Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/661
KARAR NO : 2022/852
KARAR TARİHİ : 24/06/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … ESAS
DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
İHTİYATİ HACİZİN
KALDIRILMASINI
TALEP EDEN
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : …
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas sayılı ara kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, istinaf başvurusuna tabi bir karar olduğu, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı-müvekkili …’nun, Özel Adana … Sağlık ve Tedavi Hizmetleri Tıbbı Ürünleri A.Ş. adlı şirketteki 47050 adet hissesini 35.000.000,00.TL bedelle davacı-…’ya satışı hususunda anlaştıklarını, tarafların aralarında “Anonim şirket hisse devri sözleşmesi” başlıklı satış sözleşmesi akdedildiğini ve satış bedelinin 20.03.2018 tarihinde ödenmesini kararlaştırdıklarını, satış bedeline karşılık Adana 10. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine konu 20.09.2016 tanzim ve 20.03.2018 vade tarihli 35.000.000,00.TL bedelli bono düzenlediklerini, hisse devrinin Adana 1. Noterliği’nin 20.09.2016 tarihli … yevmiye numaralı işlemi ile tasdik edildiğini ve ticaret sicil gazetesinde yayınlandığını, davalının zararda olan bir şirketin hisselerini devrederek kendisini dolandıran davacı müvekkilinin sahtekar olduğu gerekçesi ile ödeme günü geldiğinde bonoyu ödemekten imtina ettiği ve bonoyu geri alarak şirket hisselerini davacı müvekkiline geri vermek istediğini, müvekkilinin davalı … aleyhine Adana 10. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattığı ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak bononun 10.000.000,00.TL’lik kısmını icra takibine konu ettiğini, bu defa davalı tarafından davacı ile hiçbir ticareti olmadığını ve takibe konu bono üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını iddia ederek Adana 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile imzaya itiraz davası açtığı ve takibin durdurulmasını sağladığını, davalının açtığı imzaya itiraz davasında takibin teminatsız olarak durdurulması için de aynı yöntemi kullandığı ve bono bedelinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve davacı-müvekkili ile aralarında hiçbir ticaret bulunmadağını iddia ederek mahkemede davacı-müvekkili açısından olumsuz bir algı oluşturulduğu ve takibin teminatsız olarak durdurulmasına sebep olunduğunu, oysa ki davacı-müvekkilinin şirketteki hissesini davalı-borçluya devrettiği tarihte Özel Adana … Sağlık ve Tedavi Hizmetleri Tıbbı Ürünleri A.Ş.’nin malvarlığı ile aylık cirosunun toplam 4.500.000.TL civarında olan üç hastane faaliyet gösterdiğini, bünyesinde 3 hastane bulunduran bir şirketin hissesini satın alan davalı-borçlunun, satış bedelinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu iddia etmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Türkiye’nin en güzide üniversitelerinden biri olan Hacettepe Üniversitesinden mezun olduktan sonra yaklaşık 25 yıldır doktorluk mesleğini ifa eden ve Adana iline kazandırdığı hastaneler sayesinde sağlık sektöründe bilinen bir iş adamı durumuna gelen davacı-müvekkilin sahtekarlık ve dolandırıcılık ile yöntemleri ile avukatlık mesleğini ifa etmekte olan davalı-borçluyu kandırması ve aldatmasının hayatın olağan akışına aykırı olmakla açıklanan nedenlerle davalı-borçlunun borca itiraz nedeni ile durdurulan icra takibinde işlemlere devam edilebilmesi için iş bu davanın açılarak itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından mahkemeye sunulan 26/06/2020 havale tarihli dilekçe ile; dilekçe ekinde bulunan bono nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 2.000.000,00.TL’lim bölümü için 2004 sayılı İİK’nun 257 vd maddeleri gereğince borçlunun borcuna ve masraflarına yeter miktarda menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 07/07/2020 tarih ve … D.İŞ sayılı kararı ile; dosya içeriği, borçluların mal kaçırma ihtimali dikkate alınarak ihtiyati haciz talebinin kabulüne, 2004 sayılı İİK’nın 257 vd maddeleri gereğince borçlunun 2.000.000,00.TL’lik borcuna ve masraflarına yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili 27/10/2020 tarihli dilekçe ile; dosyada bulunan Adana BAM 9. HD’nin karar ilamı ile 20/09/2016 tarihli 35.000.000,00.TL bedelli sahte Anonim Şirket Hisse Devir Sözleşmesi dışında taraflarca yapılan 4.705.000,00.TL bedelli gerçek Anonim Şirket Hisse Devir Sözleşmesi bulunduğunu, dava konusu hisselerin devrine ilişkin dava dışı şirketin 09/09/2016 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı ve müzakere defterindeki yönetim kurulu kararı, pay defteri içeriği, Adana Ticaret Sicil Memurluğu’ndan gelen evraklar hepsi değerlendirildiğinde davaya dayanak 20/09/2016 tarihli 35.000.000,00.TL bedelli sahte Anonim Şirket Hisse Devir Sözleşmesi ile birleşen dava dosyası dayanağı bonunun hüküm ve kuvvetini ortadan kaldırdığını, birleşen Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyasından devam eden ihtiyati haciz kararı bulunduğu ve müvekkili …’nun tüm banka hesaplarına hacizler konulduğunu, müvekkili … dahil …, …, …, … ve … isimli şahısların vermiş oldukları dilekçede imzalarının taklit edilerek yüksek miktarlarda borçlandırıldıklarını beyanla şikayetçi olmaları üzerine Adana Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmalar neticesinde tanzim edilen ve Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasından kabul edilen iddianeme de Av…, Av…, …, …, … ve … isimli şahısların sahte senetler düzenleyerek müşteki olan şahısların imzalarını taklit etmek suretiyle borçlandırarak mağdur ettiklerini, dosya kapsamında yapılan araştırmalar sonucunda sahte senetlerdeki imzaları atan şahsın İstanbul ilinde yaşayan dosya kapsamındaki şüphelilerden … isimli şahsın olduğunu, … isimli hattat tarafından ıslak imzanın birebir aynısı üretildiğinden bahisle müvekkili aleyhine verilen ihtiyati haczin makul bir teminat mukabilinde kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARAR ÖZETİ :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas sayılı ara kararı ile; talebin mahkemece verilen 07/07/2020 tarihli … D.İş ihtiyati haciz kararının koşulların değişmesi nedeni ile makul bir teminat ile kaldırılması talebine ilişkin olmakla tüm dosyanın incelenmesinde, davaya konu senet nedeniyle davacı … hakkında “Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile Suç İşlemek Amacıyla Kurulan Örgüte Üye Olma, Kamu Kurum ve Kuruluşları vb. Tüzel Kişiliklerin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık, Resmi Belgede Sahtecilik” suçlarından kamu davası açıldığının anlaşıldığı, davalı vekilinin, kamu davası açılmasının, durum ve koşulların değişmesine neden olduğunu belirterek, mahkemenin … D.İş sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararının uygun bir teminat ile kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, her ne kadar davacı … hakkında kamu davası açılmış ise de mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarında ve özellikle Adli Tıp Kurumu Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu tarafından verilen raporda, davaya konu senet altında atılan imzanın davalıya ait olduğunun belirlenmesi de dikkate alınarak, HMK’nun 209/3 maddesi gereğince davalı vekilinin ihtiyati haciz kararının uygun bir teminat ile kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVALI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf talebi ile; mahkemece verilmiş olan davalı vekilinin ihtiyati haciz kararının uygun bir teminat ile kaldırılmasına ilişkin talebinin reddine yönelik kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, şöyle ki, ilk derece mahkemesin 2004 sayılı İİK 266 maddesi uyarınca ihtiyati haczin kaldırılması talep edilmiş olmasına rağmen mahkemece hukuki nitelendirme ve değerlendirmede hataya düşülerek sanki verilen ihtiyati haciz kararına yönelik olarak İİK 265/1 maddesinde öngörülen bir itiraz da bulunulmuş gibi red gerekçesi hazırlandığını, ihtiyati haczin kaldırılması İİK 266 maddesinde gayet açık olup bu madde hükmü uyarınca yapılacak başvuruların mahkemece öngörülecek bir teminat uyarınca mahcuzlar üzerindeki varolan ihtiyati haczin kaldırılması gerekeceğini, bu maddeye göre ihtiyati haciz teminat karşılığında mahkeme tarafından kaldırılınca, mallar üzerindeki ihtiyati haczin tamamen kalkmakta ve onun yerine gösterilen teminatın ihtiyaten haczedilmiş olduğunu, yani bu durumda, ihtiyati haciz kararının geçerli kalmakta sadece kararın konusu değişmekte olmakla mahkemece usul ve yasaya aykırı olan … tarihli ara kararın kaldırılmasına ve davalı aleyhine verilen ihtiyati haczin gerektiğinde makul bir teminat mukabilinde kaldırılması için yeniden hüküm kurulmasını talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Dava hukuki niteliği itibarıyla “İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)” talebine ilişkin olup, istinaf konusu mahkemece verilen … tarihli ara kararın kaldırılması talebine ilişkindir.
Davalı vekilince müvekkili hakkında verilen ihtiyati haciz kararının gerektiğinde makul bir teminat mukabilinde kaldırılması talep edilmiş, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verildiği, iş bu karara karşı davalı vekilince, taleplerinin İİK’nun 266.maddesi uyarınca teminat mukabilinde ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin olduğunu, ilk derece mahkemesince taleplerinin ihtiyati hacze itiraz olarak anlaşılarak karar verildiğinden bahisle istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
HMK.’nın 341/1. maddesi hükmüne göre ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Öte yandan, “Teminat karşılığı tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması”na ilişkin düzenleme yapan İİK’nın 266. maddesinde, 258/son veya 265/son maddesindeki gibi istinaf kanun yolu ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Buna göre , teminat karşılığı ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin mahkemece verilecek kararın istinafı olanaklı değildir. Zira ihtiyati haciz 266. maddeye göre (teminat karşılığında) mahkeme tarafından kaldırılınca, mallar üzerindeki ihtiyati haciz tamamen kalkmakta ve onun yerine, gösterilen teminat ihtiyaten haczedilmiş sayılmaktadır. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2013, sayfa 1059)
Kanun koyucunun ihtiyati hacze dair kanun yollarına ilişkin düzenlemeleri bilinçli, özenli, ayrıntılı ve açık bir şekilde yapması, ihtiyati haciz talebinin reddi ve ihtiyati hacze itiraz üzerine verilen kararlar için kanun yolu imkânını getirmesi, İİK’nın 266. maddesinde ise bilinçli şekilde istinaf kanun yolu ile ilgili düzenleme getirmemesi karşısında, davalı vekilinin teminat karşılığı ihtiyati haczin kaldırılması talebi üzerine Mahkemenin vermiş olduğu karara karşı, kanun yolu, dolayısıyla istinaf yolu kapalıdır.
İstinaf kanun yolu kapalı olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince kararda istinaf kanun yolunun açık olduğunu belirtilmesinin de yasada mevcut olmayan istinaf kanun yoluna başvurma hakkını bahşetmeyeceği değerlendirilmekle kesin olan kararlara yönelik istinaf istemleri yönünden HMK’nın 346/(1) maddesi uyarınca mahkemece bir karar verilebileceği gibi, aynı Kanun’un 352. maddesi maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi’nce de karar verilebileceğinden, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1)-Yukarıda açıklanan nedenlerle, yapılan ön inceleme sonucunda, mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle, HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b. maddeleri uyarınca davacı vekilinin İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE,
2)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibarıyla alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcı peşin olarak alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3)-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4)-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde İlk Derece Mahkemesince taraflara İADESİNE,
5)-6100 sayılı HMK’nın 330. Maddesi gereğince inceleme duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6)-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 346/1 ve 352/1-b maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak 24/06/2022 tarihinde karar verildi.
…
Başkan
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Üye
…
¸e-imzalıdır
…
Katip
…
¸e-imzalıdır