Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/746 E. 2022/771 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/746
KARAR NO : 2022/771

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … ESAS … KARAR
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALILAR : 1- … – …
2- … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 3- … – …
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 20/04/2022

KARAR TARİHİ : 14/06/2022
YAZIM TARİHİ : …

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;

İDDİALARIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile: müvekkili ile davalılar … ve …’in, davalı şirketin ortakları olduğunu, davalıların evli olduklarını, şirket yönetiminin müvekkili ve davalı …’a verildiğini, bu iki şirket müdürü arasında, ceza hukukuna konu uyuşmazlık çıkması neticesinde davalı …’un 2017 Şubat ayından bu tarafa yükümlülüğünü ağır bir şekilde ihlal etmesi sonucu TTK 625/1 maddesi gereği şirkette yönetimle ilgili bir karar alınamadığını, bunun sonucu olarak genel kurulun topantıya çağrısının yapılamadığını, şirketin muhasebe ve finansal denetimi ve planlamasının yapılamadığını, şirketin finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporlarının düzenlenemediğini, yönetsel olarak şirket aleyhine vuku bulmuş işlemlerde hukuki temsilin yerine getirelemediğini, böylece şirketin idare edilemez duruma düşürüldüğünü, ana sözleşme gereği iki müdür tarafından alınması gereken kararların yukarıdaki sebeplerle alınamamış olması sonucunda şirketin faaliyetinin tamamen durmuş bulunması, ortaklar arasında ciddi anlaşmazlık, huzursuzluk ve geçimzsizlik mevcudiyeti, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona ermesi ve sürekli güvensizlik ortamının oluşması ile şirketin iyi idare edilememesi belirtilerek şirket müdürlerinin görevden azlini, mahkemece resen 3 yıl ve devamı süre ile şirkete yönetsel idari kayyım tayinine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesi ile; öncelikle hukuki yarar şartı noksanlığından davanın reddini talep ettiklerini, davacı ile müvekkili …’ın davalı şirketin müdürleri olduğunu, davacının bahsi geçen şirketin Müdürler Kurulunun Başkanı olduğunu, başkanın Müdür olması sebebiyle, TTK m. 624/2 hükmü uyarınca genel kurulun toplantıya çağırılması ve Genel Kurul Toplantıları’nın yürütülmesi konularında tek başına yetkili olduğunu, şirkete kayyım atanmasını talep etmede davacının hukuki menfaatinin olmadığını, müvekkili …’ın müdürlükten azlini gerektirecek hiçbir haklı nedeni bulunmadığını, şirkete yönetim kayyımı atanmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını, davacının şirkete kayyım atanması talebinin de hukuki dayanaktan yoksun ve haksız olduğunu, kötü niyet tazminatı taleplerinin olduğunu belirterek, davacının hiçbir hakkı olmadığı halde kötü niyetli olarak açtığı davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … sayılı kararı ile; davacının müdürler kurulu başkanı olup TTK nun 624/2 maddesi uyarınca başkan müdürün genel kurulun toplantıya çağrılması ve genel kurulun toplantılarının yürütülmesi konularında olduğu gibi genel kurul başka bir yönde karar almadığı ya da şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme öngörülmediği takdirde tüm açıklama ve ilanları yaptırmaya yetkili olması nedeniyle davacının bu konudaki müdür azli gerekçesinin yerinde olmadığı, davacının açılan dava ile tüm şirket müdürlerinin görevden azli konusunda talebi göz önüne alınarak kendisinin müdürlüğüne yönelik azil talebi açısından hukuki yararın olmadığı, TTK nun 630. Maddesi uyarınca, müdür azli için haklı bir sebebin varlığının gerektiği, haklı sebeplerin ise 630/3. Maddede yöneticinin özen ve bağlılık yüküm ile diğer kanunlardan beş şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi olarak sayıldığı, dosya kapsamında, dava dilekçesi ile müdür azli olarak ileri sürülen diğer sebepler açısından delil sunulmadığı, davalı şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesi açısından mahkememizin ara kararı ile dosyanın bilirkişiye tevdiine karar verilmiş olup, verilen kesin süre içerisinde davacı vekili tarafından bilirkişi delil gider avansının yatırılmaması nedeniyle bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı, bu kapsamda toplanan delillere göre karar verilmesi gerekip müdür azli açısından TTK nun 636/3. Maddesinde belirtilen haklı sebebin ispat edilemediğinden, davacının davalı … aleyhine açtığı müdür azli davasının reddi gerektiği, dosya içerisine gelen ticaret sicil kayıtlarına göre davalı şirketin müdürlerinin … ve … … olup, şirketi müştereken temsil ve ilzama yetkili oldukları, ana sözleşmenin 9. Maddesi uyarınca şirket müdürü …’in münferit imza ile yetkili olduğu, davalılardan …’ın ise müdürlük yetkisinin olmadığından bu davalı aleyhine açılan müdür azli davasının davalı sıfat yokluğundan reddi gerektiği, davacının davalılar aleyhine açtığı şirkete kayyım tayin edilmesi talebi yönünden ise mahkeme tarafından şirketin müdürü veya müdürlerin görevden alınması halinde yeni müdürün ancak genel kurul tarafından atanabileceği, kayyım atanması açısından şirketin tek müdüre sahip olması veya tüm müdürlerin yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılması talep edilmişse ve kaldırılması halinde ancak o zaman davalı şirkete mahkemece kayyım atanmasının gerekeceği, dosya kapsamında şirket müdürlerinin azline karar verilmediği ve şirketin organsız kalmadığı, bu nedenle kayyım tayini edilmesi koşulları oluşmadığı anlaşıldığından, davacının kayyım tayini talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf talebi ile; mahkemece şirket ana sermaye miktarı gözetilmeden Basit Yargılamaya göre yargılama yapıldığını, aynı şekil ve şartlarda dava taraflarının başkaca 3 adet ayrı şirketlerdeki ortaklarında meydana gelen önceki anlaşmazlıkların halli için Genel Kurul’un mahkemece seçilen Kayyım marifetiyle yapılması sağlandığını, bu şirketlerde yapılan 3 kişilik Genel Kurul toplantısı sonucunda ana sözleşmeye aykırı kötü niyetle hareket eden Müdür …’un tek başına temsilci seçilmek suretiyle şirketleri şirket ana sözleşmesine aykırı tek olarak temsil yoluna gitmesi sağlandığını, müdürün keyfi olarak şirketleri 3. Kişilere borçlandırma, şirketleri kefil gösterme gibi gayrı kanuni uygulamalar yapılmasına mahkemece sebep olduğunu, mahkemece vakıaların tespitinde de hataya düşüldüğünü, Basit Yargılama suretiyle çözmek istediği meselede davacı delillerini hiç incelemeden değerlendirmeden hatta davalı müdür … ile şirket Başmüdür’ü davacı arasında Asliye Ceza Mahkemesine intikal etmiş bulunan aralarında husumeti gösterir bir şikayet olmasına rağmen bu dahi değerlendirilmeden şirket yönetiminin çalıştırılmadığını, şirket yönetiminde alınacak kararlarda imzaların tamamlanamadığını, şirket olağan toplantılarının da yapılamadığını, bu eksikliğin ağır kusurunun davalı müdür …’da bulunduğunu, mahkemesince değerlendirilip gözetilmeden çalışamayan şirket yönetiminin faaliyetinin yönetim = İdari Kayyım Tayini ile çözülmesi gerektiğini, bu doğrultuda karar kurulması yerine çalışamayan şirket yönetimine sadece temsilci seçimi için … Esas sayılı dosyasında denetim kayyımının mahkemesince tayini hatalı olduğunu, bu nedenlerle mahkemenin … Esas sayılı dosyası ile birlikte değerlendirilmek suretiyle hukuka aykırı Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı kararının kaldırılmasına, şirkete yönetim kayyımı tayinine dair karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ni … Esas, … Sayılı Takip dosyası ve tüm dosya kapsamı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava “Limited Şirket Ortaklığına Dayanan Şirket Müdürlerinin Azli, Kayyım Atanması” talebine ilişkindir.
Davacı taraf, şirket yönetiminin davacı ve davalı …’a verildiğini, bu iki şirket müdürü arasında ceza hukukuna konu uyuşmazlık olduğunu, bu nedenle davalı …’un 2017 Şubat ayından beri yükümlülüğünü ağır bir şekilde ihlal etmesi sonucu TTK 625/1 maddesi gereği şirkette yönetimle ilgili bir karar alınamadığını, bunun sonucu olarak genel kurulun toplantıya çağrısının yapılamadığını, şirketin muhasebe ve finansal denetimi ve planlamasının yapılamadığını, şirketin finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporlarının düzenlenemediğini, yönetsel olarak şirket aleyhine vuku bulmuş işlemlerde hukuki temsilin yerine getirilemediğini, böylece şirketin idare edilemez duruma düşürüldüğünü ileri sürerek şirket müdürlerinin görevden azline, mahkemece resen 3 yıl ve devamı süre ile şirkete yönetsel (idari kayyım) tayinine karar verilmesini talep etmiş, davalı şirket cevap dilekçesi sunmamış, davalılar … ve … ise; davacı ile davalı …’ın davalı şirketin müdürleri olduğunu, davacının bahsi geçen şirketin Müdürler Kurulunun Başkanı olduğunu, başkanın Müdür olması sebebiyle TTK m. 624/2 hükmü uyarınca genel kurulun toplantıya çağırılması ve genel kurul toplantılarının yürütülmesi konularında tek başına yetkili olduğunu, şirkete kayyım atanmasını talep etmede davacının hukuki menfaatinin olmadığını, davalı …’ın müdürlükten azlini gerektirecek ve şirkete yönetim kayyımı atanmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun sadece istinaf başvuru sebepleriyle sınırlı olmak üzere duruşmalı olarak yapılmasına karar verilmiştir.
Dairemizce tensip zaptının … nolu ara kararı ile; dosyanın mali müşavir bilirkişiye tevdine karar verildiği, bilirkişiye şirket defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme yetkisi verilerek, davalı şirketin idare edilemez durumda olup-olmadığı, 6102 sayılı TTK’nın 630/2-3 maddesi kapsamında şirket müdürlerinin azlini gerektiren haklı sebeplerin bulunup bulunmadığı, şirkete kayyım atanmasını gerektiren haklı sebeplerin bulunup bulunmadığı hususlarında rapor düzenlenmesinin istendiği, bilirkişinin 07/11/2019 tarihli raporunu dosyaya sunduğu, raporun taraflara tebliğ edildiği, davacı vekili ve davalılar … ile … vekilinin bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içerir dilekçelerini sundukları anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamından; davacı ve davalı …’ın % 33,35 oranında, diğer davalı …’ın % 30,30 oranında hisse ile davalı şirkette ortak oldukları, davacı ve davalı …’ın müdür sıfatıyla müştereken temsil ve ilzama yetkili olduğu, davacının müdürler kurulu başkanı olduğu anlaşılmıştır.
1-Davacının müdürlükten azli talebi yönünden;
Davacı tarafın, dava dilekçesinde herhangi bir ayrım yapmadan müdürlerin azlini talep ettiği, davacının kendisi yönünden müdürlükten azil talebi ile ilgi davanın “dava açmakta hukuki yararının bulunmaması” nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/h maddesi delaletiyle 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
2-Davacının davalı … aleyhine açtığı müdürlükten azli talebi yönünden;
Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (TANRIVER, S.: Medeni Usul Hukuku, C.I, Ankara 2016, s.512).
Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat, dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece resen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir defî de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur (KURU, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.I., İstanbul 2001, s. 1157 vd.) (HGK’nın 23/05/2018 tarih ve 2017/13-584 Esas, 2018/1124 Karar)
Somut olayda, davacı ve davalı …’ın müdür sıfatıyla müştereken temsil ve ilzama yetkili olduğu, davacının müdürler kurulu başkanı olduğu, davalı …’ın müdür sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. Davacının müdürlükten azil talebini müdür olmayan davalıya da yönelttiği anlaşıldığından; davacının davalı … aleyhine açtığı müdürlükten azli davasının pasif sıfat yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
3-Davacının davalı … aleyhine açtığı müdürün azli ve şirkete kayyım tayin edilmesi talebi yönünden;
6102 sayılı TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise; yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacıların, öncelikle şirket müdürünün azli veya temsil yetkisinin sınırlandırılmasını gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir. (Yargıtay 11.HD.’nin 15/01/2018 tarih ve 2016/6365 esas, 2018/236 Karar)
Dairemizce alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; 6102 sayılı TTK’da sermaye şirketlerine kayyım tayini için sayılan organsız kalma, yöneticinin özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihmal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi gibi sebeplerin davalı şirket yönünden gerçekleşmediği, davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesine beyanların düzenli olarak verildiği, mali tablolarının düzenlendiği, yatırım faaliyetlerine devam edildiği ve şirketin idare edilemez durumda olmadığı anlaşıldığından davacının davalı … aleyhine açtığı müdür azli davasının ve şirkete kayyum tayin edilmesi talebinin esastan reddine karar verilmiş ise de;
Davacı vekili tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/6416 Esas, 2022/386 Karar sayılı ilamı ile; “davalı şirkete, genel kurul toplantısı yapılması için gerekli işlemleri yürütmek amacı ile kayyum atandığı, atanan kayyumun bahsekonu genel kurulu sağladığı ve şirkete yeni bir müdür tayin edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, davanın açılışından sonra yapılan bu genel kurul ile davacının, müdür …’ın azli ve şirkete kayyım tayinine ilişkin davasının konusuz kalıp kalmadığı hususu değerlendirilmeksizin karar verilmesi doğru olmadığı” gerekçesi ile bozulmasına karar verilerek dosyanın Dairemize gönderildiği ve Dairemizin 2022/746 Esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Dairemizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonunda; dosyadaki bilgi ve belgeler uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı dikkate alınarak her ne kadar davacı, davalı …’ın şirket müdürlüğünden azlini ve şirkete kayyım atanmasını talep etmiş ise de, Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar Sayılı kararı ile şirket genel kurul toplantısı yapılması ve ana sözleşme çerçevesinde işlemleri yapmak üzere kayyım tayin edildiği, genel kurulda alınan karar ile mevcut müdürleri olan … ve …’ın müdürlük görevlerinin sona erdirilmesine mevcut temsil ilzam ve imza yetkilerinin kaldırılmasına, genel kurulda aksine bir karar alınıncaya kadar …’ın şirket müdürlüğüne seçilmesine oy çokluğu ile karar alınarak şirket idaresinin değiştiği, yapılan genel kurul üzerine dava açıldıktan sonra şirkete yeniden müdür seçilmesi ve şirket idaresinin değişmesi sonucu davacının davalı …’ın şirket müdürlüğünden azli ve şirkete kayyım tayin edilmesi davalarının konusuz kaldığı, davacının davalı … aleyhine açtığı müdür azli davasının ve şirkete kayyum tayin edilmesi talebinin konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, ayrıca 6100 sayılı HMK’nun 331/1.maddesinde; ” Davanın konusuz kalması halinde davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini taktir ve hükmeder” düzenlemesi yer almakta olup buna göre dosya kapsamı ve dairemizce bilirkişi heyetinden alınan rapor birlikte değerledirildiğinde davacının dava tarihi itibari ile davasını ispat edemediğinden davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-a)-Davacının kendisi yönünden müdürlükten azil talebi ile ilgi davanın “dava açmakta hukuki yararının bulunmaması” nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle 6100 sayılı HMK’nın 114/h maddesi delaletiyle 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE,
b)-Davacının davalı … aleyhine açtığı müdürlükten azli davasının pasif sıfat yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
c)-Davacının davalı … aleyhine açtığı müdür azli davasının konusuz kalması nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
d)-Davacının davalılar aleyhine açtığı şirkete kayyum tayin edilmesi talebinin konusuz kalması nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
e)-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin yatırılan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30.TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
f)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
g)-6100 Sayılı HMK’nın 330 maddesi gereğince davalılar … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümlerine göre 5.100,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ile …’a VERİLMESİNE,
İstinaf incelemesi yönünden;
4-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafça peşin yatırılan 44,40.TL maktu istinaf karar harcı ile 54,40.TL temyiz karar harcının kararın kesinleşmesi ile istek halinde davacıya İADESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
6-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalılarca istinafta yapılan 54,40.TL temyiz yoluna başvurma harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davalılara İADESİNE
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde peşin alınan ve kullanılmayan gider avansının İADESİNE,
8-Kararın Dairemizce taraf veya vekillerine TEBLİĞİNE,

Dair, Davacı vekili Av. Şemsettin Demirhan’ın yüzüne karşı davalı şirket ve diğer davalıların vekillerinin yokluğunda, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince yapılan istinaf yargılaması sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1 maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.14/06/2022


Başkan

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Üye

¸e-imzalıdır


Katip

¸e-imzalıdır