nedeni ile davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti ile çek bedeli olarak ödenen 2.043.331,02-TL’nin 07/08/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Davacıların kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile 600.000,00-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Davacıların çekin iptaline yönelik talebinin kabulü ile … Bankası / … Şubesi’nden verilme, keşidecisi … Petrol Taşımacılık ve Turizm Ltd. Şti., lehtarı … …, cirantaları …, hamili … olan 01/07/2011 ödeme tarihli, 9993507 çek nolu, 1.500.000,00-TL’lik çekin iptaline,
Davacıların tapu iptali ve tescil ile 75.000 Euro ve 169.000,00-TL’ye yönelik talepleri ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 102.465,00-TL harçtan, peşin alınan 22.334,30-TL (22.275,00-TL peşin harç + 59,30-TL ıslah harcı toplamı) harcın mahsubu ile bakiye 80,130,70-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 85.300,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yatırılan 205,00-TL (tebligat ve posta gideri toplamı) yargılama gideri ile 22.334,30-TL (22.275,00-TL peşin harç + 59,30-TL ıslah harcı toplamı) harcın davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde, yatırana iadesine,
2-BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN;
Davanın Kısmen Kabulü ile … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının dayanağını oluşturan 360.000,00-TL bono yönünden davacıların davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bono bedeli olarak ödenen 190.809,44-TL’nin, 15.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Davacıların kötü niyet tazminatı talebinin kabulü ile 144.000,00-TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Davacıların bononun iptaline yönelik talebinin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 24.591,60-TL harçtan, peşin alınan 22.275,00-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.316,60-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre hesaplanan 33.650,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yatırılan 1.570,00-TL (dava açılış, bilirkişi ücreti ve tebligat – posta gideri toplamı) yargılama gideri ile 22.275,00-TL harcın davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısım ile teminatın HMK’nun 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesine müteakip yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 24/06/2021

Başkan …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Üye …
¸e-imza
Katip …
¸e-imza