Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/309 E. 2022/882 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 9. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/309
KARAR NO : 2022/882
KARAR TARİHİ : 27/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … ESAS-… KARAR
DAVACI : SWS GIDA SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : … – Adana Hacı Organize Sanayi Bölgesi Baklalı cad. No:20 Yüreğir/ADANA
VEKİLİ : Av. … – Ziyapaşa Bulvarı Kurtuluş Mahallesi Beyaz Ev Apartmanı Bina No:18 Kat:2 Daire:2 Seyhan/ADANA
DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/06/2022
YAZIM TARİHİ : 27/06/2022

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine istinaf başvurusunda bulunulmuş olup, istinaf talebinin süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirilmiş olduğu ve istinafa başvuru koşullarının mevcut olduğu dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucu anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; …’in, müvekkili davacı şirketin %50 payla paydaşı ve müdürü iken …’in müvekkili şirketteki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığını, …’in aynı zamanda davalı şirketin de ortağı münferit yetkili yöneticisi olduğunu, …’in müvekkili şirketin yönetici olduğu dönemde … Organize Sanayi Bölgesi …. Sokak no… Sarıçam/Adana adresinde yer alan Adana ili, … ilçesi, … mahallesi, … ada, 3 parsel de kayıtlı taşınmazı kullanmaktayken taşınmazı boşalttığı tahliye ettiğini, anılan taşınmazın davalı şirkete ait olduğunu, anlaşılacağı üzere …’in bir şirketin malvarlığını diğer bir şirkete kullandırdığını, danışıklı işlemlerle şirketleri birbiri ile hukuki ilişki içine sokmaya çalıştığını, müvekkili tarafından taşınmazın tahliye edildiği ve boşaltıldığının tespit edildiğini, diğer yandan müvekkilinin mali olduğu … plakalı … marka kamyonetin … tarafından götürüldüğü ve yıllardan beri bilabedel … isimli şirkete kullandırıldığının tespit edildiğini, bunun için …’den aracı teslim etmesi ve aracın haksız kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen 47.600,00.TL+KDV bedelin ödenmesi istenildiğini, fakat … tarafından ödeme yapılmadığı, fatura iade edildiği ve gönderilen ihtarname ile … plakalı kamyonetin uhdelerinde bulunduğunun ikrar edildiğini, müvekkili tarafından taşınmazın tahliye edildiği ve boşaltıldığının tespit edilerek taşınmazın anahtarının 27/06/2018 tarihinde notere tevdi edildiği aynı gün mail ile de … yöneticisi … ve avukatı … ‘a mail ile de bildirildiğini, esasen müvekkilinin taşınmazı boşalttığı tarihin çok daha öncesine rastladığı fakat davalı tarafından taşınmazın teslim alınmaktan imtina edildiğini, mevcut bir borç olmadığı gibi müvekkiline takip tarihinden önce gönderilmiş bir ihtar, fatura da olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin temerrüde de düşürülmediğini, bu durumda takip talebinde yer alan işlemiş faiz kalemi de olmayan bir alacak iddiasından ibaret olduğunu, Adana 11. İcra Müdürlüğü7nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ise Temmuz Ayı Kira Bedeli adı altında müvekkilinden alacak talebinde bulunulduğunu, müvekkilinin böyle bir borcu olmadığının müvekkili ile davalı arasında bir kira sözleşmesi de bulunmadığını, müvekkiline karşı haksız ve kötüniyetle bir takip başlatılmış olmakla icra takibinin durdurulmasına dair tedbir talep ettiklerini, … plakalı aracın davalı tarafından kullanıldığının sabit olmakla aracın haksız kullanımından kaynaklanan bedelin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, bu kullanım bedelinin ne kadar olması gerektiğinin mahkemece bilirkişi incelemesi yapılarak tespiti de mümkün olmakla bu durumda …’nin defter ve kayıtları üzerinde bir inceleme yaptırılarak araç kirasından elde edilen gelirlerin dikkate alınması ve bu gelirlerin müvekkiline ait olması gerektiğinin de açık olmakla icra takip dosyasından talep edilen 18.949,83.TL yönünden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin tedbiren durdurulmasına, davalının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, aracın haksız kullanımı nedeniyle şimdilik 13 aylık kullanım bedeli olarak KDV dahil 56.168,00.TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, araca verilen maddi zararlar nedeniyle belirsiz alacak olarak şimdilik 200,00.TL’nin davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili aleyhinde açılan birbirinden iki farklı konuyu içeren davanın tek dava olarak açılamayacağını, menfi tespit ile haksız kullanım tazminatı taleplerinin aynı dosyadan istenemeyeceğini, menfi tespite konu mal ve haksız kullanıma konu malın birbirinden farklı olduğu dikkate alınarak salt tarafların aynı olması nedeniyle tek davada görülemeyeceğini daha önce belirttiklerini, fakat bundan da öte davacının talep konularının mahkemeniz görevine girmediği, menfi tespit davasının Sulh Hukuk Mahkemesi’nde, haksız kullanım bedeli tazminatına ilişkin davanın ise Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği ve görevli mahkemelerin belirtilen mahkemeler olduğuna ilişkin Yargıtay kararlarını sunduklarını, HMK gereği kira ilişkisinden doğan her tür davanın sulh hukuk mahkemesinde görüleceğinin belirtildiği, burada tarafların tacir olmasının göreve herhangi bir etkisi bulunmadığını, buna ilişkin Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2014/812 Esas, 2014/10995 Karar nolu onama kararını ve buna bağlı Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası kararını sunduklarını, yine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2016/968 Esas, 2016/2426 Karar sayılı ilamında iki tarafın da tacir olduğu ecrimisil (haksız kullanım bedeli) alacağına ilişkin davaların genel mahkemelerde görüleceği ve Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduğu yönünde karar verildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ :
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı ile; davacının davalı … Uluslararası…A.Ş.’ye karşı menfi tespit, araç kullanım bedeli ve araca verilen zarar için talepte bulunduğu, menfi tespit talebinin mahkememizce görevsizlik kararı verilerek Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderildiği, davacının araç kullanım bedeli ve araca verilen zarar yönünden tazminat talebine gelince, dava dışı …’in davacı şirketin eski paydaşı ve müdürü olduğu, şirketteki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı, davalı … Uluslararası…A.Ş’nin ortağı ve şirket temsilcisi olduğu, davacı şirketten ayrıldıktan sonra şirkete ait … plakalı kamyonetin … tarafından götürüldüğü ve yıllardan beri bedelsiz olarak davalı … isimli şirkete kullandırıldığının tespit edildiği, İzmir 27. Noterliğinde çekilen ihtarda dava dışı …’in hukuki sorumluluğunun bulunduğu, bununla birlikte TCK’nin m.155 hükmüne göre dava dışı … hakkında şikayette bulunulduğu, Adana Asliye Ceza 5. Mahkemesi’nin … Esas sayılı davasında dava dışı …’in yargılandığı hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının dava dışı …’e karşı araç kullanım bedeli ve araca verilen zarar nedeniyle talepte bulunulması gerekirken dava dışı …’in ortağı ve temsilcisi olduğu davalı şirket adına açılan iş bu davada, davalı şirketin pasif husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
DAVACI TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf talebi ile; mahkemece davanın pasif husumet yokluğu nediyle reddine karar verildiğini, mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, dava konusunu teşkil eden, müvekkiline ait … plakalı kamyonetin davalı şirket tarafından kullanıldığını, aracı bedelsiz olarak kullanarak fayda sağlayan davalı şirket olmakla müvekkiline ait kamyoneti haksız ve bedelsiz olarak kullanan ve araca maddi zarar veren davalı şirket olduğundan, huzurdaki davanın elbette davalı şirkete yöneltilmesi gerektiğini, zira bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişinin o hakka uymakla yükümlü olduğunu, tüm bu sebeplerle usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER :
Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı dosyası.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
Dava “ALACAK ” talebine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, …’in davacı şirkette hissedar iken hissesini devrederek ayrıldığını, …’in aynı zamanda davalı şirketin ortağı ve münferit yetkilisi olduğunu, davacının davalı şirkete ait taşınmazı kullandığını ve bir süre sonra bu taşınmazı tahliye ederek anahtarının davalıya gönderildiği halde davacıdan icra yoluyla kira alacağı talep edildiğini, kira bedelinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, davacının malik oldğunu … plakalı aracın dava dışı … tarafından götürüldüğü ve yıllardan beri davalı şirket tarafından kullanıldığını, bu nedenlerle davalının aracı teslim etmesi ve haksız kullanım nedeniyle tahakkuk eden 47.600,00.TL’nin ödenmesi için davalıya noter vasıtasıyla ihtarname gönderildiğini, davalının ödeme yapmayarak faturayı iade ettiğini, davalı hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ve aracın yediemine teslim edildiğini, kira alacağından dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespit ile dava konusu aracın davalı tarafından haksız kullanımından kaynaklı 56.168,00.TL’nin ve araca verilen maddi zarara ilişkin şimdilik 200.00.TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince menfi tespit davası bakımından davanın Sulh Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kaldığından bahisle bu dosyadan tefriki ile görevsizlik kararı verilmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan açık yargılama neticesinde, dava konusu aracın dava dışı … tarafından davalı şirkete kullandırıldığı ve davacının alacak talebinin dava dışı …’e yönetilmesi gerektiğinden bahisle davalı şirket bakımından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sıfat, dava konusu kılınan sübjektif hakla davanın tarafları arasındaki ilişkiyi ifade eder ve dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilmiş kişilerin maddi hukuk bakımından gerçekten hak sahibi veya yükümlü konumunda bulunup bulunmadığına ilişkin bir kavramdır (TANRIVER, S.: Medeni Usul Hukuku, C.I, Ankara 2016, s.512).
Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat, dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece resen göz önünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir defî de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde resen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur (KURU, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.I., İstanbul 2001, s. 1157 vd.) (HGK’nın 23/05/2018 tarih ve 2017/13-584 Esas, 2018/1124 Karar)
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde ‘Müvekkil şirket tarafından kiralanan araca ilişkin davacı şirkete ait faturalar kesilmiş ve iki şirket arasındaki alacak verecek ilişkisi çerçevesinde tüm fatura bedelleri tashil edilmiştir.’ şeklinde beyanda bulunduğu, yine davalı tarafça davacıya gönderilen Adana 11. Noterliği’nin 18.07.2018 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesinin incelenmesinden ‘….Nolu ihtarnamesiyle … Plakalı mevekkil şirkette kiralık bulunan aracın tarafınıza teslim edilmesini ihtar etmiş bulunmaktasınız. Tarafınızla yapılan görüşmelerde aracın teslim alınması için defalarca görüşülmüş ise de aracı teslim almaktan kaçındığınız için 06.07.2018 tarihinde Adana 11.Noterliğinin … nolu ihtarnamesi ile aracın teslim alınması ihtar edilmiştir….’şeklinde beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Davacının araç sahibi olduğu, davacı tarafından gönderilen ihtarnameye cevaben davalı tarafından gönderilen ve yukarıda özetlenen ihtarnameden anlaşılacağı üzere dava konusu aracın bir süre davalı şirket elinde bulunduğunun davlının da kabulünde olduğu, davacının alacak talebini davalı şirkete yönelttiği ve davalı şirketin husumet ehliyetinin bulunduğu anlaşılarak sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama için mahkemesine gönderilmesine karar verilerek hüküm fıkrasının aşağıdaki şekilde kurulması uygun görülmüştür.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere :
1)-Davacı vekili tarafından Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2)-Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının HMK.’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3)-Dava dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4)-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 80,70.TL istinaf karar harcının kararın kesinleşmesi ile talep halinde davacıya İADESİNE,
5)-Davacı tarafından istinaf için yapılan yargılama giderinin esas hüküm ile birlikte İlk Derece Mahkemesince karara BAĞLANMASINA,
6)-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının İlk Derece Mahkemesi’ne İADESİNE,
7)-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından lehe vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8)-6100 sayılı HMK’nın 7035 sayılı yasanın 30. maddesiyle değişik 359/3 maddesi gereğince kararın kesin olması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a/6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle kesin olmak üzere 27/06/2022 tarihinde karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır