Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/771 E. 2022/834 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/771
KARAR NO : 2022/834
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, …Karar

DAVACI : …

VEKİLİ : Av…
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 2 -…
DAVANIN KONUSU : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
YAZIM TARİHİ : …

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas ve …karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaş meyve ve sebze ticaret ile uğraştığını, yapılan görüşmeler neticesinde davalı … ile aralarında bir tır kayısı ve bir tır nektarin yapılması hususunda anlaştıklarını ve aynı günlü sözleşme imzalandığını, bu anlaşmaya istinaden, davalı … tarafından kendisine verilen ve abisi …’nin oğlu olan diğer davalı …’a ait … Bankası Kongre/Sivas Şubesi’nde bulunan hesaba, sözleşmede yapılması kararlaştırılan mallar karşılığı ön ödemesi olarak 29.05.2020 tarihinde 70.000,00.TL para havale edildiğini, bakiyesinin ise ürünler teslim alındıktan sonra ödeneceğinin kararlaştırıldığını, paranın transfer edildiği günün ertesi günü bu malın yapılacağı ve teslim edileceği beklenirken, sözleşme tarihinin akşamında karşı tarafın “malı yapamayacağını, parayı geri iade edeceklerini” belirttiğini ancak parayı haksız olarak iade etmediklerini ileri sürerek 70.000,00.TL alacağın ödeme tarihi olan 29.05.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin gerçekleşen ticari ilişkide taraf olmadığını, müvekkilinin sadece hesaplarını kullandırdığını, davacı ile diğer davalı … arasında ürün satımına ilişkin satış sözleşmesi yapıldığını, müvekkiline karşı açılan davanın haksız olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir taahhüdünün olmadığını, sadece banka hesaplarını kullandırdığı için mağdur olduğunu savunarak müvekkil bakımından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; 5957 Sayılı Kanun’nun 2.maddesinde, meslek mensubunun: malların ticaretiyle iştigal eden ilgili meslek odalarına kayıtlı kişiler olarak, üretici: malları üretenler şeklinde tanımlandığı, 5957 Sayılı Kanun’nun 10/1 maddesine göre; üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek mensuplarının kendi aralarında bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla il merkezlerinde bir Hal Hakem Heyeti oluşturulduğu, Hal Hakem Heyeti üreticiler ile meslek mensupları ve meslek mensuplarının kendi aralarındaki bu kanunun uygulanmasında doğan uyuşmazlıklarda görevli olduğu, 5957 Sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun’un 10/5.maddesinde; “Değeri elli bin Türk Lirası’nın altında bulunan uyuşmazlıklarda, Hal Hakem Heyetleri’ne başvurunun zorunlu olduğu, bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar ilam hükmünde olduğu, bu kararların 9/6/1932 tarihli ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirileceği, tarafların, bu kararlara karşı on beş gün içinde hal hakem heyetinin bulunduğu yerde ticarî davalara bakmakla görevli Asliye Ticaret Mahkemesi’ne itiraz edebileceğ, itirazın, hal hakem heyeti kararının icrasını durdurmayacağı, ancak, talep edilmesi şartıyla hâkim, hal hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabileceği, Hal Hakem Heyeti kararlarına yapılan itiraz üzerine Asliye Ticaret Mahkemesi’nin vereceği kararın kesin olduğu”, 10/6. maddesinde ise; “değeri elli bin Türk Lirası ve üstündeki uyuşmazlıklarda hal hakem heyetinin vereceği kararlar, Asliye Ticaret Mahkemesi’nde delil olarak ileri sürülebileceği, bu maddede yer alan parasal sınırların her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında arttırılacağı, artırılan parasal sınırlar, her yıl Aralık ayı içinde Bakanlıkça Resmî Gazete’de ilan edileceği düzenlemesine yer verildiği, tarafların her ikisinin de yaş sebze ve meyve işiyle uğraşan meslek mensubu oldukları ve davanın açıldığı 2021 yılı için parasal sınırın 128.088,99.TL olarak belirlendiği, uyuşmazlık konusu alacağın miktar itibarıyla Hal Hakem Heyeti’nin görev alanın içerinde kaldığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; davacının 5957 sayılı Kanun’daki kişilerden olduğuna dair belge sunmadığını, yine …’ın ne meslek mensubu olduğu, ne de üreticisi olduğunu, üretici odasına ya da meslek odasına mensup olduğuna dair herhangi bir kaydın bulunmadığını, sözleşmeyi bozan tarafın da davacı olduğunu, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :
Tarafların beyan ve dilekçeleri ve tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, meyve alım satım sözleşmesi kapsamında avans olarak verildiği ileri sürülen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, miktar itibariyle uyuşmazlığın çözümünde Hal Hakem Heyeti’nin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
5957 sayılı “Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”un “Tanımlar Başlıklı” 2/1-ç) maddesine göre “Hal hakem heyeti: Üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek mensuplarının kendi aralarında çıkan uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla il veya ilçe merkezlerinde oluşturulan heyetleri,” olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 2/1-ı) “Meslek mensubu: Malların ticaretiyle iştigal eden ilgili meslek odalarına kayıtlı kişileri,” olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun “Hal hakem heyeti ve Toptancı Hal Konseyi” başlıklı 10/1 maddesine göre; “Üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek mensuplarının kendi aralarında bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla il merkezlerinde bir hal hakem heyeti oluşturulur. Bakanlıkça gerekli görülen ilçe merkezlerinde de hal hakem heyeti oluşturulabilir.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, 5957 sayılı Yasa’nın 2/1-ç ve 10/1 maddeleri gereğince Hal Hakem Heyetleri; Üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek mensuplarının kendi aralarında bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir.
Somut olayda tarafların Kanunda belirtilen üretici tanımında belirtilen kişilerden olmadıkları sabittir. Davacı ve davalıların Kanunda meslek mensubu olarak tanımlanan kişilerden olup olmadığı konusunda ise mahkemece bir araştırma yapılmamıştır. Davalı …’ta istinaf dilekçesinde kendisinin ne meslek mensubu ne de üretici olduğunu, üretici odasına ya da meslek mensubu olduğuna dair bir kayıt bulunmadığını, davacının da Kanundaki kişilerden olduğuna dair belge sunmadığını belirtmiştir.
Bu durumda mahkemece tarafların, 5957 sayılı Kanunda meslek mensubu olarak tanımı yapılan kişilerden olup olmadığı hususunda ilgili meslek odalarına yazı yazılıp, yine davalı gerçek kişilerin tacir olup olmadığı konusunda Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazı yazılıp, sonucuna göre mahkemenin görevli olup olmadığı konusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, davalı …’ın istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … esas ve …karar sayılı kararının HMK’nin 353/1-a-3-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dava ile ilgili deliller toplanıp değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince karar verildiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden davalıya talep halinde İADESİNE,
5-Davalı taraflarça istinaf için yapılan yargılama giderinin esas hüküm ile birlikte ilk derece mahkemesince karara BAĞLANMASINA,
6-6100 sayılı HMK’nin 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nin 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesi’ne İADESİNE,
8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 16/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır