Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/674
KARAR NO : 2023/1232
KARAR TARİHİ : 08/12/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2023
NUMARASI : … ESAS … KARAR
DAVACI : … -…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … -…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 08/12/2023
YAZIM TARİHİ : 08/12/2023
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2023 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusu üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından Mersin 4. İcra Dairesi Müdürlüğü’nün …/… Esas ve … Esas Sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, hakkında açılan icra takiplerine dayanak olan çeklerdeki imzaların kendisine ait olmadığını, hakkında Mersin 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ne kamu davası açıldığını ve yapılan yargılama sonucunda … hakkında çeklerdeki imzaların el ürünü olmadığından beraatına kararı verildiğini, bu nedenlerle Mersin 4. İcra Dairesi Müdürlüğü’nün … Esas ve …/… Esas sayılı takiplerin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; menfi tespit davası açmak için hukuki yararının bulunması dava şartı olarak aranmakta olduğunu, davacı tarafın açmış olduğu haksız davanın dava şartı noksanlığı sebebiyle reddi gerektiğini, davalı tarafça davacı tarafa karşı icra takibinin Mersin 4. İcra Dairesi’nin …/… Esas ve … Esas sayılı dosyalarıyla … yılında başlatıldığını, Davacı tarafın icra takibinin başlatılmasından 15 yıl sonra menfi tespit davası açtığını, bu sebeple zamanaşımı itirazında bulunduğunu, bu sebeplerle davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Yerel mahkemece verilen karar ile; davacının her iki çekteki imzanın kendisine ait olmadığı bahisle imza inkarında bulunmuş ise de söz konusu çeklerde keşidecinin … Petrol ürünleri San. Tic. Ltd. Şti olduğu ancak davacının iş bu davayı şirket yetkilisi sıfatıyla açmadığı görüldüğünden bu davada taraf sıfatı bulunmadığı anlaşılarak davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI VE DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın eksik ve hatalı olduğunu, davacının her ne kadar icra konusu çeklerdeki keşidecisi olmasa da davanın aktif husumet yokluğundan reddi kararının hakkaniyete aykırı olduğunu, davanın Mersin 4. İcra Dairesinin Müdürlüğü …/… Esas ve … Esas sayılı dosyalarında borçlu olan davacının, borcunun olmadığının tespitine ilişkin olduğunu, bu sebeple icra dosyaları kapsamında borçlu olarak görünen davacının, borcunun bulunup bulunmadığının yerel mahkeme tarafından tespit edilmesi gerektiğini, eksik inceleme sonucunda davamızın reddine karar verildiğini, davacının borçlu olarak gözüktüğünü, bu nedenle dosyada taraf sıfatının mevcut olduğunu, taraf sıfatlarının mevcut olmaması halinde İcra Müdürlüklerince yapılan takiplerin usule aykırı olduğunu, hiç bir hukuki dayanağının bulunmadığını, böyle bir borçlarının olmaması gerektiğini, davalının, davacıdan alacaklı olduğunu ispatlaması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından verilen kararda davalı lehine 9.200,00.TL vekalet ücretine hükmedildiğini, ancak usulden reddedilen kararlarda vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının kaldırılmasını, davaların kabulüne karar verilmesini, takiplerin durdurulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretini karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, çekten dolayı başlatılan takibe yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı yan; davalı tarafından Mersin 4. İcra Dairesi Müdürlüğü’nün …/… E. ve … E. Sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, davacı hakkında açılan icra takiplerine dayanak olan çeklerdeki imzaların davacıya ait olmadığını ileri sürmüştür. Davalı taraf ise; menfi tespit davası açmak için hukuki yararının bulunması dava şartı olarak aranmakta olduğunu, bu sebeple davacı tarafın açmış olduğu haksız davanın dava şartı noksanlığı sebebiyle reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; Mersin 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına dayanak çekte keşideci olarak … Petrol ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. ‘nin imzasının bulunduğunu, Mersin 4. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına dayanak çekte de keşideci olarak … Petrol Ürünleri San. Tic. LTd,Şti.’nin imzasının bulunduğunu, davacı tarafın her iki çekteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle imza inkarında bulunduğunu lakin söz konusu çeklerde keşidecinin … Petrol Ürünleri San. Tic.Ltd.Şti olduğunu, davacının iş bu davayı şirket yetkilisi sıfatıyla açmadığı görüldüğünden bu davada taraf sıfatı bulunmadığı anlaşılarak davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstinaf kanun yoluna davacı tarafça başvurulmuş, yapılan takiplerde açıkça usule aykırılık olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takiplerine konu alacakların kesinlikle hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, davacının böyle bir borcu bulunmadığından bahisle kararın kaldırılması gerektiği ileri sürülmüştür.
İncelemede gelinen bu noktada taraf, dava ve husumet ehliyeti kavramlarının açıklanması ve irdelenmesi gerekir.
Taraf ehliyeti, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 50. maddesinde açıkça düzenlenmiş olup bir davada taraf olabilme yeteneğini ifade eder. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 8. maddesinde düzenlenen medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni haklardan yararlanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi davada taraf ehliyetine sahip kabul edilmelidir.
Dava ehliyeti ise HMK’nın 51. maddesinde kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyeti olarak ifade edilmiştir. Dava ehliyeti, TMK’nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukundaki görünümü olup buna göre medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişinin dava ehliyeti bulunmaktadır.
Taraf sıfatına bir başka deyişle husumet ehliyetine gelince, bu kavram dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, “aktif husumeti”, davalı sıfatı ise “pasif husumeti” karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukukî koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise def’î değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsa bile mahkemece re’sen nazara alınmasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-d maddesinde açıkça düzenlendiği üzere dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Bu düzenlemeye göre husumet ya da bir başka deyişle taraf sıfatı dava şartlarından değildir. Dava şartının özelliği tıpkı taraf sıfatı gibi davanın esastan görülüp karara bağlanabilmesi için varlığı ya da yokluğu hâkim tarafından davanın her aşamasında kendiliğinden gözetilen ve taraflarca noksanlığı davanın her aşamasında ileri sürülen nitelikte olmasıdır.
Somut olaya gelinecek olursa; Mersin 4. İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı takip dosyalarından ötürü borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği, mahkemece yapılan isabetli tespitle her iki takip dayanağı belgede davacının borçlu olarak yer almadığı gibi dayanak çeklerde borçlu asıl şirket yetkilisi olarak da iş bu davayı açmadığı aksine şahsi borçsuzluk itirazında bulunduğu görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince davacı vekilinin ilk derece mahkemesi’nin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2- 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 269,85.TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 179,90.TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95.TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
3-6100 sayılı HMK’nin 326/1 maddesi gereğince istinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan harcamaların kendi üzerine BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesince İADESİNE,
5-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme dosya üzerinden yapıldığından lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.08/12/2023
…
Başkan
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Katip
…
¸e-imzalıdır