Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2023/244 E. 2023/623 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/244 – 2023/623
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/244
KARAR NO : 2023/623
KARAR TARİHİ : 21/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2022
NUMARASI : 2021/… Esas, 2022/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/09/2023
YAZIM TARİHİ :

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… esas ve 2022/… karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olup, olay tarihinde ehliyetsiz sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla, bisikletli sürücü … ve yolcu …’ye çarpması suretiyle maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün hem ehliyetsiz, hemde kusurlu olduğunu, meydana gelen kaza sonrasında davacı şirket aleyhine açılan İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, açılan davada sulh olunarak dava dışı alacaklıya 28.05.2019 tarihinde 175.028,00.TL, 09.10.2019 tarihinde 14.750,00.TL ve 09.10.2019 tarihinde 150.000,00.TL tazminat ödendiğini, ödenen tazminatın ehliyetsizlik sebebiyle rücuen tahsilinin gerektiğini, meydana gelen kaza incelendiğinde kazaya sebebiyet veren ehliyetsiz sürücü …’ın %100 kusurlu olduğunu belirterek 175.028,00.TL’nin 28.05.2019 tarihinden, 14.750,00.TL’nin 09.10.2019 tarihinden, 150.000,00.TL’nin 09.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanca, huzurdaki davanın daha önceden açılmış olup yargılaması halen devam etmekte olduğundan, dava şartı olan derdestlik nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu edilen kazanın ve buna dayalı olarak da kazaya karışan sürücü …’ın müvekkili şirket ile herhangi bir ilgisi veya alakası bulunmadığını, söz konusu kazanın meydana geldiği tarihte müvekkilinin aracın işleteni olmadığını, söz konusu … plaka sayılı aracın kaza tarihinden önce Hatay 1. Noterliği’nin 18.04.2014 tarih … yevmiye numaralı Araç Satış Sözleşmesi ile … İnş. Malz. İth. İhr. Tur. ve Otelcilik Nak. Tic. Ltd. Şti.’ne satılarak mülkiyeti ve zilyetliğinin devredildiğini, müvekkili şirketin kaza tarihinden önce (18.04.2014) aracın mülkiyetini ve zilyetliğini devrettiğinden dolayı, kaza tarihinde herhangi bir malikliği, zilyetliği veya araç işleteni sıfatının bulunmadığını beyan ederek derdestlik itirazları doğrultusunda, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise zamanaşımı ve hak düşürücü süre ve husumet itirazları doğrultusunda davanın usulden reddine, yine haksız ve mesnetsiz açılan davanın esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk derece mahkemesi kararında özetle; Davaya konu 09/10/2019 tarihli 14.750,00.TL ve 150.000,00.TL’lik ödemeler için talep edilen rücuen tahsilat istemi yönünden davanın HMK’nun 114/1-ı ve 115/1, 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, yine davaya konu 28/05/2019 tarihli 175.028,00.TL’lik ödeme için talep edilen rücuen tahsilat istemi yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
DAVAC TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; derdestlik itirazında bulundukları Hatay 4. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının müracaata bırakıldığını ve derdest olmadığını, dava açmadan önce 01/09/2021 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunduklarını, bu süre içerisinde zamanaşımı süresinin işlemeyeceğini ve pandemi sürecinde de zamanaşımı sürelerinin durduğunu, alacak taleplerinin zamanaşımına uğramadığını, ayrıca davanın reddi halinde, ya maktu ya da nispi vekalet ücretine hükmedilebilecekken yerel mahkeme tarafından hem maktu, hem de nisbi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Davacı tarafından, davalı şirkete ait olup, davacı nezdinde ZMMS sigortası ile sigortalı olan aracın ehliyetsiz sürücü sevk ve idaresinde iken karıştığı kaza sonucu dava dışı 3. kişilere ödenen tazminatların davalı sigortalıdan rücuen tahsili amacıyla dava açılmıştır.
İlk derece mahkemesince davanın derdestlik ve zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ve iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Hatay 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/… esas 2021/… karar sayılı dosya içeriği incelendiğinde dosyanın eldeki dosya davacısı tarafından yine eldeki dosyanın davalısı aleyhine açılan rücuen tazminat davası olup, dosyanın taraflarının işbu dosya tarafları ile aynı olduğu yine ilgili dosyanın dava konusunun İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/… esas sayılı dosyasında sulh olunan (09/10/2019 tarihli 14.750,00.TL ve 150.000,00.TL tutarlı ödemeler) 164.750,00.TL’lik ödemeye ilişkin rücu talebi olduğu, iş bu dosyanın derdest olup duruşmasının da 31/10/2023 tarihine bırakıldığı anlaşılmıştır.
Derdestlik yönünden yapılan değerlendirmede; Bilindiği gibi 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ı maddesine göre “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” dava şartıdır.
Derdestlik; dava açılmasının usul hukuku bakımından ortaya çıkardığı sonuçlardan biridir. Aynı konuda, aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak daha önce bir dava açılmış ve bu dava görülmekte ise, aynı konunun yeni bir dava konusu yapılması mümkün değildir. Çünkü; aynı konuda iki dava açılmasında davacının korunmaya layık bir menfaati yoktur. Bu bağlamda hukuken korunma ihtiyacı içinde bulunmadığından onun yapacağı iş, davanın sonucunu beklemektir.
Somut olayda, eldeki dava dosyasında dava konusu edilen ödemelerden 09.10.2019 tarihli ve 14.750,00.TL ödeme ile yine 09.10.2019 tarihli ve 150.000,00.TL tazminat ödemelerinin iş bu dava tarihinden önce açılan Hatay 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/… esas 2021/… karar(yeni 2022/… Esas) sayılı dosyada da dava konusu edildiği, her iki dosyanın taraflarının, dava konusunun ve talep sonuçlarının aynı olduğu, bu haliyle eldeki davada talep edilen toplam 164.750,00.TL alacak yönünden derdestlik dava şartına aykırılık bulunduğu ve mahkemece iş bu 164.750,00.TL rücu alacağı yönünden derdestlik yönünden davanın usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, davacı vekilinin bu husustaki istinaf sebeplerinin haksız olduğu anlaşılmıştır.
Zamanaşımı yönünden yapılan değerlendirmede;
Bilindiği gibi 2918 sayılı KTK’nın 109/4. maddesinde “Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar” hükmü yer almaktadır.
Yine 6102 sayılı TTK’nın 1420.maddesinde “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda davacı tarafından 28/05/2019 tarihinde dava dışı 3. kişiye yapılan 175.028,00.TL’lik ödemeden sonra iş bu ödemeye ilişkin zamanaşımını kesen bir işlem yapılmadığı, ülkemizde yaşanan pandemi döneminde 13/03/2020-30/04/2020 ve 01/05/2020-15/06/2020 tarihleri arasında zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin durduğu, yine arabuluculuk süresi içerisinde zamanaşımı sürelerinin işlemediği, ancak 28/05/2019-13/03/2020 arasında işleyen 9 ay 13 günlük süre, 13/03/2020-15/06/2020 tarihleri arasında duran 3 ay 2 günlük süre, 15/06/2020-01/09/2021(arabulucuya başvuru) tarihleri arasında işleyen 14 ay 16 günlük süre, 01/09/2021-13/09/2021 tarihleri arasında duran 13 günlük süre ve 13/09/2021-dava tarihi olan 22/10/2021 tarihleri arasında işleyen 1 ay 9 günlük süre hesaba katıldığında iş bu davanın ödeme tarihinden itibaren 25 ay 8 gün sonra açıldığı ve zamanaşımı süresinin dolduğu, bu nedenle dava konusu olan 175.028,00.TL tutarındaki ödeme yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararının doğru olduğu, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Avukatlık ücreti yönünden yapılan değerlendirmede;
Bilindiği gibi AAÜT’nin 3/2 maddesinde her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince dava konusu 164.750,00.TL alacak yönünden davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verildiği ve iş bu alacağa ilişkin usulden red kararı verildiği için maktu vekalet ücretine hükmedildiği, yine dava konusu 175.028,00.TL alacak yönünden ise davanın farklı bir gerekçeyle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği ve iş bu alacağa ilişkin red sebebi farklı olduğu için nispi vekalet ücretine hükmedildiği, her iki alacak yönünden red sebepleri farklı olduğu için mahkemece her iki alacağa ilişkin ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı ve aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 80,70.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 189,15.TL maktu istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEY İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince istinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
6-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle ilk derece mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/09/2023

Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır