Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/720 E. 2022/1013 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/720
KARAR NO : 2022/1013
KARAR TARİHİ : 07/07/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2022
NUMARASI : 2021/… Esas, 2022/… Karar
DAVACILAR : 1-… -TCK NO: …
2-… – TCK NO: …,
3-… – TCK NO: …,
VEKİLİ : Av. …,
DAVALI : 1 -… -TCK NO: …, …
VEKİLİ : Av. …,
DAVALI : 2 -… – TCK NO: …, …
VEKİLİ : Av. …,
DAVALI : 3 -… –
DAVANIN KONUSU : Hisse Devrinin İptali ve Tescil
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/07/2022
YAZIM TARİHİ :

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… esas ve 2022/… karar sayılı kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin tek hissedarının davacıların murisi … olduğunu, ölümü üzerine şirketin davalı …’e bedelsiz devredildiğini öğrendiklerini, davalı …’ın murisin kardeşi olduğunu, devrin yasaya aykırı olduğunu, murisin 2 yıldır hastanede kanser tedavisi gördüğünü, davalının kardeşinin hastalığını ve ehliyetsizliğini fırsat bilerek pay defterinde usulsüz işlemler yaparak tüm payı üzerine aldığını, şirketin tek malvarlığının otel olduğunu, davalının kardeşinin hastalığın etkisi, murisin erkek çocuğunun olmaması, morfin ilaçlarının etkisi, vs. durumlarını fırsat bilerek murisin hastanede tedavi gördüğü sırada ehliyetini kaybettiği zamanda pay devrine ilişkin yetkilendirmeyi aldığını ve ölümünden hemen önce paylara bedel ödemeden tüm payı kendi üzerine geçirerek tescil ettirdiğini, davalının sırf mirasçıların hak sahibi olmasını önlemek amacıyla murisin ehliyetsizliğinden yararlanarak bedelsiz olarak devraldığını, devir işlemlerinin de şüpheli olduğunu, pay devrine ilişkin atılı imzanın murisin imzasına benzemediğini, şeklinin dahi farklı olduğunu, murisin devrin yapıldığı tarihlerde hastalığı nedeniyle kendinde olmadığını, halisinasyon gördüğünü, ölmeden önceki 1 yıla kadar yaptığı her türlü işlemlerin temyiz kudreti olmadığından yok hükmüne olduğunu, ayrıca davalının hisseyi alacak işi ve maddi durumunun bulunmadığını, tüm işlemlerin gerçek olsa dahi gerçek iradenin satış olmadığını, tamamen mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlem olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketine ait tüm payların ( hisselerin) devirlerin yok hükmünde geçersiz olmasından dolayı iptaline ve tüm hisselerin muris üzerine tesciline, olmadığı takdirde tüm hisselerin mirasçılar üzerine tesciline, olmadığı takdirde müvekkillerinin mirasçılık belgesinde belirtilen hisseleri oranında hissedar sayılarak, hisselerinin müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; şirket hakkında açılan davanın husumetten reddi gerektiğini, uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacı …’in fiili ehliyetinin bulunmadığını, davayı tüm mirasçıların açması gerektiğini ancak 3 mirasçının açtığını, davalı …’in gerçekte muris …’in kardeşi değil oğlu olduğunu, Mersin 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam eden davanın gerçek mirasçılık durumunu ortaya koyacağını, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, bir an için söylenen doğru kabul edilip davalı …’in hisseyi devreden …’in kardeşi olsa da, müvekkilinin bedelini ödeyerek şirket hisselerini aldığını, devir öncesi …’in sağlık raporu aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ’NİN KARAR ÖZETİ :
İlk Derece Mahkemesi 14/01/2022 tarihli kararında; “…Dava, bedelsizlik ve ehliyetsizlik iddiasına dayalı anonim şirket hisse devri ve iptal talebine ilişkindir. Davacılar tarafından, davalı şirkete ait payların yok hükmünde ve geçersiz olmasından dolayı iptali ile tüm hisselerin muris üzerine tesciline, olmadığı takdirde tüm hisselerin mirasçılar üzerine tesciline, olmadığı takdirde müvekkillerinin mirasçılık belgesinde belirtilen hisseleri oranında hissedar sayılarak hisseleri oranında tesciline karar verilmesi talep edilmiştir. Tüm dosya kapsamı, dava dilekçesi ekinde sunulan belgeler değerlendirilmesinde ise; miras paylarına dahil olduğu belirtilerek mirasçılık sıfatına dayalı olarak bedelsizlik ve ehliyetsizlik iddiasına dayalı olarak devredildiği öne sürülen mal varlığı hakları olan ticari şirket hisselerinin 6102 sayılı TTK’da tanımlanmış olmasının davayı ticari dava kılmayacağı, yukarıda belirtilen emsal nitelikteki yargıtay ve BAM kararları da dikkate alınarak davacıların davalarının dayanağının temelinin miras bırakandan intikal eden mirasçılık haklarına dayandığından genel ilke olarak görevli mahkemenin belirlenmesindeki temel ölçütün davaya konu mal varlığı haklarını oluşturan unsurların niteliği olmayıp, mirasçıların hukukunu zedeleyen mal varlığı haklarına yönelik bedelsizlik veya ehliyetsizlik işlemi olup olmadığı hususu olup, bunu değerlendirme görevinin de 6100 sayılı HMK’nın 2. Maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu, davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, davacıların tacir olmadığı, açılan davada anonim şirket hisse devri ve iptal talebinde bulunulmuş olmasının davaya ticari dava niteliği kazandırmayacağı, davanın TTK’da düzenlenen mutlak ve nisbi ticari dava niteliği bulunmadığından ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olmadığı anlaşıldığından, Mahkememiz görevli olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan HMK’nun 114/c ve 115/2.maddeleri gereğince göreve yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davalılar vekillerinin ihtiyati tedbir kararına itirazları yönünden; İhtiyati tedbir kararının uygulanması başlıklı 393/1.maddenin 22/07/2020 tarihli değişik hali olan ihtiyati tedbir kararının verildiği tarih itibariyle yürürlükte olan metni “(1) İhtiyati tedbir kararının uygulanması, bu kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmek zorundadır. Aksi hâlde, kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar.” şeklindedir. Mahkememizin 25/11/2021 günlü tedbir ara kararının davacılar vekiline 29/11/2021 tarihinde tebliğ edildiği, mahkemenizin 13/12/2021 günlü ara karar ve tensip tutanağının 14/12/2021 tarihinde tebliğe çıkartılılarak 19/12/2021 tarihinde e-tebligat olarak tebliğ edildiği, ancak davacılar vekili tarafından ara kararlarda belirtilen teminatın yatırılarak tedbirlerin infazının talep edilmediği tespit edilmiştir. Mahkememizin 2021/… Esas sayılı 13/12/2021 günlü ve 25/11/2021 günlü ihtiyati tedbir kararlarının HMK 393/1 maddesi gereğince teminata bağlanmasına karar verilerek mahkememizin ara kararlarında hükmolunan %10 oranında teminatın ihtiyati tedbir kararlarının davacılar vekiline tebliğ edildiği tarihlerden itibaren 1 haftalık yasal süresi içerisinde teminatın yatırılarak infazının talep edilmediği anlaşıldığından mahkememizin her iki ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden hükümsüz kaldığından ihtiyati tedbirin hükümsüz kalmasına karar verilmesi nedeniyle davalılar vekillerinin ihtiyati tedbirin kaldırılması talepleri yönünden konusuz kaldığından talebin esasıyla ilgili karar verilmesine yer olmadığına, davacılar vekili tarafından davalı şirkete kayyum tayinine karar verilmesi talep edilmiş ise de davacılar vekilinin bu talebinin mahkememizin 13/12/2021 ve 25/11/2021 günlü ara kararları ile reddine karar verildiği, koşullarda değişiklik olmadığı anlaşıldığından tedbiren kayyum atanmasına ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACILAR TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava ve taleplerinin ticaret hukukundan kaynaklandığını davada öncelikle hisse devrinin bedelsizlik, ehliyetsizlik ve usulsüzler nedeniyle yok hükmünde olması nedeniyle hisse devrinin iptalinin istenildiğini ancak mahkemece diğer dava sebepleri dikkate alınmadan sadece muris muvazaasından dolayı görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının belirlenen teminat fahiş oluğundan yatırılamadığını, mahkemece tedbirin kaldırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, şartları bulunduğu halde yönetim ve denetim kayyımı taleplerinin reddine karar verilmesinin de doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasını, teminatsız olarak hisseler üzerine ve şirkete ait otel üzerine tedbir konulmasını ve şirkete yönetim ve denetim kayyımı atanmasını talep etmiştir.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tüm mirasçılar tarafından açılması gerektiğini ancak bu şartın sağlanmadığını, Mersin 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/… esas sayılı dosyası ile nüfus kaydı düzeltilmesi davasının açıldığını, bu dava ile mirasçılık paylarının değişeceğinin kesin olduğunu, dosyanın beklenmesi gerektiğini, müvekkilinin muris ile sağ iken iş ortaklığı yaptığını, diğer daval İhsan’ın murisin oğlu olduğunu, müvekkilinin bedeli mukabilinde hisse satın aldığını, müvekkillerinin dahili davalı yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, böyle bir kavramın HMK’de bulunmadığını, müvekkili hakkında ret kararı verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hisselerin davalı …’dan bedeli ödenerek alındığını ve hissenin alındığı tarihte bu davanın bulunmadığını, bu davada müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava değerinin düşük gösterildiğini, gerçek dava değerine göre harç alınması gerektiğini, davacı …’in fiili ehliyetinin bulunmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :
Taraf vekillerinin beyan ve dilekçeleri, tüm dosya kapsamı
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, hisse devrinin iptali ve tescil istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi’nce, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine, davalı yanın ihtiyati tedbire itirazının, davacı tarafça teminatın 1 haftalık yasal süre içerisinde yatırılıp infazı talep edilmediğinden tedbirin kendiliğinden hükümsüz kaldığının tespiti ile talebin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kayyım tayini talebinin reddine karar verildiği, karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
İstinaf incelemesi, HMK’nin 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
İstinaf başvurusuna konu ihtilaf, mahkemenin görevli olup olmadığı ve mahkemece ihtiyati tedbir talepleri hakkında verilen kararların hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı yan davada, hisse devrinin bedelsiz olduğunu ve davacılar murisinin devir sırasında fiil ehliyetinin bulunmadığını ileri sürerek Anonim Şirket hisse devrinin iptali ile tescil talebinde bulunmuştur.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince bir kısım Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları emsal gösterilip, davanın da miras payından kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, Anonim Şirket 6102 sayılı TTK’nin 329 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, TTK’nin 4/1-a maddesine göre, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari dava olarak kabul edilmiş ve TTK’nin 5. maddesinde de ticari davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Davacı yanın bu davadaki temel iddiası devrin bedelsiz olduğu ve hisse devrinin ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğuna yöneliktir. Davacı tarafça davada, ilk derece mahkemece emsal gösterilen kararlardaki gibi muris muvazaası hukuksal nedenine dayanılmadığı gibi tenkis talebinde de bulunmadığından, mutlak ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olup, ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı doğru olmamış, bu nedenle davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin görevsizlik kararına yönelik istinaf başvurusu haklı görülerek mahkeme kararının kaldırılması gerekmiş, davalı … vekilinin görev dışındaki sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesinde yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Davacı yan mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının uygulanmasını HMK’nin 393/1 maddesince bir hafta içinde talep etmek zorunda olup, somut olayda davacı taraf mahkemece belirlenen teminatı yatırıp tedbirin uygulanmasını talep etmediğinden ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbirin kalktığının tespitine karar verilmesinde ise hukuka aykırı bir yön görülmemiştir.
Şirketlerin seçilmiş organları eliyle idaresi asıl olup, bir şirkete kayyım atanması için kural olarak şirketin yasal organlarının mevcut olmaması gerekmektedir. Somut olayda davalı şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi mevcut delil durumu dikkate alındığında davalı şirkete kayyım atanmasını gerektirir bir durumun bulunduğu da yaklaşık olarak ispat edilemediğinden ilk derece mahkemesince bu talebin reddine karar verilmesi de doğru olmuştur.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, davanın görülmesinde Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan, ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı, davacılar vekilinin ve davalı … vekilinin görevsizlik kararına yönelik istinaf başvurusunun yerinde olduğu anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına, davacılar vekilinin tedbirlere yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmediğinden davacılar vekilinin ihtiyati tedbirlere yönelik istinaf başvurusunun reddine, davalı … vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilerek dosyanın uyuşmazlık hakkında karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1-Davacılar vekili ve davalı … vekilinin Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… esas ve 2022/… karar sayılı görevsizlik kararına karşı istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/… esas ve 2022/… karar sayılı kararının HMK.’nun 353/1-a-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dava ile ilgili deliller toplanıp değerlendirilmeden ilk derece mahkemesince karar verildiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK.nun 353/1-a-3 maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacılar vekilinin tedbir talebi yönünden istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
5-Davalı … vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
6-a)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davacılar tarafından peşin alınan 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden davacılara talep halinde İADESİNE,
6-b)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalı … tarafından peşin alınan 80,70.TL istinaf karar harcının istinaf eden davalı …’e davacılara talep halinde İADESİNE,
7-Davacı tarafından istinaf için yapılan yargılama giderinin esas hüküm ile birlikte ilk derece mahkemesince karara BAĞLANMASINA,
8-6100 sayılı HMK’nın 330. maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
9-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesi’ne İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a/3 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle KESİN olmak üzere 07/07/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır